OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08-30-2015, 05:43 PM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Resident Evil 5 - İnceleme (PS3)

Bir efsane biter, ama yenisi başlar!

Karanlık bir orman, küçük bir ekip ve geleceğe ışık tutacak birçok karakter. Tam 13 yıl oldu bu serüven başlayalı, her seferinde destansı bir maceraya atıldık. Bazı anlar geldi gölgelerin içinde kaybolduk, bazı anlar geldi karakterlerin o dolu dolu hikayesine ortak olduk. Ama en önemlisi koca bir şehrin yok oluş hikayesine tanıklık ettik. O zamanlar daha gösterişliydi, her karesinde bir ayrıntı, her karesinde farklı bir hikaye vardı. Bizlerle daha fazla şey paylaşırdı, sessiz kaldığı anlarda bile heybetini her daim korurdu. Zamanla ağırlaşan o ismi, her oyunuyla daha da büyüdü. İsmi geçtiğinde insanı heyecanlandıran nadir yapımlardan biri haline geldi. Peki şimdi ne oldu? Her güzel hikayenin bir sonu vardır diyerekten, Resident Evil (RE) artık bambaşka diyarlara yelken açtı. O geminin ilk durağı ise İspanya oldu.

En son çaylak bir polis olarak hatırladığımız Leon S. Kennedy, dördüncü oyunda karizmatik bir şekilde karşımıza çıkarak, oyun dünyasını tuttuğu gibi salladı. Omuz üstü kamera, hızlı oynanış, akıllı düşmanlar, farklı ve güzel mekanlar derken, RE4 2005 yılına damgasına vurarak birçok kez yılın oyunu seçildi. Ama bu başarılara rağmen arkasında ciddi derecede üzüntülü bir kitle bıraktı. Çünkü bu oyun, Resident Evil ruhunu terk etmiş ve başka bir hale bürünmüştü. Artık eskisi gibi bulmacalar, karanlık ve ürkütücü atmosfer gibi birçok etken yoktu. Zaten değişen kamera sistemiyle, Survivor-Horror türünden çıkıp, aksiyonun temellerini atmıştı. Ne var ki, oyunun o güzelim senaryosu bile çok başarılı bir şekilde çıkmamıştı karşımıza, başkanın kaçırılan kızını kurtarmaya giden ajan Kennedy'nin yaşadıklarına tanık olmuştuk. Akılda yer eden karakterler sağ olsun durumu biraz toparlasa da, gelecek yeni RE oyunlarının ne hallerde karşımızda çıkacağını gösterir gibiydi. Derken, aynı yıl içinde sevgili Capcom, Resident Evil 5'i duyurdu ve uzun mu uzun 4 yıllık bekleyiş başlamış oldu.


"Chris, Code Veronica'dan sonra Steroid'i biraz fazla kaçırmış."
Raccoon, Rockfort Island, İspanya derken şimdi de Afrika'dayız

Bildiğiniz gibi Raccoon'daki zombileri artık geride bıraktık, tam şimdi ne olacak demiştik ki, Capcom bizi Los Illuminados tarikatının içine sokarak Las Plagas virüsüyle tanıştırdı. Aslında buna virüs değil de, parazit demek daha doğru olur. Çünkü RE'de her şeyle beraber virüs dönemini de bitti. Bu parazitler sayesinde artık beyinsiz zombiler yok, düşünerek hareket edebilen daha güçlü ve daha hızlı düşmanlar var. Tabii yeni oyunumuzda da bunların etkisini sonuna kadar hatta yer yer abartılı şekilde görüyoruz. Peki ne oldu da yolumuz Afrika'nın bu sıcak topraklarına kadar uzandı. Tabii ki bunu oyunu oynarken öğreneceksiniz, ama ben yine de biraz konu hakkında bilgi vermek istiyorum. Her şeyin başlangıcı olan Umbrella'nın kapanmasından sonra, olayların kontrol altına alınması için BSAA (Bioterrorism Security Assassment Alliance) birliği kurulur yani Bio-terörizm'e karşı hareket başlatılır. Oyunun geçtiği yer olan Afrika'da da Umbrella ile ilgili bir şeylerin olduğu düşünülmektedir, ancak emin olunamadığı için de BSAA harekete geçer ve Raccoon yok edildikten sonra ekibe katılan Chris Redfield, olayları incelemesi için bölgeye gönderilir. RE5 yapısını olabildiğince kökten değiştiren, BSAA'nın Afrika Batı kolu ajanlarından Sheva Alomar da partner olarak yanımıza verilir ve böylece kendimizi vahşi bir toplumun içinde hayatta kalma mücadelesi verirken buluruz.


"Yakışıklı düşmanımız genç kızların beyaz atlı prensi!"

Kasabaya daha ilk adım atışımız da insanların normal olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz. Olayların her an başlayabileceğinizi düşünmenizle, Kijuju sakinlerinin size saldırmaları bir oluyor ve olaylar akıp gitmeye başlıyor. Tabii burada da Las Plagas benzeri bir parazit söz konusu ve düşmanlarız da doğal olarak oldukça zeki' Hatta herhangi bir nesneyi kullanmasını geçin, buradaki rakipler birçok ateşli silahın yanında MotoGP ya da Dacar Ralli sürücülerinden farksız bir şekilde motor, otobüs, kamyon dahi kullanabiliyorlar.

Kısacası düşmanlar uçanı da, kaçanı da bir şekilde yakalıyorlar. Peki biz? İşte biz o uçamayan, kaçamayan sınıfına girenlerdeniz. En son Code Veronica X'de gördüğümüz Chris, çıtı pıtı bir karakterdi. Ama Afrika'da bizi bambaşka bir Chris karşılıyor. Kendisi artık ağır araç sınıfında, öylesine hantal ki, oyun akıp giderken o sadece arkadan el sallamakla yetiniyor. Tabii bir de canımız ciğerimiz olan Capcom sağ olsun, düşman konusunda elini baya bir bonkör alıştırmış. Geniş alan, dar alan, kapalı, açık hiç fark etmeden, düşmanlar yığınla üstünüze geliyor.

Hiç bilmeyen biri, Chris'in, Prince of Persia, Uncharted: Drake's Fortune gibi oyunlardan çıkmış bir karakter olduğunu sanacak. Ama nerede? Chris hareket kabiliyeti konusunda feci şekilde aciz bir karakter olmuş. Tabii bir de üstüne birkaç işi aynı anda yapamaması da devreye girince, yandı gülüm keten helva diyebiliriz. Hareket ederken ne silahını kullanabiliyor, ne şarjör değiştirebiliyor, ne konuşabiliyor hiçbir şey yapamıyor. Bu tip durumlar da illa ki durması gerek, sanırız Chris normal bir insan değil ya da Capcom normal insanların çalıştığı bir firma değil. Böyle bir mantığı nereden çıkarmışlar, oyunu oynarken çözemedim. Ayrıca siz bu kadar ağırken düşmanlar ise tam tersi, Olimpiyatlara katılmış akrobatik bir grup gibiler. Doğal olarak ya hepsini öldürmeye çalışıyorsunuz ki, bu genelde kurşunlarınızı sıfıra indirmek demek ya da kaçıyorsunuz.


"Parazit deyip geçmeyin, her birinin birer süper kahraman olmasına ramak kalmış."

Kaçak

Kaçmak demişken yanlış anlaşılmasın korkudan değil tabii, düşmanlarla uğraşmak istemediğinizden, çünkü dediğim gibi bizim hareket kabiliyetimiz bu kadar zayıf; aynı şekilde mekanlar da çok kısıtlı hareket bölümlerine sahip olunca bazı anlar geliyor ki, fena halde sıkılıyorsunuz. Zaten o anlar da oyun da birkaç bölüm geçtikten, neyin ne olduğunu, RE5'in ilerleyiş mantığını anladıktan sonra ortaya çıkıyor. Bir sonraki sahnelerde ''Off yine mi, kim uğraşacak şimdi?'' diye bir nara atıyor ve tabana kuvvet diyerek, o bölgeden kaçıyorsunuz. Aslında sorun Chris ve mekanların birbiriyle olan uyumsuzluğundan kaynaklanıyor. Hani gidip de istediğimiz bir yerden atlayamıyoruz, dolayısıyla da mekana ayak uydurmak zorunda kalıyorsunuz. Mesela siz bir yere çıkmak istediğiniz de merdiven kullanıyorken, rakipler orayı bir zıplayışta geçiyor. Adamın elinde testere var, yürümekte dahi zorlanıyor, ama üç metre yukarıya zıplayabiliyor ya da devasa bir makineli tüfeği takmış sırtına, ama gel gör ki birkaç metreyi ''Hop'' diye anında aşıyor. Böyle bir durumda da, biz bu kadar dar bir hareket kabiliyeti ve alanına sahipken, düşmanların bu derece çevik olması da, oynanabilirlik konusundaki en büyük handikabı oluşturuyor.


"Sheva çok güzel bir kadın, ama her güzelin bir kusuru olduğu gibi yapay zekadan pek nasibini almamış."

Oynanabilirlikteki sorun bunlarla da bitmiyor. Adam öldürmek tam bir işkence olmuş. Hani nişan alıp öldürmekten bahsetmiyorum. Şöyle anlatayım, birini öldürmek için karşıdaki düşmanın burnunun ucuna kadar gitmezsiniz, biraz mesafe yaratır ve o şekilde ateş etmeye başlarsınız. Zaten bu durum oyunlarda genel olarak çok rahat gerçekleşir. Fakat RE5te dediğim gibi tam bir işkence haline gelmiş. Çünkü saygı değer beyefendi Chris, hareket ederken hiçbir şey yapamadığı için, ateş ederken de kılını kıpırdatmıyor. Durum böyle olunca da, düşmanlar bize kolaylıkla yaklaşma imkanı buluyor. İşte tam burada da müthiş bir kısır döngü ortaya çıkıyor. İster bir kişi ister daha fazla hiç fark etmeden, öldürmek istediğiniz adamdan öncelikle koşarak uzaklaşıyorsunuz ve yeterli mesafeyi yarattıktan sonra dönüp ve ateş ediyorsunuz. O size yaklaşınca siz yine koşuyor, mesafe yarattıktan sonra dönüp tekrar ateş ediyorsunuz ve tekrar, tekrar, tekrar Size gelen ya da gelenler ölene kadar bu böyle devam ediyor.

Ne kadar zevkli ve heyecanlı dimi? Burada zevk ve heyecan yok gibi görünse de, boss savaşları olabildiğince farklı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Hani ilk gördüğünüz de o devasa yaratıkların ölmesinin mümkün olmadığını düşünüyorsunuz, ama oyun bu konuda size her seferinde bir kolaylık sağlıyor. Zaten her bossun zayıf noktası olduğu için, bunu fark etmekte birkaç saniyenizi alıyor ve rahatlıkla öldürüyorsunuz. Ama kapışmaların çok zevkli geçtiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Oynanabilirlik konusunda en zevk aldığım yer boss savaşları oldu.
Güzellik var, akıl yok!

Yazımın başlarında belirttiğim gibi Shevanın katılımıyla beraber, artık oynanış mantığı da kökten değişmiş. Aslında yanınızda bir arkadaşınızla beraber oynayınca RE5 çok zevkli olmuş. Hani co-op budur diyorsunuz, ama işiniz Shevanın yapay zekasına kalırsa, vay bizim halimize Güzel partnerimiz peşimizden hiç ayrılmadığı için, düşmanların kalabalık geldiği anlarda sıkışıp kaldığınız sahnelere tanıklık edebiliyorsunuz. Ben kaçayım diye koşmaya başladığınız da, çoğu zaman gerinizde kalıyor. Ne olmuş geride kalıyorsa? diyebilirsiniz, cevabını vereyim. Yükleme yapılan kapılardan tek başımıza geçemiyoruz, istenilen tuşa bastığımız da, kamera bir anda Shevaya odaklanıyor ve onun gelmesini beklemeniz gerektiğini gösteriyor. Ben kurşun harcamayayım diye kaçtığınız düşmanlar da, Sheva ile beraber geliyor ve doğal olarak kapıların yer aldığı o küçük alan çoğu zaman düşmanlarımızla doluyor. Yani ne diye Chris tek başına kapıyı açamıyor? Ne diye Sheva olmadan olmuyor? Çözemedim. Birçok kez bu şekilde öldüğüm anlar oldu. Tabii Shevanın çok kolay cephane harcaması da işin komik tarafı, sizin bir iki kurşunla öldürdüğünüz adamlara, bayan Alomar bir şarjör boşaltıyor ve daha sonra size kurşuna ihtiyacım var diye bağırıyor. Sırf bu yüzden birçok düşmanı kendim öldürdüm, o zaman ben ne anlamadım bu partnerden?
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-30-2015, 05:46 PM   #2
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart


"Spencer, Wesker ve diğerleri... Oyunun tutunduğu son dalı iyi koru Capcom..."

