meltem

Blade of Darkness

Karanlıklar prensi dünyaya kendi başına hükmetmeye çalışıyor ve kendine yardım edecek iblisler yaratmaya devam ediyordu. Karanlık ve kötülük heryeri sarmıştı. Artık buna son diyecek ve kutsal kılıcı (Blade of darkness'ı) kullanacak bir kahramana ihtiyaç vardı. Tanrıça Ianna kahramanını seçmişti ve bu kahraman karanlıklar prensini tarihin derinliklerine gömdü ama ne yazık ki kendini de.

Aradan yıllar geçmiş ve yine bişeyler yolunda gitmemeye başlamıştı. Karanlık yeniden doğmuştu. Yeniden kutsal kılıcı kullanarak karanlıklar prensini (Ragnar) yok edecek bir kahramana ihtiyaç vardı. Acaba bu kahraman kim olacaktı? Ve Ragnar'ı yok edebilecek miydi?

Tabii ki sonuç yine size bağlı. Acaba oyunu bitirebilecekmisiniz? Oldukça ilgi çeken konusu ve oynanış tarzıyla Blade Of Darkness Ispanyol firma Rebel Act'ın bir oyunu. Sanırım ispanyollar bu gidişle amerikan firmalarının üstünde karabulutlar dolaştırmaya devam edecekler. Oyunumuzun ismi aslında Rebel Act tarafından Blade olarak açıklandı ama Ingiliz Codemasters firması bu Blade film olan Blade ile karışmasın diye ismini değiştirdi. Artık adı yazıda Blade olarak geçecek.

Oyunda Dört karakter bulunuyor ve bunlardan istediğinizi seçerek oyuna başlıyorsunuz. Barbar, Dwarf, Şövalye ve Amazon. Hepsinin birbirine göre üstün ya da daha kötü yanları var. Ayrıca hepsinin kullandıkları silahlar da farklı diyebilirim. Daha doğrusu kullanış başarısı farklı. barbar iki eliyle kılıç ve balta kullanırken Amazon mızrak ve yaylarda uzman.

Oyunun aslında tam bir türü yok denebilir. Her türden biraz nasibini almış ama kısaca action dedik. özellikle RPG türü, oyunu oynarken gözünüze çarpacak ve oyunda oldukça RPG unsuru olduğunu anlayacaksınız. Şöyle dersem ne demek istediğimi anlarsınız. Oyundaki karakterlerin attack, defence, HitPoints ve Power'ları farklı yani bir Rpg oyunundaki karakterler gibi va bunlar oyunu oynadıkça kendini geliştiriyor. Barbar ve Amazon daha attack oynarken yani diğer karakterlere göre daha hızlılar ve rakiplerini daha çabuk öldürüyorlar. Ama kendileri de çabuk ölüyor. Dwarf ve şövalye daha dayanıklı ama düşmanını daha zor öldürüyor. Karakterin birbirlerine göre oldukça farklılıklar göstermesi oynanabilirliği artırıyor. Farklı stratejiler geliştirerek düşmanlara saldırmanız gerekiyor. Ayrıca oyuna FPS türüde denebilir çünkü Fps gözüylede oynanabiliyor ama kılıç kombolarınızı daha iyi kullanabilmek ve stratejinizi daha iyi belirlemek için oyunun yapımcıları kesinlikle 3ncü şahıs bakış açısını öneriyorlar.

Biraz da detayları anlatayım. O Kadar çok detay var ki uzun uzun hepsini anlatacağım. Önce silahlardan başlayayım. Oyunda toplam 80 civarı silah/kalkan var ve hepsinin kullanımı/özellikleri diğerlerine göre oldukça farklı. Silahlar ile yapılan kombolar, hareketlerde tabiiki oldukça değişik. Ayrıca bu komboların hepsini hemen öğrenmiyorsunuz. Oyun ilerledikçe yavaş yavaş değişik hareketler/kombolar yapmayı öğreniyorsunuz. Oyunda ölürdüğünüz kişilerin hepsinin silahını alabilirsiniz ama tabii ki sınırlı olarak. Yani sadece inventory'nizde saklayabileceğiniz kadar. Ayrıca bu yere düşen silahların hiçbir zaman kaybolmadıklarına inanamayacaksınız. Dikkat edin hiçbir ama hiçbir zaman kaybolmuyorlar ve istediğiniz zaman geri dönüp bunları alabiliryorsunuz.

