Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-04-2015, 08:55 AM   #1
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Fear 2 - İnceleme (PC)

F.E.A.R adına rağmen çok da korku öğesi bulunduran bir yapım değildi bana göre. Arada bir ufak kız dolanıyordu sağda solda, birkaç şey daha vardı şuan hatırlayamadığım. Oyuncuyu terleten başka bir durum yoktu. F.E.A.R 2 ise bu durumun tersine, size korku dolu dakikalar yaşatmaya geliyor, şiddet seviyesi artmış bir şekilde.
İlk oyun dediğim gibi istediğimiz düzeyde korku vermiyordu, yine de çok başarılı bir yapım olduğunu kimse inkar edemezdi. FPS türünde kendine önemli bir yer bulmuştu F.E.A.R, birçok severi de olmuştu. Daha sonra yapımcılar isimden biraz daha fazla para kazanmak istediler. Çıkan iki ek paket oyunun adına leke sürdü. Başarısız bir çizgiye geçiş yapmıştı F.E.A.R., ilk oyunun üzerinden çok geçtiği için akılda kötü ek paketler daha çok yer edinmişti. Ancak Monolith Studio, yanına Warner Bros’u da alarak kötü gidişata dur demeye karar verdi. İşleri yoluna sokacak oyun; F.E.A.R 2: Project Origin.


Dakika 1


Oyunun menüsü gayet güzel hazırlanmış, arka fondaki müzik ise biraz sonra karşılaşacağımız korku dolu anlar için ön hazırlık yaptırıyor bize. Müziği duyduktan sonra oturduğunuz yerde kilitlenebilir, sadece oyuna konsantre olabilirsiniz. Bu gayet normal, kontrol dışı yaşanan bir olay ama endişelenecek bir durum yok. F.E.A.R 2, ilk oyunun devamı niteliğinde ve oyuna başladığımız yer ilk oyundan bildiğimiz kısımlar.




Serinin başkahramanı küçük kızın adı bildiğiniz gibi Alma. Bu şeytani varlık, küçük cüssesiyle herkesin başına iş açmaya devam ediyor. Karakterimiz ‘Replika’ askerleri ve Alma ile mücadele eden takımın bir elemanı olan Becket. Oyuna başladığımız ilk andan itibaren Alma bizi rahatsız etmeye başlıyor, halüsinasyonlar görmemize neden oluyor bu küçük cadı. Zaten oyun boyunca karşılaşacağınız bir durum bu.
F.E.A.R 2 önceki oyunlara göre daha çok korkutucu sahneler içeren bir yapım. Alma adlı mahlukat sürekli olarak karşınıza çıkıyor, ancak beklemediğiniz anlarda. Durum böyle olunca siz de hazırlıksız oluyorsunuz ve bir anda yerinizden fırlayabiliyorsunuz. Oyunun başlarında, bir binada ilerken arkama şöyle bir döndüm, Alma bana bakıyordu karşımda, sonra bir anda yok oldu. Tabi o anda benim kalbimin atış hızı bayağı artmıştı. Oyunda ilerledikçe bu küçük kızın bir de büyümüş versiyonuyla karşılaşıyoruz. Yetişkin Alma küçüğüne göre daha tehlikeli, yakamıza yapıştığı bile oluyor.





Bol Düşman


Oyunda mücadele etmemiz gereken varlık sadece Alma değil. ‘Replika’ askerleri de başımıza bela olacak. Bu askerlerin sayısı oldukça fazla. Genelde kalabalık dolaşıyorlar zaten, her yerde çatışma ortamı oluşturabiliyorlar. F.E.A.R. 2’nin aksiyon dozu tavan yapmış durumda.

Çatışmalar bittiği zaman ise yalnız kalıyorsunuz ve arka fondaki, korku figürünü çok iyi yansıtan bir müzikle, başınıza ne geleceğini merak ediyorsunuz. Yine halüsinasyon görüyorsunuz, Alma çevrenizde dolanıyor, tuhaf sesler duyuyorsunuz. Bu nedenle sürekli olarak bir çatışma içinde bulunmak isteyebilirsiniz, ‘Replika’ askerlerinin gürültüsünü özleyebilirsiniz, çünkü yalnız kalmak daha zor. Hatta bazen karanlık bir yerde ilerlerken el fenerinize tuhaf şeyler oluyor ve verdiği ışığın parlaklığı azalıyor. Sonra tuhaf sesler duymaya başlıyorsunuz, Alma varlığını size hissettiriyor. Dead Space’in verdiği korkuyu bu oyundan beklemeyin, ancak yine de korktuğunuz anların olacağını söylemeliyim.





Replika’ askerlerinin yanında zombiler ve şuan tarif edemeyeceğim tuhaf yaratıklarla mücadele ediyoruz. Odette Yustman ‘ın başrolde oynadığı ‘Unborn’, Türkiye’deki gösterim adı ‘Doğmamış’ ı izleyeniniz vardır. O filmde de bir yaratık vardı, insan köpeğin şeklini alıyor ancak kafası ters duruyor. F.E.A.R 2’de de buna benzer yaratıklar var. Çok hızlılar ve duvara tırmanabiliyorlar. Onlardan kurtulmak çok zor. İşin güzel yanı sadece sizle uğraşmıyorlar, ‘Replika’ askerlerine de zarar veriyorlar. Doğa üstü varlıkların oyunda sadece bizle değil düşman askerlerle de uğraşması, oyuna zenginlik katmış.


18+


F.E.A.R 2’nin serinin diğer oyunlarında olmayan bir özelliği de, şiddetin oyunda önemli bir yer edinmesi. Paramparça olan vücutlar, meydana çıkan kaburgalar, etrafa sıçrayan kanlar, oyunun paketinde bulunan ‘18’ in hakkını veriyor. Düşman askerini bir anda 1000 parçaya ayırabiliyorsunuz. Kanların ekrana sıçraması ise zaten şiddeti gözünüzün içine sokuyor.





Düşmana fırlattığınız bir bomba, çevrenizde büyük bir katliama yol açabiliyor. Başlar vücutlardan ayrılıyor, kollar başka yerlere uçuyor, kopmuş bacaklar ayağınızın altında kalıyor. Bazen sizin kontrolünüz dışında, doğa üstü güçler ‘Replika’ askerlerini perişan edebiliyor. Çatıştığınız bir asker bir anda cin çapmışa dönüyor, size tuzak kurmuş bir düşmanınızı ise tanımlanamaz bir varlık parçalara ayırıyor. Bazen havalandırma borularından et parçaları fırlıyor. Bu sahneyi Half Life oynayanlar hatırlar.


Oynanabilirlik


Bu aralar FPS türünde pek bir oyun çıkmadı. Mirror’s Egde klasik bir FPS olmadığı için bu türün hayranları F.E.A.R. 2’yi epey beklediler. Oyun oynanış bakımından klasik FPS’ye çok yakın. Aksiyonun yüksek seviyede olması da bu niteliği daha da kesinleştiriyor. FPS yokluğunda çok iyi gelecektir F.E.A.R. biz oyun severlere.





Karakterimizin hareketleri, çevre ile etkileşimi başarılı olmuş. Çevreye verilen hasar modellemesinin aynı başarıyı yakaladığını söyleyemem, saksılara ve bazı monitörlere ateş ettiğiniz zaman hiçbir zarar görmüyor bu araçlar. Zarar veremesek de çoğu nesneyi oynatabilmemiz iyi olmuş. Saksılar, sandalyeler, hareketlerimizden etkileniyor. Masa, yatak, dolap gibi daha büyük nesneleri ise ‘E’ tuşu ile önümüze devirebiliyor ve kendimize siper edebiliyoruz. Oyunun verdiği keyif bu şekilde katlanıyor. Çatışmalar esnasında oldukça işinize yarıyor aynı zamanda.

Yapay zekanın da belli bir seviyede olması, oyunu bir adım öne çıkarıyor. Düşman askerleriniz de masa ve dolapları devirip kendilerine siper edebiliyorlar. Toplu hareket ediyorlar, iyi saklanıyorlar. Sizin çevrenizi kuşatıp, arkanızdan bile saldırabiliyorlar. ‘Replika’ askerleri saklanmanıza da pek müsaade etmiyor. Saklandığınız yere hemen bombayı gönderiyorlar. Bazı ufak hatalar dışında yapay zekanın iyi olduğunu söyleyebiliriz. Zamanı yavaşlatma gibi bir şansımız da var. Kalabalık düşman guruplarıyla karşılaştığınızda size kolaylık sağlıyor olsa da, ben korku öğelerini barındıran bir oyunda zamanı yavaşlatma özelliğinin bulunmasını, anlamlı bulmuyorum.

Sağlık ve oyun kayıt sisteminden bahsedelim biraz. Karakterimizin mermilere çok dayanıklı olduğunu söylemek yalan olur. Eğer zırhınız varsa, önce zırhınız sizi koruyor. Zırhınızın ömrü, kurşunlardan dolayı bitince, karakterimizin vücuduna kalıyor iş. Çevrede sağlık kutuları oluyor, bunları alıp stok yapmanızda fayda var. Çünkü bu oyunda ‘dinlen ve iyileş’ sistemi yok.

F.E.A.R 2’de istediğiniz zaman, istediğiniz yerde oyunu kaydedemiyorsunuz. Bu sistemi sevmediğimi diğer incelemelerimi okuyanlar bilir. Tekrar tekrar aynı şeyleri yapmak zorunda kaldığımız oluyor çünkü. Ancak bu oyundaki otomatik kayıt sistemi farklı. Oldukça sık bir şekilde kaydediyor oyunu. Kritik bir çatışmadan çıktınız diyelim, sistem hemen kayıt yapıyor. Kendimiz kaydedebilseydik, en fazla bu sistem kadar kayıt yapardık zaten.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla