Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-22-2015, 11:38 AM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Oyun akışında sürekli “Arka sokakta patlamak üzere olan bombayı imha et!” veya “Protestocuları ortadan kaldır!” tarzında yan görevler bulunuyor. Tüm bunların dışında bir de haritada yeşil ile işaretli oyuncular tarafından üretilen görevler yer alıyor. Bu görevler çok çeşitli ve yaratıcı olduğundan senaryo modunu bitirdikten sonra bile oyuncuyu oyuna bağlı tutmayı başaran, diğer bir tabirle oyun-oyuncu ilişkisini sıcak tutmaya yarayan görevler. Mesela ben, Sucker Punch tarafından üretilen “The Tunnel of Pain” görevinde siftahı ilk yapan oyuncu oldum ve reytingine de beş üzerinden dört yıldız verdim. Bu görevde militanlarla dolu bir tünelden sağ kurtulmaya çalışıyorduk. Benzer şekildeki görevleri kendimiz de oluşturup dünyadaki diğer oyuncuların beğenisine sunabiliyoruz. Senaryo modundaki görevlere de kısaca değinecek olursak burada çeşit çok. Görevlerin kimisi eğlenceli, kimisi can sıkıcı. Kah bir saat kulesinin tepesine çıkıp martı avlıyoruz, kah ikinci bir karakter ile işbirliği yapıp bayrakları ateşe veriyoruz, kah araçların üzerine çıkıp bizi araçla takip eden militanlara kurşun saçıp tepedeki helikopterleri indiriyoruz. Hatta mezarlıkta Doktor Wolfe’un sakladığı güç kristalini bulmak için resimlere bakarak bulmaca çözdüğümüz görevler bile var oyunda.

Senaryo modunda en çok eğlenerek yaptığım görevler, trafolara güdümlü Tesla füzesi göndererek yeniden elektrik sağladığımız görevlerdi. Tesla füzelerini manuel kontrol ederek koca şehirde gökyüzüne çıkarıp hedefe indirmek eğlenceliydi. En sinir olduğum görevse şu Josef Bertrand hödüğünün limuzinine yetişmeye çalıştığımız görevdi. Oyun bizi zorla elektrik tellerini takip ederek limuzine yetişmeye yönlendiriyordu ki bu dayatmayı saçma bulmuştum. Sonra oyunu ikinci kez oynarken, yani Türkçe dublajlı versiyonunu baştan oynarken limuzine koşarak yetişilebileceğini de fark ettim. Evet, oyunun hem İngilizce hem de Türkçe versiyonunu oynadım. Elimize önce İngilizce versiyonu geçti ve ben Beast’in New Marais şehrine ulaşmasına 731 mil kala oyuna Türkçe olarak baştan başladım. Bu arda Beast ya da Türkçe versiyonundaki adıyla Canavar, New Marais’e yaklaştıkça gökyüzü kızıl bir renk alıyor ve koca şehir alev kırmızısı bir renge bürünüyor. inFamous 2’nin oyun süresi sadece senaryo modunu oynayıp yan görevleri pas geçerseniz sizi 16-17 saat ekran başında tutar. Ben ikinci kez oynarken sadece beyaz ile işaretli senaryo moduna yöneldim ama yine de oyun yeterince uzun sürüyor, yani oyuncuyu doyurmadan kesinlikle terk etmiyor. Mavi, Kırmızı, Yeşil renkli görevleri ve diğer yan görevleri saymıyorum bile. Bir de mesela ilk oyunda iyi Karma yapmaya çalıştıysam da elimde olmayan sebeplerden dolayı çıkan kazalar sonucu Karma’yı bir türlü iyide tutamıyordum ama ikinci oyunda daha dikkatli bir şekilde Karma’yı iyi tutmasını bildim. Bu da hangi köprünün ne zaman yıkılacağını, sivillere zarar vermeden boss’u nasıl öldüreceğimizi daha önceden tecrübe ettiğimizden kaynaklanıyor.



Teknik detaylara bakacak olursak; oyun mekanikleri olarak inFamous 2 başarılı olmasına rağmen yer yer yapay zekada problemlere rastladım. Caddedeki sivil insanların tepkileri son derece gerçekçi lakin ufak tefek takılmalar olabiliyor. Örnek vermek gerekirse nadir yapay zeka hatalarından biri; kumarhaneden çıkan mor ceketli tip caddedeki bir geçitten geçmekte olan kadına takıldı. Görevimiz onu takip etmek olduğu için ben de ilerleyemedim. Adam ha bire kadının üzerine koşuyor ama ilerleyemiyor, öylece takıldı kaldı. Ne yapsam? Ne etsem? Derken arkamı dönüp koşarak uzaklaştım, geri döndüğümde mor ceketli adam, kadına takılmaktan kurtulmuştu. Bu arada bu hatayla oyunun Türkçe versiyonunda karşılaştım, İngilizce versiyonunda aynı hataya rastlamadım. Caddedeki insanların tepkileri başarılı olsa da bir keresinde bankta oturan insanların üzerine çıktım. Hopladım zıpladım, öylece tepkisiz durdular. Bu tip ufak detaylar bazen atlanmış. Görsel açıdan inFamous 2 çok başarılı. Yer yer ufak piksellenmeler var, ama göz tırmalamıyor. Çevre çok detaylı tasarlanmış olmasına rağmen frame atlama olayına nadiren denk geldim. Cole’un oraya buraya yapışması esnasında bazen komik görünmesi dışında animasyonlar arasındaki yumuşak geçişler başarılı. Görsellik detayda gizlidir derim hep. Bir oyunda ne kadar çok ince detay varsa grafikleri o kadar iyidir. inFamous 2’de bu konuda başarılı, lakin Cole’un üzerine bir boss çıktığında ve Cole iki seksen yere serildiğinde kafasının kaldırımda yüzüyor gibi görünmesi hoş olmamış. Yine de şehir sinemasında oynayan Uncharted Love, No Need for Speed gibi ilginç (!) isimli filmleri ve cadde üzerinde rastladığımız “Call of Booty” gibi gece kulüplerini görünce ağzımız kulaklarımıza varıyor ve Cole’un kafasının kaldırımda yüzmesi gibi teknik hataları bir anda unutuveriyoruz.

Gelelim herkesin merak ettiği konuya, oyundaki Türkçe seslendirmelere. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Türkçe dublajlar için en az sinema filmleri kadar emek sarf edilmiş ve ortaya çok profesyonelce bir iş çıkmış. Yapımcılar oyunları lokalize etmenin önemini fark etmesinden bu yana daha çok Türkçe oyun oynayabilir olduk. inFamous 2’deki Türkçe diyaloglar son derece esprili, çok doğal, çok gerçek ve de çok küfürlü. Her karakterin sesi üzerine birebir oturmuş. Cole tok ve havalı bir sese sahip. Kuo, Nix, Sarah ve Doktor Wolfe’un sesleri de cuk oturmuş. Zekke ile Josef Bertrand’ın sesleri biraz fantastik ve gotik, ama oyunun konseptiyle uyumlu. Sokaktaki sivillerin diyalogları zaman zaman birbirini tekrar etse de son derece başarılı. Cole, sokaktaki birine çarptığında “Hey önüne baksana”, “Bu o!”, “Merhamet!”, “Çok ama çok üzgünüm.” şeklinde tümceler duyabiliyoruz. Militanlar ise Cole’u gördüklerinde “Ucubeyi öldürün, buraya gelmemeliydin ucube.” gibi sözler sarf ediyor. Cole yerde yatan birini “Sağlık Dalgası” ile iyileştirdiğinde “İyileşeceksin”, “Düzeleceksin”, “Sorun yok” gibi şeyler söylüyor. inFamous 2’nin İngilizce versiyonunda sokakta birine çarptığınızda “You don’t own the streets” gibi farklı tepkiler alabiliyoruz. Bu bağlamda birebir çeviri yapıp diyalogları öldürmek yerine kendi dilimize has yeni diyaloglar geliştirmeyi akıl eden yapımcıları kutluyorum. Oyun içindeki bütün görevlerin düzgün bir Türkçe kullanılarak anlatılması da oyuncuya kolaylık olmuş. Ayrıca yabancı dil bilmeyen oyuncular da inFamous2’nin hikayesini rahatça takip edebilir. Diyaloglar had safhada başarılı olmasına rağmen bir takım çevirileri beğenmedim. Misal boss isimleri daha düzgün çevrilebilirmiş, başta Canavar (Beast) olmak üzere, Yağmacıların lideri, Yokedici gibi komik isimler yerine daha yaratıcı isimler bulunabilirmiş. Silah çevirilerini de beğendiğimi söyleyemem “Kerpeten Yıldırım”, “Hassasiyet yıldırımı” bu isimler bir şekilde benim kulağıma hoş gelmedi. Ama dediğim gibi diyaloglar olağanüstü başarılı. Küfür konusuna gelecek olursak “Hödük”, “Çulsuz sürüngen ucubeler” gibi argo kelimeler en hafif örnekler arasında. Yoksa cidden ağıza alınmayacak küfürler de var oyunda. Bu sebepten dolayı oyun 16 yaş üstü oyuncu kitlesi için uygun bulunmuş. Uzun lafın kısası PS3’e özel gelen Sucker Punch’ın son yapımı inFamous 2, benim damak tadıma uygun bir aksiyon oyunu. Çok kafa yormayan, paldır küldür ilerleyebileceğiniz bir oyun arıyorsanız inFamous 2 size ilaç gibi gelebilir.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla