Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-15-2015, 06:41 AM   #2
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Karakterimizin giydiği zırh-elbise başlı başına bir paragraf konusu olduğu için buradan devam ediyorum. Bu elbise klasik bir bilim kurgu FPS/TPS oyununda gördüğümüz elbiselere benziyor genel olarak (Gears of War mesela), ancak çok daha yetenekli bir icat kendisi. Size korunma sağlıyor, hava sağlıyor, yerçekimi sağlıyor en güzeli ise, ve en yaratıcı yönleri ise Stasis ve Kinesis modülleri. Bu iki modül sayesinde yerçekimi ve enerji kullanarak eğlenceli şeyler yapabiliyoruz. Kinesis modülü bize kinetik bir fırlatma gücü veriyor, yaratıklara çeşitli eşya ve parçaları fırlatıp atabildiğimiz gibi aynı zamanda nesnelerin yerlerini değiştirmek için de kullanabiliyoruz. Bir nevi Gravity-Gun kendisi. Bu modülü elinizden çıkartmadığınız sürece limitsiz olarak kullanabilirsiniz. Stasis modülü ise objeleri ve canlıları yavaşlatmak için kullanılıyor, bu da aynı şekilde hem savaşırken hem de görevlerin gerektirdiği işleri yaparken kullanılabiliyor. Prince of Persia’nın zamanın kumlarını kullanıp düşmanlarını yavaşlatmasını hatırladınız mı? İşte onun gibi. Stasis özelliği limitsiz değil, kullandıkça azalıyor ve ara sıra gemide bulabileceğiniz Stasis istasyonlarından doldurmanız gerekiyor. Elbisenin ve oyunun ortak bir yenilikçi ve yaratıcı özelliği ise oyun içi göstergeler. Oyunda ekranın köşelerinde olması gereken HUD arabirimleri yok, herhangi bir gösterge yok, Stasis göstergesi elbisenin arka kısmından görülüyor, sağlık durumu ile birlikte. Diğer göstergeler ise oyun içinde hologramlar ile çıkıyor, bu oyuna çok güzel sinematik bir hava katmış, envanter, harita ve görev arabirimleri pencere olarak açılmıyor, onun yerine elbiseden hologram olarak çıkıyorlar, böylece oyun bölünmüyor ve gerçekten kendinizi o geminin içinde gelişmiş teknoloji ürünü bir elbise içinde Isaac Clarke’ın yerine koyabiliyorsunuz. Hologramlar açıldığında oyun duraklamıyor, yani haritaya bakarken veya envanterinizi karıştırırken arkanızdan bir yaratık “cee” diyerek çıkıp size saldırabilir, bu da güzel bir gerilim öğesi katıyor ve sizi her an dikkatli olmaya itiyor. Çıkan tüm mesajlar, video görüntüleri, ses kayıtları ve menüler tamamen hologram olarak ekrana yansıyor, ve elbiseden çıktığı içinde belirli bakış açılarından görünüyor, kamerayı sağa sola veya öne çevirdiğinizde göremiyorsunuz.



Silah geliştirme sisteminin yaratıcı noktalarından birisi ise oyuncuların her parçayı sonuna kadar güçlendirip yükseltemiyor oluşu, tek seferde hepsini birden son seviyeye çıkartıp süper güçlü bir mühendis yaratamıyoruz, haliyle en çok neye ihtiyacımız varsa, en çok neyi kullanmak istiyorsak onunla ilgili alanlarda geliştirmeler yapıp uzmanlaşıyoruz. Kısaca oyun size her şeyi vermiyor, verebileceklerini gösteriyor siz de seçim yapıyorsunuz. Kamera demişken, oyun öncelikli olarak üçüncü şahıs olarak anılıyor, kamera açısı da değişken üçüncü şahıs kamerası, tam olarak sağ omuz üstünden görüyoruz karakterimizi, Resident Evil ve Silent Hill gibi korku-gerilim oyunlarındaki gibi sabit kamera yok, onun yerine Gears of War tarzı omuz üstünden odaklanmış yarı-sabit bir kamera var. Kamera açısında uygulanan bu tercih kimi oyuncuların eleştirisine maruz kaldı. Ancak bana soracak olursanız oyunun sizi bu şekilde kısıtlaması daha gerçekçi kılıyor oyunu ve sizi daha çok geriyor. Zaten genel olarak karakterin bir savaşçı olmaması ve süper güçlü olmaması ve oyunun menülerde bile duraklamamasını da düşününce EA’in sizi gergin tutmak için elinden geleni yaptığını anlıyoruz. Bu oyun size önünüze çıkan yaratıkları vahşice öldürüp gemiyi temizlemekten çok her anında dikkatle ve gerginlikle ilerlemenizi zorunlu kılıyor. Bu konuda bir uzay gerilimi olarak sonuna kadar hakkını veriyor Dead Space. Isaac Clarke savaşçı değil dedik, üzerinde de gelişmiş bir elbise var dedik, bu kadar işlevli bir elbisenin hafif olmasını beklemiyorsunuz değil mi? Bu şey ağır, ve Isaac bir askerin kondisyonuna sahip değil, haliyle çok hızlı hareket etmiyor. Adımları benzer çoğu oyuna göre yavaş, koşma hızı bile Necromorph’lara nal toplatmaya yetmiyor, ancak güvenli bir uzaklığa erişip saldırmanızı kolaylaştırıyor. Bu noktada da Stasis modülünün ne kadar elzem olduğunu sanırım belirtmeme pek gerek yok.



Silah ve alet edevat işine dönecek olursak, her özelliğin ve silahın süper-mega ölüm makinelerine çevrilememesi size belirli bir alana yönelme dürtüsünü veriyor demiştim. Bu öyle kolaylıkla verilecek bir karar olmamalı, çünkü karşınıza çıkan yaratıklar birden fazla türe sahip, tamam hepsi Necromorph olarak geçiyor ama farklı türleri var, tam sayı verecek olursam tam 17 farklı tür var. Genel olarak bu arkadaşlar doğrudan ateş ile ölmüyorlar, uzuvlarını, kol ve bacaklarını parçalamanız gerekiyor. Kafalarını kopartabilirseniz elbette çok daha işe yarıyor. Bunun için ana silahımız olan kaynak makinemizi nasıl tuttuğumuz önemli. Dikey tutarsanız kol ve bacak kesmesi daha kolay oluyor, yatay tutarsanız kellesini tiz vurulamanız kolaylaşıyor. Ancak farklı Necromorph’lar farklı zayıflıklar ve güçlere sahip, haliyle her silah ve her taktik hepsinde işe yarmıyor. Bu sebeple de oyunda doğru anda doğru silahı seçip kullanmak hayatta kalmanızı garantileyen yegane şey. Necromorph’lar düşmanlarını önce öldürüp sonra canlandıran bir nevi vampir-mutant yaratıklar, öncelikli olarak kafaya ve göğüs kafesine saldırıyorlar, bu yüzden de kol-bacak ve benzer uzuvlarını önce kesmek işe yarayan bir çözüm, ancak kolay kolay ölmüyorlar belirtmem lazım, emin olana kadar yaklaşmayın, birkaç parça kopsa bile tekrar saldırabilir, iyisi mi yere düştükten sonra gidip bir de üstüne üstüne basın. Oyunda yakın dövüş seçeneklerinden birisi “sinirle yerdeki izmariti söndürme” hareketi. Yerde canlı olduğuna inandığınız bir yaratık (bu bir insan cesedi de olabilir çünkü Necromorph’lar cesetleri canlandırabiliyorlar kendilerine benzetip) varsa yanına gidip ağır bir hamle ile ezebilirsiniz. Diğer yakın dövüş seçeneği ise yumruk oluyor. Bu arada oyunun eleştiri alan yanlarından birisi de yakın dövüşün ağırlığı, bence bu da olumsuz değil ve bilerek yapılmış bir tercih, böylece yaratıklara fazla yaklaşmamanız gerektiğini öğreniyorsunuz, eh zaten bir mühendisin de üçlü yumruk combo’su yapması beklenemez, attığınız bir yumruk neredeyse karakterimizin dengesini kaybetmesine neden oluyor, ancak indirdi mi de sağlam indiriyor Isaac.

Oyunun en önemli ve en sevdiğim özelliklerinden birisi yüksek kan ve revan oranı. İlk başlarda ağır ve sakin geçse de oyunda ilerledikçe daha farklı türlerde, daha hızlı yaratıklar çıkıyor ve uzaktan saldırmak git gide zorlaştığı için kendinizi bir anda birkaç yaratık tarafından çevrilmiş ve etrafta kopan ve uçan kollar, bacaklar, kelleler ve fıskiye gibi saçılan kanlar arasında bulabilirsiniz. Oldukça vahşileşiyor oyun ilerledikçe. Dead Space, savaşın pek kolay olmadığı bir oyun, farenin hassasiyetini en üst seviyeye alsanız bile kamera dönüş açısı ve karakterinizin bu dönüşlere verdiği tepki hızı sizi zor durumda bırakmaya oldukça müsait olacak şekilde ağır. Omuz üzerinden yapılan üçüncü şahıs kamera ve bu gerçekçi ağırlık oyuna daha da gerginlik katıyor, kendinizi savunmasız ve o ağır elbisenin içinde hareket kabiliyetiniz kısıtlanmış hissediyorsunuz gerçekten. Ne kadar tetikte olursanız olun, ister geminin normal kısımlarında isterse de yerçekimsiz ortamlarda havada süzülürken her an bir yerden siz görmeden bir şeyler çıkıp size saldırabilir, tepki hızının düşüklüğü de mükemmel bir tat bırakıyor. Üstünüzde gerçekten de elli kilo ağırlığında bir zırh varmış gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Özetlemem gerekirse oyunun sizi aldatmasına izin vermeyin, bu Doom 3, Resident Evil 4 veya Gears of War değil, sizi çok daha zorlayacak bir oyun. Uyarıldınız.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla