admin

Şahane koylar, masmavi bir deniz, ormanlar, dalgaların kıyıya vurduğu, size özelmiş gibi uzayan plajlar, gizemli bir tarih... Bedeniniz kadar ruhunuzun da mahremiyetini tabiatla dengeleyeceğiniz, 24 saatte hem sonsuzluğu hem de bir günü yaşayacağınız Göcek sizi bekliyor.


Malum, havalar bir türlü ısınmadı ancak ılık rüzgârları tenimizde hissetmemize az kaldı. Şu anda, zincirinden kopmuş gibi deniz kenarına koşmaya başlayacak kişi sayısını tahmin edersiniz. Sahillerin, plajların, sayfiye yerlerinin rengârenk çiçekli sokaklarının insan kalabalığına kendini bırakması an meselesi. Şimdi şöyle bir yer düşünün; hem her türlü konfora sahipsiniz, hem bisikletinize binip keyifli bir tura çıkarak Göcek’i keşfedebilirsiniz. *


<hr />
Sonra birden, kendinizi sanki sadece size özel inşa edilmiş gibi duran bir koyda bulacaksınız. Marinada yan yana dizilmiş yatlar ise, bu koya bir şıklık katıyor... Bahsettiğim yer, D-Resort Göcek. İlkbaharın tam ortasında, bizi yaza hazırlayan bir havada kendimi bu ‘gizemli’, adeta ruhumun mahremiyetine önem veren yerde buluyorum. Zaman çok sakin akıyor, o yüzden denize ve yemyeşil dağlara bakarken sonsuzluğu ve bir günü aynı anda yaşıyorum. Yemyeşil bahçeler, birbirinden güzel gurme restoranlar, barlar bir arada. Bölgede kendi plajına sahip tek yer burası ve tekneyle şahane koyları keşfe çıkabilme avantajını sunuyor. *


<hr />
Yazın gizemli tarih

Göcek Koyu’nun akşamüstü saatleri unutulmaz. Buranın bir diğer özelliği insana bambaşka bir sıcaklık veren ahşap mimarisi... Öğrendiğimize göre dünyaca ünlü Zuma’nın mimarları tarafından tasarlanmış. Özellikle yat tutkunlarının adresi olarak da biliniyor. The Breeze Restoran ise yine Göcek’teki bu tek özel plajda bulunuyor. *


<hr />
Ege mutfağından tutun da dünya mutfağından birçok lezzeti tadabilirsiniz. Göcek’in doğal güzellikleri insanı hemen etkisi altına alıyor. Toros Dağları’nın bittiği yerde başlayan bu yer çam ormanları, irili ufaklı adaları ve deniziyle ülkenin en güzel lokasyonlarından biri. ‘‘İki denizin birleştiği yer’’ olarak da bilinen Göcek, geçmişte Likya uygarlığının gelişmiş iki kenti olan Telmesos (Fethiye) ve Kaunos (Dalyan) arasında kalmış bir yerleşim. Ancak Antik Kalimçe’den bugüne çok az şey kaldığı ve ana yerleşim alanı net olarak tespit edilemediğinden herhangi bir kazı çalışması da yapılamıyor. Bölgenin en dikkat çeken bir diğer detayıysa kaya ve anıtmezarlar. *


<hr />
Tersane Adası’nda antik ve yakın dönemden kalma kalıntılara rastlamak mümkün. İşin içine mitoloji de girmiş, ünlü Daidalos ve Ikarus efsanelerinin Göcek’te geçtiği düşünülüyor. Göcek’ten tekne turlarıyla ulaşılan Kapıdağ Yarımadası üzerindeyse Krya, Lisai ve İydai antik kentleri bulunuyor. Ulaşım zorluğu nedeniyle bu antik yerleşimlerde de kazı yapılamamış ancak bu yerleşimlerden günümüze görülebilir kalıntılar ulaşmış. Dalyan ise, Köyceğiz Gölü ile Akdeniz’i birleştiren ana kanal üzerinde bulunuyor. *


<hr />
Buranın en güzel özelliklerinden biri, Dalyan kanalının denize ulaştığı yer olan İztuzu Plajı’na, Caretta Caretta’ların yumurtalarını bırakıyor olması. Haliyle Göcek’e kadar gelip de bu plajı görmeden dönmemelisiniz. Kanal boyunca tekneyle ilerlerken, rastladığımız mavi renkli yengeçler sanki başka bir gezegenin sularında yaşıyorlarmış gibi bir hissiyat yaratıyor üzerimde. Bu arada, sadece suyla değil çamurla da banyo yapmak isterseniz -ki cilde iyi geldiği biliniyor- burası en uygun yerlerden biri. Tüm bu koylar, ormanların güzelliğinin yanı sıra tekne ile göl boyunca bir geziye çıkabilirsiniz. Ayrıca tekne turunuza devam ederken, kaya mezarlarını görebilirsiniz. Kısaca Göcek’le, huzuru, doğal güzelliği ve ruhunuzun ihtiyacı olan dingin mahremiyeti keşfedebilirsiniz.

*

Yazı: Neslihan Perker


<hr />