meltem

Ubisoft son zamanlarda kendisinden epey söz ettirmeye başladı. Splinter Cell ile yükselişe geçen ve bu kış XIII ile başarılı bir trend yakalayan firma, hemen ardından Prince of Persia: The Sands of Time ile oyun kavramını açıkçası alt üst eden bir başyapıta imza attı. ve bu yetmezmiş gibi daha Prensimiz �kılıcını kınına yeni sokmuş kirlenen üzerini temizlerken� Beyond Good&Evil piyasaya ayak bastı. Ubisoft�un oyunlarını pek rastlanmayan bir tempoda ardı ardına piyasaya sürme stratejisi diğer firmaları şaşırtsa da oyuncular bundan hiç de şikayetçi olacak gibi görünmüyor. Özellikle de yapımlar gerçek anlamda kaliteli ve oynamaya değer olduğu sürece.

Yeni oyunumuz Beyond Good&Evil�de güzel kahramanımız Jade�in iyi ve kötünün ötesinde gerçeği aramasına yardımcı oluyoruz. Hikayemiz Hillys gezegeni adında yüzyıllar boyu amansız uzaylı bir ırk tarafından işgal edilen çelişkilerle dolu bir dünyada geçiyor. Yirmi yaşarlındaki kahramanımız Jade küçük bir şehrin yanında bulunan deniz fenerinde annesi ve babası olmadan büyümüştür ve burada hem habercilik/fotoğrafçılık yapmakta hem de kendisi gibi olan bir gurup çocuğa hayatını adamıştır. Gezegen yöneticilerinin düşmanı defetme vaatlerinden sıkılan aksiyon muhabirimiz Jade süren savaşın ardındaki gerçeği aramak üzere elinde kamerası, sihirli Dai-Jo sopası ve büyük bir kararlılık duygusuyla yola çıkar. . Tabi ki yanında dostları Peyj ve onlara sonradan katılan Double H ile. Bu sırada şehirdeki asi grup olan IRIS�e katılır. Ne var ki Jade korkunç bir komplonun ortasında ve belki de hiçbir zaman nedenini anlayamayacağı bir kötülükle karşılaşacağından habersizdir. Acaba bunca yalanın, aldatmacanın ve hilenin içinden Jade halkını özgürlüğüne kavuşturabilecek midir?, hep birlikte göreceğiz. Oyun hakkında bilmemiz gereken hikaye kısaca bu. Bir macera oyunundan doğal olarak bekleyebileceğiniz üzere detayları belirlemek oyun severlere yani size düşüyor.

Öncelikle uyarımızı yapalım oyunda çok yeşil renk kullanılmış. O kadar çok yeşil var ki ekranınız yeşermeye, kök salmaya falan başlıyor. Yeşil otlar, yeşil ağaçlar, yeşil doğa, Jade�in favori rengi olan yeşil, yeşil ruj, yeşil saç bandı, yeşil pantolon, yeşil ceket bir de üzerine yeşil gözler ve anlamını Türkçe�ye çevirdiğinizde �yeşim� olan Jade ismi olunca diğer renklere pek de söz hakkı kalmıyor. Şaka bi� yana oyunun atmosferi kendine özgü yeşil bir doğaya sahip dersek sanırım yanlış olmaz.

Ubisoft bu oyunda da oyunun kendi kavramsal yapısına uygun bir dünya yaratmış. Oyunda birçok farklı türden canlı bulunuyor. Bunlar arasında Jade gibi insan yani �homo sapiens�ler olduğu gibi Domuz, inek, su aygırı, deniz aslanı tipinde yaratılan birçok karakter bulunuyor.
Ayrıca hayal gücünün sınırlarını zorlarcasına detaylı yapılar, şehirler, adalar da oyuna ayrıca bir tat katmış. OIuşturulan ütopik şehir canlı gibi� trafik akıyor, insanlar işleriyle ilgileniyor hatta zaman zaman kazalar bile yaşanıyor. Oyun içerisinde hovercraft benzeri araçlar bulunuyor. Oyunda Jade�in Tugboat diye adlandırdığı bir hovercraftı taşıt olarak kullanıyoruz. Bu botla görev yerlerine gidiyoruz. Tabi ki geniş haritada arzu ederseniz botu kullanarak gezebilirsiniz yada şehrin bir kenarında bulunan yarış pistleri ise sıkıldığınızda aracınızla ne kadar iyi olduğunuzu deneyebilirsiniz. Özellikle suda geziler yapmak çok eğlenceli. Bunun yanında aracınız için daha sonra görevlerinizde hayati önem taşıyacak yada en azından yararlı olabilecek birçok eklenti bulunuyor. Bunlar arasında hızlandırıcı motorlar, gelişmiş silahlar hatta botunuzun zıplamasını sağlayan eklentiler bile bulunuyor. Bu araç dışında ileriki bölümlerde bir çeşit uzay aracı sayesinde uzaya da çıkmanız mümkün oluyor. Yapımcılar tüm bunlarla sınırlı kalmamış oyunda birçok fazladan ikincil görev eklemişler. Bunlar arasında karşılaştığınız canlıların fotoğraflarını çekmek yada hazine aramak da bulunuyor. Bunlar size pearl �inci� yada dinero �para birimleri� kazandırıyor. Tabi paranızla birçok şey satın alarak envanterinizi zenginleştirmeniz mümkün. Sonuç olarak oyunda her şey oyunun genel konsepti içerisinde ve kesinlikle sırıtmıyor.

Beyond Good&Evil�i tüm bunlara bakarak aslında tam olarak bir sınıfa koymak mümkün değil. İçerisinde hem RPG,hem action hem de adventure öğelerini başarılı bir şekilde sentezlemeyi başarabilen oyun için en iyi tanım Action/Adventure olacaktır. Çünkü oyunda çözmeniz gereken sırların yanında defetmeniz gereken birçok yaratık ve düşman bulunuyor. Bu da oyunu bir anda bir aksiyon yapımına çeviriyor.

Birçok yaratıkla mücadele etmeniz gereken yapımda savaş sahnelerinde genellikle otomatik olarak devreye giren Dai-Jo sopasını kullanarak yaratıkları yenmeye çalışıyoruz. Bu sihirli sopayla Jade harikalar yaratıyor diyebiliriz. Bu sahnelerde de görsel açıdan yoğun bir şekilde çalışıldığı açık. Dövüş sahnelerinde tuş kombinasyonlarını kullanarak değişik hareketler yapmak mümkün. Ama yine de bunlar üzerinde daha çok çalışılabilirdi.(Ayrıca bkz. POP hastalığı)

Bir macera oyunundan yine bekleyebileceğiniz gibi oyunda yapmanız gereken birçok görev, çözmeniz gereken birçok sır bulunuyor. Burada hemen oyunun zorluk seviyesi akla geliyor. Beyond Good&Evil bu açıdan dengeli bir oyun yani zorluk seviyesi ortalama bir düzeyde. Bu durum oyunun daha geniş bir yaş aralığındaki oyun sever kitleye hitab etmesini sağlamış. Kısacası küçük oyuncular da bu oyunu rahatlıkla oynayabilirler.

Gelelim oyunumuzun teknik detaylarına� Görsel açıdan oyun tatmin edici düzeyde. Özellikle ana karakterler üzerinde detaylı animasyon çalışmaları yapıldığı açık. Karakterler o kadar özenli yaratılmışlar ki yüz hatlarında hiçbir hata bulmak mümkün değil. Jade baş rol oyuncumuz olarak en detaylıları olsa da özellikle Peyj karakteri (ki bu bir çeşit domuz oluyor) gerçekten çok karizmatik görünüyor. Oyundaki diğer canlılar ve yaratıklar da gayet detaylı ve özgün görünüyorlar. Söz edilmesi gereken bir başka detay ise oyundaki karakter çokluğu. Etrafınızda o kadar çok farklı karakter var ki oyuncu yaratılan sanal dünyanın içerisinde her an farklı bir şeyler görebiliyor. Bu da size biraz önce bahsettiğim gibi bol bol fotoğraf çekme olanağı sağlıyor.

Yapımcı karakterler grafiklerinin ve çeşitliliğinin yanı sıra yarattığı dünyadaki çevresel grafiklere ve bölüm tasarımlarına da gayet özen göstermiş. Görsel açıdan çok geniş alanları bile başarılı bir performansla gösterebilen oyunun motoru görsel açıdan doyurucu bir deneyim sağlıyor. Etraftaki yapılar, ağaçlar, çiçekler ve otlar gayet detaylı ve oyun içinde asla sırıtmıyor. Özellikle su efektleri de görmeye değer nitelikte. Tabi bütün bu artılar oyunun grafik altyapısının mükemmel olduğu anlamına gelmiyor� hele birde bundan önce Prince of Persia sizi sarhoş edici görselliğiyle kendinden geçirdiyse. Yani oyunun grafikleri genel olarak baktığımızda Prince of Persia�ya göre basit kalıyor ama yine de kendi kavramsal yapısı içerisinde tutarlı bir durum sergiliyor.

Oyunda çevresel grafiklerin sadeliği güncel grafik efektlerinin bolluğuyla zenginleştirilmiş. Bu efektler göz alıcı güzellikte ama biraz önce dediğim gibi POP hastalığına tutulanlar bunları pek beğenmeyebilirler.
Ses düzenlerini incelediğimizde karakter seslendirmeleri gayet açık bir İngilizce�yle gerçekleştirilmiş ve karakterlere uygun sesler bulunmaya özen gösterilmiş. Hatta Peyj�in birçok olayda �Jaade I�mmm comminnng� diye bağırıp işe karışması oyuna ayrı bir mizah duygusu katıyor. Konuşulanların anlaşılmasına yardımcı olmak amacıyla yapımcılar seçenekler kısmına altyazı �subtitle� seçeneğini koymayı unutmamışlar. Bunun dışında çevresel ses düzenleri de oyunda olması gerektiği gibi detaylı bir şekilde yapılandırılmış. Eğer ses donanımınız destekliyorsa çevresel sesleri ve efektleri EAX desteği sayesinde daha gerçekçi bir biçimde duymanız mümkün.

Oyunda kullanılan müziklerde de Ubisoft�un özen gösterdiği belli oluyor. Oyun ilk yüklemesinde çalan �Propaganda� adlı etnik tarzda bir müzik var ki sormayın. Tamam iyi, güzel, hoş ama zaten 3cd�den yaptığınız yükleme boyunca �yeter artık sus� dedirttirebiliyor. Oyunun içinde kullanılan müziklerde ayrıca atmosferi destekliyor.
Oyunda kullanılan kaliteli grafikler ve sesler ilk bakışta sistem gereksinimlerinin yüksek olduğu izlenimini verse de gereken sistem konfigürasyonlarını okuduğunuzda sanırım fikriniz değişecektir. Evet oyun ortalama bir işlemci, RAM ve Ge-Force2MX ile FX ve Radeon 7200 ve 9xxxXT arasında bulunan tüm kartlarla sorunsuz bir biçimde oynanabiliyor. Tabi daha iyi bir performans için daha güçlü donanıma ihtiyacınız olduğunu belirtmem gerek.

Beyond Good&Evil oynanabilirlik açısından oyuncuya birçok artı özellik sunmasına rağmen bazı eksiklikler de barındırıyor. Bunlar arasında kamera açılarının nadiren de olsa görüşünüzü azaltması ve yönlendirme tuşlarında yaşanan bazı sorunlar gösterilebilir. Ayrıca birkaç tane düzeltilmesi gereken bug var. Ayrıca oyunun bazı AMD işlemcilerle uyumsuzluk gösterdiği de bilinen hatalar arasında ama firma bu hatayı düzeltmek için 1.01 yamasını sitesinde yayınladı bile. Bunun dışında oyunda hayati diyebileceğimiz hata yok.

Sonuç olarak macera türünü sevenler için alınması gereken bir yapım Beyond Good&Evil. Bu tür oyunla ilk defa tanışacak olan insanlar için de tavsiye edilebilir. Yapımcı Ubisoft bir kez daha iyi bir çalışmaya imza atmayı başarmış gibi görünüyor. Bu yüzden Editörün Seçimi olmayı hak kazandı.(her ne kadar bunu Prince of Persia kadar hak etmediyse de) Bakalım Ubi merakla beklediğimiz sonraki yapımı Splinter Cell: Pandora Tomorrow�da da son zamanlarında yakaladığı trendi sürdürmeyi başarabilecek mi? Hep birlikte göreceğiz