Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-16-2015, 10:05 AM   #1
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Fallout New Vegas İnceleme

İnanın nereden başlayacağım konusunda hiçbir fikrim yok. Hani bazen birisine, hakkında bir sürü şey anlatmak istediğiniz bir konu olur, ancak kafanızda o kadar çok şey döner ve en sonunda adam akıllı hiçbir şey anlatamazsınız ya, işte şu an öyle hissediyorum. Bilmem anlatabildim mi?

Bundan birkaç sene önce Bethesda “Fallout’u artık ben yapacağım” dediğinde herkes merak, tedirginlik ve umutla beklemişti. En sonunda oyun çıktığında kimisi bu büyük hikayenin yeni çehresini çok beğendi, kimisi getirdiği yenilikleri eskiye hakaret olarak nitelendirdi, ama ne olursa olsun bekleyen herkes en az bir kere oturup oynadı. Bana kalırsa yenilik, çok abartılmadığı sürece, hayattaki her şeye bir güzellik ve yeni bir heyecan katar. Dolayısı ile eski Fallout’lar bir klasik olsa da bu yeni versiyon da kendi tarzında ve kendi tadında başka bir klasik olmaya başlıyor.

Son iki sene bu şekilde geçerken, şimdilerde Bethesda bu işin peşini öyle kolay bırakmayacağını göstererek seriye dördüncü oyunu getirdi. Birçok kişi Fallout New Vegas’ın üçüncü oyuna ek paket olarak çıkacağını düşünse de Bethesda ısrarla bu oyunun ek paket olmayacağını, aksine serinin dördüncü oyunu olduğunu söylüyordu. Ve haklı da çıktılar. Neden mi? Gelin hep birlikte bakalım.




“Üzgünüm evlat ...

Öncelikle New Vegas’ın hikayesi üçüncü oyunun hikayesinden tamamen farklı. En başında, artık seride klasikleşmiş, “Vault’tan çıkmış balığa döndüm” başlangıcı bu oyun için geçerli değil. Bu oyunda eski bir Vault üyesi değil, atıktoprağın (wasteland) insanıyız. Dolasıyla görmüş geçirmişliğimiz biraz daha fazla.

Fallout: New Vegas, 2281’de yani Fallout 3'den hemen hemen dört yıl ve 2077'deki Büyük Nükleer Savaştan 204 yıl sonrasınında geçiyor. Hikaye Las Vegas, Nevada ve Mojave Çölü'nde geçiyor. Fallout serilerindeki diğer şehirlerin aksine Vegas şehri nükleer saldırılardan direkt olarak etkilenmemiş. Şehirdeki binaların çoğunluğu sağlam ve insanların arasında mutasyona uğrayanların sayısı çok az. Bu izolasyon bir anlamda doğaya da yansımış, temiz su ve yiyecek ülkedeki diğer yerlere oranla daha sık bulunur bir durumdadır. Oyundaki Vegas şehrini de, eski seriden Reno’ya benzetebiliriz. Çünkü savaş sonrası dünya üzerinde elektriğin olduğu ender şehirlerden bir tanesi. Bunu sağlayan da şehrin yakınında bulunan ünlü Hoover Barajı.


ikayeye gelirsek; John Gonzales’in yazdığı senaryoda karakterimiz, Mojave Ekspress adında bir kurye şirketi için çalışan basit bir eleman. Sıradan bir dağıtım sırasında bir şeyler ters gidiyor ve bir grup tarafından saldırıya uğrayıp vurularak bir mezara gömülüyoruz. Ancak neyse ki Victor adlı bir robot tarafından son anda kurtarılıyor ve gözümüzü Doktor Mitchell’ın evinde açıyoruz. Böylece serüvenimiz başlıyor.

Ana hikaye bizi kimin, neden vurduğunu bulmak ile ilgili, ama elbette bunun yanında daha birçok yan görev de mevcut. Hatta
büyük olasılıkla da Bethesda ve Obsidian, önümüzdeki aylarda bu oyun için de birkaç DLC çıkartacaktır.

New Vegas teknik yapısı bakımından Fallout 3’ün ikizi gibi. Fizik motoru, karakter tasarımları, modellemeler, gölgelendirmeler vs. hepsi üçüncü oyunla aynı, dolayısı ile bu konudan fazla bahsetmeme gerek yok, ancak Obsidian’dan tek bir arzum var; lütfen ama lütfen artık insana benzeyen karakterler yaratmamıza izin verin. Karakter yaratma aşamasında yüz tasarımında yine çok fazla seçenek var, ama maalesef bütün o seçeneklerin oluşturduğu hiçbir kombinasyon size düzgün bir görünüm sağlayamıyor. Tamam belki bu dünya, pisliğin ve nükleerin ele geçirdiği bir dünya, ama herkes de pörtek gözlü uzaylıya benzemez ki arkadaş.

