Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-17-2015, 01:25 PM   #3
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Bir masalın içinde olduğumuz için büyülü güçlere önem verilmiş. Haritada belirli yerlerin kapalı olmasının nedeni, oralarda bulmacaları çözecek güçlerimizin eksik olması. Işık tohumları sayesinde, Ahrimanın tutsak olduğu tapınağın önünden yeni güçler alıyoruz. Aynı Warrior Within ve Legacy of Kain serisinde olduğu gibi. Aynı mekan büyülü güçler sayesinde farklı yerlere çıkıyor. Peki bu büyülü güçler nasıl kullanılıyor. Duvalarda kırmızı, sarı, mavi ve yeşil olmak üzere dört renk var. Bunları aldığımız zaman üstüne yürüyoruz ve Elika güçleri sayesinde onları aktif ediyor. Seriye ilk kez eklenen bu özellik başta yadırgansa da alıştıkça eğlenceli hale geliyor. Çünkü bu renkli plaketler sayesinde, uçmaktan tutun da, yarış atı gibi düz duvarda koşturmak gibi kısa süreli yeteneklere sahip oluyoruz. Oyunun büyük çoğunluğunu bu büyülü bulmacaları yerine getirerek yapıyoruz. Tek bir mekanı birden çok amaçlı kullanma konusunda yapımcılar başarılı bir iş çıkartmışlar. Özellikle kırmızı renkli plaketlerin verdiği yetenek çok eğlenceli. Kırmızı plaketten kırmızıya atlıyoruz ve müthiş bir görüntü çıkıyor ortaya...
Gelelim Prensin ve oyuncuların en sevdiği işe yani dövüş sistemine. Üzülerek söylüyorum ki bu oyunda dövüşler çok az. Yapımcılar, diğer seride oyuncular sayısız adam katlettiği için bu sefer bulmacalara önem verdik. Az düşman var ve hepsini daha önemli hale getirdik diye düşünmüşler. Kısacası oyunda sadece Boss dövüşleri var. Bunları ise şöyle özetleyebiliriz, birincisi işe yaramaz Boss'lar klasik kesmelik adam konumundalar. Arada bir karşımıza çıkıyorlar ve hemen ölüyorlar. Hatta yeterince hızlı hoplayıp zıplarsanız, bu düşmanlar karanlıktan doğmadan öldürebiliyorsunuz. Diğeri ise sarayda bulunan dört ana mekanı yöneten, büyük bosslar. Ahriman'ın vereceği güçler için görevlerine ihanet eden bu dört kişi onun kölesi haline gelmiş. Her iyileştirdiğimiz mekanda bu bosslardan birisiyle dövüşüyoruz. Oyunda artık, yaşam çizelgesi yok. Bunun yerine dövüş sırasında dayak yedikçe, ekran kızarmaya başlıyor. Dövüşler daha çok taş-kağıt-makas mantığıyla gidiyor. Bu bosslar zamanla farklı şeylere dönüşüyorlar. Dönüştüklerinde ise sadece tek bir silah onlarda işe yarıyor. Büyü, kılıç ve pençe sırasıyla kullanılıyor. Pençe görünüş itibariyle dövüşlerde vahşi bir işe yarayacakmış gibi duruyor. Yani bir önceki oyundaki ölümcül bitirici vuruşlar ya da Quick Kill yapmak gibi. Ancak pençe sadece düşmanı havaya atıp onu yerden yere vurmaya yarıyor. Bu da iyi bir özellik ve dövüşü tek başına etkiliyor. Ancak yine de o vahşi görünüşten insan daha çok bekliyor. En azından düşmanları biraz tırmalasaydık. Aslında dövüş sistemi yaratıcı ve eski oyunları aratmıyor. Ancak o kadar az dövüş var ki, kimse bir sürü kombo yapmaya uğraşmıyor bile. Ne duvardan yürüyüp vurmak ne de düşmanın kafasını duvarlara vurmak akla gelmiyor. Elika dövüş sırasında bize müthiş yardımcı oluyor. Büyü güçleriyle o da yardımcı oluyor. Elika ile birlikte kombolar yaparak düşmanları kolayca yenebiliyoruz. Arada, sırada ise dövüşler sinematiğe dönüşüyor. Oyun bizden belirli tuşlara basmamızı istiyor. Ancak God of War'dakinin aksine bu sırada dövüşü hala kontrol edebiliyoruz. Basmazsak da dövüş lehimize devam ediyor. Ne yazık ki dövüş sistemindeki yenilikler etkileyici olsa da, en fazla 15-20 kez dövüşebilmemiz hepsini geçersiz kılmış...




Bu dört boss'u yenene yönettikleri mekanlarda geri çekilmelerini sağlıyoruz. Dövüşler sırasında farklı farklı mekanları kullanmak çeşitlilik olmuş. En sonunda onlarla son bir dövüş için Ahriman tarafından korunan mekanlarına giriyoruz. Burası kara kapılar tarafından kapatılmış. Ancak Elika yeterince güçlü olunca, kapıyı şık bir animasyonla açıyoruz. İçeride ise düşmana ulaşana kadar bizi zorlu akrobasi ve büyü bulmacaları bekliyor. Dürüst olmak gerekirse bu bulmacalar adrenalini sonuna kadar artırdığı için favorim oldu. Ancak en ufak hatada başa döndüğü için bir o kadarda sinir bozuyor. Oyunun son değişikliği ise diyalog sisteminde yapılmış. Artık sinematik şeklinde hazırlanan diyaloglar daha az yer tutuyor. Çünkü Elika ile istediğimiz zaman konuşabiliyoruz. Bu şekilde aksiyona daha fazla yer verilmiş. Canımız sıkıldığında ise Elika ile sohbet edip aramızdaki romantik ilişkiyi geliştiriyoruz. Mekanlar ve oyunun öncesi hakkında bilgi alıyoruz. Ancak tüm bu konuşmalarda Prens kendinden çok az bahsediyor. Gerçekten bir prens mi yoksa dediği gibi mezar soyarak yaşayan bir serseri mi bunu kestiremiyoruz. Oyunun gerçek senaryosunun bu şekilde öğrenilmesi profesyonel oyuncular için faydalı olmuş. Sadece aksiyon seven, konuşmalardan şikayet edenler ise, direk işlerine bakabiliyorlar. Yeni nesil Prince of Persia tüm yenilikleri ve değişiklileriyle oyunculara saatlerce süren eğlenceli bir oynanış sunuyor. Her ne kadar eski serinin yanında biraz sönük kalsa da, aksiyon sevenler için kaçırılmaması gereken bir oyun olmuş. Detaylı grafikleri ve müzikleriyle oyun, sürükleyici bir masal gibi devam ediyor. Özellikle oyunun sonuyla birlikte yeni bir serinin başladığını anlıyoruz. Zaten Prensin gizemini daha çözemedik birçok cevapsız soru var. Ubisoft, oyunu üçleme olarak düşündüğü için elindeki malzemeyi az kullanmış. Özellikle oyunda korsana karşı koruma bulunmaması, firmanın ne kadar da riskli bir yatırım yaptığını gösteriyor. Çünkü bu denli radikal değişiklikler yapılan bir seriyi tanıtmak için ilginç bir reklam kampanyasına girmişler. Oyunun reklamı bizzat kendisi. Oyunun sonunda aldığımız tüyoya göre, devamında gelecek POP daha karanlık olacak. Umarım Montreal dersini alır ve dövüşlere daha fazla yer verir.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla