Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-09-2015, 09:41 AM   #1
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Assasin Creed 2 İnceleme

Assassin's Creed 2

KATEGORİ : Macera, TPS

ÜRETİCİ FİRMA : Ubisoft Montreal

YAYINCI FİRMA : Ubisoft
OYUNUN SİTESİ : www.ubi.com/enca
HANGİ OYUNA BENZİYOR? : Prince of Persia
SİSTEM GEREKSİNİMLERİ : Windows XP (32-64 bits) / Windows Vista (32-64 bits) / Windows 7, 1.5 GB RAM ya da Windows Vista / 7 için 2 GB RAM, Intel Core 2 Duo 1.8 GHZ ya da AMD Athlon X2 64 2.4GHZ, 256 MB Ekran Kartı, 8 GB Boş Harddisk Alanı, İnternet Bağlantısı



Assassin's Creed II her açıdan oldukça etkileyici bir yapıt, ancak maalesef bu eğlence birkaç noktada kesintiye uğruyor. Oyunun geliştiricisi Ubisoft Montreal ilk oyundaki birçok sorunu ele alarak onları yeni ve eğlenceli görev türleriyle gidermiş, bunu yaparken de hareket özgürlüğü ve atmosfer gibi ilk oyunda ön plana çıkan ögeleri korumayı başarmış. Oyundaki tasvir edilen Rönesans İtalyası görünümü gerçekten büyüleyici, sizler tarafından keşfedilmeyi bekleyen koca bir dünya... Uyumlu hikaye örgüsü ve etkileyici yeni karakteriyle AC II sizi içine çekecek.

AC II'nin en alışılmadık yanı oyunun kapağının üzerinde yazan "A permanent Internet connection is required to play the game" yani "Bu oyunu oynamak için sürekli internet bağlantısı gerekmektedir" ibaresi. Eğer AC II yalnızca bir multiplayer oyunu olsaydı bu gereksinim pek garip durmazdı, ancak bu hikaye odaklı bir single player oyunu. Oyunu ne zaman oynarsanız oynayın, bir online portala giriş yapmanız gerekiyor, eğer internete bağlı değilseniz oyuna başlayamıyorsunuz ve şayet oyundayken internet bağlantınız kesilirse oyun duraksıyor. Saveleriniz bile internete depolanıyor. Eğer oyunu birden fazla bilgisayarda oynamak istiyorsanız bu iyi bir özellik, ancak aksi halde gereksiz bir durum. Bu korsana karşı atılmış cesurca ve oyunun eğlencesini boş yere baltalayan bir adım. Eğer herhangi bir sebepten dolayı internetiniz kesilirse şansınıza küsün, uzun bir uçuş anında laptopınızda oyun oynamayı düşünüyorsanız AC II'yi o oyunlar arasından çıkarın. Diyelim ki sağlam bir internet bağlantınız var, ancak maalesef problemler yine de yakanızı bırakmıyor. Bazen oyun save yaparken kapanabiliyor, bağlantı süreniz zaman aşımına uğrayabiliyor ya da kullanıcı adınızı veya şifrenizi yanlış girebiliyorsunuz. Bu tür sorunlar oyun esnasında saatlerinizi alabilir, buna şimdiden hazırlıklı olun.

Bu alışılmadık kopya koruma sistemine rağmen AC II hala oldukça eğlenceli ve bazen size alışılmadık deneyimler yaşatıyor. İlk oyunda olduğu gibi oyunda 2 zaman dilimi var. Biri Desmond Miles olduğumuz günümüz zamanı, diğeri ise Desmond'ın atalarından birinin yaşadığı bir zaman dilimi. Oyuna başladığınızda, ilk oyunun kaldığı yerden devam ettiğinizi fark ediyorsunuz. İlk oyunu bitirenler Abstergo laboratuarının artık güvenli bir yer olmadığını tahmin ediyorlardır. Oyunun birazında Desmond ile vakit harcayacaksınız, ancak çoğu kez Ezio Auditore da Firenze ile oyunda ilerleyeceksiniz. Ezio yakışıklı ve çapkın biri, aile ve şeref kadar kadına ve şaraba değer veren, 15 . yy İtalyası'nda yaşayan bir banker oğlu. Ezio'yla ilk karşılaştığımızda henüz suikastçı elbisesini giymemiş, gayet umursamaz bir hayat yaşayan birini görüyoruz, ancak ne var ki Ezio'nun bu umursamaz tavırları suikastçıların en büyük düşmanları Tapınak şövalyeleri tarafından işlenen ihanet ve cinayetlerle birlikte kısa sürede yok oluyor.

Assassin's Creed'teki Altair ilginç bir karakterdi ancak o kadar gizemli bir karakterdi ki o beyaz kıyafetin altında kimin olduğunu bile tam olarak bilemiyorduk. Ezio ise daha çekici bir karakter, yalnızca kollarının altındaki bıçakları kullanırken ki hızlılığıyla değil aynı zamanda tamamen anlaşılabilen bir karakter olması da onu Altair'in bir adım önüne taşıyor. Oyunun kurgusu Ezio'nun hüzünlerinin altında yatan gerçekleri açığa çıkarma ihtiyacıyla birlikte gelişiyor. Hikayenin bu doğal yapısı AC II'nin hikaye akışının ilk oyundan çok daha ilgi uyandırıcı olmasını sağlıyor.Günümüzde geçen birkaç bölümde Desmond'u daha aktif bir halde görüyoruz ve bu bölümler hikayenin daha da anlaşılır olmasını sağlıyor, bunun sonucu olarak da daha kışkırtıcı bir AC oyunu bizleri karşılıyor. Oyunun finalinden önceki iki görev (bu görevler oyunun konsol versiyonlarında indirilebilir içerik olarak yayınlandılar) hikayenin akışını biraz bozuyor olsa da yinede oyunun finali son derece şaşırtıcı ve uzun süre akıllarda kalacağa benziyor. İlk oyunun zayıf sonuna rağmen AC II'nin finalinde aynı hayal kırıklığına uğramamamız ise çok iyi.

AC II'nni tek baş karakteri Ezio değil. Görsel ve son derece ayrıntılı detaylarla doldurulmuş olan ve adeta yaşayan bir dünya imajı verilen İtalya'yı da unutmamak gerek. Oyunda keşfedeceğiniz şehirler, Floransa, Venedik ve çok daha fazlası. AC II İlk oyunla kıyaslandığında bizlere çok daha geniş ve detaylı bir dünya sunuyor. Halk günlük yaşamlarını yaşıyor ve bunu yaparken de çok gerçekçi gözüküyorlar. Esnaflar dükkanlarının önünü süpürüyor, küçük gruplar etrafta dolaşarak birbirleriyle sohbet ediyor ve fahişeler siz yanlarından geçerken size gülücükler atarak güzel sözler söylüyorlar... AC II'deki halk diğer çoğu benzer oyunun aksine sadece kalabalık olsun diye oyunda bulunmuyor. Doğal görünen hareketlerinin yanında hepsi son derece iyi tasarlanmış durumda. Dış görünüş bakımından oldukça geniş bir yelpazeye sahipler. Şehirlerdeki bu canlılıktan daha etkileyici olan şeyse, sizi ihtişamına kapılmaya davet eden şehir tasarımları. AC II inanılmaz derecede güzel gözüküyor. Işıklandırmalar muhteşem, mesafe çizimi oldukça derin ve kaplamalar oldukça iyi.

Oyunun görsellerinden bahsetmişken, oyunda artık gece gündüz deviniminin olduğunu da belirtelim. Yapımcılar sistemi oyuna çok iyi oturtmuşlar, oyun esnasında bu devinimden kaynaklı oluşan ışık gölge oyunlarını son derece başarılı gözüküyor ve İtalya atmosferinin güzelliğini bir kat daha arttırıyor.

Oyunun ses efektleri ise oldukça tatmin edici. Artık oyundaki diyaloglar oldukça çeşitli, bu yüzden sürekli aynı şeyleri duymak gibi bir durumunuz olmayacak. Bunun yanında ilk AC oyununda olan vatandaşları kurtarma durumu bu oyunda olmadığı için şikayetçi halkın monoton sızlanmalarını da duymayacaksınız. Oyunda bazı ses problemleri var özellikle de Bonfire of the Vanities görevinde, ancak bunlar küçük sorunlar ve kaliteli ses efektlerinin arasında kaybolup gidiyorlar. Oyunun ses tasarımı müziklerde ve seslendirmede de ön plana çıkıyor. Yapımcılar doğru zamanda doğru tempoları tutturarak oyunun atmosferine kapılmanızı kolaylaştırıyorlar. Seslendirmeler ise tek kelimeyle mükemmel. Yalnızca Ezio'yu seslendiren R. Craig Smith değil tüm seslendirme ekibi başarılı bir iş çıkarmış.

AC II'nin son derece detaylı bir çevre yapısına sahip olmasının en iyi yanı ise evlerin çatılarında koşturabiliyor, en uzun kulelerin tepelerine rahatlıkla tırmanarak kuş bakışı harika bir manzaraya tanıklık edebiliyor olmamız. Ezio'yu da Altair gibi kontrol ediyorsunuz. Ancak Ezio'nun hareketlerinde Altair'e oranla daha bir akıcılık hissediliyor. Örneğin oyuna tırmanış konusunda eklenen sıçrayış özelliği bunlardan birisi. Böylece çok daha hızlı bir şekilde tırmanışlarınızı gerçekleştirebiliyorsunuz. Ancak oyunun akıcılığını tam manasıyla hissetmek istiyorsanız size önerim bir Xbox 360 controllerı kullanmanız. Ancak klavye + mouse sistemi de iyi işliyor. Yani bir Xbox 360 controllerınız yoksa üzülmeyin.Ezio elbette ki yükseklik korkusu olmayan bir jimnastikçiden çok daha fazlası. Yeri geldiğinde kan akıtmaktan korkmuyor ve düşmanlarını öldürmek için kendine has birçok taktik kullanıyor. Kollarının altında bulunan gizli bıçakları en öldürücü oyuncakları. Suikastlarınızı hala düşmanınızın arkasına geçip boynuna bıçağınızı saplayarak, dikkat çekmeden gerçekleştirebiliyorsunuz. Ya da dilerseniz hedefinizin üstüne atılıp tek bir hareketle onun işini bitirebilirsiniz. Ancak bu oldukça dikkat çekici bir eylem olacaktır, o yüzden daha fazla düşmanla kapışmaya hazır olun. Fakat benim en çok hoşuma giden suikast şekli "çifte katliam" adını verdiğim, sizden şüphelenmeyen iki muhafızın arasından geçerken saklı bıçaklarınızı bir anda onlara saplamak ve onlar yere düşerken, siz de hiçbir şey olmamış gibi yürümenizi sürdürmeniz. Ancak suikast yöntemleriniz bunlarla da sınırlı değil. Örneğin bir çıkıntıdan sarkarak, tam hedefiniz üzerinizden geçerken onu tutup aşağıya atabilir ya da bunun tam tersini yaparak hedefinizin tepesine atmaca gibi binip, onun işini bir anda bitirebilirsiniz.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla