meltem

Dedektif Sherlock Holmes, Sir Arthur Conan Doyle’un 1800’lü yılların sonlarına yaklaşırken İngiltere’de “Strand Magazine” adlı dergiye yazdığı öykülerin kahramanıydı. Macera yapıtları, içerisinde barındırdığı cinayetler, aşklar, entrikalar, esrarengiz olaylar ve gerilim, insanların merak güdülerini her zaman dürter. 1800’lü yılların sonlarında insanlar, merak duygularını tatmin etmek için Sir Arthur Conan Doyle’un öykülerini okumaya başladılar.

Zamanla Sherlock Holmes’i sevenlerin sayısı gittikçe artmaya başlar. O zamanlarda dergide yazılan bu öykünün karakterleri o kadar efsaneleşir ki, insanlar Shelock’un gerçekte yaşayan bir insan olduğunu düşünürler. Pek çok insan onun hikayesinde yaşadığı, gerçekte olmayan adresine mektuplar yazar.

İnsanlar tarafından bu kadar sevilen ve benimsenen bir karakter tabii ki bir oyuna dönüştürmeliydi. Oyun yapımcıları da işe el attılar. Sherlock Holmes: Case of the Rose Tatto, Riddle of the Stolen Crown Jewels, The Mystery of Mummy gibi seriler ile oyun severlerin karşısına çıktılar. Şimdi de karşınızda Secret of the Silver Earring. Yapımcılığını Frogwares’in, yayımcılığını ise Digital Jesters’ın üstlendiği bir Sherlock Holmes oyunuyla daha karşı karşıyayız. Bakalım neler yapmışlar.

Sherlock Holmes İş Başında...
Lord Cavendish Smith, Sherlock Holmes’e bir mektup yazar. Sir Bromsby’nin kızı Lavinia Bromsby’nin İsviçre’deki okulundan mezun olup tekrar İngiltere’ye dönüşünü ve 18. yaş gününü kutlamak amacıyla verdiği resepsiyona çeşitli nedenlerle katılamayacağını söyler; kendisinin yerine Sherlock’un katılmasını ister. O da bu teklifi geri çeviremeyeceği için yanına Dr. Watson’u da alarak kutlamanın yapılacağı Sherringford Salonu’na gider. Toplantı sırasında Sir Bromsby açılış konuşmasını yaparken biri ona ateş eder. Sir Bromsby yere yığılır ve ölür. Bu esrarengiz cinayeti soruşturmak ve sırları gün ışığına çıkarıp katilin kim olduğunu bulmak için ailenizin dedektifi sahneye girer ve perde emrinize açılır... Oyunun hikayesi ve özellikle kurgusu o kadar iyi ki tüm oyun boyunca sık sık katilin kim olduğuna dair olan fikrinizi, tahmininizi değiştirecek olaylarla karşılaşacaksınız. Bir ipucu bulacaksınız ya da biriyle konuşacaksınız ve ardından elinizdeki fikirlerin ve tahminlerin hepsi uçup gidecek. Oyunun başına dönmüş gibi hissedeceksiniz. Ancak oynayıcının karşılaşacağı bu kötü durum da düşünülmüş. Oyun boyunca tıpkı Doyle’ın gerçek hikâyelerinde olduğu gibi konuştuğunuz kişilerle ilgili ve bulduğunuz deliller ve ipuçlarıyla ilgili notlar tutturacaksınız. Tutturacaksınız dedim çünkü bu işi sizin yerinize her zaman yanınızda bir evrak çantası gibi taşıdığınız Dr. Watson yapacak. Oyun boyunca Dr. Watson ile temas hâlinde olacaksınız.
Oyun iki CD. Oyunu bilgisayarınıza kurduktan sonra karşınıza çıkan ana menü, tüm oyunlardaki gibi. Options bölümünde altyazı ve çözünürlük de olmak üzere birçok ayarı kendi isteğinize göre yapabiliyorsunuz. Yeni oyunu seçtiğinizde muhteşem grafik desteğiyle demoyu izledikten sonra oyun başlıyor. Oyunun geçtiği mekanlar en ince ayrıntısına kadar çizilmiş. Masalar, sandalyeler, döşemeler, peçeteler... Size sanki gerçek bir mekandaymışsınız hissini veriyor. O kadar rengarenk, parlak ve canlı renkler kullanılmış ki, oyunu oynayan kişinin memnun kalmaması mümkün değil. Ara yüz oldukça hoşuma gitti. Sanki dantel işlemesi gibi... Her menüde, envanterinizde, konuşmaların yapıldığı ekranda, her yerde motiflerle karşılaşıyorsunuz. Not tutturduğunuz defter bile oldukça süslü. 1800’lü yılların dekoratif sanatı oyuna mekanların, karakterlerin kıyafetlerinin yanı sıra menüleriyle de yansıtılmaya çalışılmış. Gayet de hoş olmuş. Sağ klik ile envanterinize ulaşıyorsunuz. Envanterinizin sol köşesinde not defteriniz var. İmleciniz, görmeniz gereken bir nesnenin üzerine geldiğinde eldiven şeklini alıyor. Bulmanız gereken nesneleri, mekanlardaki fazla ayrıntı nedeniyle bulmakta zorlanıyorsunuz. Bazen bulmanız gereken eşyayı görseniz bile ona ulaşamıyorsunuz. Çünkü karakter etraftaki başka bir nesneye takılıp kalıyor. Bu affedilir gibi değil.

