OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 08-06-2015, 09:41 AM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Fable II

Albion bir kez daha kaderini sizin ellerinize bırakmayı tercih ediyor, bu görev için hazır mısınız? Bir kere daha Albion topraklarında gezinip, karmanızı kendi ellerinizle belirlemeye hazır mısınız? Kahraman olmaya hazır mısınız? Peki ne tür bir kahraman olacaksınız? Fable isimli RPG – aksiyon oyunu bu soruyu ilk olarak 2004’de Xbox için, 2005’de PC için sormuştu, şimdi ise Lionhead Studios aynı soruyu Fable II ile tekrar soruyor. Microsoft Game Studios’un dağıtımcılığını yaptığı oyun yenilenerek bir kez daha, ama bu sefer Xbox 360 için çıktı. Bu sefer de bencil bir kötü adam olup para uğruna görevler yaparak başkalarının canını önemsemeden hayatımızı kurabiliyoruz, veya soylu ve onurlu bir kahraman olup masum ve iyileri korumak için elimizden geleni yapabiliyoruz. Verdiğimiz bu kararlar ise Albion’un geleceğini şekillendiriyor. Bakalım aynı masalı ikinci defa dinleyince neler oluyormuş.



Fable II , ilk oyunun bıraktığı yerden 500 yıl sonrasında geçen olayları konu alıyor. Yani ortaçağ yerine bu sefer sanayi devrimi öncesi bir Albion var karşımızda, kolonyal dönem ile aydınlanma dönemine yakın bir atmosfer, kaleler ve duvarlı yerleşim birimleri yerlerini kasabalara ve şehirlere bırakmış. İlkel de olsa oyunda ateşli silahlar var barut kullanan. İkinci oyunu oynayıp zevk almak için ilkini oynamanıza gerek yok, haliyle bir devam oyunundan çok serinin yeni bir oyunu diyebiliriz Fable II için. Ama elbette geçmişe dair bir takım referansları var oyunun. İlk oyunu oynayanlar için hoş sürprizler var ikinci oyunun içinde. İlk oyundaki karakterimiz büyüyüp yaşlanarak hakkın rahmetine kavuştuğu için bu oyunda yeni bir karakterler başlıyoruz, karakterimiz kadın veya erkek olabiliyor ve oyuna yaramaz bir sokak çocuğu olarak başlıyoruz, haylaz bir velet iken yavaş yavaş ilerleyerek Albion’un kurtarıcısı oluyoruz. Oyunun ana senaryosu basit ve kısa aslında, konu olarak da çok bir şey vermiyor doğrusu ilk oyun gibi. Kısaca bir kahramanın oluşması ve büyümesinin hikayesi diyebiliriz. Oyunun asıl ilgi çeken yönleri ise konu değil, ana hikaye akışının dışında kalan atmosfer ve öğeler oluyor.

Oyunun ilkine göre ilk ve herhalde en büyük yeniliği emektar köpeğiniz. Sizin sadece evcil hayvanınız değil aynı zamanda rehberiniz ve dostunuz çünkü bu dört ayaklı tüylü arkadaş. Köpek değil de kedi seven bir insansanız sizin için yapabileceğimiz bir şey yok. Köpek bir kahramanın en iyi dostudur çünkü. Eminim bir sonraki oyunda da hayvan dostlarımız için farklı seçenekler olacaktır. Şimdilik bununla idare edelim. Köpeğiniz sizi koşulsuz olarak seviyor. İstediğiniz kadar bağırıp çağırın ona, yaralarını iyileştirmeyin hatta hiç ilgi göstermeyin, fark etmez. Siz onun sahibisiniz ve o da hep sizin tarafınızı tutacak, sizin yanınızda olacak. Köpeğinizle oynayıp ona çeşitli ödüller verebilirsiniz, bu kendinizi daha iyi hissettirecektir. Her şekilde köpek sizin müttefikiniz ve işinde oldukça iyi. Yönünüzü bulmada çok işe yarıyor, burnuyla koklayarak saklı hazineleri ve gizli objeleri bulabiliyor, yaklaşmakta olan tehlikelere karşı sizi uyarıyor ve yere düşen düşmanlarınızın boğazını bir güzel kesiyor. Ona bir damla sevgi ve ilgi göstermeyebilirsiniz ama oyunun sonuna doğru onun yeteneklerine ne kadar bağımlı olduğunuzu göreceksiniz.



Köpeği siz kontrol etmiyorsunuz, tamamen kendi başına hareket ediyor ve yapay zeka köpeği yönetme konusunda oldukça başarılı. Ara sıra kendisini kapalı bir kapının içinden geçerken veya tüylerinin bir kısmının yüzey yapısının yüklenmediğini görebilirsiniz ama bunlar dışında başarılı bir ürün. Oyun Bowerstone isimli bir şehirde başlıyor, Sparrow ismindeki bir çocuk, yani siz, ablanız Rose ile birlikte sokaklarda yaşıyor ve günün birinde Fairfax kalesinde yaşamanın hayallerini kuruyorsunuz. Fairfax kalesinin lordu ise Lord Lucien. Bir gün pazara Mystical Murgo isminde bir tüccar gelir, kendisi büyülü eşyalar satmaktadır, Rose pek inanmaz bu adama ancak Theresa isminde yaşlı bir kadın doğru olabileceğini söyler. Böylece iki kardeş, sahibinin bir dileğini yerine getiren büyülü kutuyu almak için gerekli parayı toplamaya başlar. Bu esnada da eziyete maruz bırakılan bir köpek görürler ve onu kurtarırlar. Günün sonunda kutuyu alıp dileklerini dilerler ve kurtardıkları köpek de onların peşine takılır. Hikaye buradan sonra trajik ve klişe bir hal alıyor. İlk oyunda ailemizi öldüren kötü adamın peşinde gidiyorduk, bu sefer de başka bir kötü adamın peşine düşüyoruz, amaç yine intikam. Tek diyeceğim, dilekleri gerçekleşiyor ama oldukça kısa bir süre için ve sonu hiç de iyi bitmiyor, kalanını kendiniz oynarken görün. Sparrow, kendine geldiğinde yaşlı kadını ve köpeği yanında bulur, Theresa ona kahramanların kanını taşıdığını ve büyük kötü adamın planlarını engelleyip Albion’u kurtarması gerektiğini söyler. Böylece de büyük yolculuğumuz başlıyor.



Oyunda yönünüzü bulmanızı sadece köpeğinize borçlu değilsiniz elbette, ayrıca bir sonraki görevin nerede olduğunu gösteren ekmek kırıntıları var. Ekranın köşesini mini harita ile kapatmaktansa yön bulma işini ekmek kırıntılarını takip ederek yapıyorsunuz, böylece hem oyunun güzel manzarası bozulmuyor, hem de masalsı bir tat yakalanıyor. Dilerseniz bu özelliği devreden çıkartabilirsiniz. Fable II’nin dünyası ilk oyundakine göre oldukça büyük (yaklaşık on kat kadar) ve keşfedilmeyi bekleyen gizemlerle dolu. Doğrudan oynayıp sadece ana görevleri tamamlarsanız oyunu yaklaşık 10-12 saatte bitirebiliyorsunuz, ancak yan görevler ve ekstra işler ile oyunu %100 bitirmek için epey bir vakit harcamanız gerekiyor, yapımcı Peter Molyneux 100 saat üzeri diyor bu vakit için ama bunu deneme şansım olmadı ne yazık ki. Toplayabileceğiniz 50 gümüş anahtar, yıkabileceğiniz 50 Gargoyle heykeli ve açılacak dokuz Demon kapısı var, ek olarak da altı büyülü heykel var her birinin kendine ait gizemleri olan, çözmesi size kalmış. Ha, bir de hakkından gelmeniz gereken fahişeler ve parmağına yüzük takmanızı bekleyen kadınlar (veya erkekler) var bol bol.

Fable çıktığında en çok konuşulan, merak edilen ve eğlence kaynağı olan özelliği oyunun gerçekçi sosyal yönüydü. Dışarıdan oldukça masum bir Japon RPG’si gibi görünebilir ama Fable hayatın gerçeklerini elinden geldiği kadar gösterip yaşatıyordu. İkinci oyunda da bu sosyal özellikler korunarak genişletilmiş. Oyunda evlenmek, çoluk çocuğa karışmak, hemcinsleriniz ile evlenmek, zina icra etmek, hatta abartıp grup seks yapmak her türlü tek eşli ve çok eşli ilişkiye (her anlamıyla) girmek mümkün. Eşinizi aldatabilirisiniz, o da sizi aldatabilir. Eşinizden boşanabilirsiniz de, boşanmayı siz veya eşiniz isteyebilir. Eşiniz eceliyle veya başka sebeplerden ölüp sizi dul bırakabilir. Gerçek bir aile gibi, ne kadar fazla birlikte vakit geçirirseniz o kadar güçlü aile bağları oluyor ve eşinizin sizi terk etme ihtimali azalıyor. Bu bağlamda köpeğiniz eşinizden çok daha sadık oluyor diyebilirim.



Ekmek kırıntıları sayesinde bir göreve doğru giderken hatta bir görevi yapmaktayken o görevi bırakıp gidip etrafı keşfedebilir, evinize uğrayabilir hatta yan görevlere bakabilirsiniz. Diyelim kırıntıları takip ederek gidiyorsunuz, yan tarafta bir göl gördünüz, için ne var merak mı ediyorsunuz? Atlayın göle ve bakın ne varmış diye. İşiniz bittiğinde kırıntıları takip etmeye devam edebilir, göreviniz her neyse onu yapmaya dönebilirsiniz. Kırıntılar yolunuzu bulmanıza hep yardım edecek. Çoğu zaman kendimi yan görevlere kayarken veya ilgimi çeken başka şeylere yönelirken buldum, çünkü ne olursa olsun ekmek kırıntılarını takip ederek asıl görevime dönebiliyordum, bu sayede içinizdeki kaşif ruhunu sonuna kadar açığa çıkartabiliyorsunuz. İlginizi çeken neyse ona bakabiliyorsunuz. Dünya büyük olunca bu özellik de çok yerinde bir karar olmuş. Ana görevlere sonuna kadar sadık kalıp sadece gösterilen doğrultuda giderseniz körlemesine Albion’un büyük bir kısmını görmeyeceksiniz demektir. Böyle yaparak Fable II’yi hızlıca bitirebilirsiniz, ama bir kedi gibi hareket eden her nesne ilginizi çekiyor ve sizi kendine çekiyorsa korkmayın, istediğiniz gibi burnunuzun doğrultusunda gidebilirsiniz, hem oyundan daha çok şey alacak hem de herhangi şeyi ihmal etmiş olmayacaksınız. Albion içinde ne kadar zaman harcasınız oyunun sonunda daha çok şey elde edeceksiniz. Buna inanın.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:08 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
bornova escort balçova escort mersin escort casino siteleri Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35