meltem

Ninety-Nine Nights oyununun aslına bakarsanız baş parmaklarınızı kanatmak için hazırlandığını söylersem eğer yanlış bir giriş yapmış olmam herhalde Daha önce Koei firmasının oyunu olan Dynasty Warriors yada Phantagram’ın Kingdom Under Fire oyunlarını tecrübe etmiş olan oyuncular, bu yeni oyuna pek fazla yabancılık çekmeyecekler. Fakat daha önceki oyunlarda bir bölükle uğraştığınız halde, Ninety-Nine Nights’da yüzlerce düşmanla aynı anda çarpışacak ve iki saldırı tuşundan birisine etraftaki sürüsüyle düşmanı öldürene kadar basmaya devam edeceksiniz. Şimdiye kadar çıkmış olan XBOX 360 oyunlarına bakarak konsolun eşsiz gücünü hepimiz biliyor ve kabul ediyoruz. Bu anlamda düşününce aklıma neden sadece tuşlara basarak ilerleyebileceğimiz bir oyun yapıldığını düşünmekten kendimi alamıyorum.

KONU

Ninety-Nine Nights, insanlar ile goblinler ve kurbağa adamlar gibi kötü yaratıklar arasındaki bir savaşı konu alıyor. Fakat oyunun hikayesini destansı bir tek olayla sizlerin karşısına çıkartmıyor. Bunun yerine olaya birçok yönden bakmanızı sağlıyor. Oyuna tek bir karakteri kontrol ederek başlıyorsunuz. 17 yaşındaki Inphyy. Bu kızcağızın kendi hikayesi bir intikam ve öç alma hikayesi aslında. Amacınız yeterince güçlü bir ordu kurarak babanızı öldüren goblinlerin hepsini ortadan kaldırmak. Aynı zamanda oyunda ilerledikçe Inphyy’nin kendisinden yaşça büyük olan erkek kardeşi Aspharr’ı da kontrol edeceğiz. Aynı zamanda oyundaki renkli karakterlerden biri de, paralı asker komutanı Myifee. Oyunda bulunan her karakteri kontrol ettiğinizde onun hikayesini yaşıyorsunuz. İşin aslı konular birbirinden farklı da olup birbirleri ile çelişiyorlarmış gibi görünse de bir yerde anlıyorsunuz ki aslında hepsi tek bir konu etrafında yoğunlaşmış fakat o konuya farklı gözlerden bakmış. (ne demek istedim acaba )



Oynadığınız her karakter için yada her bölüm için hak ettiğiniz kadar puan alıyorsunuz. Bu puanları karakterinizi geliştirmek için kullanacaksınız. Oyunun konusunu bitirmeden önce şunu da söylemeden edemeyeceğim ki, Inphyy ve Aspharr ile oynadığınız bölümler tüm oyunun temel taşları niteliğinde. Oyunun tüm konusu onların etrafında dönüyor aslında. Diğer bir çok karakterin hikayeleri nispeten kısa. Uzun olanlarda zaten en fazla 6 bölümden oluşuyor.

GENEL ÖZELLİKLER

Birkaç tane açılabilir karakterin oynanılışı farklı olsa bile, oyunun genelinde oynanılış tekdüze. Oyunda iki tuşu kullanıyorsunuz. Bir saldırı tuşu birde yerine göre zıplama yada blok tuşu. X ve Y tuşlarına basarak değişik kombolar çekebiliyorsunuz. Özellikle etrafınızı saran onlarca düşman varsa yaptığınız kombolar ile onların havada uçuşmasını seyretmek keyifli olabiliyor. Yukarıda da söylediğim gibi oyunu oynadıkça kazandığınız tecrübe puanları seviyenizin artmasına ve karakterinizi geliştirmenize yardımcı oluyor. Oyunda seviyeniz arttıkça yaptığınız kombolarda gelişiyor. Daha uzun ve daha yıkıcı ve bir o kadar da göz alıcı kombolar oyuna zevk katıyor. Fakat daha uzun kombo demek, hareketlerin sıradanlaşması demek. Yani oyun boyunca sürekli yeni saldırılar göremeyeceksiniz ne yazık ki. Çoğu zaman yaptığınız hareketleri seyretmek yerine arkaplanda olanları gözlemlediğinizi fark edeceksiniz. Sonuç olarak yaptığınız 4 vuruşluk kısa kombolar sizi daha çok etkileyecek ve bana göre de daha üstünler.



Öldürdüğünüz her düşmandan kırmızı küreler topluyorsunuz. Bu minik kırmızı küreler süper saldırı metrenizi dolduruyor. Süper saldırı modunda öldürdüğünüz düşmanlardan mavi kürler alıyorsunuz. Bu mavi küreler de başka bir süper saldırı barını dolduruyor. Bu mavi barı doldurduğunuz zaman müthiş yıkıcı bir saldırı yaparak ekrandaki tüm düşmanları bir anda temizliyorsunuz. Oyundaki her karakterin kendisine has kombosu, silahları ve süper saldırıları mevcut. Fakat yinede yaptığınız her şeyin aynı olması (düşman öldürüp barlarınızı doldurmak ve oyunda ilerlemek) bir süre sonra sıkıntı verici olabilir.

Karakter seviyenizi arttırmanızın yanında, oyun alanlarında yerlere saçılmış olan itemleri de toplayabiliyorsunuz. Yerden daha yeni ve güçlü silahlar bile bulmanız mümkün olsa da, bulduğunuz silahlar sadece elinizdeki silahın daha güçlü versiyonu olmuyor çoğu zaman. Karakterinizin elinde birazcık farklı gözükse de, kombolarınızı değiştiremediği gibi oynanılışı da hiç etkilemiyor. Aynı zamanda topladığınız itemler karakterinizin gelişimini de sağlıyor.

Savaş alanındaki en güçlü ve donanımlı karakter olsanız bile, düşman sayısı o kadar fazla ki, birçok bölümde sizden başka iki grup asker birliğini de yönetiyorsunuz. Bir bölüme başlamadan önce, hangi tür askeri birliği yanınıza alacağınıza karar veriyorsunuz. Kılıç kuşanmış askerler mi, okçular mı, paralı askerler mi… oyuna başlamadan önce seçiyorsunuz. Aynı ekranda bu karakterleri kontrol ettiğimiz için, kontrol seçenekleri biraz sınırlı tutulmuş gibi geldi fakat, gereken yapılmamışta değil. Yanınıza aldığınız askerlere saldırı emri verebildiğiniz gibi, kendinizi korumanızı da emredebiliyorsunuz. Askeri birlikleriniz düşman öldürme konusunda biraz beceriksizler. Fakat, düşmanları üzerlerine çekip onları oyalama konusunda çok iyiler. Bu sayede arkalarına dolanarak onlara arkadan saldırabiliyorsunuz.



Oyundan birazda grafiksel olarak bahsedeyim. Tonlarca karakter bir anda aynı ekranda bulunabilmekte. Karşınızdan üzerinize gelen onlarca goblin görmek ilk başlarda etkileyici oluyor. Fakat onlarcası bir anda yüzlercesine dönüşünce, oyunun akış hızında bir düşme yaşanıyor. Bununla birlikte uzaktaki düşmanların modellemeleri biraz özensiz geldi bana. Hatta öyle ki, uzak tepelerden üzerinize koşan bir düşmanı genelde iki taneymiş gibi görüyorsunuz. Bununla birlikte, sizinde tahmin edebileceğiniz gibi düşmanların hepsi birbirinin tıpkısı. Zaten bundan daha fazlasını da beklemek biraz saçma olurdu. En azından şu anki teknolojiyi göz önüne alırsak. Çünkü oyunda gerçekten çok fazla düşman var. Düşmanlarınızın rütbesi ve zorluğu arttıkça görünüşü de değişiyor tabii ki fakat yeterli değil bana göre. En azından yaptığınız boss savaşları biraz daha etkileyici olabilirdi.

Oyunun camping modunu bitirmeniz çok fazla zamanınızı almayacak. Zaten kısa olan bölümlerin sayısı da kısa olunca kaçınılmaz bir sonuç olmuş bu. Eğer herhangi bir bölümde takılırsanız ve geçemeyeceğinizi düşünürseniz, her zaman geri bölümlere dönüp orada daha önce öldürdüğünüz düşmanları tekrar öldürerek karakterinizin seviyesini her zaman arttırabilirsiniz. Oyunun oynanılış süresini biraz daha arttırır ama bölümleri geçmenize çok yardımcı olur.

SON SÖZ

Son olarak oyunu tek bir cümle ile özetleyecek olursam, tek ekranda aynı zamanda yüzlerce karakteri görebilmek heyecan verici gibi görünse bile, Ninety-Nine Nights öyle çok derin bir oyun değil. Ne yazık ki, oyun boyunca aksiyon belli belirsiz yerlerde başlıyor ve genelde çok kısa sürüyor. Buda oyundaki heyecanı ve sürükleyiciliği ortadan kaldırıyor. Eğer boş vaktiniz varsa başka şeyler yaparak değerlendirmenizi öneririm…

Bol oyunlu günler dilerim…