OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05-19-2015, 06:30 AM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Lord of the Rings: The Battle for Middle-earth II

Yaşamınızın, tarzınızın, düşünce sisteminizin tam ortasına koyduğunuz olgular günün birinde popüler kültür ikonuna dönüşünce ve etrafınızdaki bir dolu insan bununla ilgili görüşlerini beyan etmeye başlayınca ister istemez insanın ruh halinde bir gerginlik, gereksiz bir tasa zuhur etmeye başlıyor. Tolkien gibi dünyanın önünde eğildiği bir dilbilimci ve edebiyat profesörünün ömrünü adadığı eseri şu an binlerce kişiye ekmek kapısı olmuş durumda. Electronic Arts’ın çaycısından, temizlik işçisine kadar bir “ihya olma” durumu sözkonusu.. Bizim elimize geçense iki tane berbat aksiyon oyunu, bir tane light RPG ve iki tane de strateji oyunu..Hatırlamadığım başka sinek yağı var mı?..



Açıkcası, EA sadece filmlerin değil kitapların da haklarını satın aldığından beri bu konuyla ilgili görüş beyan etmekten kaçındım. Two Towers oyununu oynadığım zaman kendimi gerçekten çok ama çok kötü hissetmiştim. Önümde duran modeller o ruhu yansıtmaktan çooook uzaktaydılar. Bir editörün başına gelebilecek en kötü şeydi bu: Yapımlara oyun gözüyle bakamıyordum.. Lord of the Rings adını taşıyan bir kahve fincanı bile olsa o derinliği, o müziği taşımak zorundaydılar çünkü.. Neyse fazla uzattım.. Siz bana bakmayın: Ben ilk film gelmeden önce müzikleri Blind Guardian yapsın diye yırtınıyordum zaten ..

Takıldığım internet forumlarından birinde arkadaşın biri şöyle bir beyanda bulunmuştu:
“Eğer ‘Yüzüklerin Efendisi’ roman üçlemesi bende bir fırtına etkisi yarattıysa, filmlerin etkisi sadece bir esintidir.” Sonuna kadar katıldığım bu saptama üzerinden EA, bu esintiyi arkasına aldı ve son filmin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen hala bir takım oyunlara, bir takım devam oyunları gelmekte..

Dürüst olacağım ilk Battle for Middle Earth oyununun CD’sini senaryodaki anlamsızlıkları ve mantıksal hataları görünce küfrü basıp bir kenara fırlatmıştım..Şu an oynamakta olduğum ve orjinal oyunun direk devamı olan Battle for Middle Earth II’nin farkı ise EA’in oyunu artık sadece filmlerden değil kitaplardan da beslenerek yapmış olması. Bakalım bu oynanışa nasıl ve ne şekilde yansıyor..




Orjinal oyunda rastladığımız ırklara ve kendilerine özgü birimlerine yenileri eklenmiş durumda: Elfler mükemmel okçular, cüceler devasa savaş makineleri yapabiliyorlar, goblinler ise örümceklere ve savaşta fazla olmaya odaklanarak farklarını ortaya koyuyorlar. Savaşlar Shire ve sadece kitapta bulabileceğiniz bir yer olan Dol Guldur gibi yerlerde cereyan ediyor. Ayrıca ilk oyundan tanıdığınız hemen herşey varlıklarını hala sürdürüyorlar.

Battle for Middle Earth II’da iki adet tek oyunculu seçeneğimiz bulunmakta. Oyunun türü strateji olmasına karşın o kadar da derinlemesine bir strateji kurmanızı gerektirmeyecek görevler silsilesi sizleri beklemekte. Muhtemelen şimdiye kadar oynadığınız strateji oyunlarında binlerce kez oynadığınız görevler bunlar. İlk oyun sizi ana üssünüzden uzaklaştırıp, bir kaç tane daha üs yapmaya zorluyordu. Doğal olarak birimleriniz bu üsleri de korumak için bölünmek zorunda kalıyorlardı. Yeni oyunumuzda daha çok, tek bir tane büyük ana üs yapıp bunu savunmaya odaklanıyorsunuz. Battle for Middle Earth II’nin strateji unsuru burada yatıyor: Ana üssü kur, savunmanı sağlamlaştır ve yapacağın devasa ordunla haritayı temizle..




Her EA oyununda olduğu gibi fazlasıyla yüzeysel kalan oynanışı kurtaran etmenlerden biri “kahramanlar” ve bunların kullanımı. Askerler, okçular ve atlılardan oluşan yaklaşık 20 veya 30 kişilik ordunuza kahramanları eklemeden savaşlarda pek fark yaratamıyorsunuz. Kahramanlarımız ise bir zamanlar çok az insanın bildiği, şimdi ise hepimize tanıdık olan Aragorn veya Witch King gibi karakterler. Doğal olarak normal birimlerden çok daha güçlüler ve elde edilmeleri biraz masraflı. Elbette savaşları, sözkonusu kahramanların özel güçlerini kullanarak çok daha rahat kazanabiliyorsunuz ancak bu güçleri kazanmanın da bir bedeli var. Bu noktada dikkatimi çeken bir güzellik ise yapay zekanın ciddi anlamda geliştirilmiş olması. Düşmanınız ordunuzun ya da üssünüzün zayıf noktasını bulup oraya saldırmakta oldukça başarılı. Savaş alanında sayıca illaki fazla olan Goblinlerin yanlardan saldırması gerçekten akıllıca..

War of the Ring modu ise zaman zaman keyifli anlar yaşatabiliyor oyuncuya. Tarafsız bakmaya çalışıyorum ancak bu mod iyi tasarlanmış olmasına karşın beni fazla sarmadı. Yüzüklerin Efendisi konusunda tutucu biriyim ve Orta Dünya’da bir kafama göre bir savaş senaryosu yazıp Samwise ve Frodo Hüküm Dağı’na yüzüğü götürmeye çalışırken ben de cücelerle elfleri kapıştırmaya meraklı değilim. Meraklı olan okurlarımız için bu modu kısaca anlatmaya çalışayım. Bir kaç tane değişik savaş senaryosu var ancak asıl amaç tüm Orta Dünya’yı ele geçirmek. Bunu ise eyalet eyalet savaşarak gerçekleştiriyorsunuz. Yeri gelmişken söylemek istiyorum: İlk oyunu oynarken Gandalf, Khazad-Dum köprüsünden aşağı düşmeyince oyuna son bir şans vermiştim. Oyunda o şansı Miğfer Dibi’nde karşıma Boromir’i çıkararak kullanmıştı..Oyunu oynamayı o noktada bırakmıştım. Sevmiyorum böyle garip senaryo değişimlerini.. Sizce de hafiften saygısızlık kokmuyor mu?..Herneyse.. Sonuçta bu modda siz istediğiniz bir ırkı kontrol ederken bilgisayar başka ırkları kontrol ediyor ve kafanıza göre takılıyorsunuz.




War of the Ring strateji modunda ekran Total War serisindeki diplomasi ekranını andırsa da o denli bir derinlik kesinlikle yok. Buradaki asli göreviniz alanları düzenlemek ve orduları harita üzerinde yerleştirmek. Her alan için iki adet bina noktası ve sadece dört bina seçeneğiniz var. Sizin vermeniz gereken bir kaç basit kararı ise şöyle örneklendirebiliriz:
Sınır topraklarınıza kışla kurarak buralarda asker barındırabilir, iç kısımlardaki topraklarınızda ise çiftlik gibi erzak ya da mühimmat sağlayacak binalar konuşlandırabilirsiniz. Ordular karşılaşınca savaşı isterseniz bilgisayara simule ettirip geçebilir, isterseniz gerçek zamanlı olarak kapışabilirsiniz.

Ancak bu noktada mantık dışı bir ayrıntı ile karşılaşıyoruz: Bir savaş esnasında büyük bir üs kurabilirsiniz. Ancak düşman bu alanı tekrar işgal edecek olursa binalarınızın hemen hepsi yok oluyor ve hepsini baştan inşa etmek durumunda kalabiliyorsunuz. Aynı durum savaş alanındaki ordularınız için de geçerli. Sadece strateji tahtası üzerinde ürettiğiniz birimler kalıcı..Yani savaş süresince ürettiğiniz birimler savaş bitince kayboluyorlar. Bu tip anlamsızlıklar bir strateji oyunu olarak Battle for Middle Earth II’yu feci şekilde baltalıyor.
Deniz savaşları ise iyi bir ekleme olarak göze çarpıyor. Ancak campaign modunda oldukça az karşımıza çıkarken, War of the Ring modunda ise hemen hiç deniz savaşı yapmıyoruz. Ayrıca sur yapıp istediğimiz noktalara savunma kuleleri dikebiliyoruz. Ancak bu iki yeni ünite çok çok zayıflar ve hemen yerle bir edilebiliyorlar. Ayrıca sadece yapımcıların size vermiş olduğu modellemelerle sınırlı kaldığınız bir kahraman yaratma sistemi de oyunda karşımıza çıkıyor. Burada oylanacak fazla bir şey yok. Kahramanınızı oldukça sınırlı bir kaç seçeneği kullanarak yaratıyorsunuz ve savaşta kullanabiliyorsunuz.




Oyunun en güçlü yanı ilk oyunda olduğu gibi çoklu oyuncu seçeneği.. Online olarak insanlarla, el yapımı Orta Dünya savaşları yapabileceğiniz mod burası..Burada (skirmish) kilit nokta haritadaki kaynak merkezlerini ele geçirmek ve bu şekilde yayılmak. Ayrıca War of the Ring modu çoklu olarak oynanabiliyor. Bu mod gerçekten uzun bir süre oynanabiliyor. Çoklu olarak oynasanız bile kaydınızı alıp kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Burada her ne kadar EA karşıtı bir oyuncu olsam da online sistemleri ve sunucu browserlarının işlerliği konusunda iyi çıkarmalarından dolayı haklarını teslim etmem gerekiyor. Öyle ki oyunda elde ettiğiniz tecrübe puanına göre rakiplerle karşılaşıyor ve asla online oyun bulmakta zorluk çekmiyorsunuz.
Battle for Middle Earth II orjinal oyuna grafiksel olarak çok bir şey katmıyor. Ancak biraz daha shader efektleri çalışıldığı ortada. Bu sayede birtakım yüzeyler daha parlak ve detaylı görünüyor. Ayrıca ışıklandırma ve gölgelendirme konusunda az da olsa göze çarpan geliştirmeler var. Grafik konusunda Electronic Arts’a diyeceğimiz olamaz. Bir oyunun makyajını yapmayı iyi bildikleri kesin.Ses efektleri ise gerçekten çok çok iyi ve Howard Shore’un inanılmaz kalitedeki çalışmaları oyun esnasında sürekli dönüyor. Ayrıca iyi bildiğiniz bir kaç karakterin seslerini duyduğunuz anda tüylerinizin diken diken olması olası..



The Battle for Middle Earth II öncülünden kanımca daha başarılı bir oyun olmasına karşın bünyemdeki yoğun Yüzüklerin Efendisi - Tolkien tutuculuğu ve EA karşıtlığı bu oyunu sevmemi engelliyor. Eğer filmleri sevdiyseniz ve hafif bir strateji oyunu istiyorsanız bu oyun tam size göre..Keşke senaryo daha derinlemesine oyuna aktarılsaydı ve oynanış üzerinde daha ayrıntılı çalışılsaydı demekten alamıyorum kendimi.. Şunu eklemeden yazıyı bitirmek istemiyorum:
Orta Dünya savaş olduğu kadar barıştır..
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:59 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35