OyunKolik

OyunKolik (http://oyunkolik.biz/index.php)
-   Oyun Anlatımları ve İncelemeleri (http://oyunkolik.biz/forumdisplay.php?f=20)
-   -   Far Cry (http://oyunkolik.biz/showthread.php?t=1653)

meltem 07-28-2015 08:02 AM

Far Cry
 
Far Cry
Uzaktan Gelen Çığlık

Dev bir okyanusun ortasında, bilinmeyen bir adadaydı Jack Carver. Niye burada olduğunu, daha da önemlisi niye birinin roket ile yatını patlattığını bilmiyordu. Yanında getirdiği kızın nerede olduğunu da. Zar zor kendini attığı ufak mağaradan dışarıya çıktığında ve adada yanlız olmadığını anladığında, ne yapması gerektiğini anladı... Yaşaması gerekiyordu.

Farcry, “Ummadık taş baş yarar” atasözü ile rahatça özdeşleşecek bir oyun olabilir. Biz, ağzımız açık bir şekilde Half-Life 2 ve Doom 3’ü beklerken; bu iki oyundan yayınlanan her ekran görüntüsüne tekrar tekrar bakıp ağzımız sulanırken sessizce geldi Farcry. Oldukça iddialı bir yapımdı, bir şeyler vaad ediyordu. Ancak çoğu oyuncu, oyuna şüphe ile yaklaştı –sonuçta Doom 3 ve Half-Life 2 gibi dev FPS oyunları çıkacakken, bu zamanda bir FPS oyunu çıkarmak boşuna bir yatırım gibiydi. Oyunu alıp oynadıklarında ise ne kadar yanıldıklarını gördüler- Far Cry, beklentileri aşmış, FPS oyunu standartlarını oldukça yükseltmişti.

Bağırma!

Oyunumuz, oldukça ilginç bir giriş videosu ile açılıyor. Bir giriş videosundan beklenen şeyler standarttır aslında; ana karakter belirtilir, niye orada, ne yapıyor, amacı ne kısaca anlatılır. Far Cry’da böyle bir şey yok. Adamımız Jack Carver, güzel bir hatunla yatı ile giderken gemisi patlatılır. Hatun kaybolur, kendisi ise zar zor yeraltında bir yere sığınır. Burada ilerlerken bir radyo ile bir bilimadamıyla bağlantı kurar ve bilmediği bir adada ilerlemeye başlar.

Oyunun hikayesi, siz ilerledikçe ortaya çıkıyor. Yavaş yavaş niye bu adada olduğunuzu, kızın kim olduğunu, bilimadamının niye size yardım ettiğini anlıyorsunuz. Ve emin olun, ilerledikçe korkmaya başlıyorsunuz... O gizem, sizi gittikçe sarıyor. Oyunun hikayesi zaten ustaca yazılmış, zaten böyle güzel bir oyuna böyle bir hikaye yakışırdı.

Aman Sessiz...

İlk bölüm kendini yüklediğinde ve oynamaya başladığımda önce biraz soğudum oyundan. Konusu belli değil, kim olduğumuz, ne olduğumuz belli değil. “Herhalde Serious Sam gibi bir oyun” dedim kendi kendime. Uzun bir süre boyunca karşılaştığım tek karakterin görüntülü bir walkie-talkie’den konuştuğum bir bilim adamı olması bu düşüncemi güçlendirdi.

En sonunda yeraltı kompleksinden çıktığımda ve adanın kendisini gördüğümde içim ürperdi. Gerçekten inanılmaz grafikler ağzımı bir karış daha açtı. Tabancam, yani tek silahım ile ilerledim. Tek bir el ateş ettim ve herkes başıma toplandı! Oyunun, aslında Metal Gear Solid’in FPS versiyonuna benzediğini o zaman anladım. Bir kere düşmanlarınız asla “odun” şeklinde tabir edilemez. En ufak bir silah sesinde bile araştırmaya başlıyorlar, takım halinde hareket ediyorlar. Eğer az kişilerse, biri “Sen onu oyala, ben destek çağırayım!” diye kaçmaya başlıyor. Eğer onu zamanında vuramazsanız, destek geliyor... Ve bu genelde sonunuz oluyor.

Oyundaki yapay zeka gerçekten güzel tasarlanmış. Tüm askerler bir “takım oyunu” oynuyorlar. Birbirlerine ne olduğunu, sizin nerede olduğunuzu, kendilerinin nerede bulunduklarını algılayıp ona göre davranıyorlar. Bazen yanlarında Commander’lar oluyor. Bu kumandanlar, hem iyi ateş ediyorlar, hem de diğer askerlere emir veriyorlar. Genellikle ne olduğunu anlamadan etrafınızı sarılmış buluyorsunuz. Askerlerin hepsi, ellerindeki silaha ve silahın gücüne göre davranıyorlar, ona göre mesafelerini koruyorlar. Tabi, oyunda daha sonra başka bir düşman türü ile de karşılaşıyoruz, onların pek silaha ihtiyacı olmuyor. Kılıç keskinliğinde pençeleriniz, sivri dişleriniz ve inanılmaz bir zekanız olduktan sonra bir makinalı tüfek ne işe yarar ki?


Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:26 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35