Dediğim gibi oyunun teknik özellikleri aynı, fakat bunun yanında grafiklerle ilgili bir iki küçük hata da mevcut. Sanırım kısa zamanda yamalarla düzeltilecek olan bu hatalardan sonra oyun görsel açıdan epeyce tatmin edecek bizi. Aslında hazır karakter modellemesinden ve grafik hatalarından bahsetmişken gelin önce oyunun göze çarpan bir iki kötü yanından bahsedip güzelliklerini sona saklayalım ki, yazımız bittiğinde ağzımızda güzel bir tat kalsın.





Yukarıda değindiğim iki teknik hatadan başka, oyunun teknik kısmı ile ilgili şikayet edebileceğim bir nokta yok. Bunun yanında oyunun müzikleri ve sesleri konusunda biraz hüzün yaşadım. Müzikler veya seslendirmeler kötü değil, sadece az. Özellikle oyun müzikleri radyoda duyduğunuz 5-10 şarkı ile, siz atıktopraklarda gezinirken fonda çalan bir müzikten ibaret. Halen eski jaz ve blues parçalarından seçmeler varken, arada bir iki tane de rock’n roll’a denk geldim. Seslendirmeler konusunda ise, aslında ne teknik açıdan ne de miktar açısından, oyunun mantığını düşününce, asla kötü olmadığı gibi çok yetersiz de değil. Ama işte insanoğlu, azla yetinmiyor! Karakter, ortam ve diğer seslendirmeler oldukça güzel. Seslerle ağız hareketleri bir senkronizasyon içerisinde. Çevre sesi ise gerçekten size bir çölde dolaştığınızı hissettiriyor. Ama yapay zeka için aynısını söyleyemeyeceğim. Genelde mantıklı hareket eden yapay zeka, bazen gerçekten çok aptalca şeyler yapabiliyor. Bazı yerlerde gerek düşmanlar olsun gerekse yandaşlarınız, saçma sapan cisimlere veya duvara takılıp yerinde sayabiliyorlar. Ama işte hepsi bu kadar. Açıkçası oyun hakkında yapacağım kötü eleştiri yazının onda birlik bir bölümü ki, bunlardan hiçbiri – belki müzik olayı hariç- basit bir yama ile halledilmeyecek sorunlar değil.



...ama bu oyun...

Maceraya ilk başladığımız yer olan Doktor Mitchell’ın evi ve sonrasında Goodspring kasabası bir alıştırma bölümü niteliğinde. Bu bölüm size, hem oyunun temelinde olan sistemi hem de New Vegas’a özel yenilikleri öğretiyor. Geneli zaten aynı. Yine yüz tasarımından sonra S.P.E.C.I.A.L. larınızı belirleyip maceraya başlıyorsunuz. Ancak, burada en önemli yol ayrımı beliriyor ki o ayrım, oyunun gidişatını tamamen etkiliyor. Her şeyinizi tamamlayıp doktorun evinden çıkarken oyun size normal ve hardcore olmak üzere iki seçenek sunuyor ve burada iş alevleniyor. Fakat hardcore olayına daha sonra geleceğiz.

Harcore modunu (dikkat edin zorluk seviyesi değil MOD’u) açıklamadan önce oyunda her iki mod için de geçerli olan yeniliklerden bahsetmek istiyorum. Öncelikle bu oyun eski oyuna, hatta 1. ve2. oyuna göre bile daha fazla derinliğe sahip. Yani bu sefer atıktopraklarda dolaşırken gerçekten mahvolmuş bir toprak üzerinde dolaşıyor, oranın insanlarıyla konuşuyor veya savaşıyorsunuz. Bu sefer yoldan yürümezseniz gerçekten başınız beladan kurtulmuyor ve iyi ile kötünün aslında o kadar da birbirinden farklı olmadığını anlıyorsunuz. Hikaye, yan görevelerde dahil, çok güzel yazılmış. Görevler, durup duruken bu da nerden çıktı şimdi dedirtmiyor. Gerek ana görev gerek yan görevler hep bir mantık ve paralellik dahilinde ilerliyor.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla