Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-17-2015, 05:41 AM   #1
meltem
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Advent Rising

Uzaylılar geldi, kaçııııın!!!! Nereye kaçacağız ki? Adamların bir "beam"i var, dokundu mu yaradanına kavuşuyor insan. En azından ağrısız, sancısız bir ölüm şekli. O bakımdan endişelenicek pek bir şey yok Şöyle değiştirmemiz lazım üstelik: Uzaylılar geldi, şahadet getiriiiiin!!!

Uzaylıların saldırısına uğramış dünyalıların konu olduğu o kadar çok oyun var ki, Advent Rising de bunlardan sadece biri. Halo: Combat Evolved oynayanlar için benzer yapımda bir oyun. Öyle ki, size bunaltmayan, sıkmayan ve eğlenceli zamanlar yaşatan bir serüven. Ama Halo CE'den biraz daha sağlam ve biraz daha aksiyon dolu.

Ne istiyor bu uzaylılar bizden? Neden hep yok etmek istiyorlar dünyayı? Neden bütün galaksiyi ele geçirmeye çalışıyorlar? Ele geçirsen ne olacak? Hepsini birden nasıl yöneteceksin? Ya da, uzaylıları sevmeyen kişi, kurum veya kuruluşlar var ve belki de amaçları çok daha farklı olan bu canlıları bize biraz daha farklı tanıtıyorlar kendi çıkarlar için. Olayı çarptırıyorlar. Ne çıkarı olabilir ki bunların? Kim bilir belki bu soruların cevaplarına birgün ulaşabiliriz.

Bu kez kahramanımız Gideon Wyeth, acemi bir pilot. Kardeşi Ethan Wyeth'dan öğreneceği çok şeyi de var. Bir de Olivia diye bir hatun var ki kendileri Gideon'un nişanlısı olur. Bu üçlü bir süredir ayrı kalmışlar ve Gideon ilk önemli görevi için uzay istasyonunun hemen yakınında, biz dünyalıları ziyaret eden ziyaretçiler için pilotluk görevini almış ve hem kardeşini hem de Olivia'ya kavuşmak için (kardeşi salla tabi) istasyona iniş yapmıştır. Olivia'yı bırakıp asıl konuya dönecek olursak, ziyaretçilerin devasa gemisi neden gelmiştir peki?

Kardeşiyle hasret gideren Gideon, yoluna devam ederken pilotlara kıl kapan piyadelerle şöyle ufak bir kapışmanın içinde bulur kendisini. İkisi bu piyadeleri pataklarken bir de bakmış ki Olivia karşısında onlara nasihat veriyor rahat durmaları konusunda. Tabi artist bir piyade çıkıp "sen bu işe karışma" dedikten sonra ufak bir sancı geçiriyor.

Olivia, bir süredir görüşmemelerine mi, yoksa istasyona iner inmez hemen kendisine koşmasını beklerken yerine yumruklarını piyadelerle konuşturduğuna mı yansın Gideon'un. Her neyse, sarılma, öpüşme faslından ve üç aşağı beş yukarı muhabbetten sonra sıra geliyor bu uzaylıların gemisi konusuna. Neden geldikleri bilinmiyor. Dost mu düşman mı belli değil. Ama düşman olsa herhalde o devasa geminin yanında kalan ufacık istasyonu üfürükle havaya uçururdu. Ama sebep çok farklı: Dünyalılardan yardım istemek!

Ana! Nası olur? Şu bizim teknolojik uzaylılar bizden yardım istiyorlar. Şaşırtıcı. Aurelianlı Kelehm adındaki bu uzaylı arkadaş biz insanoğlunun mükemmel bir ırk olduğunu, bu yüzden de ancak bizim yardım edebileceğimizi söylüyor. Peki kime karşı savaşacağız? Acımasız, önüne geleni yok eden ve aradıkları gizemli bir şey olan The Seekers'lara karşı.

The Seekers dedim de, aklıma birden bu sahnelerden sonra gemiyle dönerken karşımıza çıkan onlarca seekers gemisi geldi. Evet, dünyalılar saldırıya uğruyor! Demin de dediğim gibi aradıkları bir şey var. Bazılarını alıp götürüyorlar, bazılarını ise haşat edip oracıkta bırakıyorlar. Aslında bu saldırılarının sebebi var. Zeka seviyeleri gittikçe gelişen uzaylı kesim, yıldızlararası yolculuk yaparak değişik türlerle etkileşimde bulunurlar ve çok önemli bir şey keşfederler. Kökü çok eskilere dayanan bir ırkın, insanoğlunun, bir gün bütün evrene hakim olacağı konusunda bir efsaneyle karşılaşırlar. İşte bu yüzden de seekerlar bize musallat olmuşlardır. Bunu önlemek için ellerinden geleni de yapacaklardır.

Bu saldırı anını unutun şimdilik. Ondan önce şu piyadelerle kapıştığımız yere dönelim. İstasyona indikten sonra oyun başlıyor. Bir iki yere uğradıktan sonra atış talimi yaptığımız yere geleceğiz. Burada da düşmanları nasıl hedefe alacağımızı öğrendikten sonra yolumuza devam edeceğiz. Hemen belirteyim ki bu serüvende sadece sağ el değil sol elimize de silah alabiliyoruz. Tabi illa da silah alacağız diye bir şey yok. İlerleyen bölümlerde yeni yeni güçler elde edeceğiz ve bu kullandığınız güçler siz ne kadar sık kullanırsanız o kadar çabuk seviye atlıyor. Daha fazla hasar veriyor veya daha uzun süreli kullanabiliyoruz.

Bu güçlere geçmeden önce bir süre boyunca silahlarla savaşacağız. Hedef alıştırmasından sonra bu sefer silahları konuşturmaya geliyor. Arenaya girdikten sonra hologram düşmanlar çıkacak karşımıza. Etrafınızda gördüğünüz silahlardan almak için hem sol hem de sağ el için atadığınız tuşlara basmanız yeterli. Yine her ikisinin şarjör yükleme tuşu farklı olsa da birine bastığınızda ikisini de dolduruyor sağolsun. Oldukça da fiyakalı bir şekilde hem de. Hedeflerinizi varsa farenin tekerlekleriyle değiştirmeniz mümkün. Bu sayede daha rahat hakim olacaksınız olaya. Ayrıca şunu da belirteyim ki, kalabalık mekanlarda sadece koşarak değil, durmadan zıplayarak düşmanları yok etmeniz enerji çubuğunuz açısından oldukça verimli olacaktır. Vurulmayı en düşük seviyeye çekmiş oluyorsunuz böylece.

Ben TPS değil FPS seviyorum diyenler de düşünülmüş. Kamera tuşuyla da FPS moduna geçmeniz mümkün. Ama TPS oynarsanız hakimiyetiniz daha iyi olur. Tabi FPS gerektiren durumlar da var. Mesela aşağıda bir düşman var ve TPS modundayken aşağı baktığınızda Gideon'un kafasından gözükmüyor hedef işareti. O yüzden hemen FPS moduna geçip engeli ortadan kaldırıyoruz arkadaşlar.

Arenayı da hallettikten sonra asıl macera başlıyor. İstasyona saldıran seekerlar'ı durdurmamız imkansız. Çok güçlüler. Onlar karşısında bizim silahlarımız biraz kıytırık kalıyor. Yapacağımız şey onlardan birini indirdikten sonra hemen silahını kapmak olacak. O zaman çok şansları yok. Ama şöyle bir durum var. Bazıları kalkan açabiliyor. Yani hiç boşuna şarjörü boşaltmayın. Bir iki el ateşten sonra baktınız kalkanı açtı hemen koşun dibinde bitiverin ve sağ ya da solundan saydırmaya başlayın, tarihe gömün.

Malum, seekerlar çok güçlü oldukları için sizin hemen bir kaçış podu bulup istasyondan uzaklaşmanız gerek. Bir de bakmışız ki Ethan yaralanmış. Hemen kardeşimizi alıp yolumuza devam ediyoruz. Bu esnada birlikte savaşıyorlar. Onu güvenli bir yere koyduktan sonra Olivia'nın nerde olduğunu öğreniyor ve derhal onu kurtarmak için yola koyuluyoruz. Ama burda Gideon ilk acı dolu olayı yaşamak üzere...

Kaçıştan sonra insanoğlunun yerleştiği, huzurlu yaşadığı Edumea'ya zorlu bir iniş gerçekleştiriyor acemi pilot Gideon. Olivia ile birlikte derhal şehire gitmeleri gerekiyor. Yanı başındaki üsten bir araç alıp hemen geri gidiyor, Olivia'yı alıyor, yola koyuluyor. Aracın kontrolüne gelelim. Halo CE oynayanlar için hiç bir fark yok. Fare ile yön vereceğiz, ileri ve geri tuşuyla da gaz ve fren. Bu kadar. Ani yön vermedikçe çok rahat kullanabileceğiniz bir sistem. Sağ tuş ile de nitro veriliyor. Tabi bu Burnout tarzı değil. Her basışta nitro çakıyor. Ve belli bir hız limiti var. Ama yolun sonundan karşı tarafa uçup devam edebilmeniz için nitro vermeniz gerek. Yoksa aşağı düşüyorsunuz. Ama dert etmeyin. Düşseniz de tekrar geldiğiniz yola çıkabileceğiniz bir yol mevcut.

Şehre ulaşıp ufak tefek(!) işleri halletikten sonra çok şiddetli bir saldırıyla karşılaşıyor bizimkiler. Bir bakmışız gökyüzünden meteorlar yağıyor. Onlarca, düzinelerce taş parçaları bütün şehri yerle bir ediyor. Tabi bunları yollayanlar seekerlar. Acı ama gerçek. Haydi bakalım hemen burdan da kaçmak lazım. Arabaya atlayıp patlamalar arasından sıyrıldıktan sonra gemisini panik olmuş askerlerden korumaya çalışan hatun bir pilotla karşılaşıyoruz: Marin. Derdimizi anlatıyor ve bize inanıyor neyse ki. Uzaklaştıktan sonra en büyük acıyı arkamızda bir kaç saniye içinde yok edilmeye mahkum bir gezegen bırakıyoruz. Mübarek Deathstar gibi bu seekerlar.

Kelehm. Hatırladınız mı? Yardımımızı isteyen uzaylı dost. Gemisine iniş yaptıktan sonra bizimle şöyle ayaküstü bir muhabbete giriyor. Olayı anlatıyor. Onlarla nasıl savaşacağımızı söylüyor. Silahların yetersiz olduğunu ve güce ihtiyacımız olduğu anlaşılıyor oracıkta. Nedir bu güç? Madem böyle bir güç var neden kendileri kullanamıyorlar? Onlar yetersiz kalıyor çünkü.

Biz insanoğluna bu yüzden ihtiyaçları var. Bir süre dinlendikten sonra bu güçleri tanımaya ve öğrenmeye başlıyoruz. Öncelikle sahip olduğumuz bütün silahlarda ve güçlerde toplam beş seviye mevcut. Güçleri açıklarken de hangi seviyede neler değişiyor onlara değineceğim.

Sevgili öğretmenin yanına gidip ilk olarak lift (kaldırma) gücünü öğreneceğiz. Yapmamız gereken 3'e basıp (varsayılan=v.s) sonra istediğimiz gücü (şimdilik bir tane var) tekerlekle ya da atadığınız tuşla seçerek farenin sol ya da sağ tuşuna (varsayılan, sol el-sağ el) basıp seçin. 1 ve 2 (v.s) tuşuyla da bu seçtiğiniz güçlerin ya da silahların ikincil ateşlerine geçebiliyoruz. Bu kalsın şimdilik. Lift seçiliyken (inanın bu antrenmanda 30 dakika ne yapacağımı bulmaya çalıştım, kafayı yedim, kötü sözcükler sarfettim, gazı açıp kibrit çaktım...) "tekerlekle" yerdeki sütunlardan birini seçin ve kaldırın. Siz onu havada tuttukça gücün enerjisi azalacak ve bittiğinde de yere düşecek. Bu işlemden sonra yandaki size kafa tutan ya da gücü nasıl kullandığınızı görmek isteyen hevesli öğrencilerle de etkileşime girecek ve eğitimi tamamlayacaksınız.


meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla