Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-26-2015, 06:02 PM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Peki Bad Company 2′nin kötü yanları yok mu? Elbette var. Öncelikle kaplamalar konusunda zaman zaman büyük sıkıntılara sahip oyunumuz. Özellikle kapalı mekanlarda bu sorun daha fazla su yüzüne çıkıyor ve gözümüzü ısırıp bizi rahatsız ediyor. Ancak Modern Warfare 2′deki kadar acınası kaplamalar yok karşımızda. Açık alanlardaki kusursuz arka planı da arkasına alan BC2 bu eksikliğini kapatıyor ancak kapalı mekanlarda kendisine siper olacak birşey kalmadığı için kaplamaların sırıtması kaçınılmaz. Elbette parçalanabilir çevre gibi zor bir özelliği kusursuz bir şekilde yansıtmayı başaran bir oyunun başka özelliklerinin kalitesinden kısması anlaşılabilir birşey. Işıklandırma konusunda da madalyonun iki yüzüne de sahip BC2. Tropik bölgelerde, kum fırtınasının hüküm sürdüğü çöllerde ve karla kaplı dağlarda muhteşem ışıklandırmalarla karşılaşıyoruz. Güneşin toprağa kırılarak ulaşan ışıkları, suya vuran ışığın duvarlarda sahnelediği ışık gösterisi gibi detaylar gerçekten muhteşem. Ancak söz konusu gölgelendirme olduğunda DICE’ın dersini iyi çalışmadığını görüyoruz.Muhteşem ışıklandırmanın objelere vurmasıyla oluşan gölgeler oldukça kötü. Göze oldukça kötü gelecek kadar pikselleşen gölgelendirmelere kafayı takarsanız oyundan soğuyabilirsiniz. O yüzden dağa, bayıra, gökyüzüne bakmaya devam edin.

Silah modellemeleri ne yazık ki çok başarılı değil. Özellikle Modern Warfare 2′nin bu konudaki başarısı düşünüldüğünde, BC2′nin sırıttığını bile söyleyebiliriz. Silahların düşük poligon sayısı oyunun genel görselliğiyle ters düşüyor, elinizde tuttuğunuz silahın detaylarını net olarak göremiyor, sizin koşarken sergilediğiniz aksiyonlara vermesi gereken tepkiyi hissedemiyorsunuz. Ayrıca sniper tüfeği ile zoom yaptığımızda ekranın hiç hareket etmeden sabit kalması da gerçekliğe vurulan bir darbe olarak dikkat çekiyor. Eğer ekibimiz nefes almayan zombilerden oluşmuyorsa, bu eksikliği hiç bir DICE elemanı mantık yoluyla açıklayamaz bizlere.

Oyunda ilginç ufak bug’lar da mevcut. Örneğin; nişan aldığınız bir mekanda düşmanların bir anda belirdiğine tanık olabilirsiniz. Uzay Yolu ekibinden olduklarını tahmin ettiğimiz bu ekip ışınlanma teknolojisi sayesinde bir anda beliriveriyorlar ve haritaya kondukları anda size ateş etmeye başlıyorlar. Aynı şekilde öldükten sonra da cesetlerin zaman zaman ortadan kaybolduğunu görebilirsiniz. Işınlanma hastalığı öldükten sonra da devam ediyor düşmanlarda, ilginç. Ancak bu sorunlar ufak boyutlarda ve oyun boyunca sürekli karşınıza çıkmıyor, merak etmeyin.

Özetle; Bad Company 2′nin grafiklerine baktığımızda multiplatform FPS’lerin pek çoğundan ve özellikle ciddi şekilde kafa tuttuğu rakibi Modern Warfare 2′den çok daha güzel gözüktüğü bir gerçek. Geniş planda sunduğu muhteşem grafikler, fizik kanunlarına uygun şekilde parçalanabilir bir çevre ve başarılı animasyonlar sayesinde görsel olarak çok başarılı bir oyun BC2.


OYNANABİLİRLİK:

DICE’ın belki de en önem verdiği ve Modern Warfare 2′ye kafa tutmayı hedeflediği başlık bu. Bad Company 2 piyasadaki çoğu FPS’den çok daha eğlenceli ve doyurucu bir oyun tecrübesi sunuyor. Tek kişilik görev modunun kalitesini bir yana bırakırsak, asıl önem verdiği multiplayer moduyla da sizi aylarca oyalayacak kalitede bir yapım bu.

BC2 parçalanabilir çevre özelliğini oyunun her anına yedirmiş durumda. Tek kişilik görev modunda bu özelliği sayısız kez kullanarak kendinize avantaj sağlayabilir, başınızın sıkıştığı noktalarda kurtuluş yolu açabilirsiniz. 7-8 saatlik bir süre sunan hikaye modu soluksuz bir aksiyon vaadediyor size. Tüfeğinizin soğumasına izin vermeyen bu macerada farklı araçları kullanmak da çeşitliliği ve tabii ki beraberinde eğlenceyi arttırmış. ATV, Helikopter, hücum bot, Hummer ve en önemlisi tank gibi pek çok aracı kullanabilir, düşmana ağır hasar verecek ateş gücüne sahip olabilirsiniz.

Aslında çizgisel bir oyun BC2. Ekibinizden uzaklaşıp haritanın siyah bölgelerine girdiğinizde 10 saniye içinde geri dönmenizi istiyor oyun, aksi takdirde size bir paket mayın hediye edip ölmenize yol açıyor. Ancak bu çizgisellik gene bir üst paragrafta sözünü ettiğimiz parçalanabilir çevre sayesinde kendisini yoğun bir şekilde hissettirmiyor. Gideceğiniz yön belli olabilir, ancak haritanın size açık olan yerinde her binayı özgürce kullanarak ilerleyebilir, düşman saldırılarına çok farklı noktalardan karşılık verebilirsiniz. Açıkçası oyun boyunca 1-2 yer dışında bu çizgiselliğin farkına bile varmadım diyebilirim. Üstelik bir kaç bölümde sizi ATV veya jeep ile özgür bırakıyor oyun ve istenen noktalara dilediğiniz şekilde ulaşmanıza izin veriyor (Far Cry 2′de olduğu gibi). Parçalanabilir çevreyi etkin kullanabilme ve araç kullanımı sayesinde bu maceranın nasıl bittiğini anlamayacak, keşke biraz daha sürse diye hayıflanacaksınız.

Oyun boyunca pek çok farklı silahı kullanabileceksiniz. Ancak burada dikkat etmeniz gereken bir şey var. Öldürdüğünüz düşmanlar çeşitli silahlara sahip ve bunları kullanmayacaksanız bile mevcut silahınızla değiştirip tekrar bırakmanızda fayda var. Bu işlemi yaptığınız zaman eğer o silahı ilk kez elinize alıyorsanız ekranı dolduracak şekilde silahın ismi ve resmi açılıyor. Bu ne anlama geliyor peki? Oyunda cephaneniz tükendiğinde veya silah değiştirmek istediğinizde imdadınıza yetişen büyük ve sarı renkte kutular var. Burada taşıyabildiğiniz iki silahı değiştirebilirsiniz. İşte düşmanlardan aldığınız ve etkinleştirdiğiniz silahlar bu kutularda da aktif hale geliyor ve seçilebilir olarak sizi bekliyor. O yüzden hiç bir düşman silahını es geçmeyin.

Oyunun vuruş hissi MW2′de olduğu kadar tatmin edici değil. Bu söylediklerimizden çok kötü izlenimler edinmeyin sakın, sadece MW2 kadar iyi değil. Kullandığınız silaha bağlı olarak çok tatmin edici tepkiler alabiliyorsunuz. Özellikle tek kişilik hikaye modunda vuruş hissi daha dengeli. Multiplayer da ise bu his ilginç bir şekilde biraz daha kayboluyor ancak piyasadaki pek çok örnekten (MAG’dan bile) iyi olduğu da bir gerçek. MW2′yi bu konuda lider yapan şey, düşmanla yakın temasın çok olması aslında. Bu da silahın tepkimesiyle birlikte heyecan pompalayan bir görüntü oluşturduğu için vuruş hissi maksimum seviyeye çıkıyor. BC2 ise çok daha geniş planda aksiyon sunan bir oyun. İster hikaye modunda, ister multiplayer’da olsun, oyunda çok daha uzak alanları bile kontrol etmeniz şart. Elinizdeki silahın menziline bağlı olarak karınca kadar ufak düşmanları bile devirebilirsiniz.

Oyunun sağlık sistemi pek çok FPS’de olduğu gibi; vurulduğumuzda hemen siper alıp soluklanırsak yavaşça iyileşiyoruz ve öbür tarafın yolcusu olmak üzere olduğumuzu belirten kırmızı çerçeve yokolmaya başlıyor. BC2′nin oyuncunun gözünün yaşına bakmayan bir oyun olduğunu belirtelim hemen. Normal zorluk seviyesinde dahi bazı bölümlerde defalarca ölebilirsiniz. İyi dengelenmiş bu zorluk seviyesi canınızı sıkmak yerine hırslandıracak ve mekanı daha etkili kullanmanın yollarını aramaya itecek.

Gelelim multiplayer moduna. Asıl eğlence işte burada başlıyor. Şimdilik dört tane oyun moduna sahip BC2. Şimdilik diyoruz çünkü ileride yayımlanacak eklentilerle oyuna yeni mod’ların gelmesi söz konusu (ilk oyunda da böyle bir eklenti olmuştu hatırlarsanız). Önceki oyunda beş olan sınıf sayısı ise dörde düşürülmüş durumda. Ancak oldukça başarılı bir karakter gelişim sistemiyle bu bir eksiklik olmaktan çıkmış. Dilerseniz ilk olarak oyundaki mod’lara ve sınıflara kısaca bakalım;

Oyun mod’ları

- Rush: Multiplayer demo’da da tecrübe ettiğimiz mod. Burada amaç düşman üssündeki iki noktada yer alan kasaları patlatmak. Bir takım saldırırken, diğer takım ölümüne bu kasaları korumak zorunda. Aşamalı olarak ilerleyen bu mod fazlasıyla eğlenceli. Burada saldıran takımın dikkat etmesi gereken en önemli şey ekranın sol alt köşesinde bulunan rakam. Savunma yapan takım sizin ekipten her bir elemanı öldürdüğünde bu rakam azalıyor. Eğer düşmanın iki kasasını da bu sayı sıfıra ulaşmadan patlatamazsanız takımınız kaybediyor. Savunma yapan takım ise sayısız ölme hakkına sahip.

- Conquest: Battlefield’ın klasik modu olan Conquest’te amacımız düşmanın elinde veya boşta olan bayrakları ele geçirmek. Düşmanın barını en hızlı düşüren takım oyunun galibi oluyor. Bu mod saf eğlence vaadediyor, son dönemde Battlefield 1943 ile fazlasıyla haşır neşir olanların bırakamayacakları bir mod Conquest.

- Squad Rush: Rush modunun maksimum 8 oyuncuya kadar destek veren hali. Eğer arkadaşlarınızla ekip olup oynuyorsanız bu mod tam size göre.

- Squad Deathmatch: 16 oyuncuya kadar destek veren, 4 kişiden oluşan dört takım halinde oynadığınız klasik Deathmatch modu. Modern Warfare 2′ye bağımlı bünyelerin en çok ilgisini çekecek olan mod Squad Deathmatch bizce.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla