OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05-22-2015, 01:57 PM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart B-17 Flying Fortress: The Mighty 8th

İşte bir simülasyon daha.. Firmalar aralarında anlaşıyorlar galiba, bazen aylarca tek bir oyun bile gelmez bazen de sürüsüne bereket piyasa simülasyon kaynar. Şu sıralar epey bir oyun var ortalıkta, ama hemen hepsi "son model" uçakları konu edinmekte. Bu ahval ve şerait içerisinde, B-17'den çok da umutlu değildim açıkçası. Dogfight'a giremiyorsanız 2. Dünya Savaşı konulu bir simülasyon oyunundan ne gibi bir zevk alabilirsiniz ki? Ama alıyormuşsunuz..

B-17'leri hemen herkes bilir, simülasyon manyağı olmasanız bile filmlerde falan muhakkak görmüşsünüzdür. "Uçan kale" namıyla maruf dev bombardıman uçakları.. Bunların pilotu olmaktan çok makineli tüfek yuvalarındaki bir asker olmanın daha ilginç olacağını düşünmüşümdür hep. Özellikle bu uçan devin tam altındaki küre şeklindeki tüfek yuvasında! İzlediniz mi bilmem ama Amazing Stories'de Spielberg'ün yönettiği kısa bir film vardı, bu yuvalardan birinde sıkışıp kalan ve iniş takımları açılmadığı için iniş sırasında parçalanacak bir askerin hikayesi anlatılıyordu. Biraz da beni çok etkileyen o filmin hatırına, "format istiyoom!" diye böğüren hard diskimin bir köşesine sokuşturmak suretiyle yükledim B-17'yi..

Yükleme sırasında kısacık bir de hikaye anlatılıyor; B-17'lerde görevli ve ağır bir şekilde yaralandıktan sonra tekrar görevinin başına dönen bir askerin hikayesi. Sizi gaza getirmesi muhtemel cümle hikayenin sonunda söyleniyor: Bu devler ne kadar hasar görürlerse görsünler her zaman eve dönmeyi başardılar! Bakalım biz de dönecek miyiz diye çift tıklıyoruz oyuna, zart diye cd bulunamadı diyor. Ama tam Alman'ına da Japon'una da Türkün gücünü gösterecekken bu ne şimdi? B-17'nin Türkiye'ye orijinal olarak gelmesi gibi bir şey söz konusu olmadığı için o sorunu da bir şekilde halledip geçiyoruz oyuna..

Hmm, arayüz biraz ilkel gözüküyor. Bu tarz arayüzlerden 101: Airborne in Normandy'den beri nefret ediyorum. Çok hantal ve kaba duruyorlar, tamam bu ciddi bir simülasyon ve fakat askerde değiliz ki.. Arayüzün "hazrol!" dermiş gibi bir hali var, ama ben tecilliyim komtanım kusura bakmayın. Çok mu zor biraz daha göze hitap eden bir menü hazırlamak?

Görevlere bakalım neler varmış.. Eveet, bir adet campaign'imiz bulunuyor. Sonrasında tarihi görevler ve eğitim görevleri var. B-17'leri uçurmanın boru olmadığını düşündüğümden, tıklıyorum eğitim görevine. Yine aynı ruhsuz görev menüsü, amacımın pistte tam bir tur atıp bitişinde flaplarımı açmamı emrediyor bana. Yerdeyken niye flap açıyorum ki gibi tuhaf bir ruh haliyle giriyorum göreve. Nispeten kısa bir yüklemenin ardından görev başlıyor, kokpitin içindeyim ve bana "hangi tuşa basılınca ne olacağını" söyleyen sesi bekliyorum. Onbeş dakika falan monitöre baktıktan sonra öyle bir sesin olmadığı ve olmayacağı anlaşılıyor, el yordamıyla tuşları öğrenmeye çalışıyorum. "Aha bu motorları çalıştırıyomuş" şeklinde bir cümle kurmama neden olan tuşu bulduktan sadece iki saniye sonra sağ kanattan göaarç şeklinde bir ses geliyor, nasıl becerdiysem kanadı piste çarpıp parçalamışım. Hemen görev sonrası ekran çıkıyor, askerliği yaktık anasını satayım şeklinde paranoyak düşünceler arasındayken her şeyi kendi kendime öğreneceksem göreve training adını vermenin nedeni ne demeyi de ihmal etmiyorum.. Aynı salaklık Steel Beasts'de de vardı, herkes 105 tuşun hepsini de bilerek geçmiyor monitör karşısına, bu ciddi simülasyonculara hitap eden bir oyun ve bu sebeple training'e yardımcı bir şey koymadık denebilir ve fakat madem öyle niye ayrıca training görevleri var? Ben her tuşu merak ettiğimde Esc'e basıp controls menüsüne girmek zorunda mıyım? Ayrıca bu oyun benim joystick'imi niye tanımıyor? Başlarım uçan kalenize de bombardımanınıza da gibi psikopat düşüncelerle oyundan derhal çıkıp uninstall yapıyorum, o gereksiz yere kapladığı yer bana başka oyunlar için lazım.

Bir hafta sonra falan, bilinçaltımdaki hain bir ses B-17'i uçurmayı başaramadığımı, Almanların şimdiye kadar kimbilir ne biçim ilerlediğini, bu sorumluluğu daha fazla taşıyamayacağımı fısıldıyor bana. O sesle fazla samimi olmamaya çalışsam da, aynı gün söve saya tekrar yüklüyorum B-17'i, bu sefer savaşı kazanmadan geri dönmek yok! Uçağıma "Hayber Kalesi" ismini takıp bu sefer eğitim veremeyen training görevlerini görmezlikten gelerek direk campaign'e giriyor ve sadece ondört saniye sonra görev sonrası brifing ekranına dönerek uçağı nasıl parçaladığımı bir de oradan izliyorum. Anlamsız yere sinir yapıp "bitecek lan bu oyun!" narasıyla çöküyorum oyunun başına, joystick'i efendi bir biçimde tanıtıp matematik çalışıyormuş gibi bir ciddiyetle sağa sola ufak notlar da alaraktan tüm tuş takımını ezberliyorum, bu esnada fondaki "manyak mısın oğlum sen!" şeklindeki ses de sinirimi bozmuyor değil.. Netice itibariyle, 105 tuşun hepsini de ezberlerseniz ancak uçabileceğiniz çıkıyor ortaya lakin bu beni engelleyemez!

En sonunda doğru dürüst oynayabiliyorum oyunu.. "İyi mi kötü mü" şeklinde bir değerlendirme beklediğinizin farkındayım. Şöyle diyelim, grafikler hiç fena değil, bu tür bir oyunda görebileceğinizin en iyisi belki de, fakat çok gerçekçi durmuyor. Bundan kastım bütün uçakların "pırıl pırıl" görünmesi. Bu tamamen kişisel bir değerlendirme ama, pırıl pırıl parıldayan uçaklardan hoşlanmıyorum, biraz daha "kirli" bir görüntü oyunu daha gerçekçi kılıyor. Her neyse, bu tamamen şahsi manyaklığım, netice itibariyle grafikler güzel. Kontrollere gelirsek, ancak içinizde bir türlü yatıştıramadığınız bir pilotluk hevesi varsa katlanılabilir çünkü 105 tuşun 105'i de ayrı şeylere yarıyor hatta kombinasyonları da eklersek tuş takımı 150'ye kadar çıkıyor. Sıkı simülasyoncular için bir sorun değil bu, ancak yeni başlayanlardansanız on dakika içinde sıkılacağınız bir gerçek. Elbette bir miktar "teknik" bilgi de gerekiyor, flapları açmanız gereken bir durumda "flap ne be?" diyorsanız zaten gidip FreeSpace oynayın.. Bir B-17'i uçurmak oldukça farklı bir deneyim, neticede akrobatik manevralar yapamıyor ve altınızdaki uçağa, kanat adamlarınıza ve makineli tüfekçilerinize güvenmek zorundasınız. Yani dogfight hayalleri kuruyorsanız sizi başka bir oyuna alalım.. Bu deneyimi sevip sevmeyeceğiniz tamamen size bağlı, hoşunuza gidebilir ama nefret de edebilirsiniz. "Ben pilotluktan anlamam kardeşim!" şeklindeki bir durumda, makineli tüfek yuvalarına geçmeniz de mümkün ama Millenium Falcon'daki gibi olmuyor haberiniz olsun!

Genel olarak kaliteli bir oyun denebilir, ancak sadece ve sadece "hardcore" simülasyonculara göre. Bir B-17'i uçurmak size çekici gelirse (bana geldi) benim yaptığım gibi oyuna 80 vereceksiniz demektir, ama bu duygudan nefret de edebilir, derhal Combat Flight Simulator'ünüzün başına da dönebilirsiniz. Bir deneyin derim, hoşunuza gidebilir. Yeni başlayanlar ise şimdilik Crimson Skies oynamaya devam etsinler.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:12 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35