eg24

Aradan geçmiş on üç yıl, bizim isimsiz kahramanımız kendine hâla bir isim uyduramamış. Evet efendim, başka bir Piranha Bytes RPG oyunuyla daha karşı karşıyayız. Kritiklerden eksi not alıp, satış kulvarında da sınıfta kalıp birçok Piranha Bytes fanını hayal kırıklığına uğratan Risen 2 oyunundan sonra tekrar Risen serisiyle beraberiz. Oyun çıkmadan önce yapımcı günlüklerinde, fuarlarda ve tanıtımlarda sürekli olarak yapımcıların ağzında dönüp dolaşan tek şey vardı, "Risen 2'deki hatalarımızı tekrarlamayacağız". Ne kadar başarılı olmuşlar, hangi konularda oldukları yerde saymışlar bunlara detaylıca değineceğiz.

Kimdir bu insanlar, Piranha Bytes stüdyosu ne iş yapar? Piranha Bytes ekibinin ilk RPG oyunu tam olarak bundan on üç yıl önce Gothic 1 ismi ile bilgisayarlarımıza konuk olmuştu. Zamanın şartlarına göre sunduğu özgürlük, "garip" dövüş sistemi ve içeriğiyle derhal arşivlerimizde kendine yer bulmuş, ikinci oyunuyla tahtını kurmuştu. Ancak üçüncü oyunun teknik bakımdan tam bir fiyasko olması sonucu JoWood Entertainment ile yollarını ayırıp Gothic ismini bırakıp Risen ismiyle kimlik olarak neredeyse Gothic ile eşdeğer bir başka RPG serisine başlamışlardı. Peki biz neden bunlardan bahsediyoruz? Anlatılmak istenen, Piranha Bytes ekibi daha dün bağımsız olarak türemiş bir stüdyo değildir. Hayır efendim. Kendileri yaklaşık olarak 15 yıldır ki bu süre çoğumuzun "ben bu kadar süredir oyun oynuyorum" diyebileceğinden bile fazladır. RPG türünde oyun yapıyorlar. Peki nasıl oluyor da bu kadar uzun süreli tecrübe ve birikime sahip bir ekip istikrarlı olarak oyunlarının kalitesini düşürüyorlar sormadan edemiyoruz.



Oyunumuza her Piranha Bytes oyununda olduğu gibi isimsiz kahramanımız ile başlıyoruz. RPG ismini duyunca direk akıllarımıza gelen karakter yaratma ekranı beklenildiği üzere her Piranha Bytes oyununda olduğu gibi Risen 3 oyununda da karşımıza çıkmıyor. Daha ilk saniyeden Risen 2'den aşina olduğumuz birkaç karakter ile etkileşime geçiyoruz. En çok dikkatimizi ise ikinci oyunda da bize eşlik eden yüce kaptan Demirsakal'ın kızı Patty çekiyor. İkinci oyunda gayet "üsturuplu" olan korsan kızımız Patty, bu oyunda farklı "birşey" olmuş. Sıfırdan tekrar modellenen kızımızı modelleyen arkadaşımızın belli bir takım fantazilerine yenik düşen karakter, absürd giysileriyle her karşılaşmamızda gözlerimizi baymamıza neden oluyor. Ve böylece bu yeni korsan hikayesine Demirsakal'ın oğlu –Patty'nin erkek kardeşi- olarak başlamış oluyoruz.

Risen 3'ün senaryosu kesinlikle en ufak derecede dahi ilginizi çekecek türden bir hikayeye sahip değil. Kötü bir güç dünyayı tehdit eder, kahramanımız öldürülür, ruhunu kaybeder ancak "ruhsuz" olarak tekrar yer yüzüne dönerek "ruhunu" kurtarmak amacıyla birçok değişik maceraya atılır. Evet, senaryoyu duyan herkesin gözlerini baymaması mümkün değil. Maceramız süresince Risen 1 oyununda da olduğu gibi üç farklı birliğe katılma şansına erişebiliyoruz. Risen 2 oyunundan da aşina olduğumuz yerlilere katılarak Voodoo büyücüsü olabilir, Koruyuculara(Guardians) katılarak elemental büyücüsü olabilir veya Şeytan Avcılarına (The Demon Hunters) katılarak hibrit bir sınıf olarak hem büyü hem yakın dövüş üzerine yoğunlaşabiliriz. Dövüş sisteminin berbatlığından mütevelli –sonra değineceğiz- Guardians ekibine katılmaya karar verdim. Ne kadar az kılıç kullanırsam o kadar iyidir mantığı ile ki sonradan da farkedildiği üzere elemental büyücü sınıfı gerçekten diğerlerine oranla pek bir aşırı-güç sergiliyor. Sınıflar arasında denge olmadığı aşikar bir gerçek. Ancak oyunumuzun tek-kişilik olmasından ötürü bu durum hakkında pek şikayet etmek mantıklı olmayacaktır.


Eski Piranha Bytes oyunlarıyla haşır neşir olanlara dövüş sistemi elbette tanıdık gelecektir. Zamanlamaya dayalı olarak yapacağımız hamlelerin sonucuna bağlı olan dövüş sistemi garip kontroller ve çirkin animasyonlarla birleşince birçok oyuncuyu daha ilk dakikadan soğutabilecek bir yapıya sahip. Hele ki eski Risen veya Gothic oyunlarını oynayıp bu garip dövüş sistemini sindirmemiş iseniz daha ilk dakikaların ardından oyuna "olmamış" damgası vurup ters istikamette kaçışmanız olası. Ancak durum düşünüldüğü kadar da vahim değil. Biraz önce de bahsettiğimiz üç farklı birlikten birine girmemiz dahilinde donanımımız da katıldığımız birliğin odaklandığı alan üzerine gelişiyor ki bu durumdan mütevelli dövüş sisteminin bıraktığı "çirkin" tad bir nebze olsun yerini "akılsız eğlenceye" bırakıyor. Örnek vermek gerekirsek bir Guardian olarak ateş yağmuru yağdırıp bir yandan da alan etkisiyle düşmanları yakan ateş toplarını peş peşe hunharca savurmanın eğlendirmediğini söylemek samimi olmayacaktır. Keza bu durum diğer sınıflar için de geçerli. Companion adını verdiğimiz yoldaşlarımızdan istediğimiz birini yanımıza alıp maceralara atılmanın da seçenekler arasında olduğunu da unutmadan söyleyelim. Ancak belirtmekte yarar var, bu yoldaşlarımızın aksiyon sırasında gösterdikleri performansa birkaç kez tanık olduktan sonra "gölge etme başka ihsan istemem" diyerek kendilerine yol vermeniz kuvvetle ihtimal.

Grafikler konusuna geldiğimizde ise fark edeceğiniz üzere internette pek farklı görüşler var Risen 3 oyunu için. Kimisi "çok güzel" demiş, kimisi "berbat" demiş. Peki nasıl oluyor da grafik gibi herkesin neredeyse ortak bir karara varabileceği tek alanda insanlar farklı görüşler ortaya çıkarabiliyor bunun üzerine konuşalım. Oyunumuzun optimizasyonu gerçekten berbat ötesi. Battlefield 4'leri, Crysis 3'leri hatta ve hatta optimizasyonu kötü olan Watch Dogs gibi oyunları bile en yüksek kalitede oynayabildiğiniz bilgisayarınızda Risen 3'ün teknik anlamda arızalar çıkarması kuvvetle ihtimal. Şöyleki, bizzat benim sistemim bahsi geçen oyunları 1080p çözünürlüğünde en yüksek ayarlarda kabul edilebilir FPS oranıyla oynatmaya muktedir iken Risen 3 oyunu hiçbir şekilde anlam veremediğim bir FPS düşüşü yaşatmakta ısrar etti. Öyleki ayarlar üzerinde değişiklikler yaptığınız halde bunun hiçbir şekilde FPS’ye etki etmiyor oluşunu gördükten sonra hepten keyfiniz kaçabilir ve diğerlerinin de yaptığı gibi siz de Steam yolunu tutup forumlarda sopalarla Piranha Bytes ekibini kovalayabilirsiniz. Ancak bu tür teknik sorunların olması oyunumuzun gerçekten harika diyebileceğimiz birtakım vistalar oluşturmasına engel teşkil etmiyor. Karakter modellemeleri ne yazık ki son nesil oyunlardan bekleyeceğimiz kalitede değil ancak bir adadan diğer adaya koşarken karşımıza çıkan doğa manzaları durup dakikalarca seyretmenizi tetikleyecek cinsten ilginizi çekiyor. Bahsi geçen büyülerimiz de kabul edilebilir efektler eşliğinde yer alıyor oyunumuzda. Rahatça söyeleyebiliriz ki grafik departmanında Risen 3 irrite edecek türden görüntüler sunmuyor aksine ışıklandırma ve gölgenin etkili kullanımı sonucu oluşturduğu bir takım manzaralar ile beğenimizi bile topluyor.


Risen 3'teki bütün karakterler, diğer Piranha Bytes oyunlarında da olduğu gibi seslendirilmişler. Ancak bazı karakterlerin ruhsuz seslendirmesi ve bazı seslendirilen diyalogların gerçekten ilgiyi en ufak derecede dahi ayakta tutuyor olamamasından dolayı birçok sahneyi hızlıca pas geçmeye çalışırken bulabilirsiniz kendinizi. Orta ayar seslendirmelere ise yine orta ayar diyebileceğimiz müzikler ve ses efektleri eşlik ediyor. Ses başlığı altında hayal kırıklığına uğratmıyor Risen 3 ancak görkemli bir sonuç da çıkaramıyor.

Sonuç olarak Risen 3, ilgi çekmeyen senaryosu, "ruhsuz" karakterleri, güzel manzaraları ancak kötü animasyonları ve orta ayar seslendirmeleriyle tekrar tekrar oynamak isteyeceğiniz bir RPG olamıyor ancak kesinlikle uzak durmanız gereken bir oyun olmaktan da uzak duruyor. Gothic ve Risen serilerini oynamış ve beğenmiş iseniz kesinlikle Risen 3'ü de beğeneceksinizdir orası kesin. Ancak Risen 1 ve 2'yi beğenmediyseniz Risen 3'ü oynamak yerine ruhunuza gıda olabilecek başka şeyler deneyin efendim.