meltem

Kızıl gezegenin karanlık sureti

Red Faction (RF) denince akla ilk gelen her zaman yıkılabilir çevre olmuştur. 2001’de başlayan RF macerası daha sonra 2002’deki ikinci yapımla devam etmişti. Aradan geçen yedi senelik zaman diliminde sessizliğe gömülen seri, 2009’da Red Faction: Guerrilla ile geri dönüş yapmıştı. FPS’den TPS’ye dönen ve yeni teknolojiyi de arkasına alan yapım, fizik motoru ve görsel olarak başarılı olmuştu. Bazı eksilerine ve hatalarına rağmen genel olarak beğenildi. Aradan geçen iki senede RF yeni bir macerayla yani Armageddon ile tekrar aramızda.
Sırlarla dolu kızıl gezegen...
Guerrilla 2120 yılında geçiyordu. Mars’a gelen Alec Mason kardeşi aracılığı ile Mars’taki madencilerin direnişine katılmış ve EDF’ye (Earth Defense Force) karşı savaşmıştı. Armageddon ise 50 sene sonra yani 2170 yılında geçiyor. Alec’in torunu Darius Mason’ı kontrol ediyoruz. Bu sefer işin içine yaratık ırkı giriyor ve onlara karşı çarpışıyoruz. Bunun sebebi ve sonucu Darius’a, yani kısaca bizim üstümüze kalıyor.

Maceraya başladığınızda güzel bir sinematik karşılıyor ve bundan sonrasında kontrol bize geçiyor. Armageddon bazı açılardan Guerrilla’dan daha iyi bir sunum yapıyor. Bunu en başta grafiklerden anlayabilirsiniz. Görsellik açısından önceki oyundan öteye kendi çapında bir devrim yaratmıyor, ancak Volition, Inc. grafikler üstünde makyajlama yapmış. Gölgelendirme, renk paleti, patlamalar, eskisine göre biraz daha canlı duruyor. Yıkım ve patlamalar halen etkileyici.
Gelelim asıl noktaya, yani yıkılabilir çevre faktörlerine. Geo-Mod 2.5 kullanan Armageddon, bu konuda son derece başarılı. Balyozumuzu elimize alıp, duvarları parçalayıp, binaları yıkabiliyoruz. Çevredeki etkileşim sayesinde düşmanların hakkından gelebiliyoruz. Hatta toplu infazlar gerçekleştiriyoruz. Yalnız fiziksel etkileşim bize yardımcı olduğu kadar dezavantaj da sağlamıyor değil. Misal, biz düşmanlara zarar verdiğimiz kadar, rakiplerin salladığı bir roket yanı başımızdaki demir kuleyi kafamıza indirebiliyor. Tabii ki bu da bize zarar veriyor
Daha başka örnekler verilebilir, oyunun en başında şirin mi şirin bir robotla kapalı arenada kapışıyoruz. Arkasına saklanıp, siper alacağımız yerleri bir güzel yok ediyor ve bizi açık hedef konumuna getiriyor. Kısaca yıkım bizlere avantaj ve dezavantaj sağlıyor.

Yok et ve yeniden yap!
İşin bir ilacı var yani Nano Teknoloji! Evet, her taraf yıkılıp dökülebiliyor, fakat Nano Forge yardımımıza koşuyor. Yıkılan yerler, yok olan kısımlar Nano Forge yardımıyla tekrar eski haline geliyor (Reconstruction). Düşmanlarımız önümüzde duran köprüyü havaya uçurdu. Buradan geçmemiz lazım ama geçemiyoruz. Hiç problem değil, sol üst tetik tuşuna dokunun ve Nano Forge devreye girsin. Köprü tekrardan oluşsun ve sizde buradan yolunuza devam edin. Zaten bazı görevlerde de tamir etmeniz gereken enerji jeneratörleri ve mekanizmalar oluyor.

Nano Forge bu işler için biçilmiş kaftan, ama sadece bunlar için mi? Daha özellikleri var: Mesela Impact, düşmanlarınızı geriye fırlatmanızı, kapıları, duvarları yıkmanızı sağlıyor. Shell yani kalkan yaratabiliyoruz. Böylece saldırılardan korunurken, aynı zamanda içeriden dışarıya da ateş edebilirsiniz. Berserk kısa bir süreliğine daha hızlı ve daha güçlü atışlar yapmanızı sağlıyor. Son olarak Shockwave’i unutmamak lazım. Aynı anda birkaç düşmanı yıldırım çarpmış gibi havaya kaldırıp, aynı zamanda onlara ateş ederek ortadan kaldırabilirsiniz. Yapımda savaşlar yerüstünde ve yeraltında geçiyor. Mars’ın yüzeyi hikayeye göre artık iyice yıkılmış, zarar görmüş durumda. Bu yüzden insanlar yeraltına kaçmak zorunda kalmış. Ancak oyunun klostrofobik etkiden uzak yeraltı tasarımları basit ve birbirinin tekrarı durumunda kalmış. Bu halkanın zayıf taraflarından biri sayılabilir.
Armageddon, silah çeşitliliği bakımından da gayet iyi. Silahlardan en dikkat çekici olanı “Magnet Gun”. Magnet bize ortalığı yakıp, yıkma ve aynı anda kalabalık düşman topluluğunu ortadan kaldırma imkanı veren bir silah. Kullanımı da oldukça basit. Bir objeye ateş ediyorsunuz ve daha sonra başka bir noktaya hedef alıp, ateş ediyorsunuz. Böylece ilk ateş ettiğiniz obje gelip, diğerine çarpıyor ve etrafa resmen terrör estiriyorsunuz.
Silahı her şekilde kullanabilirsiniz. Örnek olarak yaratık sürüsü üstünüze geliyor diyelim. Tavanda yer alan kocaman bir kaya parçasını hedef alıp, ateş edin ve sonrada yaratıkların üstüne doğru ateş edin. Kaya parçası gelip düşmanlarınızın üstüne iniyor ve böylece rakiplerinizle tek tek uğraşmadan tek bir hamleyle hepsinin hakkından gelmiş oluyorsunuz. İsterseniz iki düşmanınızı birbirine çarpıştırabilirsiniz. Magnet Gun dışında, Nano Rifle, Shotgun, balyozumuz, tabancalar, roket atar, kara delik yaratan Singularity Cannon, Plasma Beam, Plasma Cannon gibi daha birçok silah var. Yelpaze geniş ve nasıl kullanacağınız tamamen size kalmış.

Mars’ın kızgın kumlarından serin sulara
Araçları da unutmamak lazım değil mi? Yapımdaki araçlar savaşmak, maden veya keşif için tasarlanmışlar. Havada giden Inferno GX tam bir yok edici. Yeraltı tünellerinde gitmek için modifiye edilmiş. Bunun haricinde Marauder Heavy Walker ve Marauder Scout Walker gibi asıl ölüm kusan canavarlarımız var. Etrafı yakın, yıkın cehenneme çevirin. Mech’leri de unutmadan olmaz. Magnet Gun’a sahip olan Mining Exo (Yapımın başındaki çatışmadan yıllar sonra madene indiğimizde ilk kullandığımız Mech) ve onun silahlı daha ağır modeli takılan Exo var. Armageddon’da tabii ki geliştirmeleri de eksik etmemişler. Daha yüksek seviye daha iyi gelişimler sayesinde tam bir yok edici kıvamına geliyoruz.

Red Faction: Armageddon ses nitelikleri bakımından gayet düzgün. Seslendirmeler kaliteli yapılmış, müzikler ise ortama uyuyor. Senaryo modu bittikten sonra canınız sıkılmasın. Infestation bu sıkıntınızı alabilir. İki kategoride toplam 16 görev boyunca hayatta kalmaya çalışabilir veya savunma yapabilirsiniz. Bu da sarmadı diyelim, o zaman sizi Ruin moduna alabiliriz. Yapmanız gereken sadece silahlarınızı seçip, ortalığı yakıp yıkmak ve puan kazanmak. Sonuca gelirsek Volition Inc. güzel bir iş çıkarmış. Bazı zayıf kısımlar var, yine de bunlar maceraya dalıp gitmenize engel olmuyor. Özellikle etrafı yıkıp dökmek işin en güzel tarafı.