Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-27-2015, 05:53 PM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Left 4 dead a geçelim

Çıkış tarihi: 18 Kasım 2008
Tür: Aksiyon
Platform: PC, PlayStation 3, XBOX 360
Yapımcı: Valve Software
Türkiye distribütörü: Aral

"28 Days Later" filminden ilham alan Left 4 Dead, Turtle Rock Studios ve Valve şirketlerinin büyük beklentilerle piyasaya sürdükleri bir zombi oyunu olarak karşımıza çıkıyor. 3D aksiyon oyunlarına bir çok yenilik katacağa benzeyen oyun, Resident Evil’dan sonra korku oyunları içinde zombi öğesini kullanan bir başka yapım olarak oyun piyasasını hareketlendireceğe benziyor. Ekim ayında başlayan sektördeki hareketlilik, Dead Space’in ardından korku temasını taşıyan Left 4 Dead ile platformlarımızı bir kez daha sarsmaya hazırlanıyor.

Bu sefer amacımız zombilerle dolu bir şehirden üç arkadaşımız ile beraber kaçmaya çalışmak. Salgın halde yayılan virüsten etkilenmeyen bir kaç kişiden biri olarak kendimizi çok iyi savunmamız gerekiyor. Zombilerin yavaş yürüyen ve aptal hareketler yapan yaratıklar olduklarını düşünmek çok yanlış olur. Left 4 Dead’te zombiler grup halinde ve şimşek kadar hızlı hareket ediyor. Daha "dikkat et" diyemeden boynumuza asılmış bir tanesiyle cebelleşmek zorunda kalabiliyoruz.

Yapay zeka ve bizim yönetimimiz arasındaki denge oyunun en ilginç yanlarından biri. Beraberimizde en fazla üç karakter ile zombilere karşı savaşabiliyoruz. Takımın parçalarını Louise, Francis ve Zoey oluşturuyor. Her karakterin kendine ait farklı bir kişiliği var. Davranışları oyun biçimini de etkiliyor.
Oyuna geçtikten sonra sistem bize rastgele bir kahraman seçiyor. Oyun ileri derecede kooperatif olduğu için Unreal Tournament ve Counter Strike ile karıştırmamak gerekli. Bu oyunları daha önce alışkanlık derecesinde oynamış olanlar Left 4 Dead için tüm öğrendiklerini unutmalı ve taktiklerini yeniden belirlemeye başlamalılar.

Sesli iletişim kurma olanağı sağlayan "Voice Command" ile konuşabilmek mümkün.

Oyunda zombilerin en büyük silahı sayıları. Haritalar ile gittikçe bu sayı yükseliyor. Zombilerin sayısı yüksek olduğunda en etkili savaş stili yardımlaşma.

Silahları en etkili biçimde kullanmak buna bağlı. Bir karakter silahını doldururken bir diğeri zombilere ateş ederek onu koruma altına alabiliyor. Takım arkadaşlarımızla yaptığımız işbirliğine bağlı olarak oyunun süresi değişiyor. Bu oyunda yalnız başına hareket etmek demek, ölmek demek.

L4D’te 6 çeşit zombi bulunuyor. Temel zombi çeşiti "hızlı zombi" olarak karşımıza çıkıyor. Bu yaratıklar grup halinde dolaşıyor ve yakından çok tehlikeli olabiliyor. Diğer çeşitlerin ise mutasyona uğradıklarından dolayı özel yetenekleri bulunuyor. Örneğin şişman Boomer... Bu mahlukat uzaklardan kusarak bizi kör edebilecek bir yeteneğe sahip. Ayrıca ölüsü de diğer zombileri bulunduğu yere çeken kokular yayıyor.

Bir başka çeşit ise Hunter Zombi. Biraz Half-Life 2’deki zombileri andırıyor. Duvarlarda dolaşıp, hiç beklenmedik anlarda karşımıza çıkıyor. Bazen öyle bir güçle atlayabiliyor ki, yerden kalkmak imkansız oluyor. Böyle bir durumda her zamanki gibi takım arkadaşımızın yardımı gerekiyor. Smoker adındaki yaratık uzun diliyle sanki bir kurbağanın sineği yakalaması gibi bizi kendine çekebiliyor. Ayrıca takımımızı dağıtmak ve görmeyi engellemek için bir duman çıkarıyor.
Diğer zorlu bir zombi olan Tank’tan kaçabilmek gerçekten çok uğraştırıcı. Bu kocaman yaratık bize arabaları, beton blokları ve diğer benzer büyük nesneleri fırlatıyor. Ayrıca aldığı yaralardan pek etkilenmiyor. Fakat Tank’ın en zayıf yönü yavaş olması.

Son zombimiz ise Witch. Witch ile sadece oyunun son düzeyinde karşılaşıyoruz. Uzaktan pek tehlikeli değil çünkü genellikle uyuyor. Fakat ışık açtığımız veya gürültü yaptığımız anda uyanıyor ve başımıza büyük dertler açıyor. Witch’i öldürmek de bayağı zor. Tek bir vuruşla bizi öldürebilecek kapasiteye sahip.

Görevlerin başında yanımıza alabileceğimiz iki silahı seçiyoruz. Aynı zamanda sağlık, el bombaları, molotof kokteylleri ve dinamitler en büyük yardımcılar. Özellikle dinamitler çok güçlü patlıyor. Dikkatli ve doğru yerlerde kullanmak gerekiyor ki, bizi ve takım arkadaşlarımızı etkilemesin.

Oyunun survival ayağında 4 bölümden geçmemiz gerekiyor. Her bölüm 5 harita içeriyor. Haritaları geçtikten sonra geldiğimiz güvenli bölgede oyun kaydediliyor.

Sağlık doluyor, yeni silahlar alınabiliyor. Son düzeyde asıl patronu yok etmek gerekiyor.

Left 4 Dead diğer bazı oyunlar gibi sadece klasik oyun kuralları ve etkileyici bir animasyon hedeflenerek yapılmadı. Bir çok küçük detay da oyun tasarlanırken düşünüldü. Bu ayrıntılar özellikle oynanabilirliği en üst seviyede tutmak için planlandı. Örneğin sağlık sistemi oldukça detaylı hazırlandı.

Hayat göstergesi sıfıra dayandığında yere düşüyoruz ama hala ateş edebiliyoruz. Yani yere düştükten sonra da bir limit var. Ancak o limit tükenince kan kaybından ölüyoruz. Fakat limit henüz bitmemişken takım arkadaşlarımızdan biri gelip bizi kurtarabiliyor.

Oyunun ilginç bir diğer fonksiyonu ise duvarların arkasını görebilmemiz. Bu yetenek sayesinde takım arkadaşlarımızı görebiliriz. Böylelikle haritalarda onları ararken kaybolmuyoruz. Aynı zamanda zombilerin de bu yeteneği var. Ayrıca insanların nereye gideceklerini tahmin edebiliyorlar. Tabii ki zombiler karanlıkta çok daha iyi görüyorlar.

Zombilerin bölümlerde ve haritalarda rastgele yerlerde bulunması yeni yapay zeka sistemi "Directory" sayesinde gerçekleşiyor. Bu sistem oyundaki hareketlere göre otomatik ve farklı tepkiler veriyor. Böylece oyun monotonluktan kurtuluyor.

Left 4 Dead’in grafikleri mükemmel değil ama oyunun gerçek amacı da mükemmel grafikler değil. Karakterler ve şehrin ortamı pek ayrıntılı değil. Ancak tabii ki grafiğe kötü demek de yanlış olur. Göz dolduran ışık ve gölge efektleri gerçekten etkileyici, hareketler yerinde. Örneğin saçların ve giysilerin rüzgarla beraber esmesi oldukça iyi. Özellikle binaların içindeki görevler gerçekten korkutucu olabiliyor.

Oyunun grafiklerinde kan, bağırsaklar ve zombilerin diğer iğrenç parçalarına ayrıca dikkat edilmiş. Sonuçta bu bir zombie oyunu. Böyle olması biraz da hikayenin gereği. Left 4 Dead gerçekten eğlenceli ve korkutucu dakikalar geçirilebilecek bir oyun. Kimsenin "ben o oyunu oynamadım" demek istemeyeceği türden.



Zombiler, ucubeler, hortlaklar… Hollywood sektörü, tiyatro ve romanların yıllardır işlediği olmazsa olmaz konulardan. Aslında o amaçla yazılmasa ve temelde bilim kurgu da olsa; “zombi” kavramının yapıtaşı olarak Mary Shelley’in 1818’de kaleme aldığı “Frankenstein” hatırlanır.
Roman da; bir tıp öğrencisinin ölü insan organlarını bir araya getirip, elektrik yardımıyla hayat verdiği ucubedir o. Fakat; bu öğrenci bilemeden reel dünya da büyük bir izleyici kitlesi ve gelir kapısı olacak fitili de ateşlemiştir… Akabinde; roman, sinema ve tiyatro perdelerine sadık bir şekilde hizmet etmiştir, Frankenstein önderliğinde ki zombiler…
Ve sonraları yapımcılar, ucu açık ve işlevselliği çok geniş olan zombileri video oyunu olarak da biz oyuncuların beğenisine sundular. Daha çok korku-gerilim türünde ki yapımlarda boy gösteren ucubelerimiz zaman zaman komedi unsuru dahi oldular. 2006’da çıkan “Stubbs The Zombi” hatırladığım kadarı ile tebessüm ettiren diyaloglara, ince esprilere sahipti. Korku-gerilim, aksiyon türünde ki yapımlara örnek ise gerçekten çok fazla: Half-Life, Silent Hill, Resident Evil, Serious Sam, Painkiller, Doom serisi şimdilik aklıma gelenler.
Bu furya da son dönemde en çok ilgi çeken yapım ise şüphesiz Valve Sofware’in geliştirdiği 2008 Kasım ayında XBOX ve PC’lerimize konuk olan Left 4 Dead. Akıcı, bağlayıcı hatta belli bir senaryo modu olmamasına karşın; çoklu oyuna getirdiği özellikler ve co-op destekli campaign modu sayesinde hatırı sayılır oyuncu kitlesini kendine bağladı ve kısa sürede popülerleşti. Devamının olacağını tahmin etmek abes değildi ve beklenen oldu. Oyunun ikincisi sadece bir sene sonra 20 Kasım 2009 tarihi ile tekrar PC ve XBOX versiyonu ile huzurlarımız da…
Left 4 Dead 2’ye geçmeden evvel; yapımcı Valve Software hakkında da 1-2 kelam etmek istiyorum müsaadenizle. 1996 kuruluşlu firmayı; uzun soluklu ve iz bırakan yapıtları ile tanıyoruz. Firmanın ilk oyunu; hali hazırda çoğu otorite için gelmiş geçmiş en iyi video oyun olarak gösterilen Half-Life serisi ve onun bir modu olarak yayımlanan, yapımcıların başarısını; “sürpriz” olarak değerlendirdiği, bir döneme damgasını vurmuş ve ana oyunu zaman zaman gerisinde bırakmış Counter-Strike… Çoklu oyuncu tutkunlarına kazandırdığı Team Fortress serisi de unutulmaması gerekenlerden.
Sabırsızlanıyorsunuz, farkındayım. Öyleyse buyurun, oyunun içerik olarak Left 4 Dead 2’mi yoksa Left 4 Dead Expansion Pack’mi olduğuna beraber bakalım…
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla