Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-21-2015, 09:22 AM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

"Domuzlardan nefret ediyorum, ama domuz pastırmasına bayılıyorum" - Duke Nukem."

"Düşmanlara karşı etki" konusunda dikkatimi çeken iki silah oldu. Bunlar; pompalı tüfek ve Rail Gun. Pompalı tüfek, kesinlikle yakın mesafe mücadelelerde en ölümcül silah konumunda. Rail Gun'la da uzak mesafelerde genellikle tek atışla sonuca gidebiliyoruz. Tabii ki makineli tüfeğimiz, küçültücü silahımız (ki domuzları küçültüp, üzerlerine basarak öldürmek çok keyifli), dondurucu silahımız, roket atar ve seri roket atar silahımız da var. Desert Eagle mı? Bu kez bence ona pek ihtiyaç yok, ancak gözlerim bazen JetPack'i aramadı değil (uçabiliyorduk hani eski oyunlarda).

"Ben oyuncak değilim evlat. Ben bir aksiyon figürüyüm" - Duke Nukem.

Yapımda bazen araç kullanmamız da gerekiyor. Burada da Duke'ün 4 tekerlekli canavarıyla karşılaşıyoruz, ama ne var ki onun da çok çabuk bitiyor benzini. Ve genellikle de bu aracı kullandığımız bölümlerde, evvela hep benzin bulmak için uğraşıyoruz. Tabii her konuda olduğu gibi Duke'ün bu konuda da söyleyecekleri var, ancak bu sözcükleri ve daha fazlasını, oyunu oynadığınızda duyacaksınız. Dev araç demişken, bir de Duke'ün kendi gibi minik oyuncak arabası var. Oyunun belirli kısmında Duke'ü oyuncak bebek boyutlarında kontrol ediyoruz, bu esnada da bir çocuk hayranından yardım gecikmiyor. Kızların düşünceleri ise, gerçekten enteresan. Duke küçük, ama yine de karizmadan hiç bir şey kaybetmiyor!








Çoklu Nukem

Tek kişilik senaryo modu, bence yeterli bir uzunluğa sahip. Bitirdikten sonra sıra, multiplayer modlara geliyor. Bayrak kapmacayı kaç kişi sever ki? Oysa ödül olarak ortada oyun bayrağı değil de, güzel bir bayan olsa? Tam da Duke tarzında üstelik; Capture the Babe! Bu oyun modunun yanında ister tek başına diğer rakiplere karşı mücadele verebileceğimiz, istersek de takım olarak hareket edebileceğimiz modlar da var. Benim favorim kesinlikle Capture the Babe. Peki rakiplerimizi ortadan kaldırarak sadece puan elde edip, listelerde üst sıralara mı tırmanıyoruz? Hayır! Duke Nukem için bir yenilik olan Level sistemi yer alıyor oyunda. Başarı elde ettikçe hem karakterimiz, hem kullandığı ekipmanlar, hem de silahlar gelişiyor. Ama asıl güzel olan ise, bu sistemi Duke'ün evi için de kullanabiliyor olmamız.

Oyunun ilk dakikalarında Duke'ün muhteşem evine mutlaka göz atmışsınızdır. İşte o ev, online arenada kazanılacak başarılarla yeniden dekore edilebiliyor. Zaten eve girdiğinizde, sizi Fransız bir hizmetçi karşılıyor. Duke'ün bu hizmetçiyle oturup devlet meselelerini konuşacağını sanmıyorum, hayırlısı diyelim. Neyse, evimizi güzel eşyalarla, tablolarla, heykellerle donatabiliyoruz. Baktığımızda çoğu objenin üzerinde bir örtü var veya tahta kutularla kapalı. Üzerlerine tıkladığımızda, içinde ne olduğuna dair ufak bilgiler ve onları elde edebilmek için kaç level olmamız gerektiği gibi detaylar görünüyor. Bence bu evi tüm eşyalarla baştan aşağıya donatmak bile başlı başına oyun. Bu yönden de Duke'ün online modlarının devamlılık sağlayabileceğini düşünüyorum.

Damn! I'm looking good

Gelelim grafiklere. Yani belki de bugüne kadar oyunun ertelenmesinde sürekli rol oynayan faktöre. Duke Nukem Forever, önce Quake motoruyla yola çıkmış, ardından gelen değişik motor denemelerinin ardından Unreal Engine 2'nin modifiye edilmiş versiyonunda karar kılınmıştı. Özellikle 2007 yılında yayımlanan video ile oyunun şimdiki halini mukayese ettiğimizde, aradaki gelişimi görmezden gelmek mümkün değil. Duke'ün tasarımları ve iç mekan tasarımları fena görünmüyor. Yine de günümüz standartlarına göre geride kalındığı da bir gerçek. Özellikle dış mekanlarda hareket ederken arka plan görünümünün inanılmaz detaysız oluşu göze çok batıyor.

Çevredeki hemen her obje ile etkileşime girebiliyor, bunları EGO artırıcı olarak, yaratıklara karşı birer silah olarak veya sırf eğlence olsun diye kullanabiliyoruz. Koca bir vazoyla uzaylı domuzların kafalarını patlatmak çok zevkli. Ancak işin fiziksel boyutu pek de parlak değil. Patlama ve parçalanma efektleri, çoğu kez sınıfı geçemiyor. Ya çok basit efektlerle karşılaşıyorsunuz, ya da patlayan obje bir anda ekrandan kayboluyor. Bu da göze batan eksi unsurlardan.

Ve ve ve veee... 100 kişiye sorduk, "ne olursa olsun bu oyunu Duke'ün kurduğu cümleler için bile alırız" diye cevap geldi. Efsane ses John st. John, yine klasını konuşturmuş ve ortaya müthiş bir iş çıkarmış. İlerlerken hep "acaba Duke şimdi bu olayın üzerine ne diyecek" diye beklemeye başlıyorsunuz ve kahramanımız da asla sizi hayal kırıklığına uğratmayacak cevaplarla kulaklarınızı okşuyor. Oluşturulan mizahi yapı, belki de bu oyunu kurtaran en önemli faktör! Silah sesleri, yaratıkların sesleri, arka planda çalan müzikler ve yenilenen Duke Nukem Theme de çok iyi. Duke'ün yıllar geçmesine rağmen kişiliğinde en ufak bir değişikliğin olmadığını görmek güzel. Seni de alkışlamayı ihmal etmiyoruz John! Balls of Steel!








Sonuç olarak, hiç bitmeyecek sandığımız bekleyiş sona erdi. Duke Nukem Forever, sadık takipçilerinin genel olarak beğenisini kazanırken, yenilik bekleyen ve oldukça yüksek beklentiler içine giren arkadaşlarımız için ise, hayal kırıklığına sebebiyet verdi. Bence Duke bu haliyle mükemmel ve hâlâ benzeri yok!

Duke Nukem, kısaca benim için ne anlam ifade ediyor?

Duke Nukem, benim ilk oynadığım FPS'ydi. Gittiğim PC kursunda, günün birinde önümüze sunulmuştu. Kurstaki tek oyunumuz Mario'ydu. Tabii ki Duke gelene kadar ve Duke, sonrası için önemli bir karakter olarak zihnime kazındı. Duke'ün en sevdiğim yönleri, kesinlikle esprili yapısı, dünyayı sevmesi ve kızlara olan düşkünlüğü. Bunlar, en zor durumda bile Duke'ün geri adım atmaması için yetiyor da artıyor bile. Diğer bir oyun Duke Nukem: Manhattan Project, eski PC'mdeki sorun nedeniyle defalarca denediğim, ama oynayamadığım oyundu. Forever'ı ise, yıllarca bıkmadan beklediğimdi. Fakat mayıs ayı için duyurulan çıkış tarihi benim tarafımda endişe vericiydi.

Evet, uzun zaman oldu ve bu kadar süre sonra ona kavuşabilmek bile yeteri kadar güzel bir şeyken biraz da ayakları yere basıp gerçekçi olmak lazım. Tamam, bizler yıllardır bu işin içinde olan ve Duke Nukem’in gerçek anlamını bilen oyuncularız belki, ama bir de işin günümüz oyunları ile rekabet kısmı var. Duke Nukem Forever, sayısız erteleme ve defalarca grafik motoru değiştirmenin izlerini sonuna kadar içinde barındıran bir oyun. Daha kontrolü alıp ilk hareketlerinizi yaptığınızda bile o eskimişlik kokusunu alıyorsunuz zaten.



Duke Nukem Forever her anıyla, sanki 10 sene evvel çıkmış da, eski günleri yad etmek için yeniden oynuyormuşsunuz hissini uyandırıyor.
Bu demek değil ki, Duke Nukem Forever çok kötü bir oyun. Bir kere her saniyesi eğlence ve espri dolu. Aklınıza gelen her oyuna, filme ve güncel olaya gönderme var. Damarlarında kan yerine ego dolanan bir megalomanın, Amerika’yı şapşal uzaylı domuzlardan kurtarmasını konu alan bir oyun ne kadar mantıklı olabilirse Forever da onu yansıtıyor.
Yıllardır Duke’ün geri dönmesini bekleyen oyuncular için çok eğlenceli bir macera olmasına rağmen, ilk kez Duke ile tanışacak oyuncular için ise devrin çok gerisinde kalan bir FPS’den öteye gitmeyecektir.
Duke saygımız sonsuz, ama yüksek beklenti içine girerseniz, pişman olabilirsiniz benden söylemesi.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla