OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04-16-2015, 07:48 PM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Fahrenheit- İndigo Prophecy[inceleme]

Oyun piyasasının resmen durma noktasına geldiği ve adamakıllı bir oyunun çıkmadığı yaz döneminin ardından nihayet kaliteli oyunlar görmeye başladık. Bu oyunlardan biri olan Fahrenheit, nam-ı diğer Indigo Prophecy sinematik havası ve yenilikçi oynanışıyla bence büyük beğeni toplayacak oyunlardan birisi olacak.

Doc’s Diner 27/01 - 00:02 AM –10° C

Her şey Lucas Kane’i New York’ta, bir kafeteryanın tuvaletinde, yarı baygın ve kendini bilmez bir şekilde bulmamızla başlıyor. Trans halinde olan Lucas’ın zihninde anlamsız sahneler beliriyor ve bedeni kendi ve bizim kontrolümüz dışında bir irade tarafından kontrol ediliyor. Lucas Kane ya da her kimse, sessizce kurbanına arkasından yaklaşıyor ve son derece vahşi bir şekilde cinayeti gerçekleştiriyor.

Sonraki sahnede Lucas Kane artık sizsiniz ve sizde o, suçluluğu ve suçsuzluğuyla. Bundan sonra olacak her şey size bağlı. Lucas’ın suçsuzluğuna inanıyorsanız cesedi klozetlerden birinin üstüne atıp kapıyı kapatmak ve olay açığa çıkmadan önce birkaç dakika kazanıp ellerinizi yıkadıktan sonra burayı terketmek en akıllıca fikir gibi, çünkü kafeteryanın barında oturan polis memuru er ya da geç buradan çıkmadan önce tuvalete uğrayacak. Bu yüzden kararınızı çabuk verseniz iyi olur.

Lucas’ Apartment 27/01 - 07:52 AM –10° C

Sabah oluyor ve uyanıyorsunuz... Oldukça kötü bir kabustu değil mi? Buna karar vermeden önce kollarına baksan iyi olur! Kolların yara bere içinde, fakat daha dikkatli bakarsan kollarında bulunan çift başlı yılan motifini görebilirsin sanırım. Peki bunun anlamı ne? Yatağım kan içinde, yoksa olanlar kötü bir kabus değil miydi? Sanki zihnimde başkasının ağırlığını taşıyorum, ve yine o anlam veremediğin görüntüler ortaya çıkıyor ve sonra yine kayboluyor. Bu şaşkınlıkla fazla vakit geçirip zaman kaybettiysen başın belada demek, çünkü polis kapıda ve zili çalıyor. Oysa kolların ve yatağın kanlar içinde, oturma odasında da seni ele verecek bir şeyler olabilir. Çok hızlı bir şekilde ortadaki delilleri kaldırsan ve kollarındaki yaraları saklasan iyi olacak. Kapıdaki ise çileden çıkmak üzere ve kapıyı kırmasına çok az kaldı. Acele et! Kapıyı bir an önce aç ve vereceğin cevaplara çok dikkat et. Şimdi her şey başlıyor...

meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-16-2015, 07:55 PM   #2
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Fahrenheit

Yukarıdaki metinler size ne kadar hissettirebildi bilmiyorum ama sanırım bu oyun bir film havasını yaşatan en iyi oyunlardan bir tanesi. Kahramanımız Lucas Kane başına gelen bu olayın ardından neler olup bittiğini anlamaya çalışırken New York şehri de anormal şekilde bir soğuk havanın etkisine girmiş ve ısı dur durak bilmeden düşmeye devam ediyor. Öte yandan dedektif Carla Valenti ve ortağı Tyler Miles’ta dün gece işlenen cinayetin izini sürüp katilin kim olduğunu araştırıyor. Buradaki önemli nokta ise bu filmin tüm baş rollerinin size verilmiş olması. Evet bu filmin yıldızı kesinlikle sizsiniz!

Daha oyuna ilk başladığınız yer olan kafeteryanın tuvaletinde kontrollerin ve oynanışın farklılığı dikkatinizi çekecek. Bilindik kontrollerin tersine sağ analog çubuk üzerine yerleştirilmiş aksiyon fonksiyonları kesinlikle oynanabilirliği ilginç kılmış. Bunu biraz tarif etmek gerekirse; mesela başlangıçtaki lavabonun karşısına geçtiğinizde ekranın üst kısmında üç tane simge ve bu simgelerin her biri için de birer yönlendirme ibaresi beliriyor. Simgelerden ilki musluk şeklinde ve yönlendirme ikonu sol tarafı gösteriyor. İkinci simge bir göz motifi ve yön olarak yukarı belirtilmiş. Son simge ise yine bir musluk ve yönü ise sağ tarafı gösteriyor. Diyelim ki siz bu durumdayken sağ analog çubuğu sol tarafa çektiniz, karakterimiz sol taraftaki musluğu çevirmeye çalışıyor ya da göz ibaresinin bulunduğu yönü işaretlerseniz aynada kendisine bakıp saçını başını düzeltiyor. Buna ek olarak karakterinizin bir yere tırmanacağı gibi durumlardaysa sağ analoğu belli yönlerde yay şeklinde hareket ettirip farklı şekillerde kullanmanız da gerekebiliyor. Ya da yine oyunun başında öğreneceğiniz gibi cesedi klozete taşımak istediğinizde R1 ve L1 tuşlarına hızla ve ard arda basmanız gerekiyor. İşte durağan aksiyon kontrollerinin büyük kısmı bu tip bir sisteme sahip. Artı olarak oyun içinde bir çok interaktif sahne bulunuyor, oyun içi grafiklerle hazırlanmış videolar olarak sayabileceğimiz bu kısımlarda L1 ve R1 tuşlarını kullanmanız gerekebileceği gibi genelde ekrana gelen ve yine analog çubuklar üzerine yerleştirilmiş olan kombinasyonları uygulamanız gerekiyor. Mesela hızla peşinizdeki düşmanınızdan kaçıyorsunuz ya da size sorulan bir soruya cevap verirken yalan söyleyeceksiniz diyelim, bu kombinasyonları doğru bir şekilde yapıp yapmamanız hareketinize yansıyor. Kombinasyonları düzgün bir şekilde yapamamanız bir soruya vereceğiniz yalan bir cevap karşısında inandırıcı olamayıp şüphe uyandırmanıza ya da kaçarken tökezleyip yakalanmanıza sebep olabiliyor.

Size sorulan sorular ve cevaplar demişken, oyun sırasında ister Lucas olun, isterse diğer karakterler, bir çok diyalog içerisine giriyorsunuz. Bu sırada sorup yanıtlayabileceğiniz bir çok farklı konu ve seçeneğiniz bulunuyor. Bu sayede oyuncunun etkisiyle sürekli değişen bir hikayeye sahip oyunu her oynayışınızda farklı diyalog ve sahnelerle karşılaşmanız mümkün oluyor çünkü oyuna devam edebilmek için her zaman belli şıkları seçmek zorunda değilsiniz. Tabi bazı kilit noktalar oyunun oracıkta bitmesine ya da devam etmesine sebebiyet verebiliyor. Bu arada belirtmeden geçmeyeyim oyunu oynamak için çok aşırı bir İngilizce’niz olmasına da gerek yok.

Seven filmini oynamış mıydınız?

Oynanışın temel öğelerini anlattıktan sonra biraz daha yakın plana inmek gerekirse, oyun kısa ve sürekli değişen bölümlere/perdelere ayrılmış ve aradaki küçük sürpriz karakterleri saymazsak oyunu asıl olarak Lucas, Carla ve Tyler ile oynuyoruz. Böyle bir olay örgüsü düşününce elinize bir silah alıp sağa sola ateş edeceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü hiçbir zaman böyle bir şansınız olmayacak. En azından bu gibi şeyleri hiçbir zaman doğrudan yapamayacak, ancak kombinasyonları gerçekleştirmeye çalışacaksınız. Diğer zamanlarda basit sayılabilecek puzzle öğelerini bu kombinasyonlar olmadan gerçekleştirecek, diyaloglara girerek sorulara yanıtlar arayacak ve mekanları araştıracaksınız. Oynanış olarak biraz canımı sıkan ise adventure yönü ağır basan bulmacaların oyunda bulunmayışı, sanki bu tarz bulmacaların olması daha hoş olurdu diye düşünüyorum; fakat öte yandan bu bir şekilde filmi yavaşlatabilirdi? Ki zaten oyun zorluk olarak basit bile sayılabilir, 5-7 saatlik bir oynanışı bulunan Fahrenheit’ı 2 gün içerisinde hiç takılmadan ve sıkılmadan bitirdiğimi söylesem filmin ne kadar akıcı olduğunu da belirtmiş olurum sanırım. Oynanışa kaldığımız yerden devam etmek gerekirse bazı zamanlarda günlük hayatınıza devam edip yorulacak ve uykuya dalacak, gitarınızı alıp müzik yapacak, basketbol oynayacak ya da formunuzu korumak için boks antrenmanı yapacaksınız. Fahenheit tüm bunları ve daha burada sayamadığım bu tip bir çok şeyi içinde dengeli bir şekilde barındırmayı başaran çok kaliteli bir oyun. Öyle ki oyunun eğlenceli havası bir sonraki sahnede esrarengiz mekanları ve bir şeyler gizleyen karakterleriyle bir Silent Hill ya da Aloen In The Dark oynuyormuşsunuz gibi korkunç ve gizemli bir hâl alabiliyor. Öte yandan bir sonraki sahnede ise bilinmeyenin izini sürdüğünüz bir psikolojik gerilim ya da polisiye olup çıkıyor. Aslında bu yönden oyunun ‘’Seven’’ filmini ve X-Files dizisini andırdığını fazlasıyla söyleyebilirim.

Mental Level denen ve karakterinizin olaylar karşısındaki psikolojik tutumunu gösteren özellik ise diğer bir nokta. Gerçi ben bunun oyuna çok aşırı bir etkisini göremedim ama bu özellik neticesinde yapacağınız yanlış bir hareket veya alacağınız kötü bir haber sinirlerinizi bozmaya yetebiliyor ya da tersi şekilde iyi gelebiliyor. Ne bileyim içeceğiniz bir bardak kahve, alacağınız bir öpücük ya da biraz dinlenmek size iyi gelebilir. Tabi olurda bir şekilde dibe vurursanız, ki tüm oyun boyunca sadece bir kez başıma geldi, hikayeniz orada son buluyor. Anlayacağınız dram, aşk, korku, gerilim, macera... Ne ararsanız hepsinden biraz var, ama yinede çoğunluğu dram ve parapsikolojik gerilim.

Oynanabilirlikten sonra gelelim kontrollere: Alışılmışın dışında bir kontrol sistemi ve farklı temalar dedik ama emin olun kontroller bu noktalarda çok iyi bir şekilde işliyor. Karakterimizi yönlendirme kısmında ise biraz zayıf kalındığı söylenmeli, bilindik üçüncü kişi bakış açısı ile sağladığımız kontrol sisteminde bu tarz oyunlardan alışkanlıklarınız varsa bazen gitmek istediğiniz yönün tersine yönelmeniz sıkça başınıza gelecek bir şey. Buna ek olarak kamera da zaman zaman yetersiz kalıp sorun yaratabiliyor. Bulunduğunuz mekana göre hareketli manuel kamera kontrolü ve açı değiştirebilmek ise bu yönde karşılaşabileceğiniz kamera sorununda hasarı ortadan kaldırmasa da azaltıyor diyebiliriz.

Atmosferi ve hikayesiyle adından söz ettirecek bir oyun için görsellik konusunda çok fazla eleştiri yapmak bence pek doğru olmaz; bu yüzden teknik açıdan yeterli görülebilir oyun. Animasyonların başarılı olduğunu belirttikten sonra, oyunun genelinde ne modellemelerin ne de kaplamaların bir Silent Hill olmadığını belirteyim ama bunu arayan da yok zaten. Tabi yine de görsel açıdan oldukça tatmin edici ve keşke her sahne böyle olsa dedirtici yerler de yok değil.

Soluksuz izleyeceğiniz bir film!

Müziklere geçmeden önce seslendirmelerin pek az oyunda rastlanacak profesyonellikte olduğunu belirtmeliyim. Evet bazı oyunlar vardır seslendirmeler başarılıdır fakat bunların karakterlere uyumu bazen sırıtır. Fahrenheit’ta asla böyle bir şey yok. Oyunun soundtrack kısmı da kesinlikle mükemmel. Menülerden tutun oyun içinde çalan dramatize melodilerden, sözlü parçalara müthiş sound’lar var. Müthiş derken, neye göre müthiş diyebilirsiniz? O zaman ben de size ‘’Bir sinema filmine göre.’’ derim. Bu arada oyunun içinde bulacağınız kartlarla bonus puanlar topuyorsunuz ve bu puanlarla Soundtrack’leri, videoları ve sanat çalışmaları gibi bonusları açmanız da mümkün.

Aslında oyunu daha ne kadar anlatabilirim bilmiyorum, başta da söylediğim gibi Fahrenheit sinematik bir oyun havasına sahip çok iyi bir yapım. Oyunu oynamakla dinlemek arasında tabi ki ciddi bir fark var, bu sebeple Fahrenheit için kesinlikle oynanması gereken bir oyun diyorum. Oyunları bir tarafa bırakın gerek atmosferi gerekse hikayesiyle özellikle son zamanlarda izlediğim en iyi film desem yalan olmaz sanırım. Yapımcı Quantic Dream, oyunun tutması halinde devam bölümlerinin yapılacağı sinyallerini de vermişti, gerçi ben o zaman pek önemsememiştim ama şimdi oyunun devamını en çok bekleyenlerden biri de benim artık. Hele ki oyunun adventure kısmı biraz daha geliştirilir, kamera ve kontrollerde ki sorunlar da giderilirse o zaman Fahrenheit baştan sona kusursuz bir sinematik oyun olur diye düşünüyorum.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:04 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35