Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-25-2015, 05:52 PM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Her yiğidin atı farklıdır

Oyuna rehber niteliğinde bir bölüm ile başlıyoruz ki bu bölüm aynı zamanda hikayenin başlangıcını da anlatıyor. Bu rehber bölümünde Savaş’ı en güçlü hali ile kontrol ediyoruz. Lakin bölüm sonunda bütün güçleri elinden alınıyor ve intikam için tekrar dünyaya gönderildiğinde bir yandan amacımıza ulaşmaya çalışırken bir yandan da eski güçlerimizi geri kazanmaya başlıyoruz.

Hikayenin gelişimi gerçekten çok güzel kurgulanmış, ne aksiyon kısmı ne de bulmaca kısmı sizi sıkmayacak derecede uzun ancak yeterli doygunluğu verecek kadar da içerikli. Her yeni özellik çok mantıklı zamanlarda size veriliyor. Tam oyun monotonlaştı derken, yepyeni karakterde bir düşman ortaya çıkıyor ve bu düşmanla baş etmeniz için size de yeni bir yetenek veriliyor.

Örneğin oyunun neredeyse ortasına kadar yaya dolaşan atlımız(!) Kül Diyarı’nda, artık tabanvayın çok zor olduğunu fark ettiğimiz anda, atı Ruin’e kavuşuyor. Bu ve bunun gibi bir çok özellik oyunu bir seviye daha yukarı taşıyor. Hikayenin ilerleyişi ile ilgili başka bir güzel nokta da çok fazla çizgisel olmaması. Bölüm sonundaki yaratıkları oyunun size verdiği bir sıra ile geçiyor olsanız da oyun size önceki haritalara istediğiniz zaman geri gitme fırsatı sunuyor. Bundan dolayı ilk haritada gidemediğimiz bir noktaya, sonrasında aldığımız yeni silahımız ile veya kazandığımız yeni yetenek sayesinde geri dönüp ulaşabiliyoruz.





Savaşlar tam anlamıyla, doğa üstü bir yaratığın diğer doğa üstü yaratıklarla nasıl savaşması gerekiyorsa öyle; abartılı. Elbette oynadığımız karakter ne olursa olsun, aksiyon-macera oyunlarında savaş kısmı her zaman abartılı olmuştur çünkü sürekli aksiyonun olduğu bir oyunda, sıradanlık ve tek düzelik bir süre sonra oyuncuyu oyundan kopartmaya başlar. Savaş’ın estetik hareketleri, hayvansı kılıcı ve o kılıç ile yaptığı değişik kombolar, sizi bir süre sonra kısa bir zaman için de olsa oyunda ilerlemeyi bırakıp “ Acaba 25 kombonun üstüne çıkabilecek miyim?” denemelerine teşvik ediyor. Oyun boyunca topladığınız ruhlar karşılığında Vulgrim adlı şeytandan alacağınız yetenekler ile de bu hırsınız daha da korlanıyor.

Cennet seni avlamaya çalışıyor

Peki bu oyunun hiç mi kötü yanı yok, her şey mi bu kadar güllük gülistanlık? Elbette hayır. Oyundaki en büyük sıkıntı, harita sisteminin bazen saç baş yoldurması. Bu, özellikle oyunun son bölümlerinde karşımıza çıkan bir sorun olsa da yine de insanı bir yerde soğutuyor. Öyle ki bazen bir görevi bitirip sıradaki görev yerine gidene kadar yarım saat harcadığınız bile oluyor.



İkinci kısım ise, oyunun bitişi ile birlikte oyun gerçekten de bitmiş oluyor. Jenerikten sonra ana ekrana geliyorsunuz ve o kadar. Ne bir bonus, ne de her hangi bir ekstra bölüm var. Ben beklerdim ki en azından ara sinematikler toplu bir halde bize sunulsun, ne bileyim bir artworks kısmı açılsın, ya da ufak bir bonus bölümü olsun. Üstelik yeni oyuna başlarken ilk kayıt, eski otomatik kaydınızın üzerine yazılıyor. Bunun haricinde internette de en çok rastladığım şikayet, benzer oyunlardan çok fazla alıntı yapılmış olması. Özellikle son yıllara damgasını vuran God of War ile birçok benzerlik gösterdiğini iddia edenlerin sayısı çok ve bu konuda fazla haksız da sayılmazlar. Ama yine de bu tür esinlenmeleri, yeterli miktarda olduğu sürece, ben bir sorun olarak görmüyorum açıkçası.

Zaten bu eksiler de oyunun ne genel güzelliğine bir etki ediyor ne de sizi oyundan soğutuyor. Harita sorunu bile oyunun son kısımlarına denk geldiği için çok da umurunuzda olmuyor açıkçası.





Cehennem senden nefret ediyor

Açık konuşmak gerekirse Darksiders bana verildiğinde Fallout: New Vegas oynuyordum. Dediğim gibi oyunu ilk gördüğümde fazla etkilenmemiş olduğum için, New Vegas’a nasıl ara vereceğimi düşüne düşüne yüklemiştim oyunu, ama ertesi gün bir anda kendimi New Vegas’tan istekli ve bilincim açık bir şekilde çıkıp, Darksiders’ı açarken buldum. New Vegas’ı oynarken bile aklımda, o son takıldığım bulmaca alanı veya bir iki kez deneyip öldüremediğim daha sonra da zamanım olmadığı için kapatmak zorunda kaldığım bölüm sonu yaratığını nasıl öldüreceğim hakkında fikirler dolaşıyordu. İşin güzel yanı ise Virgil’ın el çabukluğu. Daha oyun ahalisi birinci oyunu yeni yeni sindirmişken ikincinin haberini duyurdular bile (gerçi oyunun sonunda onu mükemmel bir sinematikle anlıyorduk ama resmi bir açıklama farklı tabii ki). Her ne kadar şu aralar ikinci oyun için PC’den bahsedilmese de ben Virgil ve THQ’nun böyle bir hata yapacağını düşünmüyorum.

Kısacası bu oyunu alın oynayın. Gerek görselliği için, gerek aksiyonu için ama onların da ötesinde çok güzel kurgulanmış senaryosu için oynayın. 10-12 saatlik oyun süresi sizi hiç sıkılmadan güzel bir vakit geçirme sözü veriyor. Darksiders: Wrath of War belki bir başyapıt değil ama güzel bir serinin başlangıcı gibi gözüküyor.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla