OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08-22-2015, 11:37 AM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Red Faction:Armageddon İncelemesi (PS3) - İnceleme 2011 -

Bundan 10 yıl önce FPS olarak dünyaya gelen, eşi benzeri görülmemiş yıkılabilir çevre özelliğiyle akıllarda kalan Red Faction serisi, ikinci oyunun çıkışından 6-7 yıl sonra üçüncü yapımla yani Guerrilla ile oyun dünyasına tekrar merhaba demişti. Ancak seri kabuk değiştirmişti, artık TPS bakış açısıyla yaşayacaktı RF macerasını oyun severler. Değiştirilemeyecek, bu seriden çıkarılamayacak bir şey vardı; yıkım faktörü, görünen neredeyse her şeye zarar verebilme özelliği. THQ ve Volition Incteractive yıkımın henüz bitmediğini, balyozumuzu yeniden elimize almamız gerektiğini söylüyor; Armegeddon ile.


Red Faction: Guerrilla’daki serüvenin üzerinden neredeyse yarım asır geçmiştir, bizim şu esas oğlan Alec Mason emekli artık. Mars’ta, bu tehlikeli gezegende onun torunuyla yola devam ediyoruz. Darius Mason, kel, sevimli ve efendi bir kardeşimiz. Elindeki balyozu görüpte ürkmeyin, dedesinden yadigar, hiç ayırmaz yanından. Bu tehlikeli gezegende uzaylıların ve tuhaf yaratıkların olduğunu hesaba katarsak, siz de ayırmazdınız balyozunuzu yanınızdan.
Çok da dikkat çekici olmayan bir hikayeyi sinematik videolarla desteklemiş yapımcılar, ancak nedense bir türlü kendimi veremedim senaryoya. Eğlenceli bir oynanış sunuyor yapım, zaten daha sonra değineceğim, etkileşime açık geniş haritalar da yanında, bir önceki oyundaki gibi bir özgür ortam söz konusu değil tabi. Ancak kurgu oldukça zayıf kalıyor, sunum olarak sınıfta kalıyor maalesef.







Neyse ki hikayeyi görmezden gelip oyalanabileceğiniz oyun alanına sahipsiniz. Fiziksel etkileşim konusunda RF’nin ne kadar başarılı olduğunu söylememe gerek yok zaten. Seri tamamen bunun üstüne kurulu gibi bir şey, daha doğrusu oynanış bunun üzerine kurulu artık. Armageddon’da da doğal olarak yıkılmayı bekleyen onlarca yapı, zarar görmek isteyen yüzlerce nesne ve ‘Kır beni’ diye haykıran kapılar var. Sadece binaları yıkmak bile insanın stres atmasına yardım ediyor, onları yıkılırken izlemek de ayrı bir keyif.
Tabi düşmanlarınızın olduğunu unutmazsanız elinizdeki balyozun amaç değil araç olduğunu göreceksiniz. Diyelim ki yaratıklar size bir binanın içinden ateş ediyor. Uzaktan ateş ederek karşılık vermek çok sıradan, yanlarına gidip balyozu beyinlerine indirmek ise ki beyin sahibi olduklarından emin değilim, oldukça vahşi olur. İyisi mi binayı komple üstlerine yıkmak, diğer yöntemlere göre daha uzun sürüyor ama çok daha keyifli. Ancak binayı yıktıktan sonra hemen salmayın kendinizi, üstlerine koca bina devrilen yaratıklar, bazen hiçbir şey olmamış gibi ayakta dikilip ateş etmeye devam ediyor. Bu tür saçmalıklar da yok değil yani. Bir de dikkat edin, yapılardan kopan parçalar Darius’a da zarar verebiliyor, ayrıca çevreye zarar veren tek şey balyoz değil. Düşmanlarınızın sebep olduğu patlamalar da, her an kafanıza koca bir kaya parçasının düşmesine neden olabilir.






