OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08-06-2015, 09:24 AM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Black PS2 oyun incelemesi

Uzun bir aradan sonra yeni bir incelemeyle tekrar karşınızdayım değerli site sakinleri. Oyunun az da olsa geç incelenmesine mazeret olarak bir yandan iş, bir yandan okul diyebilmeyi isterdim. Ama o cümledeki "okul"u çıkaralı 6 ay olduğundan, onun yerini "yoğunluk"a bırakıyorum

İş, güç diyoruz ama yine de oyuna zaman bulup, edindiğimiz tecrübe ve bilgileri paylaşmamız gerekiyor. Yoksa burada işimiz ne? Yazar olalım olmayalım, bilgi paylaşımı gerçekten çok önemli. Oyun deyip de geçmemek lazım. İnsanların belli bir konuda fikirlerini paylaşıp birbirlerine sundukları bilgiler için mutlu olmaları büyük bir keyiftir. Özellikle de sizin anlattıklarınızdan dolayı müteşekkir olanları düşündüğünüzde bu keyif katlanıyor.

Siz site sakinlerinin kaçı FPS tutkunu bilmiyorum ama bu rakamın az olmadığına eminim. Bu tür oyunları sadece PC'de oynayacak değiliz ya! Sağolsun yapımcılar her türdeki oyun cihazlarını düşünüyorlar. Criterion da bu firmalardan biri. Siz de bilirsiniz ki oldukça yaratıcı bir firmadır kendisi.



Ödül kazanan Burnout oyunlarının yapımcısı Criterion, bu sefer bambaşka türde bir oyunla karşımızda: Black. PS2'nin ömrünü doldurduğunu düşünenlere çok yerinde bir cevap gelmiş. Bakalım bu oyunu gördüklerinde ne diyecekler birbirlerine bakıp?

Çıkmasına bir süre kala yayınladıkları video ve ekran görüntüleriyle ağzımızdan salyalar akmasını sağlayan bu yaratıcı insanlar sanırım F.E.A.R.'dan oldukça etkilenmişler. F.E.A.R.'da (yazması da zor yahu) oynadığım kadarıyla, çevreyle bir hayli etkileşimde bulunuyorduk. Ateş ettiğimiz her yerin dağılması, duvarda siyah çamaşır lekesi yerine çatlaklar oluşması gibi etkenleri 295Mhz CPU'lu, 128bit bellek anayolu ve 32Mb RDRam anabelleği olan PS2'lerde görmek sizi şaşırtabilir. Özellikle şu ömrü doluyor diyenleri.

F.E.A.R. oynadığım kadarıyla demekten kastım, oyunu çok çok az oynamış olmam. Zira sistemim çok elverişli değildi. Oyunu kurdum, sonra kaldırdım Kalabalık ortamlarda iyice cılkı çıkıyordu. Ama Black'te öyle mi? Nadiren. Yalanım yok. Bunda da bazen ekran kalabalıklaştığında ufak yavaşlamalar oluyor. Bu da sizi şaşırtmaz sanırım (bkz. PS2 özellikleri). Ama geri kalanı oldukça akıcı bir şekilde oynanıyor.

Sırasıyla önce konuya değinelim. Tecrübeli asker Jack Kellar'ı yönettiğimiz oyunda, olaya hapishanede başlıyoruz. Nasıl olur da böyle bir asker hapse düşer, orasını çözmek size ait. Şu filmlerde gördüğünüz kıl hükümet ajanlarından biri gelip Jack'e teklifte bulunuyor. Ya bu hapishanede çürüyecek ya da bildiklerini anlatıp, bu lanet yerden çabuk kurtulacak Jack. Siz olsanız hangisini seçerdiniz?

Senaryoya başladığımız yer Veblensk sokakları. Zaman: Hapse girişin 4 gün öncesi. Silah kaçakçısı terör örgütü Yedinci Dalga'nın faaliyetlerine son vermemiz gerekiyor. Buna da bu bölümde başlıyoruz. Ve bunun için de gizlenmeye, gölgelerde dolaşmaya, arkalardan yanaşıp işi sessizce bitirmemize gerek yok! Büyük silahlar varken neden ufakları kullanalım? Patlatabileceğimiz binalar, arabalar, telefon kulübeleri, variller, sandıklar varken neden işi sessizce halledelim? "Gizlilik" de bir yere kadar değil mi Sam amca?

Gözünüze ilk çarpan şey hemen grafikler oluyor. Nasıl olur da PS2'de böyle harika grafikler olur, kavramak az biraz zaman alacak. Silah dizaynları yeteri derecede detaylı hazırlanmış. Özellikle mermi değiştirdiğiniz zaman FPS türüne yeni bir şey kattıklarına şahit olmaktayız Criterion'un. Artık şaşkınlığımızı geride bırakarak aksiyona daldığımızda ise gerçekten büyük derecede güzellikler bizi bekliyor, hemen anlıyor insan.

Önceden de belirttiğimiz gibi gizliliğe değil, aksiyona dayalı bir oyun Black. En önemli özelliği ise hemen hemen karşımıza çıkan her objeyi havaya uçurabilmemiz ya da parçalara ayırmamız. Bunun için mermi ya da el bombanızın olması yeterli . Ama dikkat etmeniz gereken bir şey var. Bazı binaları çökertmek imkansız tabi. Zaten her yeri dağıtmaya çalışsak cihazın sistemi yetmez, kendisinden dumanlar çıkmaya başlardı bu sefer. Bazı binalara ya da yapılara nişan aldığınızda rengi siyah oluyor. Bu demek oluyor ki burayı bir şekilde imha edebiliriz. Mesela uzak bir mesafede su tankı gördük ve o da nesi? Şans ki bir roket atarımız var. Crosshair'ın siyah olduğu yerde roketi ateşleyiniz lütfen.

Düşmanlara gelelim. Yapay zekaları yeterince gelişmemiş. Kendisine siper ettiği bir şeyi ortadan kaldırdıktan sonra düşmana çalışacaksınız. Ama siper aldığı şey yok olduğunda hala orada durması biraz anlamsız olmuş. Ya da yine saklandığı bir yerden habire kafayı uzatıp size ateş ediyor. Siz de nişanı nereye koyacağınızı biliyorsunuz. Adam nasıl olsa kafayı yine uzatacak. Vurdunuz, ölmedi mi? Yine aynı zaman içerisinde kafayı uzatıp ateş ediyor. Yani hiç mi düşünmezsin be adam "Ya burası sakat ben şuraya geçeyim" diye? Bellemiş kafasına, iki saniyede bir ateş ediyor. Ama bazen de akıllılık ediyor. Bir yere saklanmadan önce bir oraya, bir buraya koşup duruyorlar. Sizin de aiming'iniz iyi değilse (ki iyi olsa da gamepad'den oynadığımız için yine de zorlanıyoruz) öldürmeniz çok zorlaşıyor. Zaten adamlar �siz de takdir edersiniz ki- kafalarından vurulduklarında tek mermide iniyorlar. Diğer (roket hariç ) silahları kullanınca bayağı bir mermi harcamak gerekiyor. Işin kolay yanı vurduğunuzda olduğu yerde kalması ve sizin de adamın diğer bölgelerine hedef almanızın kolaylaşması. O yüzden mümkün olduğunca belden yukarı nişan almaya bakın. Hakimiyetiniz iyiyse kafa ve boyun bölgeleri bir zahmet.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-06-2015, 09:25 AM   #2
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Bizim AI engelli düşmanlar da tabii arada bir, size ufak ufak hediyeler gönderiyor. Bunlar bomba ve roket olarak ikiye ayrılıyor. Bir de sniper var ki dağları taşları deliyor. Hatta bir bölümde düşmanın sniper'ı, kendime siper edindiğim bütün mezar taşlarını yerle bir etti. Günahı büyük vallahi Bir de roketatarcıları var ki sormayın. Roket sesi duyduğunuz anda mümkün olduğunca uzağa kaçın ve hemen bir yerlere saklanın. Çünkü bunları indirmek bulma eziyetinden daha zor. Diğer düşmanları temizledikten sonraya bırakın roketçiyi. Zaten sizi vurması zor. Patlattığı yerden çok az hasar alıyorsunuz. Enerjinizi diğerlerine kullanın önce. Sonra bir alanda size roket atmasını bekleyin ve geldiği yeri bulduktan sonra, varsa sniper ile, onu da temizleyin. Yalnız dikkat edin, mümkün olduğunca mermi isabet ettirin. Mesafe uzak olduğundan kafaya nişan almak zorlaşıyor. Siz ateş ederken yollayamıyor roket. O güzelliği var. Öldüğü zaman da bulunduğu yer havaya uçuyor.

Görevler ise birincil ve ikincil olarak karşımıza çıkacak. Bazen yeni bir bölüme başladığınızda birincil görev olmuyor. Telsizle haberleşmeler yapıyor Jack ve yeni bir şey bulduğu zaman haber veriyor, ondan sonra birincil göreviniz veriliyor. Ikincil görevler ise bütün bölümlerde aynı. Bilgi içeren notebook'ları yok et, kasa bulup içindekileri al, intel, destruction vs gibi. Bunlar da ikişer, üçer, dörder tane şeklinde. Hepsinden bir taneyle iş bitmiyor yani.

Belirli görevlerde ortağımızla çalışacağız. Bu asker bir bayan. Bazı bölümlerde makinalı, bazılarında da sniper ile bize destek oluyor. Sniper'lı bölümleri çok zevkli. Telsiz haberleşmeleriyle anlaşarak karşımızdaki düşmanı tek atışta yere seriyor sağolsun. Bu arada bu telsiz konuşmaları sizin kontrolünüzde olan bir şey değil. Kendileri hallediyor işi. Bölümleri geçmek içinde birincil dışında bir kaç tane de ikincil görev yapmanızı tavsiye ederim. Bölüm sonlarında istatistikler geliyor ve yeterince görev yapmazsanız diğerine geçemeyebilirsiniz. Nitekim eğer görevler yeterliyse bir sonraki görev "unlocked" oluyor, yani kilidi açılıyor.

Müzikler ise oldukça etkileyici olmuşlar. Her zaman çalmıyor ama sıcak bir ortama girmeye hazırlandığınızda adrenalin yükselten müzikler devreye giriyor hemen. Bazen de telsiz konuşmalarından bir grup düşmanın size doğru geldiğini haber aldığınızda da, müzikler devreye giriyor ve atmosfer gerçekten çok keyifli bir hal alıyor.

Görevler boyunca sadece iki tane silah ve dokuz tane el bombası taşıyabilir Jack. Bu silahların boyutları önemli değil. Isterse susturuculu ve yanında da su tabancası olsun, ikiyi geçmiyor. Ya da roket atar ve sniper. Iki tane silahınızdan ayrı, değişik bir silah düşmüşse düşmandan, onu kare tuşuyla (varsayılan) değiştirebiliyoruz. Susturucuyu da takabildiğimiz makinalı silahlar mevcut. Bunların da dijital yön tuşlarından yukarı ile, ateş şeklini değiştirebilir, ister tek atış, ister çoklu, istersek de tam otomatik olarak seçebiliriz.

Acayip bir şey var ki o da oyunda zıplama tuşunun olmaması Yani insan şunu kendine sorabilir: Ben düşmanla karşı karşıya kalsam, hoplayıp zıplayarak mı ateş ederim? Oldukça mantıklı bir soru. Ama işin mantıksız yanına bakacak olursak, ormanda ilerlerken karşımıza bir kütük çıktı. Soru olarak da: Kütüğün yanından dolaşarak mı onu geçsem yoksa üstünden atlayarak mı geçsem? Cevabı size bırakıyorum.

Sesler ise oldukça sağlam bir şekilde aktarılmış oyuna. Mono, stereo, dolby olmak üzere üç seçeneğiniz var. Ben nasıl oynadığımı anlatayım size. 5.1 sistemim var ve bunun, bildiğiniz gibi, üç tane girişi mevcut: Ön ikili, arka ikili ve orta kolon. Ortayı boşverin. Bu ön ve arka ikilinin iki jack'ını, ikiliyi tekliye çeviren bir jack'a bağlayıp varsa televizyonunuzun kulaklık girişine bağlayın. Sonra da oyununuz oynayın. Gerekli coaxiel dönüştürücünüz varsa PS2'nizin kırmızı ve beyaz kablolarına da bağlayabilirsiniz. Tabi en güzeli optikle bağlamak ehe.

AI'den ve zıplamadan ayrı olarak oyunun bir eksisi de ara videoların sadece şu sorgulamadan oluşması. Aksiyon delisi Criterion bizi videolarda üzmüş birazcık. O işe çok para harcamak istememişler herhalde diyeceğim ama Burnout aklıma gelince başka sebepler vardır diyorum. Kafa yormak anlamsız. Bir de sadece silahları alıp oraya buraya dalmaktan başka, binebileceğimiz araçlar ya da kullanacağımız çok daha ağır silahlar olsaydı (taşınamayanlardan) ortaya bence aksiyon dozu sona dayanmış bir oyun çıkabilirdi.

Ben normal derecede oynadım. Zorlanmadım. Zor derecede oynarsanız kilidini açacağınız ekstra şeyler de oluyor. Size tavsiyem önce normalde oynayın. Sonra zoru seçin. Ama oyunu bir daha oynamak ister misiniz bilmiyorum. Sonuçta FPS dünyasına kattığı bir kaç ufak yenilik içeren bir oyun. Eğer bunlar sizin için yeterli bir sebepse o zaman durmayın, en zoru seçin ve deneyin.

Burnout ile Criterion çalışanlarının ne kadar çılgın insanlar olduğunu gördük. Bunlar bana kalırsa tam aksiyon delisi. Çıkardığı oyunlarda hareket var, hız var, ateşler, dumanlar, yıkımlar, havaya uçmalar, imha etmeler gibi öğelerle dolu oyunlar yapıyorlar. Black de bunlardan nasibini almış. Kafadan ayrı biraz çevreyi dağıtayım diyorsanız Black ilaç gibi gelecektir. Biraz kısa sürebilir. Ama zoru seçerseniz uzayacağından eminim.

Bir sonraki incelemede görüşmek üzere. Hepinize bol, psikopatlı, bunun yanında rahatlatıcı ve zevkli oyunlar oynamanızı dilerim. (Bu arada Black'teki silahların detaylarını ana menüde görebilirsiniz ).
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:41 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35