OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 08-10-2015, 11:12 AM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Oyun karakterlerinin kapışması - Makale (Diğer)

Az konuşup, çok iş yapanlar

Sevgili Merlin okurları... Şimdiye kadar sizlere genel olarak gelecekten bahsettik, çıkacak oyunları tanıttık, bomba haberleri ilk olarak bizden duymanız için yerin kulağı olduk. Lâkin düşündük ki eskiyi hatırlamak, eski üstadlara bir saygı geçidi yapmak bize iyi gelecek. Kimimizi eski zamanlarına götürecek bu durum, kimimizi ise bazı meraklarından kurtaracak. Lafı daha fazla dolandırıp sizi merakta bırakmayayım isterseniz, projemden bahsedeyim biraz. Bundan böyle her hafta tek bir ortak noktaları olan üç ayrı oyun karakterini aynı kefeye koyup tartacağım. Böylece, hem yeni yetme oyun kahramanlarıyla karşılaştırabileceğimiz bir baz olacak, hem de onları daha yakından tanıma fırsatımız olacak.

Elimizde başlık çok. En sinsi karakterler, en öldürücü karakterler, en komik karakterler, en konuşkan karakterler... Yelpaze geniş. Madem ki oynadığımız üç oyundan ikisinde hızlıca ada öldürüyoruz, o zaman yolumuzu öldürücü özelliğe yönelik seçelim. Ben de karar veremedim şu an sizinle konuşurken, beyin fırtınası ile belirleyeceğim. Öldürücü, ama nasıl öldürücü mesela? Ateşli silah kullanan mı olsun, büyücü mü? Bileğine mi güvensin, zekasına mı? Tamam ben kararımı verdim, haydi başlığımızı koyalım artık: Az konuşup, çok iş yapanlar.

Hangi üçlüyü seçtin?

En can alıcı kısım burası. İlk olarak Gordon Freeman'ın akla gelmesi gayet doğal. Benim için FPS'lerin ağa babası diyebileceğim HL evreninin M.I.T. diplomalı fizikçisi, toplam 4 oyun boyunca kurşun yediğinde bile inleme sesi çıkmayan dilsiz kişilik... Bunun yanı sıra ikinciyi de pek düşünmeden buldum, Hitman. Barkodlu keltoşumuzun dolabımızdaki iç çamaşırından fazla leşi var. Codename 47'nin pek derdini anlatma sorunu yok, çünkü genelde başkalarının ne düşündüğü umrunda değil.

"Önce öldür sonra soru sor, hatta yok yok, sorma boşver" mantığıyla işini yürüten kankamız, ancak bakışlarıyla demek istediğini anlatamazsa veya sonuca gitmesi için başkalarının da bazı şeyler gerçekleştirmesi gerekirse ağzını açıyor. Ki bu cümleler de genelde emir kipi oluyor. Üçüncü karakter olarak John "Soap" MacTavish'i seçtim. Eee elimizde bir suikastçı var, bir de doktor, üçüncüsü de ancak asker olursa biraz sertleşebilecek bir grup. İyi oldu iyi. "Ama bilmem kim vardı, onu niye yazmadın" dediğinizi duyar gibiyim. Ben bunları seçtim şimdilik. Merak etmeyin eninde sonunda herkesi bir gruba alıp çekiştireceğiz, önümüzde yeterince hafta, hafızalarımızda yeterince kahraman var.

Ağzın çalışacağına elin çalışsın

Her fırsatta konuşan karakterler, sizi daha çok film izliyor havasına sokar. Önceden hazırlanmış bir yol vardır ve siz o yolda karakterinizin ayakkabılarıyla yürüyorsundur. Fakat kimileri vardır, ağzından cımbızla laf alırsınız. Aslında ben bu uygulamayı seviyorum. Böyle durumlarda oyun FPS olsa dahi, yönettiğiniz kahramanın sesi olmaması onun kişilik formülüne bir değişken daha ekler ve böylece onu oyuncudan oyuncuya türevlenen esnek bir hale sokar. Önceden hazırlanmış olan "senarist cevabını" kabullenmek yerine, konuşmalara karşı içinizden kendi cevabınızı verebilirsiniz. Kişiselleştirme ve bütünleşme daha rahat bir hale girer.

En basitinden "hazır mısın" diyen bir piksel amcaya oyunun kendinden "evet" cevabı verilmesi yerine bir sessizlik olursa ve amca sizin gözlerinize bakıp bir süre sonra gözlerini kaçırarak cevap almışçasına işine başlarsa alın size fırsat. İster "yok yahu amma adam kestim ha, hazır falan değilim" diyerek geçirin içinizden, ister yanınızdaki sizi izleyen arkadaşlarınıza gönderme içeren bir espriyi ortama salarak kıs kıs gülün. Sonuç: Atmosfer oluştu mu? Kesinlikle. Her oyuncu türüne ve farklı kişiliklere hitap etme şansı arttı mı? Kuşkusuz.



Bu üç kankam da sessiz hakikaten, ama bir o kadar da tehlikeli

Zaten ortak paydamız bu, bunlar dışında pek de benzeşmeyen tipler kendileri. Üçü de kendine has hikâyelere sahip ve yeterince pişmiş delikanlılar. İsterseniz kısaca bir geçmişlerine değinelim.

Gordon Freeman, 27 yaşında MIT'deki doktorasını tamamlamasının ardından kopup gelmiş bir entel görünümlü ayaklı karizma (Hulki Cevizoğlu esprisini yapmayacağım, HAYIR!). Black Mesa tarafından kendinden çok büyük şeyler beklenmesine rağmen ilk deneyinde ortalığı cehenneme çeviren fizikçimiz (sonradan anlaşılıyor ki bu zaten planlanmış bir sabotajdır), kalem kılıçtan keskindir atasözünün ne kadar yalan olduğunu anlayarak silahını kaptığı gibi başlıyor fütursuzca sağa sola sıkmaya.

Öncelikle arkada iz bırakmak istemeyen hükümet ajanlarını ve askerlerini yara yara yüzeye çıkıyor ve nasıl olduğunu anlayamadan kendini komplo teorilerinin döndüğü çok karışık bir dünya içinde buluyor. İnanın bana devasa HL evrenini bir kaç cümleyle anlatmam çok zor, fakat şunu söyleyebilirim ki Gordon kendinden beklenmeyen müthiş şeyler gerçekleştiriyor ve insanlık için çok kilit bir role bürünüyor.

Hitman ise Gordon'un tersine programlanmış bir öldürme makinesi gibi. İçgüdülerden çok, hesap yaparak öldüren bir klon. Hatırlayın ilk oyunda bir odada başlıyorduk ve hipnoz edici bir tonla aklımızı yıkamaya çalışan bir sese eşlik ediyorduk. Sorgulama hiç başlamadan bitiyordu, bize hangi isim verildiyse o şahıs kendini tabutta bilmeliydi. Başarısızlık bir seçenek, insanlık ise acımak için bir gerekçe değildi. Sessiz olmalıydık, ardımızda iz bırakmamalı, her seferinde sıvışmalıydık ortamdan. Aynı çimendeki yılan gibiydik, planlı ve öldürücü. Soap gibi asker değil, suikastçıydık.

Ah evet, hey gidi koca Soap. Hepimiz onu çok sevdik, bağrımıza bastık. Onunla birlikte Rusya'nın topraklarına doğru maceraya çıktık. Savaşın ne kadar çirkin kuralları olan bir oyun olduğunu, seçimleri olmayan bir askerin gözünden izledik. Düşmanın gözünün içine bakma fırsatını yakaladık. Büyük seçimlerin ve ortak çıkarların karşısında ne kadar küçük olduğumuzu ve ne yaparsak yapalım bazı kötülüklerin bu dünyadan silinemeyeceğini öğrendik. İnsanın var olduğu sürece kendi kanını kendi elinden silemeyeceğini, acı tecrübelerle gerçeğe en yakın şekilde gördük. Ve o adrenalin patlaması, Soap'la birlikte bizi her yerde takip etti, son ana kadar.

Ortak noktanın yanı sıra farklardır bizi asıl yolculuğa çıkartacak bu üç kahramanımızın ruhunda. Ee, ne de olsa ayrıntılar farkı yaratır, değil mi?
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:24 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
bornova escort balçova escort mersin escort casino siteleri Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35