Balyozun sağladığı güç ve çevredeki bıraktığı enkazlar, benim favori silahım olmasını sağladı. Ancak sahip olduğumuz silah çeşitliliği sayesinde diğer yöntemlere de başvurabiliriz. Pompalı ve otomatik tüfekler ile klasik avlama sporu yapabilir, Darius’un sol kolundaki Nano gücü sayesinde üstümüze gelen uzaylıları geldikleri yere gönderebiliriz. Şok dalgalarıyla onların havada dans etmesini sağlayabiliriz. Nano Forge sayesinde ayrıca balyozun ve patlamaların eseri olan enkazları eski hallerine getirebiliyor, yıkılmış yerleri onarabiliyoruz. Yani kullanmanız gereken bir makineye yanlışlıkla balyozu indirdiyseniz sorun değil, hemen onarılabilir.
Oyunun eğlencesini katlayan bir diğer silah da ‘Magnet Gun’ oluyor ki, iki kademeli işlemle çalışıyor bu alet. Önce gözünüze kestirdiğiniz bir nesneye ateş ediyorsunuz, bu bir kaya parçası veya metal bir kutu olabilir. Daha sonra sağda solda hoplayıp zıplayan, abuk sabuk hareketler yapan kısacası canınızı sıkan düşmanlarınızdan birini kurban olarak seçiyor ve üzerine nişan alıyorsunuz. İkinci magneti ona sapladığınız an, ilk magneti üzerinde bulunduran cisim bizim bu garibana doğru kalkışa geçiyor. Tam tersini yapıp, yaratığı duvardan duvara vurabilir, hatta iki yaratığı birbirine çarptırabilirsiniz.







Armageddon’da detaylı bir karakter geliştirme sistemi de bulunuyor. Karmaşık mağaralarda, yolunuzu bulmanın zor olduğu çöllerde – ki yol gösterici bulunuyor oyunda kaybolma ve yolu şaşırma riskini ortadan kaldırıyor – geliştirme istasyonları bulunuyor. Bu istasyonlarda topladığınız puanlarla karakterinizi güçlendiriyor ve yeni güçler kazanabiliyorsunuz. Bazı özellikler kilitli halde duruyor ve bölüm geçtikçe teker teker açılıyorlar. Bir de silah değişim istasyonu bulunuyor, sadece 4 silah taşıyabildiği için Darius, var olan tüm silahları kullanabilmemiz için böyle istasyonlar konulmuş. Değiştirerek elimizdeki silahlarla, farklı farklı silahları kullanabiliyoruz.







Oyunu PC’de de denedim ancak ağırlıklı olarak PS3′te oynadım. Görsel olarak PC’de yeterli bir sonuç sunsa da ki Guerrilla’ya göre daha kaliteli ve iyileştirilmiş; Red Faction: Armageddon’un grafiklerini PS3′te oldukça yavan buldum. Işıklandırmalar dışındaki tüm efektler başarısız, yaratık animasyonları kötü gözüküyor. Gerçi patlama efektleri için de ayrı bir parantez açmak lazım, nispeten daha iyiler grafiklerin genel durumundan. Hatta silahların sağladığı öldürme yöntemleri ile ufak bir görsel şölen yaşatıyor bu efektler. Fizik etkileşimiyle PC’de makul bir sonuç ortaya çıkıyor ama PS3′te sınıfta kalıyor.
Yapımın omuz kamera açısından oynandığını da söyleyeyim, ki benim pek beğenmediğim bir açı bu. Sağ tarafa odaklı, sol tarafı pek net göremiyoruz bu kamera nedeniyle. Hele benim gibi konsol acemileri için, gamepad’le ‘shooter’ oynamak zaten zor iken, bu kamera açısıyla daha da zor oluyor.









SONUÇ


Balyozdan ‘Magnet Gun’a, ‘Singularity’ gibi fantastik silahtan Shotgun’a kadar birçok silah bulunuyor yapımda. Silah çeşitliliği beraberinde farklı öldürme yöntemleri getiriyor, muhteşem çevre etkileşimi de eklenince oldukça eğlenceli bir oyun deneyimi ortaya çıkıyor. Red Faction’ın olmazsa olmazlarından savaş araçları da kullanıma hazır elbette. Oynanabilirliğe ayak uyduramayan grafikler ve hakkında bahsetmeye gerek bile olmayan saçma sapan bir yapay zeka, yapımın alacağı puanın düşmesine neden oluyor elbette.
Red Faction: Armageddon seri için iyi bir devam oyunu olmuş ancak bahsettiğim eksiler ve senaryonun çekici olmaması nedeniyle, vur-kır-parçala bir yerden sonra sıkabiliyor insanı. Bunu engellemek için Guerrilla’ya göre çok daha fazla aksiyon içeren bir oyun olmuş Armageddon. Biliyorsunuz bir önceki oyunda ‘open-world’ tadında harita bizi ağırlıyordu, burada ise daha çizgisel bir oynanış var, çok farklı mekanlar ve tasarımlar olsa da. Eğlenceli bir oyun deneyimi arayanlar ve yakıp yıkarak stres atmak isteyenler için Red Faction: Armageddon iyi bir alternatif olabilir. Ama bana göre alıp bitiriline kadar oynanacak bir yapım değil.

Puan: 6.5/10
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:03 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35