Dead Space
  
OYUN TÜRÜ: TPS
YAPIMCI: EA Redwood Shores
DAĞITICI: Electronic Arts 
OYUNCU SAYISI: Min: 1 Max: 1 
ONLİNE DESTEĞİ: YOK
ÇIKIŞ TARİHİ: 24 Ekim 2008 
     Uzay, uzay her zaman için insanoğlunun ilgisini çekmiştir, uzak ve  bilinmeyen bu karanlık boşluk varoluşumuz hakkında sırlar barındırdığı  gibi hayal gücümüzü de hep beslemiştir.  Bilim kurgu yazarlarının en  sevdiği temalardan birisi olan uzay, aynı zamanda karanlık, soğuk ve  havasız ortamıyla bir korku öğesidir. İnsanoğlunun merakının başına ne  gibi işler açabileceği bu karanlık ve gizemli uzay temasıyla birleşince  de bilim kurgu türünün en klasik öğelerinden birisi ortaya çıkar, uzay  korkusu. Romanlardan sinemaya, çizgi romanlardan oyunlara bu tema  yıllardır kullanılıyor, ve yoruma epey açık bir alan olduğu için de  aslında pek sıkılmıyoruz çünkü her defasında farklı bir şeyler  deneniyor.  
     Son zamanlarda korku gerilim ve hayatta kalma temalı oyunlarda pek  bir yenilik göremiyoruz, daha çok varolan serilerin yeni devam yapımları  karşımıza çıkıyor, Dead Space işte bu alanda yeni bir soluk getirmeyi  amaçlayan bir oyun, korku, gerilim, hayatta kalma, bilim kurgu, aksiyon  ve üçüncü şahıs türlerini kendine taban olarak seçen EA Redwood Shores  yapımı bu oyun zor bir görev üstlenmiş. Korku gerilim ağırlıklı oyunlar  dediğim gibi pek fazla değil, piyasada bulunan bu türe ait çoğu oyun  çoktan rüştünü kanıtlamış, belirli bir fan kitlesi olan ve ticari değeri  büyük olduğu için yatırım ve geliştirme olanakları yüksek olan oyunlar.  Dead Space bu noktada aradan sıyrılabilmek için ve bu türe yeni bir  seriyi sokabilmek için hikaye, oyun mekanikleri, karakterler ve korku  açısından diğerlerinden çok daha iyi olmak zorunda. Electronic Arts bu  zorlukların bilincinde olarak oldukça sağlam bir hamle yapıyor Dead  Space için, sadece bir oyun olarak değil, aynı zamanda pazarlama ve  reklam kısmında ve promosyon kısmında büyük çaplı bir operasyona  girişerek bir animasyon filmi, çizgi roman ve diğer ürünler ile piyasaya  sadece yeni bir oyun çıkartmayı değil, aynı zamanda korku-gerilim  türüne yeni bir soluk getirmeyi ve fanlara yeni bir seri sunmayı  planlıyor. Korku gerilim severler, artık sevinmeye başlayabilirsiniz,  Dead Space çıktı, ve hakkını çok güzel veriyor.   
 
     İçinizde oyunun hikayesinin yeni gelmeyeceği bazı oyuncular  olacaktır, bunlar bilim kurgu kültürüne oyunlar dışında da meraklı olan  kitle. “Uzayda mahsur kalmış bir gemi içinde yaşanan garip olaylar”  teması gerçekten klişe bir tema, ama iyi işlenirse ve diğerlerinden  farklılıkları olursa her seferinde ilgi çekici olabiliyor. Dead Space  aslında korku ve gerilimden çok bilim kurgu kültürüne dayanıyor, isim  vermem gerekirse Solaris, Alien, 2001: A Space Odyssey ağırlıkta, hatta  bilim kurguya yapılan saygı duruşu bunun da ötesinde oyunun baş  kahramanında açıkça görülüyor. Dead Space’de oyuncular olarak uzay maden  mühendisi Isaac Clarke rolünü üstleniyoruz, gördüğünüz gibi, Isaac ve  Clarke, bilim kurgu yazınının iki büyük üstadı Isaac Asimov ve Sir  Arthur Charles Clarke’ın isimlerinden oluşturulmuş bir karakter. Oyun  günümüzden yüzlerce yıl sonrasında geçiyor, insanoğlu Dünya’nın tüm  doğal kaynaklarını tüketmişler, haliyle dış kaynaklara yönelmişler.  Neyse ki bu kötü günde insanlar uzay seyahati alanında uzman haline  gelmişlerdir ve “gezegen kırma”  adında bir işlem sayesinde bu  kaynaksızlığa çare bulmuşlardır. Bir gezegenden parçalar kopartılıp  içinden mineraller ve madenler ayıklanıp eritilerek toplanır ve yan  ürünleri dünyaya gönderilir, bu iş için de onlarca uzay gemisi yıldızlar  arasında dolaşıp madencilik yapmaktadır, bu filonun başında ise  görkemli USG Ishimura bulunmaktadır, filonun en büyük ve en eski gemisi  aynı zamanda en işlevsel olanı ve bugüne kadar en çok gezegeni kırıp  maden toplayanıdır. Ancak olağan bir görev esnasında gemi ile olan tüm  irtibat ve iletişim birden kesilir, bu hiç de olası bir durum değildir.  Neler olduğunu anlamak için ufak bir tamir ve bakım ekibi oluşturulup  yakınlarda bulunan bir gemi ile Ishimura’ya gönderilir.  
     Oyun işte tam bu noktada başlıyor, gözlerimizi Isaac Clarke olarak  açtığımızda ufak bir taşıma gemisinde buluyoruz kendimizi, hiper uzay  seyahati bitip normal ilerleme moduna geçtiğinde Ishimura görünüyor  önümüzde. Isaac Clarke olarak biz bir sistem mühendisiyiz, madencilik ve  uzay gemileri alanında tamir, bakım ve uygulama alanlarında uzmanlaşmış  bir uzay mühendisi. Isaac’ın bu görevdeki tek amacı Ishimura’yı tamir  etmek değildir, çünkü başka kişisel nedenleri de var, Ishimura’da  bulunan birkaç arkadaşı dışında en çok da ona holografik bir video ile  acil durum mesajı gönderen ve garip şeyler söyleyen oldukça yakın olduğu  özel bir insan için (bir kadın için olduğunu anladığınızı varsayıyorum  artık) gitmeyi istemektedir. Gemiye kenetlenme esnasında bir şeyler ters  gider ve biraz “sert” bir “iniş” yaparlar Ishimura’ya, kendi gemileri  ile içine girecek şekilde ters bir iniş, kendi gemileri zarar görmüştür  ve Ishimura ile bağlantı kurulamamaktadır, yapacak tek şey “madem mahsur  kaldık, gidip etrafı inceleyelim” olduğundan (merak ve insanın başına  gelenler) ekip içeri girer. Geminin ana bilgisayar arabirimine bağlanıp  hasar raporunu indirdiğiniz anda birden kayışlar kopuyor ve oyun tam  anlamıyla başlıyor, ekipten ayrılmışken tam birden tüm kapılar  kilitleniyor ve ekibin başına korkunç yaratıklar musallat oluyor,  Necromorph’larla da bu vesile ile tanışıyoruz. Gerçekten iğrenç  görünümlü bu arkadaşlar ekibin büyük bir kısmını öldürüp sizi  kalanlardan ayırıyor, daha doğrusu fırsatını bulamıyoruz çünkü  topuklamamız gerekiyor. İşin daha da kötüsü tüm gemi Necromorph istilası  altında ve işgal sebebiyle geminin hemen hemen tüm sistemleri hata  vermekte, Isaac olarak bizler de geminin koridorlarını dolaşıp bir  yandan sağ kalanlara ulaşmaya çalışırken bir yandan da karşımıza çıkan  sorunları mümkün olduğunca giderip gemiyi elimizden geldiği kadar tamir  etmeye çalışacağız ki gemiden kaçabilelim, bu da size 12 ve üstü saat  sürebilen bir korku gerilim ve aksiyon deneyimi olarak dönüyor.   
 
     Isaac Clarke, Dead Space’i diğer uzay ve yaratık temalı  korku-aksiyon oyunlarından ayıran en büyük öğelerden birisi kendi  başına. Çünkü yaratıklarla dolu dev bir gemide mahsur kalmış durumdayız,  iletişim yok ve tek başımıza kalmışız (gemiden başka ucunda ara sıra  iletişim kurabilen iki yan karakter dışında) ve oyuna başladığımızda  elimizde bir adet bile silah yok. Garip değil mi, bir “shooter” olarak  geçmesine rağmen oyunun baş kahramanı bir asker değil, askeri bir  eğitimi de yok, ateşli silahlar da bir tanışlığı bulunmuyor, haliyle  oyunda yaratıklara zarar verebilecek bir şeyler bulana kadar kaçıyoruz.  Isaac tipik bilim kurgu kahramanlarından değil, tipik bir oyun kahramanı  da değil, ateş gücü yok ve oyunda aslında başlarda bulduğumuz bir tane  alet dışında silah da yok. Isaac diğer bütün silahları bulduğu teknik  planlara bakıp yapıyor, bunlar dışında gerçek anlamada “silah” olan tek  bir Pulse Rifle bulabiliyor o kadar. Peki neyle savaşıyor bu adam? Uzay  çağının bir numaralı kaynak makinesi ile. Evet, USG Ishimura bir maden  gemisi ve haliyle içinde süper silahlar değil madencilik ekipmanları ve  tamir alet edevatları var. Biz de uzay çağının kaynak makinesini alıp  düşmanımız olan yaratıkları gerçek anlamı ile kesmeye başlıyoruz. Zaten  başka türlü de ölmüyorlar kolay kolay, uzuvlarını kesik parçalamak en  geçerli yöntem. Ancak Isaac iyi bir mühendis ve yeteneklerini kullanıp  bu basit uzay madenciliği ekipmanlarını tehlikeli ve güçlü silahlara  döndürebiliyor oyun ilerledikçe. İşte bu nokta da Dead Space’in tür  çeşitliliğini görmeye başlıyoruz. Oyunu ilk başta Doom 3’e  benzetebilirsiniz, uzaydayız ve yaratıklar var evet, ama bir asker  değiliz ve her yerden silah, bomba ve kurşun yağmıyor. Oyunun RPG’ye  yakın olan öğeleri sayesinde kendi silahlarımızı yapma ve bulduğumuz  “power node” isimli güçlendiriciler ile silahların belirli kısımlarında  geliştirmeler yapabilmek gerçekten oyunu daha zevkli kılıyor. Isaac  bulduğu planları ve şemaları kullanarak karşılaştığı atölyemsi yerlerde  üzerlerinde oynayabiliyor. Böylece silahların güç ve kullanışlılığı  artabiliyor. Mesela daha fazla kurşun almasını veya yükleme hızını  arttırmayı başarabiliyoruz, elbette verilen hasarı da arttırabiliyoruz.  Aletler dışında Isaac’in üzerinde bulunan uzay elbisesi de bu şekilde  geliştirilebiliyor. Elbisenin sağladığı zırh gücü veya havasız  ortamlarda sağladığı hava miktarı arttırılabiliyor.