meltem

Geçenlerde ilginç birşey başıma geldi. Yazıya başlamadan önce bundan bahsetmek istiyorum. Canım sıkılıyordu, film seyretmek istedim. Conan serisini ard arda izledim. Sonra da internette dolaşırken, Conan'ın oyununun çıktığını gördüm. Pek şaşırmadım. Birkaç gün sonra, Bad Boys'ları izledim, yine internette dolaştım ve Bad Boys'un oyununun çıktığını gördüm. İşte o zaman şaşırdım. Madem izlediğim filmlerin oyunları çıkıyor, gece televizyon seyretmemek lazım

Bad Boys, severek izlediğimiz, klasik Amerikan Polisi aksiyonlarındandı. İlk film eğlenceliydi. Devam filminin geleceğini düşünmemiştim pek. Bu konuda en meşhur film sanırım Rush Hour. İki uç noktada polisin maceralarını konu alıyordu. Bad Boys öyle değil. İki zenciyi konu alıyor. Birbirleriyle devamlı tartışan, her zaman yarış halinde olan ama asla ayrılmayan bir ikili. Her zaman birbirlerini kolluyorlar ve her zaman birlikte göreve gidiyorlar. Görevleri de öyle basit görevler değil. Büyük uyuşturucu teslimatlarını durdurmak, kartellerin işlerini engellemek falan gibi görevler. Kolay değil.

Oyunun adına Bad Boys 2 denmiş, çünkü ikinci filmin ardından çıktı oyun. Filmle pek alakası olmasa da, konusu eğlenceli. Gerçi klişe bir konu. Ama filmlerde de aynı konular kullanılıyor. Peşine düşülen süper zengin bir adam. Ortada dönen milyon dolarlar, polis kuvvetlerine arkasını dönen, ihanet eden polisler, tetör örgütüne katılmış eski polisler. Bunlar bu tür filmlerin başrol kahramanlarıdır.

Oyunumuz 2 CD ve saf bir aksiyon. 3. şahıs perspektifinden oynanıyor. Aynı Tomb Raider gibi. Size çeşitli görevler veriliyor her bölümün başında. Görevleriniz ne olursa olsun, tüm bölümlerde yapmanız gereken, düşmanları öldürmek. Bundan başka yapacak birşeyiniz yok. Anahtar bulmak, koridorlarda kaybolmak gibi bir derdiniz yok. Sadece karşınıza çıkanları öldürün yeter. Tabi bu öldürmek eylemini çok çeşitli şekillerde yapıyoruz. O da ayrı bir konu.

Oyunun kontrolleri oldukça kolay. İlk baştaki ayarlara baktığınız zaman, çok basit grafik ayarları göreceksiniz. Zaten konsoldan port edilmiş bir oyun olduğundan, grafik detayı konusunda da pek başarılı değil. Kontrol kısmına baktığınızda, çok az tuş göreceksiniz. WASD tuşlarıyla hareket ediyorsunuz. Sol mouse tuşu ile ateş ediyor, sağ tuş ile de el bombası atıyorsunuz. Q tuşu ile silah değiştiriyorsunuz ki, yanınızda 2 çeşit silah taşıyabiliyorsunuz. Bunlardan birisi, göreve başladığınızda elinizde olan tabancanız. Diğeri de cesetlerden alacağınız silahlar. SPACE tuşu, sütunların arkasına veya diğer objelerin arkasına saklanmaya yarıyor. Bu konuda detaya gireceğimden hemen atlıyorum. SHIFT tuşu ise, kapıları açmak için kullanılıyor. Normalde de takla atmak için kullanılıyor. Takla atmak, çoğu zaman hayatınızı kurtaracak bir hareket.

Şu saklanma olayından bahsedelim. Oyunda, yerde ki renkli işaretler göreceksiniz. Bunlar mavi ve turuncu renkteler. uzakta olduklarınız mavi, yakında olanlar ise turuncu. SPACE tuşu ile, yakınında olduğunuz turuncu noktalara atlayabiliyor ve saklanabiliyorsunuz. Saklanma esnasında, karakterin gözünden görüyorsunuz. Sonra yön tuşları ile, silahınızı o yöne doğrultabiliyorsunuz. Bu şekilde hedef almak çok kolay. Bu nedenle, her köşede, her kapının iki yanında, her sandalye veya masa arkasında bu noktaları göreceksiniz. Genelde noktalar, düşmanın gelmesi muhtemel bölgelere yerleştirildiğinden, nereye siper alacağınızı da az çok kestirebiliyorsunuz. Normal yürüme modunda hedef almak biraz zor. Düşmanı öldürene kadar, onlar sizi yere serebiliyor. Bu nedenle, saklanma olayını çok kullanmanız gerekli. El bombalarını da, saklanma modundayken daha uzağa atabiliyorsunuz. Normal modda düğmeye ne kadar basılı tutarsanız tutun, yakına düşüp size de zarar veriyor.

Görevlerimiz çok basit. Dediğim gibi, yapmanız gereken sadece düşmanları öldürmek. Çevredekileri öldürdükçe, gitmeniz gereken yerler açılıyor. Yani etrafınızda gördüğünüz adamları kesinlikle öldürmeniz gerekiyor. Bazı bölümlerde ortağınız da yanınızda oluyor. Onu korumanız gerekebiliyor. Hatta bazen, yüksek bir yere çıkıp, sniper tüfekle onu korumanız gerekebiliyor. Görevleri iki karakterle de oynayabiliyorsunuz. Aynı görevleri demiyorum, sıra ile gibi birşey. Bir karakter gidip bir yerden kapıyı açıyor, diğer karakter devam edip işlerine yoluna sokuyor. Görevlerin çeşitli olmaması biraz sıkıcı olabilir. Zaten oyunu 4 saatte bitirdim. Kısa ve kolay bir oyun olduğundan. Biraz da yetenekliyim herhalde

Atmosfer ve eğlence faktörüne baktığımız zaman, oyun benden tam puan alıyor. Bir kere karakterler çok komik. Filmdeki esprilerin havası, aynen oyuna taşınmış. İki adam da her zaman birbirini taşlıyor. En kötü anda bile, birbirlerine söyleyecek birşeyleri oluyor. Bunları izlemek oldukça komik. Kolay oynanabilir bir oyun olması da, zorlanmadan ilerlemesi anlamına geliyor. Kafanızı fazla karıştırmadan ve yorulmadan, oyunu bitiriyorsunuz. Bu da bence bir artı.

Bölümlerde, yapmanız gereken bir diğer şey de, gizli kanıtları bulmak. Her bölümde 3-5 tane kanıt var. Bunları bulsanız da olur bulmasanız da. Ama buldukça değişik modlar açılıyor. Mesela yeni bir atış poligonu. Bu kanıtlar, genelde kutu arkalarında, ıssız odaların köşelerinde oluyor. Bunları toplamanızda fayda var. Her bölümün sonunda, patron size birşeyler söylüyor. Genelde dalga geçiyor ama eğer üzerinize düşeni düzgün yaptıysanız, söyleyecek birşeyi olmuyor.

Patronu sevindirmek için yapmanız gerekenler sadece kanıt toplamak değil. Düşmanı çeşitli yerlerinden vurabildiğiniz için, onları öldürmek yerine silahlarına ateş edip de teslim olmalarını sağlamak size artı puan kazandırıyor. uzaktaki düşmana hedef almak için, saklanma modunda SHIFT tuşuna basmalısınız. Daha kolay hedef alacaksınız. Elindeki silahı vurduğunuz bir düşman, direk yere oturuyor ve teslim oluyor. Gidip kelepçe takmanıza gerek yok tabi. 3-4 saniye sonra kayboluyorlar.

Oyunda harika detaylara yer verilmiş. Mesela, herşeye zarar verebiliyorsunuz. Bir tuvalete girdiğinizde, klozetleri parçalamanız mümkün, kırılıyor ve su fışkırıyor. Gidip de el kurutma makinesine ateş ettiğiniz zaman, patlıyor veya elektrik kaçağı oluşuyor. Her zeminde, kurşun izleri farklı. Düşman, kurşunu yediği bölgeyi elleriyle tutuyor, kıvranıyor. En sevdiğim detay ise, tahta ile kapatılmış pencerelere ateş ettiğinizde, tahtada kurşun delikleri oluşuyor. Bu deliklerden güneş ışıkları süzülüyor. Aldığım ekran görüntülerinde var. Splinter Cell'deki gibi olmasa da, benim hoşuma gitti. Buna benzer birçok detay var oyunda. Minik detaylar ama mükemmel yapıyorlar oyunu. Ha, mesela bir cama ateş ettiğinizde, bazen bir delik açılıyor, cam çatıyor ve kendiliğinden düşüyor. Bazen de direk kırılıyor. Hoş...

meltem

Oyun kusursuz değil tabi. Kötü çocukların da kusurları var. Oyunda bazı hatalarla karşılaştım ama görmezden geldim. Mesela bir düşmanın elindeki silahı vurduğunuzda, silah kayboluyor ve düşman öylece ayakta kalıyor. Eğilmiyor. Ama yine de 3-4 saniye sonra kayboluyor. Ard arda size doğru koşan düşmanların en önündekinin silahını vurursanız, o teslim olmak için eğiliyor ve arkasından gelenler de onun arkasında takılıyorlar. O kaybolsa bile, düşmanlar ilerlemiyor. Bir de, hata olarak sayılmalı mı bilmiyorum ama, oyunda sık sık araya giren video görüntüleri, çok kötü kalitedeler. Oyun içinde karakterler gerçek hallerine benzese de, vide görüntülerdeki karakterlerin alakaları yok. Oyun içindeki konuşmalarda, ağız hareketleri daha uyumlu iken, video görüntülerde böyle birşey yok. Bunun tam tersi olması gerekiyordu ama olmamış. Garip.

Bundan sonra, yapay zekadan bahsetmek lazım. Bir kere, ortağınız için endişelenmenize gerek yok. Genelde bir yere gidiyor ve saklanıyor. Size de etrafı temizlemek düşüyor. Etraf temizlendiği zaman, ortağınız ilerlemeye devam ediyor. Nadiren etrafa ateş ediyor. Başı sıkıştığı zaman, karşısına çıkan düşmanı öldürebiliyor. Herşeyi size bırakmıyor. Düşman yapay zekası ise, uç noktalarda dolaşıyor. Az önce bahsettiğim takılma problemi ve salak gibi size doğru koşmaları eksi bir olay. Ayrıca, yakınlarında patlayan el bombalarına bile tepki vermemeleri, hepsinin sağır olduğunu kanıtlıyor. Bir adam, yanında ölen arkadaşını da görmezden geliyor. Ama sıkışan bir düşman, bir odaya gidip, kalabalık bir ordu ile geri gelebiliyor. Madem bunu düşünebiliyorsunuz, neden bu kadar aptalsınız be kardeşim!


Oyunun aslen bir konsol oyunu olması, motorunun da PC'ye pek uygun olmaması anlamına geliyor. Yükleme süreleri kısa. Bölümler de öyle. Konsollarda genelde bölümler kısa tutulur. Bunda da öyle. Ayrıca, bir odada düşmanlar sizleri beklemiyorlar, sizin görmediğiniz biryerde, yoktan var oluyorlar. Bu da konsollara özgü bir özellik. Oyunun motoru başarılı gibi olsa da, aslında pek de süper özellikleri yok. Bu nedenle oyunun grafikleri çok detaylı değil.

Detay derken, yanlış anlamayın. Aslında grafikler güzel. Ama çözünürlük düşük. Duvarlarda gördüğünüz resimler, eski 256 renk resimlere benziyor. Hatta 16 renk falan olabilirler. Çevrede her türlü cisme rastlamak mümkün ama bunların poligon sayısı, kaplama detayları çok düşük. Karakterler neyse ki güzel modellenmişler. Hareketleri de gerçekçi. Düşman da fena değil. 5-6 çeşit düşman var. Bunlar genelde aynı hareketi yapıyorlar. Etrafta bazen lens flare efektleri görebiliyorsunuz. Zemin de çevreyi yansıtıyor bazen. Oyun iç ve dış mekanlarda geçtiğinden, motorun bu değişiklikleri kaldırması gerekiyor. Kaldırmış ta. Özellikle iç mekanlarda iyi iş yapıyor. Video görüntülerin kötü olmasından burada da bahsediyorum. BINK Video kullanılmasına rağmen, çok düşük çözünürlüklü videolar kullanılmış.

Seslere gelecek olursak, ilk önce seslendirmelerden bahsetmek istiyorum. Bizim karakterlerin sesleri gerçek sesleri. Konuşmaları çok gerçekçi, espriler bayat değil. Silah sesleri de idare ediyor. Mükemmel değiller ama atmosferi bozmuyorlar. Düşmanlar pek konuşmuyor. Oyunda, hem video görüntülerde hem de oyun içinde altyazı desteği var. Kahramanlarımızın çenesi düşük olduğundan, bu yazıları okumak için devamlı ekranın altına bakmanız gerekecek. Müzikler de, sinema havasında çalan, dinamik müzikler. Konuşmalar da dinamik gerçi. Duruma göre ortağınız birşeyler söyleyebiliyor. Mesela bir bölümde, piyanoya ateş ettiğinizde, ortağınız size piyano çalıp çalmadığınızı soruyor. Genelde, yaptığınız hemen her harekete bir laf yetiştiriyor.

Silahlar. Oyunda önemli yeri olan şeyler. Bölümlere tabancanız ile başlıyorsunuz. Öldürdüğünüz kişilerin silahlarını alamıyorsunuz ama tutukladığınız kişilerin alabiliyorsunuz. Oyunda tabanca, kafadan tek atışta öldürebiliyor. 2-3 çeşit de otomatik tüfek var. AK47, MP5 gibi silahlar da oyunda kendine yer bulmuş. Uzun menzilli 2 tüfek ve el bombası da oldukça kullanışlı. Bu silahlardan aynı anda 2 tane taşıyabiliyorsunuz. Ben genelde silah kullanarak düşmanı hep kafasından vurdum. özellikle son bölümlerde, düşmanı kafasından tek atışta vurmak hayati önem kazanıyor.

Oyunun köşe yumuşatma özelliği var. Ama bunun pek bir etkisi olmadığını gördüm. Karakterler yine köşeli görünüyordu. Bir de, oyun en fazla 1280x960 çözünürlüğü destekliyor. Bu da demek oluyor ki, fazla güçlü bir sisteme gerek duymayan bir oyun. 1Ghz işlemci ve 64Mb RAM'i olan bir ekran kartı, oyunu rahatça çalıştırabilir.

Oyunu az önce bitirdim ve aklıam birşey takıldı. Boss karakterler genelde öldürülmesi zor kişiler. Son boss'a geldiğimde, onu zar zor öldürdüm. Sonra bir video görüntü araya girdi ve son bir kurşun atmam için bana bir şans verildi. Ben de direk boss'a ateş ettim. Herifi kalbinden vurdum. Geberdi gitti. Ama elindeki silaha ateş etseydim, daha değişik birşeyler olabilirdi. Bunu deneme fırsatım olmadı. Ama aklımda kaldı. Sizin de aklınızda olsun.

Uzun bir yazı oldu ama herşeyi anlattım. Kısa yazılar konusunda şikayet edenler vardı. Bundan böyle yazılarım çok detaylı olacak. Haberiniz olsun. Sonuna kadar okumazsanız, darılırım ama Son olarak, Bad Boys 2'yu size tavsiye ediyorum. Hataları var, basit bir oyun ama yine de eğlendirecektir sizi. Şimdiden iyi eğlenceler.