Kullanılan kamera sistemi de, ne yazık ki istenileni sunamıyor. Zaten ekranın yarısından fazlasını kas yığını Chris kapladığı için, size kalan alandan da etrafı görmeye çalışıyorsunuz. Üstüne üstlük normal şartlarda 360 derece serbest olan sağ analog kamerası, RE5te Chrise odaklı olduğundan, mekanda olan biteni de kaçırıyoruz. Mesela oyunun bir bölümünde önümüze aniden ölü bir asker düşüyor. Ancak kamera Chrise sabitlendiğinden ve dar bir alanı gösterdiği için o askerin ben sadece kaskını görebildim. Daha sonra o tarafa doğru dönünce düşenin asker olduğunu fark ettim. RE5in çok nadir de olsa sağlamak istediği o korku unsurunu da sırf bu yüzden yaşayamadım. Yani göründüğü gibi öylesine kötü bir kamera sistemi var ki, verilmek istenileni de oyuncuya yansıtamıyor.


"Yeni Testere filminde oynayacak olan düşmanımız, kalas vücuduna rağmen Örümcek Adam gibi yüksek yerlere zıplayabiliyor."

Hani benim korku unsurlarım?

Korku unsurunu etkileyen en büyük faktör, yıllar öncesinden kalma dinamik müziklerin mekanda olan biten ne varsa haber vermesi Bu durum korku faktörüne 5x Zoom yapılmış Sniper mermisi sıkıyor. Siz bir alana giriyorsunuz ve müzikle beraber düşmanlar akın akın gelmeye başlıyor, çoğunu indirdiğiniz halde müzik hala devam ediyor, sonra bakmışsınız kıyıda köşede bir düşman hala duruyor, dolayısıyla onu da indiriyorsunuz ve müzik sonlanıyor. Buna ne gerek vardı? Zaten korku unsuru bitti bitecek, son kalan çırpınışları da bu sayede öldürmüş sevgili Capcom.

Oynanış mantığından bu kadar bahsettikten sonra co-op olayını es geçmek olmaz. Tam anlamıyla harika, arkadaşınızla beraber oynarken, tek kişi oynadığınızdan çok daha fazla zevk alıorsunuz. Hatta o zevkin inanılmaz olduğunu da söyleyebilirim. Zaten RE5in yapısı artık tek kişiye odaklı bir şekilde gelişmiyor. Eğer Chris bu maceraya tek başına atılmış olsaydı, mümkün değil yarı yolda pes ederdi; çünkü mekanlar öylesine bir tasarımdan geçmiş ki, illa iki kişi olmak zorundasınız, yoksa ilerlemeniz mümkün değil.

Tabii bunun abartıldığı anlar da var, çoğu zaman bir kapının iki yanındaki kart okuyuculara, kartı sokup çıkarmak için bile Shevaya ihtiyaç duyuyoruz. Bu durum biraz saçma olsa da, RE5 �Ben co-op oynanırım, başka türlü de olmaz� diye bas bas bağırıyor. Ayrıca Sheva ile yaptığımız alış verişi sağlayan envanter sistemi de fena halde kısıtlı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bir şeyler yerleştirmek istediğiniz zamanlarda tam anlamıyla bir nevi bulmaca oynuyormuş gibi hissediyorsunuz. Tabii bu durumun en kötü yanı ise, envanter sistemi açtığınızda oyunun durmaması, siz oradan bir şeyler yapmaya çalıştığınız anlarda dahi aksiyon her daim devam ediyor. Tabii işiniz ya yarım kalıyor ya da yarım kalmasına bile izin vermeden bir güzel ölüyorsunuz. Zaten Shevanın kurşunları şuursuzca kullanması yüzünden, mübarek envanter sistemi kapanmıyor. Ama dediğim gibi eğer yanınızda yapay zeka değil de, arkadaşınız varsa, hiçbir problem yok. O yüzden size tavsiyem RE5e bu şekilde yaklaşın, aksi takdirde tek başınıza oynayarak koş, dur, ateş etten ileriye gidemezsiniz.


"İtibar kaybetti, dağıldı ve kapatıldı, ama Afrika'da bile karşımıza çıkmayı başarıyor."

Capcom ya cidden yaratıcılığını kaybetmiş ya da üşenmiş, artık orasını bilemeyeceğim. Ama adamlar Resident Evil 4ün üzerine öylesine yayılarak yaslanmışlar ki, hani RE5�i 4. oyunun Afrika�da geçen ek paketi diye sunsalarmış, herkes güzelce yer, üstüne bir de teşekkür ederlerdi. Aralarında 4 yıl gibi bir süre olan iki oyun nasıl bu kadar benzer yapılır anlam veremedim. Karakterlerin hareketleri, animasyonları, çoğu zaman kullandıkları nesneler dahi 4. oyunla aynı, hiçbir şekilde yeni oyun havasını veremiyor. Hiç değilse birkaç değişik düşman var da, farklılık duygusunu bir nebze olsun hissediyorsunuz.

Yapımın genel yapısı tamamen 4. oyun üzerine kurulmuş ki, hiç hoş bir durum değil. Buna rağmen RE4ten koptuğu noktalar da var. Mesela tüccar artık yok. Bunun yerine her bölüme başladığımızda, karşımıza silah ve malzemelerin satıldığı alan geliyor. Buradan cephane dışında tüm ihtiyaçlarınızı satın alabiliyorsunuz. Tabii oyun için de bulduğunuz hazineleri de buradan oldukça yüksek fiyata satabilme imkanınız var. Ama paraları sadece bu şekilde kazanmıyorsunuz. Öldürdüğünüz adamlardan ya da sandık vs şeylerden çıkan altınları alıyoruz. Lakin bu durum biraz komik olmuş diyebilirim. Çünkü çevremizde çıplak ayaklı, zayıflıktan öldü ölecek insanların yer aldığı bir yerde, portakal sandığını parçalayıp içinden çıkan altını almakta gerçekten ilginç bir durum.


"Chris'in hantallığı yüzüne, düşmanlar burnumuzun dibine kadar giriyor ve dövüş başlıyor."

Konuşulması gereken bir diğer husus ise senaryo, aslında bu konuda Resident Evil serileri her zaman çok iyi olmuştur. Ancak 4. oyunun karakterler sayesinde kurtulan biraz havada kalmış senaryosu vardı. Aynı şey RE5te de karşımıza çıkıyor, aslında aynı şey demeyeyim de, sanki biraz daha iyi yansıtılabilirdi diye düşünüyorum. Çünkü senaryonun eski doyurucu halinden biraz uzak olup, karakterlerin geçmişi sayesinde tavan yapan bir yapısı var. Zaten aralara serpiştirilen Flashbackler sayesinde oyundaki heyecan doruk noktasına ulaşıyor. Geçmişi bu görsellikte görmek, o duyguları tekrardan yaşamak müthiş bir his, açıkçası bu konuda hafif MGS 4 esintileri de görmedim desem yalan olur. Ara sahnelerde yaşanan dövüşler aynen film tadında, bilhassa Chris, Sheva, Wesker ve Jill coşup, coşturuyor.

RE5in grafikleri ise oldukça güzel, her ne kadar çoğu yer düşük kaplama boyutlarına sahip olsa da, genel yapısı oldukça başarılı Ama ara sahneler ile oyun arasında belirgin farklılıklarda yok değil. İlk bakışta her şey oyun içi gibi görünse de, mesela yapımdaki su efekti ara sahnelerde muhteşem bir hal alıyorken, oyun içinde tam tersi rezilleri oynuyor. Keza Kijuju sakinleri de çamurdan çıkmış bir halde karşımıza çıkıyor. Aslında modellemeler güzel, ancak ana karakterlerin yanında çok fazla sırıtıyorlar. Hani örnek vermek gerekirse, Chris ve Sheva mekanda ilerlerken, sanki bir gecekondu mahallesine dikilmiş iki gökdelen gibi duruyorlar. İşte grafiklerde o bütünlüğün olmaması da, görsellik konusunda yer yer oyunun kötü görünmesine sebep oluyor. Bunun dışında mekanlar inanılmaz derecede statik bir şekilde karşımıza çıkıyor. Hiçbir etkileşim söz konusu değil. RE5 bizim nereye gitmemizi istiyorsa oraya gidiyoruz. Hiçbir farklı yolda olmayınca bu durum biraz can sıkıcı olabiliyor. Keza Chrisin de bu çevreye pek bir uyum sağlayamadığını söyleyebilirim. Çünkü bazı anlar geliyor, beş metreden zıplayan Chris, diğer tarafa geçmek için küçücük bir taşın üstünden zıplayamıyor ve doğal olarak karşıya geçmek için bir ton yol yürüyoruz. Bu da oyunun sıkıcı bir hale bürünmesine sebep oluyor.

Oyundaki seslerde çok başarılı bir şekilde kulağımızın pasını siliyor. Bilhassa seslendirmeler harika olmuş. Bunun dışında eski oyunlarda olduğu gibi yeni oyunda da birçok içerik mevcut. Bunlar için de ekstralar, karakter detayları, konu ile ilgili dosyalar, Sheva ile oynayabilme imkanı gibi özellikler var. Ayrıca silahları sonuna kadar geliştirdiğinizde (Upgrade ettiğinizde) sınırsız cephane ile ödüllendiriliyorsunuz. Tabii ki Mercenaries modu da RE5teki yerini almış.


"Kijuju toprakları, keşke bu resimdeki kadar esrarengiz ve ürkütücü gözükebilseydi."

Bir Resident Evil hikayesi

Oyunu bilhassa oynanabilirlik konusunda çok fazla eleştirdiğimin farkındayım. Ama ne yazık ki durum anlattığım gibi, belki başkasına zevkli gelebilir, ama ben bu oynanabilirlikten hiçbir zevk almadığımı açıkça söyleyebilirim. Yapımdaki RE ruhu dediğimiz tüm öğeler kalkmış olabilir, ben aksiyona odaklanacağım da denilebilir ki, zaten aksiyona odaklanılmış. Her yerden düşman akıyor, sürekli bir çatışma, koşuşturma içindesiniz. Ancak hareket ederek bir şey olmaz mantığı ile Resident Evil 5, tam anlamıyla bir aksiyon oyunu da olamamış. Zaten içindeki Survivor-Horror türünü terk etmiş yapısıyla oyun, içinde en ufak korku unsuru da sunamıyor. Dolayısıyla RE5 korku oyunları kategorisine de giremiyor. Eskiden karşımıza çıkan bulmacaları çözmekten gına gelirdi, ama yapımda sadece bir tane bulmaca var ve bu yüzden macera yönünü de kaybeden RE5in ben tam olarak hangi türe hizmet ettiğini çözebilmiş değilim. Güzel bir oyun olmuş, ama ismini bir kenara atarsak fena halde ortalamanın altında kalan bir yapısı var. Açıkçası Ben RE istiyorum, bir klasik istiyorum diyorsanız, Resident Evil 5 diye Dead Space oynasanız, RE duygusunu daha fazla hissedeceğinize eminim. Bir oyun ne diye özünden bu kadar kopartılıp, bambaşka diyarlara yönlendirilir anlayamıyorum. Kaldı ki, sahip olduğu co-op ve bu özellik için tasarlanan mekan yapısı yüzünden, iyiden iyiye bambaşka bir yapım olarak karşımıza çıkıyor RE5.


"Chris ve Sheva yeni tanışmalarına karşın iyi bir ikili oluyorlar. Aralarında büyük bir aşk filizlenebilir mi? Cevabı yeni oyunlarda."

Eğer eski bir Resident Evil oyuncusuysanız, RE5i oynarken bol bol küfür etme olasılığınız çok yüksek, ama seriye 4. oyunla hatta 5. oyunla giriş yapanlar ya da yapacaklar için bu oyun oldukça iyi gelecek ve kendisini beğendirecektir. Hele ki yanınızda her daim yer alabilecek bir arkadaşınız varsa, muhteşem co-op ile harika dakikalar yaşabilirsiniz. Zaten senaryosu için alacak çok insan var, ama onun dışında kalan kesim için mutlaka almanız gereken bir oyun olduğunu söylemem, bilhassa PS3 sahipleri belki ucuzlamasını bekleyebilir.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:14 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35