Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-17-2015, 01:24 PM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Daha önceki seride Prens, sürekli bunalımda olan ve şikayet eden bir tipti. Sürekli gergindi. Ancak bu sefer karşımızda, Star Wars'daki Han Solo, Indiana Jones ve SG-1 dizisindeki Jack O'Neill gibi bir karakter var. Kendine güvenen, rahat sakin ve esprili bir karakter olmuş. Her ne kadar bu tip başta garip gelse de, uzun süren akrobasi maceraları sırasında yeni Prens'in daha eğlenceli olduğunu anlıyoruz. Oyunda bir masalda olması gereken her şey var. Kılıçlı kahraman rolünü Prens, büyülerle uğraşan kişiyse Elika üstlenmiş. Prensimiz kum fırtınasında, hem yolunu hem de eşeğini bulmaya çalışırken, hiçliğin ortasında bir yere düşüyor. Bu eşek mevzusunda eski seriye komik bir gönderme var. Neredeyse hiç bilinmeyen bu gizli krallık, kendine has gizemli bir geçmişe ve mitolojiye sahip. Bu sırada Elika ise, bir grup eli silahlı adam tarafından kovalanıyor. Elika tam yüksek bir yerden atlarken Prens de bu düştüğü yerin ne olduğunu kestirmeye çalışıyor. Bu sırada Elika onun kucağına düşüyor. Prens, gökten kız yağıyor diye sevinirken Elika yoluna devam ediyor. İkilinin yolu bu sırada kesişiyor. Zaten bir daha da ayrılmıyor. Oyuna ilk önce, Elika'ya kovalayarak başlıyoruz. Çapkın Prens onun adını öğrenmek için peşinden koşturuyor...
Bu oyunun eğitim bölümü. Zaten serinin eski hayranları için çerez olarak geçecek kısım. Duvardan duvara atlayıp, Prens'in yeteneklerini görüyoruz. Her şey eğlenceli giderken bir den, beklenmedik bir şey yaşanıyor. Prens uçurumdan aşağıya düşüyor. Tabii, Sands of Time olmadığı için, öleceğimizi düşünürken, birden bir el bizi kavrayıp yukarı çekiyor. Bunu yapanın Elika olduğunu fark ediyoruz. İşte yeni nesil POP'un ilk yeniliği de karşımıza çıkıyor. Yapımcılar zorlu akrobasi bulmacalarını zamanı geri almadan aşmanın imkansız olduğunu bildikleri için bu yönteme başvurmuşlar. Tabii bu oynanışı da değiştiriyor. Artık Prensimiz ölümsüz. Çok az oyunda karakter ciddi anlamda ölümsüzdür. Bunun nedenini herkes biliyor. Ancak daha önce Soul Reaver'da ölümsüzlük ve oynanış nasıl dengeli hale getirildiyse yeni POP'da da bu başarılmış. Ölümsüzlüğün bir avantaj olduğunu düşünmeyin. Çünkü oyuna eklenen ve peşi sıra ardına kusursuz hareketler isteyen akrobasi bulmacaları sırasında ölürseniz, tekrar olayın başına dönüyorsunuz. Elika bizi kurtarınca ancak güvenli kara parçalarına götürüyor. Ölümcül akrobasi bulmacalarının en azından 5-6 dakika sürdüğü düşünülürse ölümsüzlüğün ne işe yaradığı ortaya çıkıyor. Kısacası yapımcıları kendilerine o kadar güvenmiş ki, ölümsüzlük gibi bir özellik geliştirmişler...

Diğer üçlemenin aksine bu sefer yanımızdaki karakterin oynanışa tam olarak katkısı var. Aslında oynanış olarak daha çok TMNT'ye benziyor. Oradaki ikili dövüşler ve akrobasi hareketleri bu oyunda geliştirilmiş. Elika hem dövüşler de hem de akrobasi bulmacalarında bize büyük yardım ediyor. Modellemesi ve hareketleri çok başarılı olduğu için oynanış sırasında sırıtmıyor da. Aynı Prens gibi o da duvarlarda yürüyor oradan oraya zıplıyor. Ayrıca Prens'in atlayamayacağı kadar yüksek mesafelerde Elika'yı yardıma çağırıyoruz, havaya uçuyor ve bizi fırlatıyor. TMNT oynamış olanlar bu hareketi hatırlayacaktır. Orada Kaplumbağalar bol bol yardımlaşıyordu. Bu hareketin animasyonu o kadar güzel ki, insan bol bol tekrarlamak istiyor.




İyi ve kötünün arasında kalmış bir prens

Prens bu kez en zorlu düşmanıyla kapışmak zorunda. Eğer bundan önceki oyunlardaki düşmanları zorlu sanıyorsanız tekrar düşünün. Yeni düşmanıyla hem iç dünyasında hem de dış dünyada savaşmalı. İçinde bulunduğumuz krallık, aslında bir hapishane. Bu sefer oyunda Perslilere uygun olarak Zerduşizm dininden esintiler kullanılmış. Dünyadaki en yaygın felsefi dinlerden birisi olan Zerduşizm Star Wars da dahil bir çok fantastik eserin temelinde var. Eğer bu dini en basit olarak anlatmak gerekirse, temelinde iyi ile kötünün bitmeyen mücadelesi yatıyor. İçimizde başlayan bu mücadele tüm dünyaya ve evrene yayılıyor. Şimdi bu tanıma göre Prens'in kılıcı bırakıp felsefi arayışlara girdiğini ve entelektüel tartışmalarla düşmanlarını yendiğini düşünmeyin. Oyunda iki tanrının savaşı arasına düşüyoruz. Bu iki kardeş tanrılardan Ahriman karanlığı, Ormazad (Hürmüz) ise aydınlığı temsil ediyor. Başlangıçta ikisi de iyiyken, Ahriman aç gözlülüğü ve yozlaşmayı seçti, her şeyi kendi için istedi. Bu iki tanrı savaşa girdiler. Ahriman, Ormazad'ı yendi ama onu yok etmedi, yerine Yaşam Ağacı'nın içine hapsetti. Bu hapishaneyi gözetleme işini ise Prenses Elika'nın soyu Ahura'lara verdi. Binlerce yıldır Ahura bu görevi büyük bir saygınlıkla yerine getirdi. Ancak tam Prens bu gizli krallığa adımını atmışken bir şeyler oldu ve Ahriman serbest kalmaya başladı. Tabii ilk iş olarak da Ahura topraklarını çürütmeye başladı. Oyunda Prens politikacı misali, yozlaşmaya karşı savaşıyor...
Önümüzde koca bir harita var. Buradan yozlaşmış bölgelere gidip (corruption) oraları Elika'nın büyü gücüyle temizlemeye çalışıyoruz. Tabii normal yollar kırıldığı ve yok olduğu için Prens oradan buraya zıplayarak bu işi hallediyor. Ölüm tuzakları ve aygıtları bu sefer yok. Ancak onlardan daha zorlu reflekslerinizi sonuna kadar kullanan akrobasi tuzakları var. Corruption siyah zift gibi bir madde. Dokunduğumuz zaman bizi kaplıyor ve yavaş yavaş içine çekiyor. Montreal'in elinden çıkmış tüm oyunlarda standart bir hata vardı. Kamera açısı nedeniyle bazen akrobasi hareketleri sırasında yönettiğimiz karakterler sapıtıyor yanlış yerlere fırlıyordu. Bu sefer tüm bu hatalar düzeltilmiş. Duvarın üstüne doğru zıpladığımız zaman Prens kendiliğinden orada yürüyüp karşıya geçiyor. Upuzun bulmacalarda bize kalan sadece zamanında zıplamak ya da bir yerlere tutunmak. Prens'in yeni tipinde hemen bir şey dikkatimizi çekiyor. Elinde çelikten pençe gibi duran bir eldiven var. Bu eldiven sadece görüntü için tasarlanmamış, oyuna adapte de edilmiş. Artık mekanlarda kancalar da var. Two Thrones'da hançerle tutunmamız gereken ufak çıkıntılar vardı. Ona benziyorlar ama bu sefer pençeli elimizin kendi tuşu var. POP severlerin refleks olarak sürekli bastığı 'R' tuşu pençeye atanmış. Kısaca özetlemek gerekirse, duvarda yürüdünüz, karşı duvara geçip devam ettiniz, karşınıza kanca geldi. Tuşa bastınız, ona tutunup yoluna devam etti, sonra tekrar zıplayıp bir direğe tutundunuz. Direğin tepesine çıktığınız, Prens ahşap yüzeye tutunup tavanda hızlıca emekledi yine kancalarla dolu bir alanla karşılaştınız. Hızlıca 'R' tuşuna basarak burayı aşıyorsunuz. Bu anlattığım akrobasi bulmaca ise en basiti. Çok ilginç yerlerde kancalar çıkabiliyor karşımıza. Bu yeni akrobasi hareketleri müthiş zevkli, tüm dikkatinizi ve refleksinizi sonuna kadar kullanıyor. Aynı zamanda pençe duvardan düzgün şekilde kaymamızı sağlıyor. Mesela yüksek bir mekandayız inmemiz gereken yer aşağıda. Pençe ile kayarak aşağıya kadar iniyoruz. Bunun da kendi bulmacası var. Duvarda yürürken ya da kayarken, sürünmeden dolayı pençeden ufaktan alevler çıkıyor. Ama kusursuz şekilde yapıldıklarında, başarılı animasyonlar sayesinde izleyenlere müthiş zevk veriyor. Özellikle Elika bir yerden düşerken, Prens'in son anda onu tutması ya da gerektiğinde anlaşıp yer değiştirmeleri oyuna gerçekçilik katmış. Tüm bu bulmacalar sırasında Elika ya başının çaresine bakıyor ya da Prens onu sırtına alıyor. Kısacası ikimizde bir birimize muhtacız...




Masalsı saray tek kelimeyle mükemmel tasarlanmış. Arka plandaki, mekanlar, incecik direkler üzerinde duran binalar, akarsular ve niceleri o masalsı havayı yansıtıyor. Her mekanın iki versiyonu bulunuyor. Birincisi yozlaşmış karanlık mekanlar, diğeri ise Elika ile iyileştirdiğimiz mekanlar. Yozlaşma varken, her yer karanlık korkutucu ve iç sıkıcı. Ancak iyileştirdiğimiz zaman bu mekanlar cennete dönüşüyorlar. Etrafta çiçekler açıyor hatta kelebekler bile uçuşuyor. Prensimiz yeni silah alamıyor ya da eski oyunlardaki gibi yaşamını artıramıyor. Bunun yerine iyileştirdiğimiz mekanlardan, ışık tohumları (Life Seed) topluyoruz. Bu tohumlar sayesinde Elika daha da güçleniyor. Ayrıca, sarayda giremediğimiz mekanları açmak için belirli miktarda tohuma ihtiyacımız var. O yüzden tohumları gördüğünüz yerde toplayın, sonra tohum peşinde koşmayın. Kocaman bir sarayda serbestçe dolaşmak iyi olduğu kadar olumsuz yönleri de var. Mesela yolu kaybetmek ya da nereden gideceğini şaşırmak gibi şeyler. Özellikle aksiyon türüne ve seriye yabancı oyuncular için bu denli büyük bir harita işkence gibi olacaktı. Bu yüzden yapımcılar oyuna bir yol gösterme sistemi koymuşlar. Haritadan gideceğimiz yeri işaretliyoruz, Elika ise büyülü güçleriyle gideceğimiz yeri gösteren bir işaretçi çıkartıyor. Bu işaretçiyi takip ederek yolumuzu buluyoruz. Yaratıcı ve faydalı bir özellik olmuş. Çünkü; her ne kadar hep aynı mekanlarda dolaşsak da buralarda aynı anda birkaç yere gitmemizi sağlayan geçitler var. Deneme yanılma yöntemiyle bu bir işkenceye dönebilirdi…
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla