OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Tam Oyun Çözümleri

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04-11-2016, 05:23 PM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Return to Castle Wolfenstein

ID Software adlı firmanın 1992 yılında piyasaya sürdüğü "Wolfenstein" adlı oyun şu anda dünyada en popüler oyun türü olan First Person Shooter'ların atasıydı. Aradan neredeyse koccaman bir 10 yıl geçti, çok şey değişti (11 Eylül sonrasında sadece 10 yıl süren soğuk savaş sonrası dönemin sonrasına bile geçtik!) ancak FPS - Aksiyon hala en iyisi...

Bir "ilk" olan Wolfenstein'a tribute niteliğinde olacak oyunun da yine bir "ilk" olması gerekiyordu: Buna yaklaşıldı...

Birkaç gün önce elime ulaşan "Return to Castle Wolfenstein" şu yorumu hakediyor: 2001 içinde tarzları her ne kadar farklı olsa da Max Payne'le birlikte çıkan en iyi oyun... Benim gibi Counter Strike, Red Faction, Quake vb. Multiplayer oyunlara dalanlara Max Payne iyi bir single player FPS dopingi olmuştu, ancak konusu kısaydı, hatırlayacaksınız oynamaya doymadan oyun bitiveriyordu.

Half-Life serisi, Thief 2 vb. gibi oyun dünyasındaki dev adımlara bu oyunla gerek grafik, gerek ses, gerek yapay zeka her açıdan yeni bir adım daha eklendi diyebiliriz.

İlk önce konu: Kahramanımız BJ Blaskowitz bir Gizli Operasyonlar Bürosu (OSA - CIA'nın atası) personeli olarak görev başına dönüyor. Oyun başlarken konu, tıpkı Starcraft, Diablo vb. ayarında şaheser bir introyla özetleniyor: 10'ncu yüzyılın karanlık savaş alanlarında terör yaratan "Kara Prens" Henry The Fowler (ya da kısaca Heimlich), bir büyücü tarafından ebediyen çıkmamak üzere yerin dibine hapsediliyor. Ancak tıpkı Indiana Jones serilerinde olduğu gibi, 1943 yılında Hitler'in sağkolu olan SS Komutanı Himmler, bu karanlık savaşçının karanlık güçlerini ele geçirmek için Heimlich'in mezarını aramaya koyuluyor. Amerikan İstihbarat Servisi OSA, durumu farkediyor ve BJ Blaskowitz ve bir ajanı daha bölgeye gönderiyor.

Ancakkkk, BJ ve arkadaşı esir düşüyor, sadist Nazi işkencecileri tarafından bir güzel parlatılıyor. Oyun zaten BJ'in Wolfenstein'den kaçışıyla başlıyor. Gerisini oynayıp görün.

Nazilerin, "Ari Irk" sapıklığının da ötesine gidip insan genetiği, mutasyon vb. üzerinde çalışma yaptıkları tarihe karanlık bir sayfa olarak geçti. Grey Matter oyunu yaratırken, Naziler ve özellikle Himmler tarafından yapılan yüzlerce gizli projeyi inceledi. Tarihin en sadist - manyaklarından biri olan Himmler'in eski tarikatlara vb. merakı da oyuna mükemmel olarak yansıtılmış ve oyunun konu akışını belirliyor. Oyun Himmler'in ölüleri dirilttiği, insan üzerindeki mutasyonlarında başarılı olduğu iddiası üzerine kurulu... Çok önemli bir detay daha: BJ Blaskowitz, gerçekten bir OSA üyesiydi, Himmler'in deneylerini araştırmak için cidden Almanya'ya gönderildi, operasyonlara katıldı ve hakkındaki bilgiler Amerikan hükümeti tarafından aradan onyıllar geçmiş olsa bile GİZLİ tutuluyor.

Oyun büyüklük ve uzunluk açısından tek kelimeyle "epik" bir çalışma. 25 civarında seviye, seviyelerden önce gerçeğe yakın kalitede cutscene'ler... Ormanlık alanlar, mezar ve türbeler, İkinci Dünya Savaşı'nın dehşetinden payını almış hayalet kentler... Almanların Londra'yı yakıp yıktığı V2-V3 roket fabrikaları, gizli araştırma üsleri, işkenceci doktorlar...

Cheat yapmadığınız sürece elinize silahı alıp düşmana kafadan giremiyorsunuz, çatışmalara taktiksel yaklaşmanız lazım. Bu çerçevede sığınaklar, makinalı tüfek yuvaları ele geçirip, el bombası, dinamit vb. kullanıp durumdan kurtulmanız ya da kendinize yol açmanız da gerekiyor. Şu ana dek gördüğüm zor ancak en rahat oynanabilir FPS'lerden biri Return to Castle Wolfenstein. En sevdiğim yanı da çözmesi günler alan saçma sapan puzzle'lardan arınmış olması... Bir de oyunda sivil öldürdüğünüz anda kaybediyorsunuz, bunu da sevdim. (Soldier of Fortune tam bir sadistlik örneğiydi)
Oyunda kapışılan düşmanlar şu ana dek gördüğüm en gerçekçi animasyonlar... Nazi piyadeleri, Nazi subayları, yerin altına indikçe mezarlıklarda karşınıza çıkan Zombi vb. savaşçılar kısacası bir bilgisayar oyunundaki en AKILLI YAPAY ZEKA karşınızda.

Half-Life Opposing Force'da düşmanların yapay zekası son noktaydı, bu nokta bir adım daha ileri götürüldü... Bir FPS'de ilk defa düşman askeri size PUSU atıyor, örneğin kapının ARKASINA SAKLANIYOR ve gördüğü anda tetiğe basıyor. Veya bir merdivene tırmanırken tam kafanıza bir el bombası bırakıp, sıvışıp yeniden pozisyon alıyor. Düşmanların çok sayıda alarm durumu var. Ses çıkartmanız ya da uzak mesafeden bile olsa görülmeniz durumunda çatışma moduna geçip herkesi alarma geçiriyorlar. O yüzden oyunda mümkün olduğunca stealth teknikleri kullanmak şart. (Bu durumda en geçerli silah elinizdeki bıçak, susturucu takılmış bir Luger ya da yandan şarjör takılan ve İkinci Dünya Savaşı filmlerinde Fransız direnişçilerin ellerinde gördüğümüz Sten susturuculu makinalı tüfek)

Karakter animasyonları olağanüstü... Bir oyunda ilk kez, animasyonlar tek kelimeyle "insan gibi", konuşurken ağız burun oynamayı bir yana bırakın çok doğal olarak gözlerini kırpıyorlar. Oyunda düşman askerlerinin yanısıra hayran kaldığım bir başka animasyon da zombi şövalyelerin yolladığınız mermilere kalkanının arkasına saklanarak karşılık vermesi ve üstüne üstük mermilerin sekerek sizi yaralaması! Adamlar bu detayı bile düşünmüşler. Nvidia GeForce serisinin bir başka özelliği alev atan zombilerde kendini buluyor.

Bilirsiniz stres insanı yaşlandırıyor. Nazi'lerin en berbatlarıyla uğraşmak BJ'yi de kötü etkiliyor: BJ'in oyun ilerledikçe tipi değişiyor, yaşlılık, yara izleri, çökmüş gözler vb... Grey Matter bunu da düşünmüş ehehe...

Oyunda sadece "erkek" düşmanlar yok: En hayran kaldığım dapdaracık siyah deri kıyafetleri içinde özel eğitimli, renkli gözlü, sarışın özel kadın birlikleri... Olağanüstü sessiz ve akıllı olan bu düşman adama kök söktürüyor, sürekli pusu atıyor, kaçıyor, arkadaşlarını çağırıyor, birlikte pusu atıyorlar vb. Oyunun başlarında kapıştığınız Helga Won Bülow adlı hatunun tipi de tam adına uygun!!!

Silahlar aşırı gerçekçi: örneğin Sten marka yandan şarjörlü tam otomatik makinalı tüfek ısınıyor ve şişiyor. Luger ve diğerlerinin çıkardığı ses, yaptığı etki aşırı gerçekçi... En etkili silahlardan biri olan Mauser (Türkiye'de MAVZER olarak bilinir) üzerine bir dürbün taktığınızda daha etkili oluyor. Ayrıca dürbünden nişan alırken adamımız yoruluyor... Alev makinasının alev efektleri mükemmel. Neyse yine aynı şeyi söyliim: Oynayın kendiniz görün. Kahramanımızın eline arada sırada Thompson gibi (Saving Private Ryan filminde Tom Hanks ve rütbelilerin otomatik silahıydı) 1940'lı yılların en iyi silahları geçiyor.

Oyunda şu ana dek en etkili oyun motoru yani Quake 3 motorunun geliştirilmiş bir versiyonu kullanılmış... API'nin OpenGL oluşu tıpkı Soldier of Fortune serisinde olduğu gibi, Return to Castle Wolfenstein için belki de en büyük artı olmuş. Çünkü OpenGL'in teknik avantajlarını en mükemmel yansıtabilen Nvidia GeForce serisi kartların shading rasterizer vb. onlarca grafiksel özelliği adeta gerçek bir dünyayla buluşmayı sağlıyor.

OpenGL'in kullanılmış oluşu benim gibi bir bilgisayar sistemine şu kriz ortamında binlerce dolar dökemeyeceklere yarıyor. P2-350, 128 MB SD-RAM'le DIRECT 3D ortamında çalışamayacak olan ya da çalışsa bile azap çektirecek Wolfenstein, 70 dolarlık GeForce 2 MX kartla tüm özellikler açık şekilde mükemmele yakın çalışıyor.

Bir ideal: Keşke Microsoft kafayı çalıştırsa, donanım firmalarıyla işbirliği yapıp oyun meraklılarını sürekli upgrade yapmaya sevkeden Direct3D API'sinden vazgeçse ve koçlar gibi OpenGL API'sini benimsese... Neyse konuşunca birşey olmayacak tabi...

Oyunun arayüzü kendisi gibi, bu konuda fazla söze gerek yok...

Müziklere gelince; Ünlü Alman besteci Wagner'in destansı marşları ve Sostakoviç'in gerilim dolu muhteşem müziği Wolfenstein'de buluşmuş... Müzik olağanüstü grafik ve ses efektleri (Almanların sinir bozucu bağırışları, Alman aksanıyla İngilizce konuşmaları gibi) birleşince gerilim en üst seviyeye ulaşıyor.

Hepimiz meşgul insanlarız, öğrenciler içinse en kötü zaman sınav dönemi ya da derslerin en yoğunlaştığı bu aylar. E tutup da bütün yaz iyi oyun bekleyip Return To Castle Wolfenstein'le Kasım ayında rastlaşmak doğal olarak pek çok oyuncunun tepkisine yol açıyor: Ancak ne yapalım adamlar oyunu Türkiye'deki müfredat sistemine göre çıkarmıyor. Hard-core oyunculara bir tavsiye: Oyun bir single player olarak oldukça uzun olduğu için ilkönce sınav vb. gibi dünyevi sorunlarınızı halledin, cheat-trainer olayına takılmadan SİNDİRE SİNDİRE, zevkini çıkararak, bazı çatışma sahnelerini TEKRAR TEKRAR oynayarak hatta oyunu birkaç kere farklı seviyelerde bitirerek Return To Castle Wolfenstein'in dünyasına dalın...

Son not: Oyunu multiplayer olarak henüz oynama fırsatım olmadı, ancak tahmin ediyorum ki, birkaç aya kalmadan Wolfenstein multiplayer meraklıları tarafından keşfedilecek. Bu çerçevede insanın kalbini attıran bir detay daha: Oyunun multiplayer test-demo'sunda diğer oyuncularda birlikte NORMANDİYA çıkartmasına katılıp (Ya Almanların bunker'larında makinalı tüfeğin başında ya da mermi yağmurunun altında kumsalda) savaşabiliyordunuz ve bu sanal ortamda gördüğüm-duyduğum EN GERÇEKÇİ İkinci Dünya Savaşı sahnesiydi... Multiplayer modda, tıpkı Team Fortress'te olduğu gibi piyade, komutan, sıhhiyeci farklı görevler ve oldukça stresli ve aşırı geniş haritalar mevcut.

Eleştiri noktam: Oyun ne çağrıştırdı derseniz, Indiana Jones'dan, Robert Mitchum'un İkinci Dünya Savaşı filmlerine dek Hollywood üretimi pek çok şeyi... Umarım bir gün hayallerim gerçek olur, birileri Oliver Stone ya da Stanley Kubrick'in imza attığı dünyanın en iyi sinema filmlerinin konusunu böylesine bir sanal gerçeklikle buluşturur... 1984'lü yıllarda Commodore 64'de uzayın o sonsuz boşluğunu keşfettiğimiz ELITE adlı siyah beyaz vektör grafiklerden oluşan oyunu - ki bu oyun Kubrick'in Space Oddysey adlı bilim kurgu filminden esinlenmişti - ben hala unutamıyorum. Ancak Return To Castle Wolfenstein'ın single player görevlerini büyük çoğunluğumuz en fazla bir yıl içinde unutacak, multiplayer meraklıları ihya olacak.
__________________
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:17 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35