OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04-17-2015, 05:41 AM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Advent Rising

Uzaylılar geldi, kaçııııın!!!! Nereye kaçacağız ki? Adamların bir "beam"i var, dokundu mu yaradanına kavuşuyor insan. En azından ağrısız, sancısız bir ölüm şekli. O bakımdan endişelenicek pek bir şey yok Şöyle değiştirmemiz lazım üstelik: Uzaylılar geldi, şahadet getiriiiiin!!!

Uzaylıların saldırısına uğramış dünyalıların konu olduğu o kadar çok oyun var ki, Advent Rising de bunlardan sadece biri. Halo: Combat Evolved oynayanlar için benzer yapımda bir oyun. Öyle ki, size bunaltmayan, sıkmayan ve eğlenceli zamanlar yaşatan bir serüven. Ama Halo CE'den biraz daha sağlam ve biraz daha aksiyon dolu.

Ne istiyor bu uzaylılar bizden? Neden hep yok etmek istiyorlar dünyayı? Neden bütün galaksiyi ele geçirmeye çalışıyorlar? Ele geçirsen ne olacak? Hepsini birden nasıl yöneteceksin? Ya da, uzaylıları sevmeyen kişi, kurum veya kuruluşlar var ve belki de amaçları çok daha farklı olan bu canlıları bize biraz daha farklı tanıtıyorlar kendi çıkarlar için. Olayı çarptırıyorlar. Ne çıkarı olabilir ki bunların? Kim bilir belki bu soruların cevaplarına birgün ulaşabiliriz.

Bu kez kahramanımız Gideon Wyeth, acemi bir pilot. Kardeşi Ethan Wyeth'dan öğreneceği çok şeyi de var. Bir de Olivia diye bir hatun var ki kendileri Gideon'un nişanlısı olur. Bu üçlü bir süredir ayrı kalmışlar ve Gideon ilk önemli görevi için uzay istasyonunun hemen yakınında, biz dünyalıları ziyaret eden ziyaretçiler için pilotluk görevini almış ve hem kardeşini hem de Olivia'ya kavuşmak için (kardeşi salla tabi) istasyona iniş yapmıştır. Olivia'yı bırakıp asıl konuya dönecek olursak, ziyaretçilerin devasa gemisi neden gelmiştir peki?

Kardeşiyle hasret gideren Gideon, yoluna devam ederken pilotlara kıl kapan piyadelerle şöyle ufak bir kapışmanın içinde bulur kendisini. İkisi bu piyadeleri pataklarken bir de bakmış ki Olivia karşısında onlara nasihat veriyor rahat durmaları konusunda. Tabi artist bir piyade çıkıp "sen bu işe karışma" dedikten sonra ufak bir sancı geçiriyor.

Olivia, bir süredir görüşmemelerine mi, yoksa istasyona iner inmez hemen kendisine koşmasını beklerken yerine yumruklarını piyadelerle konuşturduğuna mı yansın Gideon'un. Her neyse, sarılma, öpüşme faslından ve üç aşağı beş yukarı muhabbetten sonra sıra geliyor bu uzaylıların gemisi konusuna. Neden geldikleri bilinmiyor. Dost mu düşman mı belli değil. Ama düşman olsa herhalde o devasa geminin yanında kalan ufacık istasyonu üfürükle havaya uçururdu. Ama sebep çok farklı: Dünyalılardan yardım istemek!

Ana! Nası olur? Şu bizim teknolojik uzaylılar bizden yardım istiyorlar. Şaşırtıcı. Aurelianlı Kelehm adındaki bu uzaylı arkadaş biz insanoğlunun mükemmel bir ırk olduğunu, bu yüzden de ancak bizim yardım edebileceğimizi söylüyor. Peki kime karşı savaşacağız? Acımasız, önüne geleni yok eden ve aradıkları gizemli bir şey olan The Seekers'lara karşı.

The Seekers dedim de, aklıma birden bu sahnelerden sonra gemiyle dönerken karşımıza çıkan onlarca seekers gemisi geldi. Evet, dünyalılar saldırıya uğruyor! Demin de dediğim gibi aradıkları bir şey var. Bazılarını alıp götürüyorlar, bazılarını ise haşat edip oracıkta bırakıyorlar. Aslında bu saldırılarının sebebi var. Zeka seviyeleri gittikçe gelişen uzaylı kesim, yıldızlararası yolculuk yaparak değişik türlerle etkileşimde bulunurlar ve çok önemli bir şey keşfederler. Kökü çok eskilere dayanan bir ırkın, insanoğlunun, bir gün bütün evrene hakim olacağı konusunda bir efsaneyle karşılaşırlar. İşte bu yüzden de seekerlar bize musallat olmuşlardır. Bunu önlemek için ellerinden geleni de yapacaklardır.

Bu saldırı anını unutun şimdilik. Ondan önce şu piyadelerle kapıştığımız yere dönelim. İstasyona indikten sonra oyun başlıyor. Bir iki yere uğradıktan sonra atış talimi yaptığımız yere geleceğiz. Burada da düşmanları nasıl hedefe alacağımızı öğrendikten sonra yolumuza devam edeceğiz. Hemen belirteyim ki bu serüvende sadece sağ el değil sol elimize de silah alabiliyoruz. Tabi illa da silah alacağız diye bir şey yok. İlerleyen bölümlerde yeni yeni güçler elde edeceğiz ve bu kullandığınız güçler siz ne kadar sık kullanırsanız o kadar çabuk seviye atlıyor. Daha fazla hasar veriyor veya daha uzun süreli kullanabiliyoruz.

Bu güçlere geçmeden önce bir süre boyunca silahlarla savaşacağız. Hedef alıştırmasından sonra bu sefer silahları konuşturmaya geliyor. Arenaya girdikten sonra hologram düşmanlar çıkacak karşımıza. Etrafınızda gördüğünüz silahlardan almak için hem sol hem de sağ el için atadığınız tuşlara basmanız yeterli. Yine her ikisinin şarjör yükleme tuşu farklı olsa da birine bastığınızda ikisini de dolduruyor sağolsun. Oldukça da fiyakalı bir şekilde hem de. Hedeflerinizi varsa farenin tekerlekleriyle değiştirmeniz mümkün. Bu sayede daha rahat hakim olacaksınız olaya. Ayrıca şunu da belirteyim ki, kalabalık mekanlarda sadece koşarak değil, durmadan zıplayarak düşmanları yok etmeniz enerji çubuğunuz açısından oldukça verimli olacaktır. Vurulmayı en düşük seviyeye çekmiş oluyorsunuz böylece.

Ben TPS değil FPS seviyorum diyenler de düşünülmüş. Kamera tuşuyla da FPS moduna geçmeniz mümkün. Ama TPS oynarsanız hakimiyetiniz daha iyi olur. Tabi FPS gerektiren durumlar da var. Mesela aşağıda bir düşman var ve TPS modundayken aşağı baktığınızda Gideon'un kafasından gözükmüyor hedef işareti. O yüzden hemen FPS moduna geçip engeli ortadan kaldırıyoruz arkadaşlar.

Arenayı da hallettikten sonra asıl macera başlıyor. İstasyona saldıran seekerlar'ı durdurmamız imkansız. Çok güçlüler. Onlar karşısında bizim silahlarımız biraz kıytırık kalıyor. Yapacağımız şey onlardan birini indirdikten sonra hemen silahını kapmak olacak. O zaman çok şansları yok. Ama şöyle bir durum var. Bazıları kalkan açabiliyor. Yani hiç boşuna şarjörü boşaltmayın. Bir iki el ateşten sonra baktınız kalkanı açtı hemen koşun dibinde bitiverin ve sağ ya da solundan saydırmaya başlayın, tarihe gömün.

Malum, seekerlar çok güçlü oldukları için sizin hemen bir kaçış podu bulup istasyondan uzaklaşmanız gerek. Bir de bakmışız ki Ethan yaralanmış. Hemen kardeşimizi alıp yolumuza devam ediyoruz. Bu esnada birlikte savaşıyorlar. Onu güvenli bir yere koyduktan sonra Olivia'nın nerde olduğunu öğreniyor ve derhal onu kurtarmak için yola koyuluyoruz. Ama burda Gideon ilk acı dolu olayı yaşamak üzere...

Kaçıştan sonra insanoğlunun yerleştiği, huzurlu yaşadığı Edumea'ya zorlu bir iniş gerçekleştiriyor acemi pilot Gideon. Olivia ile birlikte derhal şehire gitmeleri gerekiyor. Yanı başındaki üsten bir araç alıp hemen geri gidiyor, Olivia'yı alıyor, yola koyuluyor. Aracın kontrolüne gelelim. Halo CE oynayanlar için hiç bir fark yok. Fare ile yön vereceğiz, ileri ve geri tuşuyla da gaz ve fren. Bu kadar. Ani yön vermedikçe çok rahat kullanabileceğiniz bir sistem. Sağ tuş ile de nitro veriliyor. Tabi bu Burnout tarzı değil. Her basışta nitro çakıyor. Ve belli bir hız limiti var. Ama yolun sonundan karşı tarafa uçup devam edebilmeniz için nitro vermeniz gerek. Yoksa aşağı düşüyorsunuz. Ama dert etmeyin. Düşseniz de tekrar geldiğiniz yola çıkabileceğiniz bir yol mevcut.

Şehre ulaşıp ufak tefek(!) işleri halletikten sonra çok şiddetli bir saldırıyla karşılaşıyor bizimkiler. Bir bakmışız gökyüzünden meteorlar yağıyor. Onlarca, düzinelerce taş parçaları bütün şehri yerle bir ediyor. Tabi bunları yollayanlar seekerlar. Acı ama gerçek. Haydi bakalım hemen burdan da kaçmak lazım. Arabaya atlayıp patlamalar arasından sıyrıldıktan sonra gemisini panik olmuş askerlerden korumaya çalışan hatun bir pilotla karşılaşıyoruz: Marin. Derdimizi anlatıyor ve bize inanıyor neyse ki. Uzaklaştıktan sonra en büyük acıyı arkamızda bir kaç saniye içinde yok edilmeye mahkum bir gezegen bırakıyoruz. Mübarek Deathstar gibi bu seekerlar.

Kelehm. Hatırladınız mı? Yardımımızı isteyen uzaylı dost. Gemisine iniş yaptıktan sonra bizimle şöyle ayaküstü bir muhabbete giriyor. Olayı anlatıyor. Onlarla nasıl savaşacağımızı söylüyor. Silahların yetersiz olduğunu ve güce ihtiyacımız olduğu anlaşılıyor oracıkta. Nedir bu güç? Madem böyle bir güç var neden kendileri kullanamıyorlar? Onlar yetersiz kalıyor çünkü.

Biz insanoğluna bu yüzden ihtiyaçları var. Bir süre dinlendikten sonra bu güçleri tanımaya ve öğrenmeye başlıyoruz. Öncelikle sahip olduğumuz bütün silahlarda ve güçlerde toplam beş seviye mevcut. Güçleri açıklarken de hangi seviyede neler değişiyor onlara değineceğim.

Sevgili öğretmenin yanına gidip ilk olarak lift (kaldırma) gücünü öğreneceğiz. Yapmamız gereken 3'e basıp (varsayılan=v.s) sonra istediğimiz gücü (şimdilik bir tane var) tekerlekle ya da atadığınız tuşla seçerek farenin sol ya da sağ tuşuna (varsayılan, sol el-sağ el) basıp seçin. 1 ve 2 (v.s) tuşuyla da bu seçtiğiniz güçlerin ya da silahların ikincil ateşlerine geçebiliyoruz. Bu kalsın şimdilik. Lift seçiliyken (inanın bu antrenmanda 30 dakika ne yapacağımı bulmaya çalıştım, kafayı yedim, kötü sözcükler sarfettim, gazı açıp kibrit çaktım...) "tekerlekle" yerdeki sütunlardan birini seçin ve kaldırın. Siz onu havada tuttukça gücün enerjisi azalacak ve bittiğinde de yere düşecek. Bu işlemden sonra yandaki size kafa tutan ya da gücü nasıl kullandığınızı görmek isteyen hevesli öğrencilerle de etkileşime girecek ve eğitimi tamamlayacaksınız.


meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-17-2015, 05:43 AM   #2
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart



Havadakinin seeker olduğunu düşünün. Onu tuttuğunuzda diğer elinizde silah varsa o havadayken ona saydırabilirsiniz. İnanın çok zevkli. Ya da, Jedi Knight gibi uzaklara fırlatarak, (mesela uzay boşluğuna), sağa sola çarptırarak onlardan kurtulmak son derece keyifli. Yalnız alışmanız gereken şey bir düşman ya da obje lift halindeyken fare ile yön vermek biraz sıkıcı. Fareyi ileri-geri yaptığınızda öne ve arkaya gidiyor. Siz de bunun, başlarda kaldıracağınız düşmanın ya da cismin yukarı veya aşağı ineceğini düşündüğünüzden alışması hele hele sıcak ortamlarda, biraz zaman alıyor. Diğer dört seviye boyunca her seferinde enerjiyi daha uzun süre kullanabiliyor (bu bütün güçler için geçerli), bunlara ek olarak ikinci seviyede alternatif ateş yani multi-lift aktif oluyor, ve son kalan iki seviyede ise verdiğiniz hasar en üst seviyeye çıkıyor lift'te.

Lift'ten ayrı, gelelim sahip olacağımız diğer güçlere. Sıradaki Surge (dalga). Bizim bu surge çok güzeldir. Diğeri negate... Demeden önce tabi ki biraz açıklayalım surge'yi. Bunu force push ve force pull gibi düşünebilirsiniz. İnanın işe çok yarayan güçlerden biri. En azından bunu henüz yeni almışsanız. Karşınıza çıkan düşmanlara önce surge yapıp afaladıklarında silahınızla güzelcene dalıyorsunuz. Enerji kullanımının uzun sürmesinden ayrı hasar verdiğiniz alan genişliyor ve üçüncü seviyeye gelince alternatif ateş olarak düşmanın silahlarını alabiliyorsunuz.

Negate (etkisiz hale getirmek). İşte bu en çok kullanılan güç. Hatta en sevdiğim. Sıcak ortamlarda bu gücü kullanarak kalkan oluşturuyoruz. Beş seviye boyunca aynı anda toplam dört tane kalkan koyacak ve üçüncü seviyeye geldiğinizde alternatif olarak küre şeklinde etrafınızda kalkan yapacaksınız. En favori bu işte. Tek dezavantajı kürenin içindeyken koşamamanız. Hiç bir şekilde bir şey olmuyor. Çok güvenli bir yer. Ateşlerin de sekip gitmesi efekti inanın çok güzel olmuş. Küre dalgalanıyor, siz de içinde kabadayı gibi ilerliyor, küreye değenler de on metre fırlıyor. Hatta bu şekilde düşmanı köşeye sıkıştırdığınızda ortaya çok komik bir manzara çıkıyor. Hem de lehinize.

Aeon pulse; İlk power-attack olan güç. Ateş ederken biraz yetersiz kaldığını göreceksiniz ve diyeceksiniz ki "Bunun yerine ben normal silah kullansam daha iyidir". İlk başlarda öyle olabilir ama üçüncü seviyeye geldiğinizde radyal fişek özelliği işinize çok yarayacak. Özellikle boss'larda. Artan diğer özellikler de hasar verilen alan genişliyor ve gücü artıyor.

Timeshift; Kuyruktaki düşmanlardan uzaklaşmanıza ve üçüncü seviyede alternatif ateş olarak zamanı yavaşlatmanıza (slowmo-bullet time tarzı) yarayan bir güç. Ortalık kalabalık olduğunda bir elinizde timeshift, diğerinde de silah olduğunda güzel olur mesela, ya da aeon pulse.

Son olarak, shatter ise düşmanları dondurmanıza ya da soğuk buz parçaçıkları atmanıza yarıyor. Üçüncü seviyede çıkıyor dondurma işlemi. Diğer seviyelerde hasar ve gücü kullanım süresi artıyor diğerlerinde olduğu gibi.

Kullanacağınız bu özel güçlerden ayrı zıplama ve yumruk-tekme güçlerinin de seviye atladığını belirtelim. İlk seviyede bir sineği öldürmeye harcadığımız güçle yumrukları savururken sonraki seviyelerde seekerları avlayacağız. İkinci seviyede komboya tekme dahil oluyor, üçüncü seviyede yumrukla instant-kill yani ani ölüm, dördüncü seviyede tekme ile instant-kill ve son olarak beşinci seviyede gizliden gizliye instant-kill kazanacağız.

Zıplamada ise; şöyle düşünün. İlk seviyede arkadaşınızı sinirlendirmek için yanında zıp zıp zıpladığınızı, biraz tecrübe kazandıktan sonra, sinirlenen bu çocuğun sizi durdurmak için taş, sopa, misket vb. şeyleri fırlattığını ve bu esnada dodge (sıyrılma) yaptığınızda slowmo moduna girdiğinizi ve eğer arkadaşınız hedef olarak seçiliyse bu slowmo anında zıplamaya ve dodge'a aynı anda basarsanız ani atakla onu saf dışı bırakabileceğinizi söyledikten sonra, ileri seviye dodge'larda da değişik şekillerde (Trinity tarzı) sıyrılma hareketleri kazanarak ortaya tamamiyle aksiyon dolu sahneler çıkaracaksınız.

Aeon pulse'ta bosslardan bahsetmiştim. Oyunda karşılaşacağınız üç tane boss var. Bunlardan ilki Barrakka Bahma adındaki Bounty Hunter, yani kafa avcısı. Köprüde kapışacağınız bölümde önemli olan yumruklarınız. En azından ilk etapta. Kullandığı silah gerçekten çok güçlü. Enerjinizi korumak için bir tane kalkan açın ve ateş etmeyi kesmesini bekleyin. Şarjör değiştirirken hemen yanına koşun yumrukla vurmaya başlayın. Bu esnada o da boş durmayacak tabi. Üç-dört hamleden sonra dikkat edin size geri vurmaya hazırlanacak. Siz de dodge ederek arkasına geçmeye çalışın ve işleme devam edin. Değişik olarak yerden ateş çıkarmaya başlıyor. Bunun için önce havalanıp sonra büyük bir darbe vuruyor yere. Bu durumda da zıplamanız yararınıza olacaktır. Enerjisini görmemek tabi biraz sinir bozucu. Ama kafa avcısının yetenekleri bununla bitmiyor. İlk anlattığım kısmı yaptıktan sonra aşağı atlıyor gemisine binip ateş etmeye başlıyor. Gemiyle köprünün sağından ya da solundan çıkıyor ve siz gemisini tam karşınıza alıp koyabildiğiniz kadar kalkan koyun ve yine ateş etmeyi kesmesini bekleyin. Ardından hemen motorunu hedef alın ve aeon pulse'nin ikincil ateşiyle güç toplayın, radyal fişek ile ateş edin. Gemiden inip tekrardan yumruk attığınız kısma gelecek ve sonra yine gemiye binecek. İki motoru da hallettikten sonra boss tarih olacak.

Sıradaki boss Skinwalker. Ufak tefek bir canlıdan ne hale geliyor siz görün bir de. Hiç bir zaman dış görünüme aldanmayınız. Bu yaratıkla karşılaştığınızda bir elde surge ve negate kullacağız, diğerinde de timeshift ve shatter ya da aeon pulse. Olay, yaratığın eline kaya parçası almasını beklemek. Bunun için onu sinirlendirmeniz lazım. Shatter ya da aeon pulse ile zarar vermeye çalışarak onu dellendirdikten sonra size koşmaya başlayacak ve elini gülle gibi sallamadan önce negate ile küre kalkan yaparak olaya müdahale edin. Bu savurmadan sonra hemen koşarak uzaklaşın ve tekrar ateş etmeye başlayın. Bizim minik yaratık sinirlenecek ve yeri yumruklayarak kaya parçaları düşürecek önüne. İçlerinden hoş bir tanesini alıp bize fırlatmaya hazırlanırken hemen dibine koşarak surge yapın ve kaya, kafasına indikten sonra (surge yaparken basılı tutun ki maksimum enerji ile yapın) halsiz kalacak ve shatter ya da aeon ya da sahip olduğunuz diğer silahlar ile �hangisini beğenirseniz- kafasına nişan alın. Bu işlemi de bir kaç defa tekrarladıktan sonra yola devam edebilirsiniz.

Son boss biraz kazık. Bu bossla kapışmanız için "Credits"i tamamen izlemeniz gerekiyor. Yaklaşık üç dakikalık bir süreden sonra tekrar oyuna dönüyoruz. Sizi bilmiyorum ama ben daha önce credits'ten sonra oyuna devam ettiğimiz bir oyun görmedim ki, bu genelde en son gösterilen bir video olurdu. Ama bu sefer oyuna kaldığımız yerden devam edeceğiz ve en azından oyunun trilogy olmasının bir anlamı olduğunu anlayacağız
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-17-2015, 05:43 AM   #3
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Ethan ile karşı karşıyayız! Evet yanlış okumadınız, Ethan. Gerçi illa da Ethan olacak diye bir şey yok. Bu kişi Olivia da olabilirdi. İlk bölümde uzay istasyonunda hangisini önce kaybederseniz burdaki boss da o oluyor. Enteresan bir durum. Hemen nasıl keseceğinizi açıklayalım. Öncelikle bu şahsın saldırılarından kurtulmanız çok önemli. Çünkü birini yediğinizde enerji bar bip bip ötmeye başlıyor. Dibe dayanıyor. O yüzden;

# Mücadele ilk başladığı anda hemen sağ ve sol taraftaki seekerları indirin. Bunu yaparken slowmo modunda yaparsanız ya da küre kalkan açarsanız çok rahat edersiniz.
# Sevgili boss'umuzu sinirlendirdiğimizde o alanda komple sağ ya da soldan çıkan ateşe dikkat edin. Bunu ateşlemeden önce kaçmak için 1.5-2 saniyeniz var. Yani nerden geldiğini anlayıp, refleksleriniz de güçlüyse hasar almadan kurtulabilirsiniz.
# Bir süre sonra size top şeklinde bir dalga fırlatacak. Tam önünüze geldiğinde sadece bir defa surge'e basın ve o dalgayı boss'a yollayın. Afallayacaktır ve değişik bir güç kullanarak da tepenize kayalar indirmeye başlayacak.
# Düşen kayalardan birini lift ile kaldırın ve boss'a fırlatın.
# Bu işlemi bir kaç defa yaptıktan sonra en büyük hasarı veren bir gücü kullanıyor. Sizin kullandığınız fişek tarzı bir güç. Buna başlamadan önce yukardan boss'un üzerine kırmızı bir ışık geliyor. Hemen Marin'in yanında bitiverin ve eğilin. Saldırıdan kurtulduktan sonra işleme devam edebilirsiniz.

Marin de zaten mücadele başladığından beri boss'a ateş ediyor. Ediyor ama nasıl? Boss havada duruyor kendisi düz aşağı nişan almış, ümitsizce mermileri sıralıyor. Hasta ruhlu bir insan. AI'si de pek gelişmemiş. Yazık kıza. Boss'u alaşağı ettikten sonra son bir darbe ile (mesela fişek) olayı bitirin ve oyunun devamı için kolları sıvayın.

Sesler dediğim gibi Eax'ten, Advanced HD'den yararlanamasa da herhangi bir eksiklik hissetmeyeceksiniz. Zaten durmadan aksiyonun içine atıldığınız için aklınız fikriniz o ortamdan nasıl kurtulacağınızda ve kepçeyle üstünüze yollanan düşmanlardan sıyrılarak bir sonraki bölüme nası geçeceğinizde olacak. Bir de ümitsizlikle sonuçlanacak olan bazı durumlarda müziğin oyuna nasıl renk kattığını görmelisiniz. Savaş filmlerinde kaybeden tarafı izlediğimizde çalan o yavaş, iç karartıcı, her şeyin sonu geldi hepimiz öleceğiz türündeki müziği duyduğunuzda yapacak pek bir şeyiniz olmayacak... Kaçmaktan başka... Müziklere ne derece önem verildiğine de şu yanda görmüş olduğunuz resme bakarak görebilirsiniz.

Ara videolara ise gerçekten harikalar. Özellikle meteorların insanların şehrine yağdığı, podlarla, kurtarma gemileriyle kaçanların gemilerine çarpması ve en sonunda da gezegenin yok olması gerçekten izlenmeye değer. Sanki Titan A.E.'yi izliyormuşsunuz gibi hissedeceksiniz. Ne? İzlemediniz mi yoksa?! (Kulak çekme operasyonuna girişir...) Belirtmek gerekir ki pis seekerların da bu hareketinden hoşnut değiliz ama görsel yönden bakarsanız, o başka.

Oyunu ilk oynamaya başladığınız anda size büyüleyici geleceğinden eminim. Mesela ilk bölümde shuttle'ımızı istasyona indireceğiz. İstediğiniz kadar da dolaşın uzayda. Çok uzaklara gitmeyin. Uzay boşluğunun tadını çıkarın. Hangara girdikten sonra başlıyor bütün her şey. Advent Rising Unreal Warfare motorunda hazırlandı ve biz oyunculara sunuldu. Tabi her incelemede olduğu gibi önemli olanın grafik olmadığını bir kez daha burada belirtiyoruz. Ama Eax nimetlerinden yararlanamaması eksi olarak yazılabilir. Bir de bazen gideceğiniz yönü şaşırabilirsiniz. Başınız dönebilir. Durmadan seekerları yok ettiğinizde "of, acaba doğru mu gidiyorum?" diyebilirsiniz. Bazen sıkıcı olabiliyor. Ama oyunda yanlış yapabileceğiniz hiçbir şey yok. O yüzden içiniz rahat olsun.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:36 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35