Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-18-2015, 12:20 PM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Oyun her bakımdan yeni bir seri yaratma hedefinde olduğunu gösteriyor. Bionic Commando'da aksiyon dolu anlar yaşarken, bir yandan ise ilk oyunun öncesini anlatan dokümanlara ve konuşmalara tanık oluyoruz. Spencer'ın bu kola nasıl sahip olduğu ve tüm ülkenin sevdiği bir kahramanken nasılda gözden düştüğünü, film gibi bir senaryoyla öğreniyoruz. Hatta bu konuda oyunda bir espri bile var. Bir yerde Spencer'ın ve ilk oyundaki kahramanların dev heykelleriyle karşılaşıyoruz. Özellikle Spencer'ın heykelinde yazan "Kahramanlığın modası asla geçmez" sözü çok iyi bir gönderme olmuş. Bionic Commando'ya hem kendi hükümeti hem de teröristler tarafından hain gözüyle bakılıyor. Teröristler Biyonik Avı'na rağmen, hala hükümetin yanında olduğu için, FSA ise emirlere uymadığı için Spencer'a bu lakabı uygun görmüşler. Bu dramatik ve karanlık ortam oyuna en iyi şekilde yansıtılmış. Karşımızda harabeye dönmüş koca bir şehir var. Bu şehirde av ya da avcı olmak sizin yaratıcılığınıza bakıyor…
Bionic Commando'nun yarı serbest bir oynanış tarzı var. Kolun özellikleri ve platform tarzı dövüşler için en yaratıcı şekilde uygulanmış. Kolun güçlerini açmak ve daha güçlü olmak için öncellikle oyunun bize sunduğu challange görevlerini bitirmek lazım. Bunları yaptıkça, Spencer daha etkili bir ölüm makinesi hale geliyor. Kahramanımız üç tane silah türü kullanabiliyor. Birincisi sürekli elinde olan, tabanca diğeri ise FSA tarafından arada bir yollanan silahlar. Son olarak el bombalarıyla düşmanın korkulu rüyaları oluyoruz. Ancak oyuna alışana kadar düşman korkulu rüyamız oluyor. Joe'nun yolladığı silahlar, tasarım olarak müthiş. Ancak belirli zamanlar da bir kapsül ile atılıyor. Bu silahlar, Super Joe'nun orijinal karakteri olduğu Commando oyunundan kalma, makineli tüfek, müthiş yaratıcı bir tasarıma sahip pompalı tüfek, bomba fırlatan tüfek, olmazsa olmaz sniper ve roket atar. Bu silahlar belki her oyunda var ancak Bionic Commando'daki yaratıcı tasarımları sayesinde, bazılarını ilk kez kullanmış gibi olacaksınız. Özellikle, 5-6 kişiye aynı anda kilitlenip onları öldürebilen roket atar oyundaki en etkili ama bir o kadar da az bulunan silah. Ne yazık ki, senaryo gereği oyunda mermiler çok az bulunuyor. O yüzden onları deli gibi etrafa saçma yerine, tek tek sayıp altın gibi kullanmak lazım. Nişan alma sistemini daha iyi hale getirmek için Grin'in bu yıl içinde çıkan oyunlarında bulunan, yakınlaşma sistemi Bionic Commando'ya da eklenmiş. Ancak Wanted ve Terminator Salvation'dan farklı olarak Spencer her istediği yerde ve zamanda nişan alabiliyor. Diğer oyunlar da siper gerekliydi. Gelelim kolun özelliklerine. Biyonik kolumuz aslında oyundaki en etkili ve güçlü silah. Bu kol sayesinde, düşmanları kendimize çekip onları rahatça öldürebiliyoruz. Aynı şekilde tam tersini yapıp, kendimizi düşmana hızlı şekilde çekip ağırlığımızla ezilip ölmesini sağlayabiliyoruz. Etraftaki, taş, araba, metal eşya, kutu ve hatta düşmanların cesetleri gibi her türlü şeyi, kolumuzla havaya fırlatıp, sonra da ona havada tekrar vurup düşmanların üzerine atabiliyoruz. Bu hareketi yapması ve izlemesi, yazmasından daha zevkli diyebilirim. Aynı şekilde uzaktaki eşyayı, kolumuzla havaya kaldırıp, düşmanların üzerine fırlatabiliyoruz. Arabaları ve cesetleri, insanların üzerine fırlatmak pek düzgün bir davranış olmasa da oldukça zevkli oluyor. Özellikle düşmanları kendi üstlerinden düşen eşyalarla öldürmek oyunda en çok hoşuma giden şeydi. Bu tarz bir ayrıntıyı yapabileceğimiz çok fazla oyun yok…

Oyunun yarı serbest bir sistemi olduğunu söylemiştim. Spencer neredeyse yenilmez bir karakter. Ancak, radyasyon ve su ona mermilerden bile çok zarar veriyor. Bu iki maddeye yaklaştığı an hemen ölüyor. Tamam yapımcılar, görünmez duvar taktiği olarak radyasyonu oyuna koymuşlar. Ancak bazen öyle komik şeyler oluyor ki insanın oyuna olan bağlılığı kopuyor. Suya düşünce kolunun ağırlığından dolayı, Spencer boğulmaya başlıyor. Bu can sıkıcı olaylar dışında düşmanla istediğimiz gibi dövüşebiliyoruz. Koca şehir bizim için bir av alanı. Etrafımız düşmanlar tarafından sarılınca, en yüksek yere tırmanıp sonra onların üzerine atlayabiliyoruz. Spencer yüksekten düşünce ölmüyor, ancak özel hareketi sayesinde, düşmanları ezip öldürebiliyor. Aynı şekilde kolumuzla bir yere tutunup, sallanarak düşman mermilerinin hedeflerinden kaçabiliyoruz. Ancak, bizim de düşmanı vurmamız zorlaşıyor. Her daim Kara Murat gibi düşmana direk saldırmak zorunda değiliz. Kurnazlık yapıp, etraftan dolaşıp onlara pusu kurabiliyoruz. Ya da yüksek bir yere tutunup, kafalarına bomba atarak da bu işi halledebiliyoruz. Daha önce dediğim gibi, bu konu tamamıyla oyuncunun, yaratıcılığına bırakılmış. Özellikle Boss savaşları, Bionic Commando'nun en sinir bozucu ve zevkli anlarını yaşamınızı sağlıyor. Her Boss'u yenmek için özel bir taktiğe ihtiyacımız var. Bazılarını sadece kolumuzla, bazılarını silahla, bazılarını da her ikisiyle öldürebiliyoruz. Ancak çoğu yer de oyun bizden çeviklik bekliyor. Buna rağmen Spencer hiç de çevik bir karakter değil. Üstelik sağda solda takılı da kalabiliyor. Özellikle çeviklik ve hız gerektiren yerlerde bunun olması, gerçekten can sıkıcı…


Oyunun en büyük eksisi, kayıt sisteminin olmamasından kaynaklanıyor. Bunun yerine eski usul checkpoint sistemi kullanılmış. Yani her istediğimiz yerde oyunu kaydetmek yerine, belirli yerlerde oyun kendini kaydediyor. Konsolcular buna alışık ama bari PC versiyonunda yapımcılar düzgün bir save sistemi koysaymış. İlk oyundaki gibi, etrafta özel eşyalar topluyoruz. Bunların hepsini toplarsa, oyunla ilgili ekstra özellikler açılıyor. Ancak bu eşyalar öyle sapa ve ölümcül yerlerdeki, almak için bayağı uğraşmak gerekiyor. Normalde bu sorun değil hatta oradan oraya atladığımız için daha da eğlenceli olmalı. Ama save sistemi olmayınca tam bir işkence oluyor. Çünkü, 15-20 dakika uğraşıp, tüm adamları türlü türlü aksiyonla öldürdükten sonra, bir tane koleksiyon simgesinin almak için ölüyoruz. Bu genelde, radyasyon yüzünden oluyor, serpintili bölgeye kazayla yaklaşınca, kaçana kadar ölmüş oluyoruz. Peki ölünce ne oluyor? O 15-20 dakikalık aksiyonun başına dönüyoruz. Bir de bu ölümlerin, oyunun sistemi yüzünden olması insanı iyice kızdırıyor. Spencer yeterince çevik olmadığı için, tek bir düşman tarafından öldürülmek çok sinir bozucu. Mesela, ben bir bossu bayağı uğraşıp öldürdüm, ancak boss yere devrilirken üzerime düştü. Bu hareket sorunu yüzünden kaçamadığım için, boss ile tekrar dövüşmek zorunda kaldım. Kayıt sistemi oyunun hak ettiğinin çok altında değer görmesini sağlıyor. Bionic Commando grafik olarak müthiş özelliklere sahip. Mekanların tasarımı çok etkileyici, her yer iç karartıcı harabelerden oluşuyor. Ancak batan ve doğan güneş, akarsular, kızıl gök yüzü gibi müthiş doğa olayları bu karamsarlığı bozuyor. Bunlar o kadar iyi yansıtılmış ki, çoğu zaman oynamayı bırakıp bu doğa olaylarını izledim. Uzaktaki şeylerin daha bulanık görünmesi, hızlı aksiyon sahnelerinde, etrafı net görememek gibi detaylar oyunu çok daha zevkli kılıyor. Özellikle, aksiyon sahneleri ve eşya fırlatmada fizik kurallarının geçerli olması, yapımcıların ne kadarda uğraş verdiğinin göstergesi. Bionic Comando PC'ye gerçekten yeni nesil grafiklerle çıkan nadir oyunlardan. Spencer'ın biyonik kolundaki detaylardan, şelaledeki ışıltıya kadar bunu fark edebiliyoruz. Özellikle yağmurlu bir bölüm var ki, hem grafik hem tasarım hem de ses efektleri olarak, oynayanı zevkten dört köşe yapıyor. Seslendirmeler çok başarılı olmuş. Spencer'ı Faith No More solisti Mike Patton tarafından seslendirilmiş. Tam bir oyun hayranı olan Patton müthiş bir iş çıkartmış. Spencer'ın hem vahşi hem de duygusal yanları çok iyi yansıtılmış. Özellikle, gökdelenden düşmanların üzerinde atlarken, karakterin attığı çığlık insanı savaşmak için daha da istekli hale getiriyor. Super Joe ise en çok Wolverine'in sesi olarak bildiğimiz Steven Blum'a ait. Blum erkeksi ve sert karakter ses tonunu yine en iyi şekilde başarmış. Oyunun müzikleri ise, ortamla son derece uyumlu ve oyuncuyu içine çekiyor. Özellikle aksiyon sahnelerinde çalan bir müzik var ki, insanı daha fazla aksiyon için yalvartıyor. Bionic Commando yeni nesil macerasını, bazı sinir bozucu eksiklikleri olmasına rağmen, gayet başarılı bir şekilde tamamladı. Aksiyon sahneleri, konusu, yaratıcı özellikleri, müzikleri ve seslendirmeleriyle birlikte yılın en iyi oyunlardan birisi. Özellikle 80'lerin günümüzle buluşması konusunda yapımcılar çok iyi bir iş çıkartmış. Spencer günümüz aksiyon oyuncuları gibi davranırken 80'lerde kalma şekilde silahını karizmatik ve umursamazca kullanmaya devam ediyor. Bu tarz ufak ayrıntılar, oyunları sanat olarak görenleri mest edecek halde. Oyun bir yandan yeni bir serinin işaretlerini verirken öteki yandan eski defterleri kapattık da diyor. Umarım, Bionic Commando yeni bir seriyle devam eder. Aksiyon seven herkesin kesinlikle denemesi gereken bir oyun.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla