Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07-26-2015, 02:07 PM   #1
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Wolfenstein (PC) İnceleme

Kara Güneş'in laneti dünyanın kaderini değiştirecek!

Her şey istenildiği gibi gidiyordu. Önce Avrupa, sonrasında da tüm dünya, tamamen Nazi hakimiyeti altına girmek üzereydi, ama yetmiyordu. Hitler, mutlak gücün silahlarla değil, düşüncelerle, ama zeki düşüncelerle sağlanabileceğine inanıyordu. Nitekim dış güçler de, her daim Nazilerin gizli planlar yaptıklarından şüpheleniyordu, haksız da sayılmazlardı. Büyük bir iyilik veya kötülük için yol göstermeye gerek yoktur. Tek bir ışık, tek bir adım yeterlidir. Dünya üzerindeki şeytani ordusuyla dehşet saçan lider, cehennem şeytanlarını da dünyaya getirerek mutlak bir kötülüğün altına imza atmak istedi ve bilim adamlarını toplayarak kaleye, yani Wolfenstein Kalesi’ne kapandı. Bir süre sonra gökyüzünü dev bir ışık aydınlattı, karanlık günler yakındaydı...

Kötülüğün ilk adımları

Wolfenstein ismi, oyun olarak ilk kez 1981 yılında duyuldu. Muse Software tarafından geliştirilen Castle Wolfenstein, Apple II platformu için çıkarılmıştı. Adolf Hitler'e düzenlenmesi planlanan bir suikastı konu alan yapım, ayrıca "Gizlilik" temasını kullanan ilk yapım olma özelliğine sahip. Bu isim, yıllar sonra id Software tarafından da kullanılacak ve yine bir ilke imza atılacaktı. Yani ilk FPS oyunu Wolfenstein 3D ortaya çıkacaktı. Takvimler 1992'yi gösterdiğinde yapım piyasaya sürüldü. İki oyunun da geliştiren firmalar farklı olmasına rağmen Castle Wolfenstein, id Software'ın ürününe ilham kaynağı olmuştur. Bu sebeple serinin temelini Castle Wolfenstein'ın oluşturduğunu söyleyebiliriz.


"Yapımın başlarında karşımızdaki düşmanlar normal insanlar, ancak ilerledikçe doğaüstü rakiplerle ve süper askerlerle de çarpışıyoruz."


İki projeden söz etmiş olsam da, bu isim altında çıkan üye sayısı daha fazla. Üçüncü büyük yapım olan Return to Castle: Wolfenstein, 2001 yılında piyasaya sürülmüş ve Quake 3 motorunun nimetleriyle gayet kaliteli görsellere sahip bir oyundu. Yine William "B.J." Blazcowicz'i yönetiyor ve Nazilerin deneylerini başarısızlıkla sonuçlandırmak için mücadele veriyorduk.

Henüz daha Doom 3 çıkmadan, yeni bir Wolfenstein hakkında söylentiler ortalarda gezinmeye başlamıştı. id'nin o zamanki yeni motoru Doom 3 (id Tech 4), inanılmaz görseller vadediyordu ve bu teknolojiyle birlikte sadece Doom 3'ün değil, Wolfenstein'ın da geliştirileceğine inanılıyordu. Fakat buna rağmen id yetkilileri, "Böyle bir çalışmamız yok" diyerek, durumu geçiştirmişti. İlk belirtiler ise, Doom 3'ün piyasaya çıkmasından 1 yıl sonra geldi. Oyuna ait olduğu iddia edilen ilk konsept çizimleri ortaya çıktı. Bu gelişmelerin ardından uzunca bir süre yeni yapımdan yine haber alınamadı. Son hamle ise id Software'dan geldi ve yeni bir Wolfenstein’ın hazırlandığı kesinleşti. Nihayet eski dostumuz tekrar piyasalarda.

Tüm Nazilere karşı tek bir Amerikalı

1943 yılı Nazi Almanya’sı durmadan çalışmalara devam etmektedir. Profesörler, gizli deneyler sırasında Black Sun isimli bir güç keşfediyor. Bu güç, silahların daha fazla hasar vermesine ve insanlarda fiziksel gelişmelere neden oluyor. Her zaman "Süper asker" tutkusu olan Naziler de, Heinrich Himmler komutasındadır. Ancak bu durumdan haberdar olan bir grup insan, gizli bir örgüt kuruyor ve deneyleri sonlandırmak için bizi, yani yöneteceğimiz karakter "B.J." Blazcowicz'i bölgeye davet ediyor.

Wolfenstein'da sürekli mekik dokuyacağımız iki bölge var. Bağlı olduğumuz örgütün sığınakları da buralarda yer alıyor. Her macera öncesi sığınaklara geliyor, karakterlerle konuşuyor ve yapmamız gerekenler konusunda talimatlar alıyoruz (Far Cry 2'deki gibi). Ayrıca etrafta silah tüccarları da bulunuyor. Oyun esnasında bulacağınız altın keselerinin karşılığında elinizdeki silahlara takviyeler yapabiliyorsunuz. Wolfenstein'ın oynanış tarzı, böylece yeni oyunda biraz değişmiş olarak karşımıza çıkıyor.

Üzerinde yer aldığımız haritaların çizgisel olmadığını söyleyebilirim. Çatışma esnasında zor durumda kaldıysanız, arka sokaktan dolaşabiliyor, bir evin içine girebiliyor veya kanalizasyona atlayabiliyorsunuz. Aynı şekilde, düşmanlara görünmeden ilerlemek istiyorsanız da bu yöntemleri seçebilirsiniz. Açıkçası hoş bir tat katmış. Tabii ki hep elimizdeki silahlarla mücadele edecek değiliz ya, biraz da doğaüstü güçlerimize bakalım.

Bir parmağın ucundaki güç

Black Sun, daha önce görülmemiş bir güç potansiyeline sahip. Öncelikle bu enerji sayesinde Veil adı verilen alternatif bir boyuta adım atabilecek ve yeni yollar keşfedebileceğiz. Bir madalyona sahibiz ve oyun da madalyonun dört özel gücü üzerine kurulu. Dolaysıyla maceramız boyunca bu güçleri arayacak, ele geçirecek ve kullanarak Nazileri alt edeceğiz. Bunlar ise; zamanı yavaşlatma, daha güçlü ateş edebilme, diğer boyuta geçip yeni yollar oluşturabilme ve kalkan desteği sağlayabilme. Kısaca hepsini açıklayalım. Zamanı yavaşlattığımızda, biz hariç her şey yavaş hareket ediyor. Böylece düşmanlardan hızlıca kaçabilir, yıkılmak üzere olan bir köprü üzerinden hızlıca geçebilir veya kapanmak üzere olan bir kapıdan geçebilirsiniz.


"Üzerinde yer aldığımız harita çizgisel değil. Çatışma esnasında zor durumda kaldıysanız, arka sokaktan dolaşabiliyor, bir evin içine girebiliyor veya kanalizasyona atlayabiliyorsunuz."


Daha güçlü ateş edebilme özelliği, Veil boyutundayken karşımıza çıkan yaratıkları alt etmemizde çok işimize yarıyor. Yeni yollar oluşturmak, bizi zor durumlardan kurtarıyor. Kısaca diğer boyutu kullanarak, normalde gözükmeyen alternatif geçitleri kullanabiliyoruz. Bunu anlayabilmek için duvarda güneş logosu görmeniz yeterli. Kalkan özelliği ise, sınırlı bir süre zarfında hiç hasar almamamızı sağlıyor. Tüm bu özellikleri, oyun boyunca tek tek araştırıp buluyoruz. Fakat her zaman kullanamıyoruz. Haritaların bazı noktalarında, üzerinde Veil enerjisi bulunan ufak çukurlar göreceksiniz. Buraya giderek güçlerinizin kullanılabilirlik düzeyini tekrar artırabiliyorsunuz.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla