Her augmentation kendi içinde de geliştirilebilir durumda. Örneğin hackleme konusunda başlangıç seviyesinde kilitli kapıları açabilirken ileriki aşamalarda robotları ve taretleri kendi lehinize çevirebileceksiniz. Şimdilik bilinen augmentationlar arasında şunlar bulunuyor:
Hacking
Cloaking (Gizlenme)
Speed (Hız)
Strength (Güç)
Mind-reading (Zihin okuma)
Close-range explosive attack (Yakın mesafe patlayıcı saldırı)
X-ray vision (X-ray görüşü)
Visual analysis (Görsel analiz)
İncreased health (Sağlık arttırma)
İncreased energy (Enerji arttırma)
İncreased lung capacity (Ciğer kapasitesini arttırma)
Soft landing (Yere düşmeyi hafifleştirir)
Comms (kafanızdaki rehberiniz)
Başlangıç olarak hızınızı, gücünüzü, sağlığınızı arttırmanız daha avantajlı olacaktır. Ancak "Ben kendime güveniyorum, şimdiden kendimi hack ve diğer konularda ustalaştırmak istiyorum" diyorsanız meydan size açık.
3 | Siber Rönesans'ta Devrim Yaratın!
Siber Rönesans çağında geçen oyunumuzda görsellik muazzam ölçüde ön planda. İşin içinde Square Enix'in de olması sanki önümüze Final Fantasy'den alışık olduğumuz derecede fantastik şehir ve yapılar sunmuşa benziyor. Gerçek Rönesans çağında insan vücudu anlaşılmaya çalışılmış ve modern ilaçlar geliştirilerek günümüze gelinerek ilk adım atılmış. Human Revolution'daki fikir ise bunun ikinci adımını bizlere sci-fi tadında sunması oluyor. Artık bilim öyle bir konuma gelmiş ki insan vücudu tamamen çözülmüş ve artık bunu geliştirmek insanlığın elinde. Yani bir diğer deyişle evrim kontrolümüze geçmiş. Bu iyi bir şey mi, değil mi? Sanırım Human Revolution'ın bize anlatmak istediği de bu olacak.
Deus Ex: Human Revolution dünyası size pek fazla ipucu vermiyor. Oyunda yönünüz ve gitmeniz gereken yerlerde ilerlemek Fallout 3'teki gibi birbirinden farklılık gösterebiliyor. Deus Ex'i oynarken o kadar kalabalık ve yaşayan bir şehirde bulunacaksınız ki, Fallout 3 veya Mass Effect'teki gibi "Şu adamla konuşsam kesin bana quest verecek" diyemiyorsunuz. Çünkü tüm NPC'ler kendi hâllerinde takılıyorlar. Size quest verecek şahısları pat diye anlamak mümkün olmayacak.
Oyunu sakın ama sakın bir Call of Duty veya Crysis gibi oynamaya kalkışmayın. Deus Ex, asla böyle bir oyun değil.
Oyunlardaki questleri bitirme konusunda Deus Ex'in felsefesinde olduğu gibi bir çok seçime sahibiz. Aksiyon tutkunları silahları çıkararak önüne gelen her düşmanı vurabilir ve hedefe biraz hasar, mermi ve nesne kullanmış olsa da ulaşabilir. Ancak eğlence bunun neresinde? Deus Ex'in en çok keyif verecek yönü kendinize alternatif rotalar çizerek oyunu keşfetmek olacaktır. Zaten Eidos Montreal'in oyunculara vermek istediği yegane amaçlardan biri de kesinlikle bu. Oyunu sakın ama sakın bir Call of Duty veya Crysis gibi oynamaya kalkışmayın. Deus Ex, asla böyle bir oyun değil. Oyunda usulcana ve çalışarak ilerleme kaydetmeniz çok önemli. Zaten Deus Ex: Human Revolution'ı da diğer FPS oyunlarından ayıran en büyük fark bu olacak.
Şahsen ben belki ikinci oyun için olmasa da orjinal Deus Ex'in suyunu çıkaran şanslı oyunculardan biri olarak Human Revolution için büyük bir heyecan duyuyorum. Eidos Montreal'in bu projeyi ciddiye alması ve köklerini bozmadan geliştirmesi beni çok sevindirdi. Human Revolution, son zamanlarda tek düze ilerleyen FPS pazarına eminim büyük bir yenilik getirecek. Aslında bu yeniliği çok önce getirmişti ancak FPS yapımcıları yeni neslin aksiyona olan tutkusuna güvenerek bu tarz yapımları RPG öğeleri gibi yavaşlatan unsurlar eklemekten korkar oldular. Eidos Montreal de eminim oyunun ters tepki yapmasından korkuyordur. Kanımca oyunun orjinalliği ve özgünlüğü karşısında güzel bir satış başarısı yakalayacak yeni Deus Ex. Ama son zamanlarda çoğu final sürümü bizi hâyâl kırıklığına uğratmaya da başladı. O yüzden kesin konuşmaktan da çekiniyorum. Ama Deus Ex: Human Revolution gerçekten de parıldıyor. Hep beraber umalım da bu parıltı oyunun çıkış haftasında sönmesin.
|