Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-11-2015, 11:25 AM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Oyunla ilgili çok ayrıntıya girmek istemiyorum, ama bazı şeylerden bahsetmemek de Demon's Souls'u hiç anlatmamak gibidir. Demon's Souls'un en önemli yönlerinden birisi de oyunun dünyasının karanlığa veya aydınlığa bürünmesidir. World Tendency (Dünyanın Eğilimi) ve Character Tendency (Karakter Eğilimi) denilen sistemler ile oyunun zorluk derecesi artıyor veya azalıyor. Yani en başta zorluk seviyesi seçmiyoruz. Bunun yanı sıra bazı mekanlar, düşmanlar ve eşyalar da sadece oyunun dünyasının tam olarak kapkara veya tamamen aydınlık olması ile ortaya çıkıyor. Bu sistemi menüdeki sembolik heykelin bulunduğu bölümün kararması ve aydınlanması ile kontrol edebilirsiniz. Peki Tendency (Eğilim) sistemi nasıl işliyor. World Tendency sistemine örnek vermek gerekirse mesela beden formunda ölürseniz etraftaki şeytanlar ruhunuzdan besleniyor ve World Tendency yavaş yavaş siyaha dönüşüyor. Size ruh formunda oynamanızı tavsiye etmememizin nedeni de buydu. Mesela hiç ölmeden dev Demon'ları öldürürseniz de World Tendency beyaza dönüşüyor. Karakter Tendency sisteminin siyaha ve beyaza dönüşmesi de NPC'lerle olan ilişkilerinize bağlı. NPC'leri öldürürseniz Character Tendency'niz siyaha dönüşüyor. Tabi şunu da unutmayın bazı oyuncular bilerek World Tendency sistemini tamamen siyah yapıp özel eşyalara ve mekanlara ulaşmak da isteyebiliyor. Yani Tendency'nizin kararması avantaj da sağlayabilir. Bu ayrıntılar o kadar çok ki sınırlı bir yere sahip olduğumdan hepsinden bahsetmem gerçekten mümkün değil. Bunun için forumdaki başlıklarda gerekli açıklamalar fazlasıyla yapılmış. Eğer İngilizcenize güveniyorsanız yabancı kaynaklardan da yararlanabilirsiniz. Demon's Souls'ta yardım almayı gurur konusu yapmayın, çünkü düşmanlar zaten gururunuzu fazlasıyla incitecektir.

Eşine Az Rastlanır Bir Oyun

Şimdiye kadar oynadığım en çılgın oyunların belki de başında gelen Demon's Souls o kadar zor bir oyun ki Joy pad'i ısırma, PS3'ü balkondan atma ve TV ekranına uçan tekme atma gibi istekler uyandırabilir. Dev düşmanları boş verdim daha oyunun başındaki insana benzer şeytanlara bile kabadayılık yapıp allah ne verdiyse diye dalarsanız sizi oracıkta öldürüyorlar. Bir aksiyon oyunundaki gibi gerçek zamanlı dövüşlerde düşmanlarınızın hamlesine dikkat etmeli ve eliniz sürekli koruma tuşunda olmalı. Demon's Souls'un düşman çeşitliliği de oldukça fazla. İnsan görünümündeki şeytanlar ok, kılıç ve mızrak gibi çeşitli silahlar kullanırken bir de zırhlarla kaplı kırmızı ve mavi gözlü şövalyeler var ki ilk aşamalarda sizi sinir edeceklerdir. Tabi bunlar The Boletarian Palace'daki bu oyuna göre çok da zor olmayan düşmanlar. Diğer bölümlerde iskelet savaşçılardan, kanatlı şeytanlara kadar çeşit çeşit iblisler sizi öldürmek için bekliyorlar. Üstelik bu şeytanlar çeşitli tuzaklar kurmalarının yanı sıra oldukça da zekiler. Savaşlarda koruma tuşunu en az bizim kadar kullanıyorlar. Düşmanların zaten zorla azalttığınız enerjilerini arttırmak için geri çekilmeleri gibi sahneler de gerçekçiliği ve oyunun zevkini arttırıyor. Kontrollerin son derece sağlam ve vuruş hissinin en üst düzeyde olması da oyunun zevkini arttırıyor. Diğer oyunlardaki basit, öldürmekten zevk duymayacağınız, olsa da olur olmasa da türündeki düşmanlar Demon's Souls'un dünyasında bulunmuyor. Bu oyunda her düşman sizin için potansiyel tehlikedir.

Oyundaki her bölümün de kendine has tasarımı ve düşmanları var. Bu bakımdan oyunun bize farklı atmosferler sunmada çok başarılı olduğunu söylemeliyim. Hiçbir zaman aynı mekanda geziyormuş izlenimine kapılmıyorsunuz. Yer altından kalelerin burçlarına, tehlikeli tünellerden zindanlara kadar mükemmel mekanlar sizi bekliyor. Üstelik karakter tasarımlarından daha etkileyici olan çevre tasarımları da atmosferi hissetmenizi sağlıyor. Açıkçası bu nesilde hiçbir oyunun atmosferi beni Demon's Souls kadar etkilemedi. Bu biraz da kişisel zevkten kaynaklanabilir, ama oyunun atmosferinin sağlam olduğu herkes tarafından kabul görüyor. Oyunun sürekli korku ve titreme yaratan atmosferi yüksek kalitedeki kaplamalarla birleşince gerçekçilik en üst düzeye çıkıyor. Oyunun başında sinematikler var, sunum genel olarak oyuniçi sahnelerle yapılmış. Playstation 3'ün en iyi grafikli oyunları arasında sayabileceğimiz Demon's Souls'ta çevredeki bazı nesnelerin parçalanıyor olması güzel, ama öldürdüğünüz düşmanların ayağınıza takılarak sürüklenmesi gibi hatalar gerçekçiliği biraz bozan etkenler arasında gösterilebilir. Yine de oyun “o kadar kusur kadı kızında da olur” diyebileceğimiz bir mükemmeliyete sahip. Zaten bir oyunun görselliğinin amacı size atmosferi hissettirmek değil midir? Demon's Souls'ta bunu fazlasıyla başarıyor.

Sizi atmosfere sokan bir başka etken ise oyunun dünyasının çok zengin olması. Çevrede araştırılacak çok şey var. Bunlar arasında basit şeyler olduğu gibi hayatta kalmanız için zorunlu olanlar da bulunuyor. Mesela The Cling Ring (ruh formundayken enerjinizi %25 arttırıyor) The Thief Ring gibi yüzük isimleri aklınızda bulunsun, çünkü çok işinize yarıyorlar. Demon's Souls bir RPG oyunu olduğundan karakter gelişiminiz çok önemli; o nedenle eşya kullanımı ve karakter gelişimi konularında hiç bilginiz yoksa önce diğer basit rpg oyunlarından başlayın, yoksa kendinizi günlerce internetten Demon's Souls'un dünyası hakkında bilgi toplarken bulacaksınız ki bunu deneyimli rpg oyuncuları bile yapıyor. Ben de bunu yaptım ve emin olun siz de yapacaksınız. Atmosferde pek hoşuma gitmeyen şey ise NPC'lerle olan diyalogların sunumunun basit olmasıydı. Oyunun dünyası her ayrıntıyı merak ettirdiğinden NPC'leri daha yakından tanımak isteyeceksinizdir. Bu NPC'ler de çeşitli özelliklere sahip bazı silahlar ve eşyaları sadece belli kişilerde bulabiliyorsunuz. Yani param çok silahımı istediğim gibi güçlendiririm mantığı Demon's Souls'un dünyasında bulunmuyor. Bu kadar çok şeyi araştırmak oyunu farklı şekillerde oynamak vs özelliklerini de göz önüne aldığınızda rahatlıkla 100 saatin üzerinde bir oynanış süresine sahip oluyorsunuz ki buna oyunu tekrar tekrar bitirmek isteyecek olmanızı dahil etmiyorum.

Demon's Soul'un bu türe getirdiği yenilikçi online oyun sistemi ise bambaşka bir şey. Sadece senaryo moduna sahip oyunda çeşitli şartları yerine getirince online olarak başkasının oyununa girebilir, yardım veya suikast düzenleyebilirsiniz. Yalnız şunu unutmayın o oyuncular da sizin oyununuza girip yardım etmenin yanında sizi öldürüp ruhlarınızı da çalabiliyorlar. Yani her şey iki taraflı işliyor. Bunun yanında diyelim bir yerde tuzağa düşüp öldünüz. Yardım etmek amacıyla öldüğünüz yere başkalarına orada tuzak olduğuna dair bir not bırakabilirsiniz. Tabi bu notları başkaları sizin için de bırakıyor. Bu kadar zor bir oyunda bu online oyun sistemi gerçekten çok işinize yarıyor. Bu sistemin bu tür oyunlarda bir devrim yaratabileceğini belirtmeliyim. İleride bir çok oyunda bu sistemi görmeyi umuyorum.

Müzikleri Shunsuke Kida tarafından bestelenen oyun diğer özelliklerinde olduğu gibi bu konuda da oldukça başarılı ve OrtaÇağ Avrupa'sını bize fazlasıyla hissettiriyor. Açıkçası çok uzun zamandır böyle bir oyun oynamamıştım. Bu gerilimi ve atmosfer sanırım en son Resident Evil: Code Veronica 'da hissetmiştim. Bir zamanların aklımda kalan o mükemmel atmosfere sahip oyunları Demon's Souls'ta tekrar hayat buldu. Eğer ben zor ve uğraştırıcı oyunları severim diyorsanız Demon's Souls tam size göre. Müthiş bir taktik ve el becerisi gerektiren bu oyunu ne yapıp ne edip oynamaya çalışın. Eğer PS3'te en sevdiğin oyun ne deselerdi ben kendi hesabıma Demon's Souls derdim.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla