Boiling Point: Road to Hell

~~meltem~~ · 04-24-2015, 01:42 AM

Hep aklıma takılan enterasan bir soru olmuştur oyun senaryolarının nasıl tasarlandığı. Tıpkı sinema filmlerinde olduğu gibi karakterler yaratılır ve onlara özgü hayatlar biçilir. Bu aslında çok da zor bir şey gibi görünmese de bir çok aynı konuya sahip oyunlar ile rekabet edip kıyaslanacağınız düşünülürse ekstradan özel şeylere ihtiyacınız var demektir.

Senesi kaç tam hatırlamıyorum ama Outlaws diye bir oyun düşmüştü oyun hayatıma. O zaman bende uyandırdığı o garip duygular hala aklıma gelir ve derin bir iç geçirir, özlem duyarım o oyuna. Beni etkileyen ise en çok senaryosu olmuştu Outlaws'ın. Belki de o zamana kadar yapılan oyunlar içersindeki en mükemmel senaryoya sahip olan oyundu Outlaws. Ana karakterimizin karısı öldürülüyor, kızı kaçırılıyor ve zaman intikam zamanı oluveriyordu birden. Kendinizi ana karakter ile bütünleştirip o ruh haline rahatlıkla girebileceğiniz ve size zarar verenlere kurşun sıkarken daha bir acımasız olma isteğinizi depreştiren bir spagetti western'di o. Zira aradan yıllar geçti ve bu senaryoya yakın bir çok oyun çıktı. Fakat beni yeniden Outlaws'a döndüren oyun Boiling Point: Road To Hell oldu.

Boiling Point'te, asker emeklisi subayımız Paris'te yaşamaktadır. Günlerini Paris'te geçiren subayımız emekliliğin tadını çıkarmaktadır. Ama günlerden bir gün çalan telefon ile hayatı yeniden karışır. Kızı zor durumda olduğunu ve babasının yardımına ihtiyacı olduğunu söyler. Bu konuşmadan sonra bir daha kızına ulaşamayan ve kızından bir haber alamayan Soul Myers, kızının kaçırıldığının doğrulanması üzerine derhal kızının muhabir olarak görev yaptığı Güney Amerika'ya gider.

Ana senaryo bundan ibaret gibi gözüküyor ilk bakışta. Kaybolan kızımızı bulmaya gidiyoruz ve bulmak için türlü maceralara atılacağız gibi bir ses geliyor içimizden. Ama hemen yanıldığımızı söylemek isterim. Çünkü esas amaç kızımızı bulmak da olsa adaletin işlemediği bu Güney Amerika kentinde biz de pisliğe fazlasıyla bulaşıp burada bir çok iş yapacağız. Zira belki de oyunun oynanmasını sağlayacak ana unsur bu olsa gerek. Tek bir hedefe değil yüzlerce hedefe ulaşmak zorundasınız. Vardığınız kasabada her türlü kanun dışı olay meydana gelmekte. Silah kaçakçılığı, uyuşturucu, gasp bu kanun dışı olaylardan bazıları. Yani kısacası bu kasabada her an her şey olabiliyor. Oyunda bize verilen özgürlüğünden sınırsız ötesi olduğu düşünülürse hangi işleri yapıp hangi konumda olacağımızı sadece biz belirleyeceğiz.

Oyunun senaryosundan bahsettikten sonra ilk olarak dikkatimi çeken şey arayüz. Gayet güzel ve hoş tasarlanmış bir arayüz karşılıyor bizi. Oyuna başlama seçeneğini tıkladığımızda sistem gereksinimlerinin yüksek olmasından kaynaklanan birazcık uzun bir yükleme ekranına takılıyoruz. Yükleme bittikten sonra artık şehirdeyiz. Kasabada herkes birşeylerle meşgul. Kimisi gazete okuyor, kimisi meyve satıyor, kimisi banklarda oturup güneşleniyor yani tam anlamıyla herkes canlı ve bir uğraş içersinde. Size de bu canlı şehrin içerisinde bir yer edinmek kalıyor tabi ki. Aslında buraya kadar her şey gayet güzel, canımızı sıkan herhangi bir olay yok şu ana dek. (kızımızın kaçırılmasından başka)

Yukarıda bahsettiğimiz üzere oyunda tek bir hedefe yönlendirilmiş vaziyette değilsiniz. Her şeyi yapmakta özgürsünüz. Kızınızı bulmak için yapmanız gerekenler ayrı bir bölümde diğer görevleriniz ayrı bir bölümde yer alıyor. Karakterimizin sahip olduğu envarterleri gösteren, kiminle ne diyalog kurduğumuzu cümle cümle yazan, hangi görevleri yapmamız gerektiğini belirten, kişisel ihtiyaçlarımız konusunda bize yardımcı olan çok detaylı bir oyun için menüsüne de sahibiz. Zira bu menüde harita bile unutulmamış. Kısaca, oyunun ilk anından son anına kadar her an yardımımıza koşacak bir menü bu. O tuşuna basarak da kolayca ulaşabiliyoruz karakter profilimize.

Oyuna başladığınızda her ne kadar kendinizi bir FPS'de zannetseniz de aslında oyun tam anlamıyla bir kategoriye sığmıyor. Birkaç kategorinin homojen olarak dağılmasıyla oluşturulmuş bir yapım Boiling Point. Karakterimizin istekleri ve ihtiyaçları bakımından Sims edasıyla hazırlanmış bir gösterge var. Burada uyku durumu, alkol durumu gibi bir çok durumdan söz ediliyor. Zira bunların hepsinin de oyuna pozitif ya da negatif etkisi var. Örneğin uyku ihtiyacınız çok fazla ise karakterimiz tabiri caizse biraz avare oluyor. Yahut da alkolü biraz fazla kaçırdıysanız ortalığı bulanık görmeniz ve baş dönmesi yaşamanız da çok uzak bir ihtimal değil.

Oyunda en çok dikkat etmemiz gereken durum diğer insanlarla ilişkilerimiz ve para durumumuz. Şehre ilk geldiğimizde maddi açıdan son derece zayıf bir karaktere sahibiz ve bu şehirde her şeyin başında para geliyor. Kimse sizden para almadan yol bile tarif etmiyor. Hani dini imanı para olmuş derler, o deyim sanki bu kasabada yaşayanlar için söylenmiş. Bu yüzden harcamalarınıza ve gelir durumunuza dikkat etmelisiniz. Para kazanmak istiyorsanız yapmak zorunda olduğunuz tek şey kirli işlere bulaşıp para kazanmak. Zira kızınızı kurtarma adına yapmanız gereken ilk görevde kızının çalıştığı derginin editörü sizden bir hayli yüklü bir para istiyor. Bu parayı denkleştirmeden editörden hiçbir bilgi koparamıyorsunuz. Para size sağlık hizmetlerinde ya da arabanıza yakıt olarak da lazım oluyor. Yani her şeyden çok paraya ihtiyacınız oluyor bu kesin.

Diğer bir önemli unsur ise dengeler. Kurtlar vadisinden ağzımızda sakız olan bir kelime haline gelen dengeler bu oyunda gerçekten çok önemli bir yere sahip. Oyunda etkileşim halinde olacağınız 7 farklı kitle var. Bunlar hükümet yetkilileri, gerillalar, mafya, Hindistanlılar, çeteler, CIA ve siviller. Bu kitlelerin hepsi ile dengeli ilişkiler kurmak zorundasınız. Onlara nasıl davranırsanız, onlar da size aynı şekilde davranacaktır. Bu ikili ilişkileri gösteren bir bar oyunda ihtiyacınız olduğu zaman ortaya çıkıyor ve dengede misiniz, düşman mısınız yoksa dost musunuz hepsini görebiliyorsunuz. Kasabaya yabancı olduğumuzdan dolayı oyunun başlarında herkes ile dost geçinmeye çalışın. Eğer düşmanlarınızın sayısı artarsa hastaneyi sıkça ziyaret etmek zorunda kalacaksanız demektir. Düşmanlarınız sizi gördükleri yerde üstünüze çullanacaklardır. Bahsettiğim denge olayı bu tür hadiseler ile karşılaşmamanız açısından çok önemli.

~~meltem~~ · 04-24-2015, 01:42 AM

Oyun konusu ve içeriği bakımından genel olarak bunlardan ibaret. GTA serilerinden bildiğiniz görev alıp yapma ve sonucunda para kazanma mantığı mevcut. Oyunu GTA serilerinden ayıran fark ise karakterimizin ihtiyaçları konusundaki detaylılık ve 1. kamera gözünden oyunu oynayabilmemiz. Oynanabilirlik olarak ise sizi en çok zorlayacak nokta şüphesiz silahlı çatışmalar olacak. Nereden geldiği belli olmayan düşmanların yüksek nişan yüzdesi ve vücudunuzun kurşunlara pek fazla dayanıklı olmaması (ki bu gerçek hayatta da böyle) sizi çatışma yapmanız gereken bölümlerde olukça zorlayacak. Örneğin Hintli dostlarımızı mafyanın elinden kurtarmamız gereken bir bölümde tek başımıza en az 10-15 mafya üyesi ile çarpışacağız. İçinizden "e ne var bunda ben diğer bu tarz oyunlarda 30-40 kişi haklıyorum" diyenler oluyorsa bilmenizi isterim ki aynı olayın bu oyunda olması tamamen hayal. Bahsettiğim gibi hem düşmanlarınız hiç ummadığınız yerden çıkıyor hem de isabet yüzdeleri gerçekten çok fazla. Bu silahlı çatışmalar dışında araç kullanımı gibi konularda başınızın pek ağrıyacağını sanmıyorum. Araç kullanımına ise helikopterlerin, tankların ve ciplerin girdiğini de belirtmek isterim.

Oyundaki oynanabilirlik mantığı diyaloglar üzerine kurulmuş. Bu yönüyle de macera oyunlarından nasibini almış Boiling Point. Diyaloğun gidişatını siz belirliyorsunuz. Örneğin, birinden para tahsil etmeye gittiniz; eğer karşınızdaki adama 'ya parayı verir misin kardeş yapma etme bak biz de ekmek parası için uğraşıyoruz hadi gözünü seveyim ver şu parayı' tarzında bir yaklaşım gösterirseniz emin olunki tatlı dil yılanı deliğinden çıkarmayacak ve avucunuzu yalayıp geri döneceksiniz. Fakat 'eğer parayı vermezsen seni hemen öldürürüm' gibisinden sert bir mizaç kullanırsanız parayı elinizde görme süresi 3 ila 5 saniyeyi geçmeyecektir. Sizin de anlayacağınız gibi oyun tamamen sizin kontrolünüz altında gözükse de yine de yapmak zorunda olduğunuz bir sürü şey var ve bunların dışına çıkmak gibi bir durum söz konusu değil. Örneğin editöre para verilecek deniyorsa ne yapıp edip para bulup vermelisiniz, aksi halde editörü tehdit edip gözünü korkutarak ya da öldürerek bir şey elde edemiyorsunuz. Oyunda özgürlük rüzgarları her bir yerden esse de yine de bir takım şeylere mecburi olarak bağlısınız. Bu da her oyunda özgürlüğün belirli bir yere kadar olduğunun göstergesi olsa gerek.

Şimdi sıra geldi oyunun canına okumaya (en sevdiğim şey). Oyundaki hatalar zincirinden bahsedeyim diyorum ama bilemiyorum kaç sayfa sürer. En iyisi ben tüm hatalardan derleme yapayım da bu hatalar kısmını 10 sayfaya sığdıralım. Şaka bir yana, oyunda yapılan hatalara inanmak gerçekten mümkün değil. Öyle ki, DOS oyunlarında dahi görmediğimiz hatalar bu oyunda mevcut. Şimdi okuyuculardan sen de amma abarttın yahu ne kadar acımasızsın diyenleri duyar gibiyim ama gerçekten arkadaşlar bir çay kaşığı kadar bile abartmıyorum. Oyunun diğer yönlerden aldığı tüm artı puanları bu inanılmaz hatalar götürüyor. Ne mi bu inanılmaz hatalar; dilimiz döndüğünce anlatalım.

Öncelikle oyundaki yüksek olarak tanımlanan yapay zeka neredeyse yok gibi. Karakterler bildiğiniz ağaçtan yontulma odun edasındalar. Hepsinde aynı cevap aynı söz aynı hareket. Hele bir yerde silah sesi duymaya görsünler, o andaki hareketlerini video haline getirseniz sıkıntılı anlarınızda size neşe kaynağı olurlar hiç şüphesiz. Sonra karakterlerin seslendirmesinde yapılan hatalar bizi 'oha' falan etmeye yetti ziyadesiyle. Örnek vermek gerekirse, karakterin konuşması gereken yerde ağzı hareket ediyor ama ses gelmiyor. Ortada bir sessizlik hakim oluyor. Bazen de karakter konuşurken onun sesi yerine dışarıdan bir otomobilin sesini dinliyoruz. Bu da ortaya çok komik sahnelerin çıkmasına neden oluyor.

Yapay zekanın sıfır olması karakterlerin hiçbir tercih yapmamasına yol açıyor. Hepsi robot gibi kendilerine belirlenen yolda ilerliyorlar; eğer önlerine bir şey çıkarsa günler haftalar geçse mümkünü yok hareket etmiyorlar. Araçlar yine aynı şekilde trafik canavarı diye tabir edilen o soyut kavramdan fazlasıyla nasibini almış durumdalar. Sürekli anlamsız kazalar yapıp oyunda trafik kilitlenmelerine yol açıyorlar. Bu da fazlasıyla can sıkıcı bir durum haline geliyor. Bu sorunların ana sebebi tabi ki yapay zekanın oyuna aktarılamayışı.

Hatalar bu kadarla da kalmıyor, hiç gereksiz yerde gereksiz saldırılara uğrayıp ölebiliyorsunuz. Örneğin belediye başkanı ile görüşürken ortamda bulunmayan bir kaplan nerden geliyorsa artık durduk yere size saldırıp sizi öldürebiliyor. Başkanı acaba bir kaplan mı koruyor, ne kadar zekice düşünmüşler diye iç geçiriyorsunuz fakat bir sonraki başkan ile buluşmanızda böyle bir şeye denk gelmiyorsunuz. Ortada ne kaplan oluyor ne de başka bir şey. Hatta öyle ki başkanı öldürüp çıkıyorsunuz kimsenin ruhu bile duymuyor. Korumanın kaplan olduğu konusunda hayal kırıklığına uğruyorsunuz kısacası. Yine aynı durum görev almaya giderken de başınıza gelebiliyor. Adamlardan görev almak için gidiyorsunuz, anlamsızca size ateş etmeye başlıyorlar. Oyunu bilenler 'sen harş diye adamların oraya dalarsan seni vururlar' diyebilir ama ben onlardan artık dostumuzun onayını aldıktan sonra saldırıya uğramış bir oyunzede olarak bu satırların ısrarla üstünde duruyorum. Hataların sonu gelecek gibi gözükmüyor. Son olarak da havada takılan insanlara ya da nesnelere şaşırırsanız korkmamanız gerektiğini hatırlatıp teknik detaylar kısmına giriş yapmak istiyorum.

Oyuna tam manasıyla sistem canavarı demek dahi belki de Boiling Point'e iltifat olur. Oyun gerçekten günümüz oyunları içersinde belki de en yüksek sistemi isteyen oyun. Tamam harita çok büyük, detaylar bir hayli fazla, yapılması gereken görevler ile falan bir hayli uğraşılmış ama bir oyun bu kadar da yüksek sistem istemez ki. Böylesine yüksek sistem isteyen bir oyunun bir sayfa boyunca yazılan hatası da göz önünde bulundurulursa puanlamada çok büyük bir negatif etki bıraktığı kesinleşiyor.

Oyunda grafikler detaylı ve güzel tasarlanmış. Karakter modellemelerine ise pek fazla özenilmediğinden çok detaylı olmamış. Genelde kıyafetleri ve tipleri aynı olmakla beraber yukarıdaki odun benzetmemin geçerliliğini tekrardan hatırlatmak istiyorum. Kasabaya gelince, en büyük artıyı hak eden unsur sanırım bu olmuş. Çok iyi ve detaylı planlanmış açıkçası. Gerek kasabaya bağlı olan yollar, gerek kasabanın iç yerleşimi ve düzeni vasatın üstünde ve ayakta duran özelliklerden bir tanesi. Ses konusuna gelince, karakter seslendirilmesindeki fiyaskoyu hatalar bölümünde aktarmıştım. Onun dışında dış ortamda bulunan sesler ve silah, araç gibi diğer yan sesler güzel olarak nitelendirilebilse de böylesi bir oyun için çok yetersiz olduğu kesin. Daha iyi bir çalışma ile çok daha iyi sesler ve grafikler oluşturabileceği kesin.

Farklı bir türün farklı bir yapımı olan Boiling Point çok büyük hatalara rağmen yine de denenebilir. Zira aldığı bütün iyi puanları gözümüzün içine sokulan hataların götürmesi dramatik bir durum. Keşke olmasaydı demekten başka yapabileceğimiz tek şey ise bu hataları düzelten gerekli yamaları beklemek. Kızım olmadan asla diyorsanız...
Boiling Point...

04-24-2015, 01:42 AM	#1
~~meltem~~ Senior Member Üyelik tarihi: Apr 2015 Mesajlar: 11.064	Boiling Point: Road to Hell Hep aklıma takılan enterasan bir soru olmuştur oyun senaryolarının nasıl tasarlandığı. Tıpkı sinema filmlerinde olduğu gibi karakterler yaratılır ve onlara özgü hayatlar biçilir. Bu aslında çok da zor bir şey gibi görünmese de bir çok aynı konuya sahip oyunlar ile rekabet edip kıyaslanacağınız düşünülürse ekstradan özel şeylere ihtiyacınız var demektir. Senesi kaç tam hatırlamıyorum ama Outlaws diye bir oyun düşmüştü oyun hayatıma. O zaman bende uyandırdığı o garip duygular hala aklıma gelir ve derin bir iç geçirir, özlem duyarım o oyuna. Beni etkileyen ise en çok senaryosu olmuştu Outlaws'ın. Belki de o zamana kadar yapılan oyunlar içersindeki en mükemmel senaryoya sahip olan oyundu Outlaws. Ana karakterimizin karısı öldürülüyor, kızı kaçırılıyor ve zaman intikam zamanı oluveriyordu birden. Kendinizi ana karakter ile bütünleştirip o ruh haline rahatlıkla girebileceğiniz ve size zarar verenlere kurşun sıkarken daha bir acımasız olma isteğinizi depreştiren bir spagetti western'di o. Zira aradan yıllar geçti ve bu senaryoya yakın bir çok oyun çıktı. Fakat beni yeniden Outlaws'a döndüren oyun Boiling Point: Road To Hell oldu. Boiling Point'te, asker emeklisi subayımız Paris'te yaşamaktadır. Günlerini Paris'te geçiren subayımız emekliliğin tadını çıkarmaktadır. Ama günlerden bir gün çalan telefon ile hayatı yeniden karışır. Kızı zor durumda olduğunu ve babasının yardımına ihtiyacı olduğunu söyler. Bu konuşmadan sonra bir daha kızına ulaşamayan ve kızından bir haber alamayan Soul Myers, kızının kaçırıldığının doğrulanması üzerine derhal kızının muhabir olarak görev yaptığı Güney Amerika'ya gider. Ana senaryo bundan ibaret gibi gözüküyor ilk bakışta. Kaybolan kızımızı bulmaya gidiyoruz ve bulmak için türlü maceralara atılacağız gibi bir ses geliyor içimizden. Ama hemen yanıldığımızı söylemek isterim. Çünkü esas amaç kızımızı bulmak da olsa adaletin işlemediği bu Güney Amerika kentinde biz de pisliğe fazlasıyla bulaşıp burada bir çok iş yapacağız. Zira belki de oyunun oynanmasını sağlayacak ana unsur bu olsa gerek. Tek bir hedefe değil yüzlerce hedefe ulaşmak zorundasınız. Vardığınız kasabada her türlü kanun dışı olay meydana gelmekte. Silah kaçakçılığı, uyuşturucu, gasp bu kanun dışı olaylardan bazıları. Yani kısacası bu kasabada her an her şey olabiliyor. Oyunda bize verilen özgürlüğünden sınırsız ötesi olduğu düşünülürse hangi işleri yapıp hangi konumda olacağımızı sadece biz belirleyeceğiz. Oyunun senaryosundan bahsettikten sonra ilk olarak dikkatimi çeken şey arayüz. Gayet güzel ve hoş tasarlanmış bir arayüz karşılıyor bizi. Oyuna başlama seçeneğini tıkladığımızda sistem gereksinimlerinin yüksek olmasından kaynaklanan birazcık uzun bir yükleme ekranına takılıyoruz. Yükleme bittikten sonra artık şehirdeyiz. Kasabada herkes birşeylerle meşgul. Kimisi gazete okuyor, kimisi meyve satıyor, kimisi banklarda oturup güneşleniyor