Wolfenstein The Old Blood İncelemesi!

~~meltem~~ · 09-09-2015, 03:55 PM

Blazkowicz Son Olarak Efsane Wolfenstein Kalesinde…

Oyun tarihine bakıldığında birçok yenilikler 2000 yılından sonra büyük bir hızla artarken 2000 yılından önce piyasaya çıkan birçok oyunsa tarihin tozlu raflarındaki yerini almıştı. Geçen bu sürede de iki boyutlu oyundan üç boyutlu oyuna geçişi ise başarı bir şekilde taşımış çok az oyun bulunmaktaydı. Bu oyunlar içinde gösterilebilecek ilk üç boyutlu FPS oynanış biçimine sahip ve neredeyse artık bir efsane olan oyunlardan biri de hiç şüphesiz Wolfenstein’dı.

Oyun dünyasına id Software’in geliştirdiği 1992 tarihinde Wolfenstein 3D olarak girmiş gibi gözükse de aslında 1981 tarihinde oyunun ilk geliştiricisi olan Muse Software “Castle Wolfenstein” adlı oyunla oyun dünyasına ilk girişini yapmıştı. Bu oyunlar şu an mazide kalsa da 2001 tarihinde Return the Castle Wolfenstein oyunu ile oyun dünyasına dönüş yapan oyunun bugünlere kadar geleceğini kim bilebilirdi ki. Return the Castle ile başlayan doğaüstü mistik güçleri oyunda ön planda tutulması oyunun bugünkü rotasını da adeta belirlemişti.

2009 tarihinde Wolfenstein adıyla Ravensoft’un aralarında bulunduğu üç farklı geliştiriciyle mistik güçlerin etkisine sadık kalarak yoluna kaldığı yerden devam eden oyun, 20 Mayıs 2014 tarihinde Wolfenstein: The New Order adıyla Machine Games’in geliştirdiği oyunla 2009’da çıkan oyunun senaryosu ile bağlantılı olarak hem teknoloji hem de oyun dinamikleriyle çok yol kat etmiş olarak karşımıza çıkmıştı. Son olarak 5 Mayıs 2015 tarihinde Microsoft Windows, PlayStation 4 ve Xbox One platformları için piyasaya sürülen Wolfenstein: The Old Blood ile The New Order serisinden önceki olayları oyuncularına yaşatmıştı.

Wolfenstein’ın son oyunu “The Old Blood”un konusu ise kısaca şöyle:

The New Order serisinde herkesin nefretini kazanan Deathshead lakabıyla nam salmış General Wilhelm Strasse’nin yerini belirten belgeleri bulmak için Arkeolojik araştırmalar yapan ve Deathshead’in yerini bilen kadın SS Subayı Helga von Schabbs’ın elinde bulunan gizli belgelere ulaşmak için Blazkowicz ile Wesley adında nazilerin içlerine sızmış bir ajanla meşhur Wolfenstein kalesine sahte kimliklerle giriş yaparlar. Sessizce bitirilmesi gereken görevde işler yolunda gitmez ve kısa sürede yakalanırlar. Bundan sonra Blazkowicz’in yapabildiği en iyi şey olan nazileri eze eze kaleden çıkmaya çalışmak olacaktır. Oyunda BJ (Blazkowicz) gözlerini zindanda açar. Kaçmak için tırmanırken tuttuğu demir su boruları parçalanır ve olduğu yere düşer. Ve Wolfenstein: The Old Blood’un macerası da bundan sonra başlar.

Oyun mekan olarak iki yerde geçiyor. İlkinde kalede nazi askerlerine karşı savaş vererek kaleden kaçarken sonrasında paranormal olayların yaşandığı Wulfburg kentinde de BJ’in amansız mücadelesi oyunda kaldığı yerden devam ediyor.

Oyuna geçersek

Oyunun daha önceki serilerini oynayanlar bilirler. Hiç silahı olmasa da yanından eksik etmediği bıçağını elinde çevire çevire kestiği nazilerin sayısının haddi hesabı yoktur fakat bu oyunda bıçağın yerini tam manasıyla su borusu almış durumda. Hemen hemen her türlü zor durumdan BJ’yi bu metal su boruları kurtaracak. Genelde duvara tırmanırken kullanacağınız boruları birleştirip kilitli kapıları açacak hatta nazileri bile avlamanızda en büyük yardımcısı olacaktır.

Oyunun oynanış biçimi bir önceki oyun ile aynı ama yeni oynanış stilleri de eklenmiş. Bunlardan belki en çok öne çıkanı gizlilik öğesi. Oyunun bazı bölümlerinde, bir önceki seride arkadan yaklaşarak bıçak darbesiyle nazi askerlerini indirerek ilerlerken bu oyunda kimseye fark ettirmeden bir mekandan başka bir mekana geçerek ilerleyebilirsiniz. Bir diğer yenilik ise alarm, fark edildiğinizde çalan alarmı kapatmak için alarm kutusu aramanıza artık gerek yok. Çünkü oyun içinde karşınıza çıkacak SS subaylarını ne kadar çabuk öldürürseniz başınıza o kadar az asker toplanacaktır. Zaten oyun SS subaylarının hangi mesafede olduğunu da ekranın sağ üst köşesinde gösteriyor.

Can ve zırh yüzdeleriniz oyun içinde düşerse FPS oyunlarının olmazsa olmazı çevreden toplayacağınız ilk yardım paketleri ve çevredeki metal eşyaları toplayarak can ve zırh yüzdelerinizi çok çabuk bir şekilde yeniden yükseltebilirsiniz. Oyunda karşınıza çıkacak elektrik kablolarına bağlı robot askerleri haklamanız aslında çok kolay ancak adeta başkalaşım geçirmiş nazilerin çeşit bakımından çok, süper asker ve komandolarını haklamanız bir o kadar da zor olacaktır. Tabi Wolfenstein klasikleri de unutulmamış Drone’lar zaman zaman karşınıza çıkarak oyun içerisinde ağır hasarlar verecek, iki boyutlu oyundan kalma bir gelenek olan köpek maması ise menülerin yine en başında yer alıyor. İki boyutlu oyun demişken dinlenme noktalarında uyuyorsanız kabuslarınızda 2 boyutlu ve elinizde silahla oda oda gezip yine nazi öldürüyor olacaksınız. Yani ilk oyunlar unutulmamış ve oyun içinde nostaljik dakikaları da böylelikle yaşayabilirsiniz. Oyunda artık şu sıralar hemen her FPS oyununda gördüğümüz “Zombileri” yani zombi nazi askerlerine de doyacaksınız. Çevreden toplayacağınız altın item ve haritalarla BJ’in becerilerini geliştirebilir ve kasvetli Wolfenstein kalesinde yolunuzu rahatlıkla bulabilirsiniz. Ayrıca BJ’in kadim dostu Fergus ise oyunun sonunda kısa bir sürede olsa görünecek ve The New Order oynadıysanız maceranın nereden başladığını da artık bileceksiniz.

Oyunun grafikleri Wolfenstein: The New Order serisiyle aynı grafik motoruyla yapıldığı için beklentileri yüksek tutmayın. Yine de oyunun grafikleri bir önceki seriden bir derece daha iyi. Grafik kaplamalarındaki sorunlarsa azda olsa devam ediyor. Kaplamalarda gösterilen bazı özensizlikler oyun içinde bariz bir biçimde görünüyor. Ancak oyunun oynanış dinamikleri, öyküdeki akıcılıkla sinematik geçişlerin uyumu oyunun iyi yanlarından biri ve sadece bunlar için bile oynanabilir. Bir önceki serinin oyun müziklerini besteleyen Mick Gordon bu oyunda da başarısını perçinleyip oyunun atmosferine çeken viyolonsel ve mandolin enstrümanlarını piyanoyla birleştirerek oyuncularına oyuna çabuk adapte eden oyun içi müziklere imza atmış.

Son olarak FPS aksiyon ve macera oyunlarını sevenlerin büyük bir keyifle oynayabileceği FPS oyun tarihinde ilklere attığı imza ve alternatif bir tarih olarak adlandırılabilecek bir zamanda geçen Wolfenstein: The Old Blood ilk 3 boyutlu oyunlar arasındaki hatırı sayılır yerini oyuncularına hala unutturmuyor. Şimdiden iyi oyunlar…

Minimum Sistem Gereksinimleri

İşletim Sistemi: 64-bit Windows 7/Windows 8
İşlemci: Intel Core i5-2500 veya 3.3 GHz / AMD FX-8320 @ 3.5 GHz
Ram: 4 GB RAM
Ekran Kartı: NVIDIA GeForce GTX 560 / AMD Radeon HD 6870 (1GB VRAM)
Sabit Disk: 38 GB boş alan

Önerilen Sistem Gereksinimleri

İşletim Sistemi: 64-Bit Windows 7/Windows 8
İşlemci: Intel Core i7 / AMD FX-8350
Ram: 8 GB RAM
Ekran Kartı: NVIDIA GeForce GTX 660 / AMD Radeon R9 280 (3GB veya fazlası VRAM)
Sabit Disk: 38 GB boş alan

Oyunun Künyesi

Geliştirici: Machine Games
Yayıncısı: Bethesda Softworks
Platform: Microsoft, Windows, PlayStation 4, Xbox One
Çıkış tarihi: 5 Mayıs 2015
Tür: FPS, aksiyon ve macera
Mod: Tek oyuncu

09-09-2015, 03:55 PM	#1
~~meltem~~ Senior Member Üyelik tarihi: Apr 2015 Mesajlar: 11.064	Wolfenstein The Old Blood İncelemesi! Blazkowicz Son Olarak Efsane Wolfenstein Kalesinde… Oyun tarihine bakıldığında birçok yenilikler 2000 yılından sonra büyük bir hızla artarken 2000 yılından önce piyasaya çıkan birçok oyunsa tarihin tozlu raflarındaki yerini almıştı. Geçen bu sürede de iki boyutlu oyundan üç boyutlu oyuna geçişi ise başarı bir şekilde taşımış çok az oyun bulunmaktaydı. Bu oyunlar içinde gösterilebilecek ilk üç boyutlu FPS oynanış biçimine sahip ve neredeyse artık bir efsane olan oyunlardan biri de hiç şüphesiz Wolfenstein’dı. Oyun dünyasına id Software’in geliştirdiği 1992 tarihinde Wolfenstein 3D olarak girmiş gibi gözükse de aslında 1981 tarihinde oyunun ilk geliştiricisi olan Muse Software “Castle Wolfenstein” adlı oyunla oyun dünyasına ilk girişini yapmıştı. Bu oyunlar şu an mazide kalsa da 2001 tarihinde Return the Castle Wolfenstein oyunu ile oyun dünyasına dönüş yapan oyunun bugünlere kadar geleceğini kim bilebilirdi ki. Return the Castle ile başlayan doğaüstü mistik güçleri oyunda ön planda tutulması oyunun bugünkü rotasını da adeta belirlemişti. 2009 tarihinde Wolfenstein adıyla Ravensoft’un aralarında bulunduğu üç farklı geliştiriciyle mistik güçlerin etkisine sadık kalarak yoluna kaldığı yerden devam eden oyun, 20 Mayıs 2014 tarihinde Wolfenstein: The New Order adıyla Machine Games’in geliştirdiği oyunla 2009’da çıkan oyunun senaryosu ile bağlantılı olarak hem teknoloji hem de oyun dinamikleriyle çok yol kat etmiş olarak karşımıza çıkmıştı. Son olarak 5 Mayıs 2015 tarihinde Microsoft Windows, PlayStation 4 ve Xbox One platformları için piyasaya sürülen Wolfenstein: The Old Blood ile The New Order serisinden önceki olayları oyuncularına yaşatmıştı. Wolfenstein’ın son oyunu “The Old Blood”un konusu ise kısaca şöyle: The New Order serisinde herkesin nefretini kazanan Deathshead lakabıyla nam salmış General Wilhelm Strasse’nin yerini belirten belgeleri bulmak için Arkeolojik araştırmalar yapan ve Deathshead’in yerini bilen kadın SS Subayı Helga von Schabbs’ın elinde bulunan gizli belgelere ulaşmak için Blazkowicz ile Wesley adında nazilerin içlerine sızmış bir ajanla meşhur Wolfenstein kalesine sahte kimliklerle giriş yaparlar. Sessizce bitirilmesi gereken görevde işler yolunda gitmez ve kısa sürede yakalanırlar. Bundan sonra Blazkowicz’in yapabildiği en iyi şey olan nazileri eze eze kaleden çıkmaya çalışmak olacaktır. Oyunda BJ (Blazkowicz) gözlerini zindanda açar. Kaçmak için tırmanırken tuttuğu demir su boruları parçalanır ve olduğu yere düşer. Ve Wolfenstein: The Old Blood’un macerası da bundan sonra başlar. Oyun mekan olarak iki yerde geçiyor. İlkinde kalede nazi askerlerine karşı savaş vererek kaleden kaçarken sonrasında paranormal olayların yaşandığı Wulfburg kentinde de BJ’in amansız mücadelesi oyunda kaldığı yerden devam ediyor. Oyuna geçersek Oyunun daha önceki serilerini oynayanlar bilirler. Hiç silahı olmasa da yanından eksik etmediği bıçağını elinde çevire çevire kestiği nazilerin sayısının haddi hesabı yoktur fakat bu oyunda bıçağın yerini tam manasıyla su borusu almış durumda. Hemen hemen her türlü zor durumdan BJ’yi bu metal su boruları kurtaracak. Genelde duvara tırmanırken kullanacağınız boruları birleştirip kilitli kapıları açacak hatta nazileri bile avlamanızda en büyük yardımcısı olacaktır. Oyunun oynanış biçimi bir önceki oyun ile aynı ama yeni oynanış stilleri de eklenmiş. Bunlardan belki en çok öne çıkanı gizlilik öğesi. Oyunun bazı bölümlerinde, bir önceki seride arkadan yaklaşarak bıçak darbesiyle nazi askerlerini indirerek ilerlerken bu oyunda kimseye fark ettirmeden bir mekandan başka bir mekana geçerek ilerleyebilirsiniz. Bir diğer yenilik ise alarm, fark edildiğinizde çalan alarmı kapatmak için alarm kutusu aramanıza artık gerek yok. Çünkü oyun içinde karşınıza çıkacak SS subaylarını ne kadar çabuk öldürürseniz başınıza o kadar az asker toplanacaktır. Zaten oyun SS subaylarının hangi mesafede olduğunu da ekranın sağ üst köşesinde gösteriyor. Can ve zırh yüzdeleriniz oyun içinde düşerse FPS oyunlarının olmazsa olmazı çevreden toplayacağınız ilk yardım paketleri ve çevredeki metal eşyaları toplayarak can ve zırh yüzdelerinizi çok çabuk bir şekilde yeniden yükseltebilirsiniz. Oyunda karşınıza çıkacak elektrik kablolarına bağlı robot askerleri haklamanız aslında çok kolay ancak adeta başkalaşım geçirmiş nazilerin çeşit bakımından çok, süper asker ve komandolarını haklamanız bir o kadar da zor olacaktır. Tabi Wolfenstein klasikleri de unutulmamış Drone’lar zaman zaman karşınıza çıkarak oyun içerisinde ağır hasarlar verecek, iki boyutlu oyundan kalma bir gelenek olan köpek maması ise menülerin yine en başında yer alıyor. İki boyutlu oyun demişken dinlenme noktalarında uyuyorsanız kabuslarınızda 2 boyutlu ve elinizde silahla oda oda gezip yine nazi öldürüyor olacaksınız. Yani ilk oyunlar unutulmamış ve oyun içinde nostaljik dakikaları da böylelikle yaşayabilirsiniz. Oyunda artık şu sıralar hemen her FPS oyununda gördüğümüz “Zombileri” yani zombi nazi askerlerine de doyacaksınız. Çevreden toplayacağınız altın item ve haritalarla BJ’in becerilerini geliştirebilir ve kasvetli Wolfenstein kalesinde yolunuzu rahatlıkla bulabilirsiniz. Ayrıca BJ’in kadim dostu Fergus ise oyunun sonunda kısa bir sürede olsa görünecek ve The New Order oynadıysanız maceranın nereden başladığını da artık bileceksiniz. Oyunun grafikleri Wolfenstein: The New Order serisiyle aynı grafik motoruyla yapıldığı için beklentileri yüksek tutmayın. Yine de oyunun grafikleri bir önceki seriden bir derece daha iyi. Grafik kaplamalarındaki sorunlarsa azda olsa devam ediyor. Kaplamalarda gösterilen bazı özensizlikler oyun içinde bariz bir biçimde görünüyor. Ancak oyunun oynanış dinamikleri, öyküdeki akıcılıkla sinematik geçişlerin uyumu oyunun iyi yanlarından biri ve sadece bunlar için bile oynanabilir. Bir önceki serinin oyun müziklerini besteleyen Mick Gordon bu oyunda da başarısını perçinleyip oyunun atmosferine çeken viyolonsel ve mandolin enstrümanlarını piyanoyla birleştirerek oyuncularına oyuna çabuk adapte eden oyun içi müziklere imza atmış. Son olarak FPS aksiyon ve macera oyunlarını sevenlerin büyük bir keyifle oynayabileceği FPS oyun tarihinde ilklere attığı imza ve alternatif bir tarih olarak adlandırılabilecek bir zamanda geçen Wolfenstein: The Old Blood ilk 3 boyutlu oyunlar arasındaki hatırı sayılır yerini oyuncularına hala unutturmuyor. Şimdiden iyi oyunlar… Minimum Sistem Gereksinimleri İşletim Sistemi: 64-bit Windows 7/Windows 8 İşlemci: Intel Core i5-2500 veya 3.3 GHz / AMD FX-8320 @ 3.5 GHz Ram: 4 GB RAM Ekran Kartı: NVIDIA GeForce GTX 560 / AMD Radeon HD 6870 (1GB VRAM) Sabit Disk: 38 GB boş alan Önerilen Sistem Gereksinimleri İşletim Sistemi: 64-Bit Windows 7/Windows 8 İşlemci: Intel Core i7 / AMD FX-8350 Ram: 8 GB RAM Ekran Kartı: NVIDIA GeForce GTX 660 / AMD Radeon R9 280 (3GB veya fazlası VRAM) Sabit Disk: 38 GB boş alan Oyunun Künyesi Geliştirici: Machine Games Yayıncısı: Bethesda Softworks Platform: Microsoft, Windows, PlayStation 4, Xbox One Çıkış tarihi: 5 Mayıs 2015 Tür: FPS, aksiyon ve macera Mod: Tek oyuncu