Karakterlerdeki detaylarda oldukça çok. koşup yorulan, savaşıp yorulan ve köpek gibi soluyan bir karakterle en son ne zaman oynadınız? karakterler o kadar gerçekçi yapılmışki power'ları azalınca hızlı hızlı solumaya başlıyorlar. Ve KAN!. Kesinlikle çeşme gibi akan kanların hiçbirinin asla gerçek olmadığını ve bizi şimdiye kadar kandırdıklarını hemen anlayacaksınız. Kan denilen şey bu oyunda tam anlamıyla gerçekci olarak işlenmiş. Kafasından darbe alan karakterinizin kafasının gerçekci olarak kanaması, sırtındaki ve suratındaki kılıç darbeleri sizi kesinlikle şok edecek. Bu gerçekcilik nerden geliyor diyorsanız 1700 slow capture motion'dan geliyor. O da mı ne? Bu Rebel Act'ın olağanüstü sayıda kullandığı yavaş hareket çekimleri. Örneğin karakteriniz öldüğünde en az yirmi şekilde yere düştüğü hiç dikkatinizi çekmedi mi? Ya da o solumadaki gerçekcilik. İşte bunların hepsi 1700 tane slow capture motion'dan geliyor. O kılıç kullanışındaki gerçekcilik kesinlikle hiç bir oyunda yoktur. Kesinlikle Gladiator filminden Russel Crowe atlamış gelmiş dersiniz ama değil. Ayrıca oyunun ilerleyen bölümlerinde inanın düşmana saldırmak için öyle fikirler geliştirmiş olacaksınız ki kendiniz bile buna inanamıyacaksınız. Ben kendime inanamadım açıkcası. Kendi kendime konuşmaya başlamış ve şöyle diyorum "Bu sefer hiçbir darbe almayacam gel bakalım Minotaur. hişşt ses çıkarma arkadan dal batır kılıcı. Anne sakın ses çıkarmayın!!!".

Ve geçelim grafiklere. GÖLGE. Bu kelime hangi oyunda gerçekten ön plana çıktı ve hangi oyunda doğa kanunları hiçbir zaman aksatılmadı. Tabii ki BLADE'te. Elinize bir meşale aldığınızda duvarda çıkan gölgenizin dikkatinizi çekmemesine olanak yok. O kadar mükemmel yapılmış ki duvara yaklaştıkça gölgeniz büyüyor ve uzaklaştıkça küçülüyor. Meşaleyi hareket ettirdiğinizde, koştuğunuzda, savaştığınızda gölgeniz hiçbir şekilde gerçekçilikte kusur etmiyor. Ayrıca size şunu tavsiye ediyorum. kapalı bir alanda meşaleyi yere atın ve düşmanlarınızla savaşmaya başlayın. inanın savaşı değil o gölgeleri izlediğinize tanık olacaksınız. Hatta işi abartıp duvarda ellerinizle ördek falan şekilleri çıkarabilirsiniz. Ben denedim ama en çok kendimi maymuna benzetebildim) Grafiklerdeki ikinci mükemmellikte sudaki yansımanızda. Şimdiye kadar hangi oyunda suda kendinizi gördünüz? Blade'te sudaki yansımalarda yine doğa kanunlarının hiçbirine kusur etmiyor. Hatta saçınızı bile tarayabilirisiniz! Bir diğer grafik detayı ise kutuların, masaların yanmasıyla ortaya çıkıyor. Kesinlikle çok çok gerçekçi.