yani tam anlamıyla herkes canlı ve bir uğraş içersinde. Size de bu canlı şehrin içerisinde bir yer edinmek kalıyor tabi ki. Aslında buraya kadar her şey gayet güzel, canımızı sıkan herhangi bir olay yok şu ana dek. (kızımızın kaçırılmasından başka) Yukarıda bahsettiğimiz üzere oyunda tek bir hedefe yönlendirilmiş vaziyette değilsiniz. Her şeyi yapmakta özgürsünüz. Kızınızı bulmak için yapmanız gerekenler ayrı bir bölümde diğer görevleriniz ayrı bir bölümde yer alıyor. Karakterimizin sahip olduğu envarterleri gösteren, kiminle ne diyalog kurduğumuzu cümle cümle yazan, hangi görevleri yapmamız gerektiğini belirten, kişisel ihtiyaçlarımız konusunda bize yardımcı olan çok detaylı bir oyun için menüsüne de sahibiz. Zira bu menüde harita bile unutulmamış. Kısaca, oyunun ilk anından son anına kadar her an yardımımıza koşacak bir menü bu. O tuşuna basarak da kolayca ulaşabiliyoruz karakter profilimize. Oyuna başladığınızda her ne kadar kendinizi bir FPS'de zannetseniz de aslında oyun tam anlamıyla bir kategoriye sığmıyor. Birkaç kategorinin homojen olarak dağılmasıyla oluşturulmuş bir yapım Boiling Point. Karakterimizin istekleri ve ihtiyaçları bakımından Sims edasıyla hazırlanmış bir gösterge var. Burada uyku durumu, alkol durumu gibi bir çok durumdan söz ediliyor. Zira bunların hepsinin de oyuna pozitif ya da negatif etkisi var. Örneğin uyku ihtiyacınız çok fazla ise karakterimiz tabiri caizse biraz avare oluyor. Yahut da alkolü biraz fazla kaçırdıysanız ortalığı bulanık görmeniz ve baş dönmesi yaşamanız da çok uzak bir ihtimal değil. Oyunda en çok dikkat etmemiz gereken durum diğer insanlarla ilişkilerimiz ve para durumumuz. Şehre ilk geldiğimizde maddi açıdan son derece zayıf bir karaktere sahibiz ve bu şehirde her şeyin başında para geliyor. Kimse sizden para almadan yol bile tarif etmiyor. Hani dini imanı para olmuş derler, o deyim sanki bu kasabada yaşayanlar için söylenmiş. Bu yüzden harcamalarınıza ve gelir durumunuza dikkat etmelisiniz. Para kazanmak istiyorsanız yapmak zorunda olduğunuz tek şey kirli işlere bulaşıp para kazanmak. Zira kızınızı kurtarma adına yapmanız gereken ilk görevde kızının çalıştığı derginin editörü sizden bir hayli yüklü bir para istiyor. Bu parayı denkleştirmeden editörden hiçbir bilgi koparamıyorsunuz. Para size sağlık hizmetlerinde ya da arabanıza yakıt olarak da lazım oluyor. Yani her şeyden çok paraya ihtiyacınız oluyor bu kesin. Diğer bir önemli unsur ise dengeler. Kurtlar vadisinden ağzımızda sakız olan bir kelime haline gelen dengeler bu oyunda gerçekten çok önemli bir yere sahip. Oyunda etkileşim halinde olacağınız 7 farklı kitle var. Bunlar hükümet yetkilileri, gerillalar, mafya, Hindistanlılar, çeteler, CIA ve siviller. Bu kitlelerin hepsi ile dengeli ilişkiler kurmak zorundasınız. Onlara nasıl davranırsanız, onlar da size aynı şekilde davranacaktır. Bu ikili ilişkileri gösteren bir bar oyunda ihtiyacınız olduğu zaman ortaya çıkıyor ve dengede misiniz, düşman mısınız yoksa dost musunuz hepsini görebiliyorsunuz. Kasabaya yabancı olduğumuzdan dolayı oyunun başlarında herkes ile dost geçinmeye çalışın. Eğer düşmanlarınızın sayısı artarsa hastaneyi sıkça ziyaret etmek zorunda kalacaksanız demektir. Düşmanlarınız sizi gördükleri yerde üstünüze çullanacaklardır. Bahsettiğim denge olayı bu tür hadiseler ile karşılaşmamanız açısından çok önemli.