Oyun boyunca tüm konuşmaları yapmak zorundasınız. Öyle yerler var ki konuşmayı yapmadan bölümü bitiremiyorsunuz. Bu da yabancı dili iyi olmayan oyun severleri oldukça zora sokacak bir durum. Olanı biteni anlamadan bölümü geçemiyorsunuz. Zaten ne olup bittiğini anlamayan oyuncu, bir de kahramanın oraya buraya takıldığını görünce oyunu oynamayı bırakacaktır. Çünkü oyun onun için çoktan bitmiştir. Özellikle Dr. Watson ile oynadığımız bahçe bölümünde yerde bir sigara izmariti bulmamız gerekiyor. Ancak karşı tarafımızda konuştuğumuz karakter oradan çekilmek bilmediği için de izmariti bulana kadar denemediğimiz duruş pozisyonu kalmıyor. Ayrıca izmariti bulamazsanız içeriye tekrar girme şansınız da yok. Bir oyun ancak bu kadar zor oynanır hâle getirilebilirdi. Konusu, grafikleri bu kadar iyi olan bir oyun sırf bu yüzden oynanırlık oranını düşürüyor. Bu arada söylemeden edemeyeceğim. Oyun boyunca sınavlara tabi tutulacaksınız. O sınavları geçerseniz bölüm atlayacaksınız. Bu nedenle bu oyun sizi oldukça zorlayacak.

Çok az macera oyununun çıktığından yakınıp durduk şimdiye kadar. Ancak Özellikle 2005 yılı, macera oyunları bakımından oldukça bereketli geçti. 2006 yılı da bereketli geçeceğe benziyor. Çünkü çıkmasını beklediğimiz oyunlar çok çok iyi olacağa benziyor. Bir Bénoit Sokal klasiği Paradise, Broken Sword 4: The Angel of Death, Runaway 2 gibi şeceresi tüm oyun severler tarafından bir kült hâline gelen oyunlar sabırsızlıkla bekleniyor. Beklenenler arasında Sherlock Holmes: The Awaken da var. Bakalım çıkacak oyun bir öncekinden ne kadar farklı ya da ne kadar iyi, hatasız, ne kadar oynanabilir olacak. Siz de Sherlock Holmes: The Silver Earring’i oynayın ki yenisi çıktığında eskisiyle karşılaştırabilesiniz.