Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-10-2015, 11:13 AM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Hepsinin kendi sebepleri var

Aslında şu kelimeyi pek sevmiyorum: Öldürmek. Çok taktık bu kelimeye son yıllarda. Filmde öldürenleri izliyoruz, oyunlarda ise biz öldürüyoruz. Ama ne yaparsınız, en popüler tema şu anda "vur kır parçala", o yüzden en kaliteli yapımlar da bu tema üzerine. Üç silahşörlerimizin de ortak noktası sessiz ve ölümcül olmaları, ama farklı sebeplerden dolayı.

Gordon'a baş yaran ummadık taş dersek yalan olmaz sanırım. Sonuçta ondan uzay-zaman denklemleri dışında bir şey beklenmiyordu, fakat o imkânsız denebilecek zorlukları ustaca geride bıraktı. Analitik zekâsıyla ve şansının da yaver gitmesiyle yanlış yerdeki doğru adam haline gelen Gordon, gerekli olduğu için öldürdü. Leş olacak kişi ya kendisi olacaktı ya karşısındaki. Öldürmenin amacı "for greater good" denilen cinstendi. Uzaylılar desen zaten insanlığı dünyadan silmek için gelmişti, ki onlar hakediyordu toprak olmayı, düşman askerler desen ya işbirlikçiydi ya da kukla.

Hitman ise tam tersine suçlu suçsuz gözetmiyordu, amaç doğru olanı yapmak değil, istenileni doğru bir şekilde yapmaktı. Kafasında sorular oluşsa da o bir klondu ve görev demek hayatın amacı demekti. "Biz yapmasak yerimize başkası geçecek ve o yapacak, madem hâl böyle, parayı niye biz kazanmayalım" dedik ve etik yanlarımızı bir kenara bırakıp soğukkanlılıkla can almaya başladık.



Öldürdüğümüz adamlar, kötü adamlardı, fakat kötü olmak göreceli bir şeydi, bir kişinin kime göre kötü olduğu tamamen tarafların çıkarlarına bağlıydı. Eğer işverenin cebine giren parayı azaltan bir başka şahıs varsa, diğerinden önce davranan hayatta kalırdı ve mezardaki ceset kötü adam olurdu. Ne de olsa tarihi savaşı kazanan taraf yazıyor değil mi? Evet. Adil mi? Değil. Ama hayat bu mu? Malesef.

Askerin durumuna, "basit olduğu oranda karışık" demek istiyorum. Ne saçma bir cümle bu derseniz şöyle açayım; asker maddesel olarak rahattır ve verilen emri uygular. Kafa karıştıracak bir evresi yoktur ve her şey nettir.

Lâkin iç dünyasında neler olduğunu ancak askerin kendisi bilebilir. Bir yere dünyayı kurtarmak için gittiğini sanan bir asker, daha fazlasını kazanmak için daha azını feda etme durumuna düşebilir.

Veyahut dökülmemesi gereken kanları, emir komuta zinciri yüzünden dökebilir ve bunun sonuçları kişilik içinde oluşan sonsuz kuyular olabilir. Belki de bu yüzdendir ki, Soap'u biz pek bir sevdik, kendimizden gibi gördük. CoD4'te tanıştığımız sessiz askerimizle hafiften Amerikan propogandasını hissetsek de, yine de savaşın iç yüzünü bütün gerçekliğiyle bize gösterdiği için minnettar olduk.

Öldürmek sanat mıdır, değildir midir?

Hepsinin elinde kan var, ama bu kan da farklı yollardan dökülüyor. Kimi levyeyle vura vura heykeltraş gibi çalışıyor adama, kimi kostüm partisinde gibi takılıyor; onun giysisini giyip ötekini vura vura gidiyor. Kimi ise termal kamerasında yanıp sönen bütün hareketli nesnelere sıkıyor. Silahlar evrenlere göre değişiyor tabii ki. Gordon'un sırtında 15 farklı silahla gezmesi insanı düşündürüyor, amma ve lakin vardır onun da bir Ali-Cengiz numarası. Kel ise genelde tek tür silahla geziyor ve bu ona fazlasıyla yetiyor. Soap ise millet gibi gevezelik etmektense şarjörü boşalana kadar vurduğum kâr mantığıyla takılıyor.

Gordon'un sessiz kalma konusunda işi zor, çünkü her gören muhakkak bir laf atıyor kendisine, ama tanıyan tanıyor artık onu. Aşmış artık o, guru. Koca Nihilant'ı tek başına alaşağı etmek kolay mı? Soap desen o kadar hızlı aksiyonun içinde, sadece emirlere uyduğu için konuşmaya vakit mi bulamıyor bilinmez, ama o da Hitman gibi sessiz iş bitiricilerden.

Duke Nukem biter, bu dosya konusunun malzemesi bitmez

Bu haftalık bu kadar sevgili okuyucular. Bu biraz ısınma gibi oldu, ama gelecek hafta farklı bir ortak paydada buluşan aykırı üç karakterle tekrar karşınızda olacağız. Onların geçmişlerinden bahsedeceğiz ve herkesin sevdiği noktalarına değineceğiz. Eğer önerileriniz veya düşündükleriniz varsa, yorumlar kısmına yazabilirsiniz. Tekrar görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla