OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 08-11-2015, 11:27 AM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Civilization IV:Colonization - İnceleme

Yeni bir oyunun çıkması oyuncuları sevindiren bir şeydir, ancak bir kesim var ki onları daha sevindirip heyecanlandıran şey eski dostları olan nostaljik bir oyunun yeniden canlanıp karşılarına çıkmasıdır, eski oyunculardan bahsediyorum, 8-bit dönemine canlı tanıklık yapmış olanlar, Microprose ismini duyunca neşeyle karışık hüzün duyanlar, stratejiyi gerçek zamanlı değil ilk olarak metin tabanlı sıralı olarak öğrenenler. Sevinin dostlar gün sizindir, bir klasik daha mezarından uyandırılıp aramıza geri döndü, hoş geldin Colonization, on dört yıl uzun bir süre, seni özlemiştik gerçekten. Ne zamandır yeni kıtayı birlikte paylaşmaya uğraşmamıştık. Ne zamandır karmaşık üretim zincirin ile beni hapsetmemiştin. Ne zamandır acımasız vergilerin ile ekonomik büyümeme sekte vurmamıştın. Ne zamandır sonu gelmeyen ordularında yerleşim birimlerimi yıkıp geçmemiştin. Ne zamandır birlikte geceyi gündüze katıp birlikte vakit geçirmemiştik. Yıllar sonra yeni nesil uyumluluğun ve parlatılmış grafiklerinle geri döndün ve bir kez daha geceyi gündüze katıp başladık seninle saatlerce sürecek zevkli kayıplara ve zoru başarmalara.




Oyunun garip isimlendirme tercihi sizi yanıltmasın, Sid Meier’s Civilization IV: Colonization bir genişleme paketi gibi gelebilir size ama sizi temin ederim değil, kısaca Colonization olarak bahsedeceğim yapım 1990’lara damgasını vurmuş strateji oyunlarından birisi olan 1994 tarihli Colonization’ın yeniden yapılmış hali (gavurlar buna “remake” derler). Firaxis’in gerçekleştirdiği bir başka Sid Meier yeniden yapımı olan Pirates! ile benzer olarak yeniden yapımların yapabildiği birkaç ufak tefek şeyi yapıyor Colonization: oyunun orijinal mekaniklerini ve karakterinin cazibesininden fedakarlık etmeden genel sunumu ve arabirimi stilize bir şekilde günümüz şartlarına uygun olarak düzenlemek. Bu uzun cümleyi basitçe tekrar edecek olursam da, oyunu makyajlamak. Eski Colonization’ın ve genel anlamda 90’ların Sid Meier oyunlarının fanıysanız bu Colonization’ın güncellenmiş görünümünü ve hissini seveceksiniz. Daha önce hiç Colonization oynamadıysanız da, tasarımı ve oynanışı günümüze göre sırıtmayan bir sıra tabanlı strateji oyunu göreceksiniz.

Colonization, Civilization IV’ün genişleme paketi değil dedik, ama Firaxis’in bu ismi koymasında bir gerçeklik de yatıyor sebep olarak. Colonization, Civ4’ün üstüne yerleştirilmiş bir oyun, geniş çaplı resmi bir modifikasyon/senaryo da diyebiliriz, elbette farklılıklar var ancak Civilization IV oynayanlar kesinlikle yabancılık çekmeyeceklerdir. Dediğim gibi, aynı grafik ve oyun motorunu kullanıyorlar. Colonization, esasen Civilization’ın tek bir yönüne odaklanıp, onu alıp kendi oyununa dönüştürüyor. Oyuncular olarak Avrupalı kaşifler olarak başlıyoruz oyuna, tek bir gemi ile henüz keşfedilmemiş (ve sömürülmemiş) yeni bir kıtanın sahiline geliyoruz. Karaya adım attıktan sonra yerleşimcileriniz yeni bir yerleşim yeri kuruyor ve ham maddeleri topraktan çıkartmaya başlıyor. Oyunun kaynak yönetimi Civilization’lardan biraz farklı. Yerleşim birimlerinin beslenmesi, idamesi ve büyümesi için “Food”, “wood” ve “ore” kaynaklarımız var, yani besin, kereste ve maden. Kürk, şeker ve tütün etraftan toplanıp son ürünlere çevrilerek Avrupa’ya gönderiliyor veya dost yerli halklar ile ticarette kullanılıyor. Yerliler sizin yerleşimcilere yeni işler ve yöntemler öğretebiliyor ve böylece bu topraklara has kaynakları daha iyi işleyip daha iyi ürünler çıkartabiliyorlar. Üretim ve kaynak dengesi bu oyunda biraz daha ön planda Civ4’e göre, besin herkesin ihtiyacı olan ancak çok fazla kişi tarafından üretilmeyen bir kaynak olduğu için elinizdeki her yerleşim birimini neyi nasıl üreteceği konusunda ayarlamanız gerekiyor. Yerleşim birimlerinin belirli ürünlere ve kaynaklara odaklanıp farklı alanlara yönelmeleri ve belli işlerin birimler arasında dağıtılması önemli oldukça. Mikro yönetim oyunda kaynak yönetimi ile yapılıyor çoğunlukla. Bu sebeple oyuncuların öncelikleri konusunda oldukça zor kararlar vermesi gerekiyor. Ham madde ve son ürünler arasındaki en ufak dengesizlik bile sistemin çökmesine neden olabilir, her daim en tepede olmak durumundasınız.




Yerleşim birimlerinizde yeteri kadar besin maddesi varsa artık yeni işlerin başına geçebilecek yeni yerleşimciler üretmeye başlayabilirsiniz. Belirli bir alanda uzmanlaşmış işçileri isterseniz eski dünyadan çağırıp kiralayabilirsiniz. Kolonilerinizde oluşturduğunu yüksek ve çekici dini ortam da eski dünyadan yerleşimci ve işçileri cezbedip onları size çekebilir. Yerli halklar arasında kurulan misyonerlikler sayesinde de yerli işçiler sizin kurduğunuz yerleşim birimlerinde yaşamaya karar verebiliyorlar.Nüfusunuz arttıkça dışarıya yeni koloni yerleşimcileri gönderip yeni yerleşim birimleri kurup yakınlardaki kaynaklardan faydalanmaya başlıyorsunuz. Kaynaklar ve birimler arasında kuracağınız yollar ve vagon konvoyları ham madde ve ürünlerin taşınmasında size yardımcı olacaktır, böylece ham maddeleri ihtiyacı olan endüstrilere taşıyarak son ürünleri ticaret yapılan şehirlere kolaylıkla taşıyabilirsiniz.

Colonization, Civilization geleneğini sürdüren bir oyun, haliyle de sadece üretim bandı ve kaynak yönetimi ile uğraşmayacaksınız. Yerli kabilelerin hepsi size dostça yaklaşmıyor, bazıları ise onlara karşı olan davranışlarınıza göre size karşı düşmanlık beslemeye başlayıp kendi topraklarına git gide yaklaşan yerleşim birimlerinizden ve kaynaklarını tüketmenizden kıllanıp size saldırabilir. Ayrıca bu yeni kıtanın yeni fırsatlarından faydalanmak isteyen bir tek siz değilsiniz, başka Avrupalı güçler de oyunda ve kendi kolonilerini kurmakla meşguller. Sonuç olarak öyle ya da böyle, nadir bulunan kaynaklar ve topraklar için mücadele etmek zorunda kalacaksınız. Kolonilerinizin güvenliği için de bazı yerleşimcileri asker olarak görevlendirmeniz ve nasıl savaşılacağını öğrenmeniz gerekiyor.




Oyunda ilk safhayı atlatıp üretiminizi arttırdıkça bağlı bulunduğunuz ülkenin Kral’ı sizden git gide her seferinde daha fazla pay talep edecek. Eğer taleplerini karşılarsanız sürekli olarak daha az kazanıp, kazandığınızın daha büyük payını anavatanınıza yollayacaksınız. Ara sıra protesto edip gönderemezlik yapabilirsiniz ancak bu ekonomik potansiyelinizi kısıtladığı gibi kralı da kızdırıyor. Oyunun ilk yarısında yerleşimlerinizi ve kolonilerinizi büyütmeye odaklanıp ham madde ve son ürünler üretmeye çabalarken bir yandan yerli halkı mutlu etmeye ve diğer yandan elinizdekileri korumaya çalışırken aynı anda kralı da memnun etmek için sürekli olarak vergi ve ürün yolluyorsunuz. Bu böyle gitmez sonsuza kadar, artık kraldan ve ülkenizden ayrılıp bağımsız bir ülke kurmanın vakti geldi bu yeni topraklarda, hazırlanın, bağımsızlık savaşınız başlıyor.

Civilization oyunlarında çeşitli zafer koşulları bulunurken, Colonization’da oyunu zaferle bitirmenin tek yolu bu isyan hareketini başlatıp başarılı olmaktan geçiyor. Oyunun tek zafer koşulu bu. Belirtilen süre içerisinde özgürlüğünüzü kazanıp bağımsızlığınızı ilan edemezseniz, ne kadar zengin ve varlıklı olursanız olun, ne kadar büyük bir koloniniz olursa olsun, yerliler ile ne kadar iyi ilişkiler kurarsanız kurun kaybediyorsunuz. Kralınız o kadar agresif ve talepkar ki en iyi huylu, sakin ve mülayim oyuncu bile bir yerden sonra “yeter ulan” deyip isyan bayrağını açacaktır. Ezici vergiler, gelir payları, üretimden talep ettikleri ve bir de üstüne askeri gücü ile tehdit etmesi sonucunda yapacağınız devrim ve kurtuluş savaşı sadece bir zafer koşulu olmaktan çıkıyor, aynı zamanda oyuncunun omuzlarına koyulan ağır yük sayesinde duygusal ağırlığı da bulunan bir kişisel isyana dönüyor. Oyunun sadece bir yolla, isyan ve savaş ile bitirilebiliyor oluşu daha düşük çatışma ortamları ile biten Civ4’ü beğenmeyen askeri strateji sevenleri memnun edecektir.




Oyunun başında Civilization’da alışık olduğumu gibi onlarca ülke yok seçecek, sadece dört ülke var; İspanya, İngiltere, Fransa ve Hollanda. Her ulusun farklı özellikleri olduğundan bu özellikle ekstra olarak oyuna yansıyor. Hollanda ticarete ağırlık verdiği için ticari alanda başarıya yatkın. İspanyollar ise çelik ve barut ile sömürge etmeye alışık oldukları için askeri alanda başarıya yatkın. Fransa ise diplomatik alanda başarılı. İngiltere olarak başlarsanız da bol bol ucuz işgücü ve göçmen alma imkanınız var anakaradan. İsyan ettiğinizde kendi anayasanızı oluşturma fırsatınız oluyor, bunu da bazı seçenekleri seçerek veya devre dışı bırakarak yapıyorsunuz, bunun sonunda da anavatanınıza karşı yürüteceğiniz bağımsızlık savaşında ne tür bonuslar alacağınız belirleniyor. Mesela anayasada köle ticareti ve kölelik serbest ise ham madde üretiminde büyük bir artış oluyor. Köleliği yasaklarsanız bir defalığına yerleşim birimlerinizde bir nüfus patlaması yaşanıyor. Her seçeneğin belirli bir getirisi var, kimi kısa vadede kimi ise uzun vadede fayda sağlıyor ama daha önemlisi bu tercihler kuracağınız yeni ülkenin de kimliğini ortaya koyuyor. Monarşiyi devam ettirip Avrupa ile ticarete devam etmek mi istersiniz? Yoksa teokratik bir devlet kurup dini özgürlüğü ve gücü ekonomiye ve üretime fayda olarak mı yönlendirmek istersiniz? Karar sizin.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:18 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
bornova escort balçova escort mersin escort casino siteleri Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35