OyunKolik  

Go Back   OyunKolik > Oyun Bilgileri > Oyun Anlatımları ve İncelemeleri

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05-17-2015, 09:46 AM   #1
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart Spore [İnceleme]

Ne çok genç ne de çok yaşlı olmayan bir PC oyuncusu olarak bendeniz, içtenlikle içinde oynama isteğini deli gibi duyduğu ilk oyunun bir Maxis oyunu olduğunu söyleyebilir, her ne kadar bir PC’de değil de bir ofis Mac’inde görüp oynayıp ona aşık olmuş olsam da, daha sonra yıllar boyunca kendi PC’mde ağırlamış, türlü Maxis oyunları ile simülasyon türüne olan büyük aşkımı pekiştirmişimdir. Maxis için aslında bir oyun firması demek biraz yanlış oluyor, Maxis çünkü daha çok dijital oyuncaklar üreten bir firma. Düşünün, oyunlar belli hikayeleri, noktaları, dönüşleri ve bitişleri olan kazanmaya dayalı eğlence türevleridir. Kimi zaman kendimi bir laboratuar faresi gibi hissederim bu sebeple, labirentin ucunda bir peynir, ve dolaşıp geçmemi bekleyen bir sürü yol. Ama konsept hep aynı değil mi? Oyuncak ise farklı bir şey, onunla oynarsınız yeri gelir değiştirirsiniz, eminim oralarda bir yerlerde GI Joe’sunun kolunu bacağını başka bir şeyle değiştiren birileri vardır. Maxis oyunları işte bu yönümüze öyle bir damardan girer ki, bir defa asla yetmez, tekrar tekrar yükleyip oynar, bağımlısı oluruz. SimCity içinizdeki o gizli belediye başkanını ortaya çıkartıp rüyanızdaki şehri inşa etme imkanı sundu, The Sims ise tam bir hayat simülasyonu oldu, rüyalarınızın evini yaptınız ve sanal bir bebek evinde oynadınız. Sim ön veya son ekini taşıyan sayısız oyun, normalde asla zevkli gelmeyecek bir sürü şeyin PC başında ne kadar eğlenceli olabileceğini kanıtladı. Bill Wright, Maxis’in duayen yapımcısı son bombası Spore ile kendi koydukları çıtayı kat be kat yükseltti, dünya, insanlar, şehirler ile sınırlı kalmayıp yekpare bir Yaşam simülasyonu ortaya koydu. 2008 yılının en çok beklenen oyunlarından birisi olan Spore herhangi bir türe ait olmaktan çok, neredeyse strateji ve simülasyon adına ne varsa toplayıp bir arada aile boy pakette biz yönetmeyi ve yaratmayı seven oyuncuların beğenisine sundu, çok konuşuldu edildi ve işte artık karşınızda.
Spore hem bir oyuncak hem de bir oyun, hem sizin onunla oynayıp değiştirmenize izin veriyor, hem de uzun ve zorlayıcı da olsa bir sonu ve amacı var, yaşam. Spore tam anlamıyla bir evrim simülatörü ve aslen beş ufak oyunun birleşmesinden oluşuyor. Bun ufak oyunlardan sadece ilk üçü ile en başta oynayabiliyoruz, diğerlerine ulaşmak için önce yaşamın sırrına ulaşmamız gerekiyor. Baştan söyleyelim, Spore evrim teorisine, büyük patlamaya (Big Bang) ve Darwinist teorilere dayanan bir oyun, bu noktadan sonra yapılan yorumlar oyunun bakış açısından geliştirilmiştir ve şahsi görüşleri temsil etmez. Oyun böyle, yapacak bir şey yok. Tanrı oyunları çok sık olmasa da karşılaştığımız örnekler, ancak ilk defa Tanrısız bir oyunumuz oldu bu kadar bariz bir şekilde resmeden evrimi. Spore tek hücreli mikroorganizmalardan galaktik savaşlara kadar uzanan geniş bir zaman dilimine hakim bir oyun, ve çoğu Maxis oyunu gibi birçok karmaşık konsepti ve yapıyı içeriyor. Hem bir Tanrı oyunu, hem bir simülasyon, hem bir strateji hem de bir bilim oyunu. Oyun mutaassıp ve muhafazakar çevrelerden bol bol tepki çekti daha çıkmadan önce, bu kısmı ile ilgilenmediğimi bir kez daha tekrar edip devam ediyorum. Oyun genel bir bakış açısı ile çok geniş ve detaylı görünüyor hiç şüphesiz ancak beş oyunu bir arada sergilemesi ve sahip olduğu her aşamayı detaylı ve gerçekçi bir şekilde yansıtması teknolojik imkanlar açısından pek elverişli olmadığı için aşamalar biraz kısa ve limitli kalıyor. Ancak bu his sadece başlarda yaşanıyor çünkü yaşam, gerçekte de olduğu gibi, ilerledikçe karmaşıklaşıyor. Bu da oyundan asıl zevki Kabile Aşaması’ndan itibaren almanıza sebep oluyor. Bu hepsi-bir-yerde Astrobiyoloji oyunu yaşamın dünyamızda nasıl başlayıp geliştiğini, ve daha da güzeli ve önemlisi, bugünkü hali olmasaydı nasıl olacağına dair olasılıkları, tamamen sizin ellerinize bırakıyor. Bu sorumluluğu almaya hazır mısınız? Korkmayın, Bill Wright hep sahip olmak istediğiniz o ideal Fen Dersi hocası oluyor kendi rızasıyla sizin için.


Eğer oyunun hikaye akışına uygun giderseniz öncelikle birinci bölümden başlıyorsunuz, yani Hücre Aşaması. Bir kuyruklu yıldız salınarak dünyaya çarpıyor, yangınların ve depremlerin ardından yıldızdan kopan ufak bir parça suya düşüyor, e tabi bu aşamada zaten dünyanın oldukça büyük bir kısmı sular altında. Kuyruklu yıldızın taşıdığı bakteriler mini mini hücreli organizmalar haline geliyor ve bu noktada siz oyuna başlıyorsunuz. İlk başta çıkan bu şirin tek hücreli canlımıza görünüş itibari ile müdahale edemiyoruz. Oyunun başında ise sadece canlı türü olarak etçil veya otçul olarak seçim yapabiliyoruz. Hücre Aşaması standart bir arcade oyundan farksız, etçil canlılar kırmızı, otçul canlılar ise yeşil besin parçalarını yiyerek büyüyor. Grafik açısından oldukça şatafatlı ve göz alıcı olan bu kısım suyun içinde geçiyor ve hücremiz gelişip organizma halini aldıkça ortamın ölçüsü büyüyor ve daha büyük canlılar ortaya çıkıyor, bu aşamada büyük balık küçük balığı afiyetle yediği için dikkatli olmakta fayda var. Beslendikçe DNA puanlarınız birikiyor ve bu puanlar ile üremeden sonra çıkan Hücre Editörü’nde canlımıza eklentiler yapıyoruz. Ayrıca etçil canlılar öldürdükleri diğer canlılardan ve otçullar ise asteroit parçalarından çıkan vücut parçalarını toplayarak Hücre Editörü’nde yeni özellikler ekleyebilirler kendilerine. Çiftleşme için kur çağrısı yapıyoruz ve çok geçmeden dest-i izdivacımıza cevap veren bir eş geliyor. Bu noktada oyunun en soru işaretleri ile dolu kısmı da ışığa çıkıyor, oyunda canlıların cinsiyetleri yok. Çok sorgulamadan devam ediyoruz, vücut parçaları ekleme kısmı oyunun sonraki aşamalarında değişerek karşımıza hep çıkacak, şimdilik sadece dikenler, zehir keseleri, elektrik şoku dokunaçları, yüzgeç ve kuyruklardan oluşuyorlar, yüzgeçler ile hızlı yüzüp, kuyruk ile daha keskin manevra yaparken, zehir, elektrik ve dikenler ile savunma ve saldırı yönlerimizi güçlendiriyoruz

Hücre Aşaması, oyunun en kısa süren, ama kesinlikle en şirin aşamalarından birisi, canlıların çıkardıkları seslerden, karşılaştıkları duruma göre değişen yüz ve göz ifadeleri ilkel hücre yaşamına anlaşılmaz bir sempati duymanıza neden oluyor. Canlıların bu insansı tepkiselliği oyunun geri kalanında da hâkim ve biraz Sims havası katıyor oyuna. Beslendikçe büyüyor, büyüdükçe ve vücut parçaları topladıkça üreyip yeni bir nesil oluşturuyorsunuz ve ekranın altındaki evrim-metre dolduğunda artık bu suları terk edip karaya adım atma vakti geliyor. Aslında insan okyanusta biraz daha kalıp dolaşmak, daha da büyümek ve farklı canlılar ile etkileşime geçmek istiyor ama evrim noktasına geldikten sonra karşınıza yeni bir şeyler çıkmıyor, onun yerine bir çift bacak edinip karadaki canlı yaşamına başlıyoruz.

Yaratık Aşaması’na geçmeden önce oyunun dünyası hakkında konuşalım biraz. Spore elbette tek oyunculu olarak internetsiz oynanabiliyor, ancak bence asıl zevki online olarak oynamakta yatıyor. Çünkü oyunun asıl hikayeden ayrı olan Yaratık Geliştiricisi ve benzeri diğer editörleri sayesinde dünyanın dört bir yanından Spore oyuncuları yarattıkları canlıları oyun dünyasına ekleyebiliyor. Suda gezinirken dikkat edin, bazı canlılar Maxis tarafından yaratılmışken bazıları bireysel olarak farklı oyuncuların eseri olabiliyor. Kullanıcı tarafından oluşturulmuş içerik, Spore’un en heyecan verici kısımlarından birisi doğrusu, oyunda Civilopedia benzeri bir Sporepedia bulunuyor, basitçe Spore’da bulunan her şey hakkında bilgi ve örnekler bu sanal ansiklopedide mevcut, ve dilerseniz karşılaştığınız başka oyuncular tarafından oluşturulmuş olan canlıları bu kataloga ekleyebilirsiniz. Sporepedia sadece sizin karşılaştığınız canlıları değil, tüm oyuncuların ve Maxis’in yarattığı canlıları içeren dev bir bilgi kaynağı. Şu ana değin üç milyondan fazla oyuncu Spore için bir şeyle yarattı ve oyunun dünyasına ekledi. Bir sürü farklı vücut parçası ile organ ve uzuvları, boyut ve şekilleri itibari ile değiştirerek sayısız çeşit ve farkta sonsuz canlı demek bu da. Ve her biri, nasıl bir araya getirilmiş olunursa olsun, yüz ifadeleri ve ses efektleri konusunda mükemmel, sanki itina ile tek tek yaratılmış canlılar gibi gerçekten de, birçok farklı hareketli uzuv oyun içerisinde mükemmel biçimde canlandırılıyor, canlıların animasyonları, yürüyüşleri her şeyleri tam da olmasını hayal ettiğiniz şekilde çıkıyor, teknik açıdan büyük bir ilerleme.



Spore’un yaratma editörü kısmı sadece yaratık aşaması ile sınırlı değil. Spore’un en önemli özelliği, oyundaki her şeyi, ama her şeyi kendi elleriniz ile oluşturup değiştirebiliyor olduğunuz. İleriki aşamalarda bitkileri, insanlarınızın kıyafet ve görünüşlerini, binaları, silahları, araçları tek kelime ile her şeyi kendiniz oluşturabilirsiniz. Eğer editörlerde oyunlardan daha çok zaman harcayanlardansanız, Spore tam size göre, üstelik bu yaptıklarınızı paylaşmayı seviyorsanız ve tüm dünyanın kullanımına açmak egonuzu ve yaratıcılığınızı körükleyecekse yaşadınız demektir. Yaratıcılık herkesde bulunan bir erdem değil tabii ki, sizde de yoksa korkmayın, Maxis’in ve diğer oyuncuların yarattığı binlerce tasarımdan beğendiklerinizi seçip kullanabilirsiniz, veya hazır olanları seçip üzerlerinde ufak tefek oynamalar yapabilirsiniz. Gerçek dünya araçlarını veya Viking gemilerini yapanlardan tutun da Starcraft araçlarını ve birim ile binalarını oturup yapan Koreli insan dışı varlıklar bile mevcut dünyamızda.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-17-2015, 09:47 AM   #2
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Dönelim oyunun ikinci aşamasına, Yaratık Aşaması. Bu aşamada hücremiz büyüyüp kocaman oluyor ve bir canlıya dönüşüyor, halen daha ilkel evet ama artık çok daha sosyal ve kabiliyetli. Yaratık aşamasında oyunda ilk aksiyonu görmeye başlıyoruz artık, aslında teknik olarak sadece su yerine karadayız ve evrim geçirmeye devam ediyoruz. Ancak kendi türümüz ile ve diğer türler ile etkileşime geçebiliyoruz, hatta geçmek zorundayız, doğanın canlılarının sosyal birer varlık oldukları ve sosyal kalmak zorunda oldukları gerçeği Spore’da vurgulanıyor böylece. Karşınızda keşfedilecek koca bir kıta ve bir sürü canlı türü bulunmakta, etçiller avlanarak, otçullar ise ağaç ve bitkilerden beslenerek gelişiyorlar, DNA puanları bu aşama için de geçerli, tabii vücut parçaları da, ki yaratığınıza temel şekilleri, görünüş ve özellikleri temelli olarak katacak alan bu aşama, bundan sonra öyle her istediğinizde gözünü burnunu boynuzunu vs değiştiremeyeceksiniz, rahat olun, bol bol deneyin her türden birleşimi. Vücut parçalarını öldürdüğünüz canlılar dışında etrafta yayılmış bulunan iskelet ve canlı kalıntılarından da toplayabilirsiniz, her ne kadar memeli gibi davransalar da Spore canlıları yumurtlayarak çoğalıyorlar. Yuvanızda çiftleşerek yeni nesilleri oluşturup bir yandan da benlik kazanmaya başlıyorsunuz, boyutunuz dışında beyniniz de büyüyor. Zeka seviyesi arttıkça sürü oluşturmaya başlıyorsunuz, sırayla bir, iki ve nihayetinde üç dost canlıyı sürünüze ekleyebilirsiniz. Sosyal etkileşim bu alanda önemli. İki tür sosyal etkileşim bulunuyor, dost ve düşman. Düşman olanlar daha çok saldırı ile ilgili, ve kullanabileceğiniz saldırı tipleri taşımakta olduğunuz vücut parçalarına göre değişkenlik gösteriyor.



Yumurtadan her yeni çıkan nesle “annesi” olan yaratık yeni özelliklerin nasıl kullanılacağını itina ile gösteriyor. Dost olanlar ise diğer canlıların ilgisini çekip dostluğunu kazanmak için kullanılıyor, sürünüze sadece türdeşlerinizi değil, dostluğunu kazandığınızın diğer türlerin de üyelerini katabilirsiniz, sürü halinde avlanmak Yaratık Aşaması’nın yarısından itibaren zorunlu hale geliyor çünkü evrim ilerledikçe canlı sayısı ve gücü artıyor. Güçlü olan hayatta kalır mantalitesi ile eğer bir canlı türünü son örneğine kadar katlederseniz bonus olarak bir vücut parçası ve bol miktarda DNA puanı alıyorsunuz. Sık sık beslenmek çok önemli. Bu aşamada açıkçası dost edinmenin bir faydasını görmedim, kendi türdeşleriniz gayet işe yarıyor zaten, diğer herkesi temizleyebilirsiniz. Bu aşamada anlattığım özellik ve metotlar ne yazık ki bir yerden sonra banal ve sıkıcı olmaya başlıyor çünkü pek bir çeşitlilik yok animasyonlar açısından. Dost edinmek için şarkı söylemek de oldukça Maxis ve Sims’vari ancak tüm o gerçekçiliği alıp götürüyor, ancak yaratıklarımız son derece şirinler bunu inkar edemem. Bu arada dost edinmek için, farklı türleri etkileyebilmek için üzerinizde gösterişli süs parçaları (dikenler, pullar vs) olması gerekiyor ve vahşi, yırtıcı bir pençe ile dans etmek çok etkileyici olmadığı için en uygun vücut parçasını kullanmaya dikkat etmekte fayda var. Yeteri kadar gıda tükettikten sonra artık sevgili canlımız ateşi bulup kendine barınaklar inşa edebilecek ve ilkel uygarlığın ilk adımlarını kuracak raddeye erişiyor ve oyunun üçüncü aşamasına geçiyoruz.



Spore’un gelişkin bir sanal bebek simülasyonundan çıkıp daha ciddi ve detaylı bir strateji haline bürünmesi üçüncü aşama olan Tribal (Kabile) Aşaması’nda gerçekleşiyor. Basit bir gerçek zamanlı strateji olarak başlayan Kabile Aşaması’nda, ellerinde sopaları, üstlerini zar zor kapatan paçavraları ve birbirleri ile anlaşılmayan, konuşmadan çok belirli anlamlar taşıyan hırlamalar ile iletişim kuran ilkel kabile canlılarımızı yönetiyoruz. Artık her birinin bir kimliği, kendine ait bir benliği var. Etrafta peşine düşecek, toplanacak tek bir kaynak var o da yiyecek. Bunu da tekrar, etçilsek avlanarak, otçulsak toplayarak elde ediyoruz. Artık alet ve silah yapabiliyor evlatlarımız haliyle insansı forma kavuşmaya başlayan bu yarı-sevimli gençler için hayvanları avlamak çocuk oyuncağı. Yiyecek ile daha fazla nüfusu barındırıp dilediğiniz iyi veya nötr huylu hayvanları eğitip kendinize alıştırabilir, en önemlisi ise binalar inşa etmeye başlayabilirsiniz. Yaratık Aşaması’nda olduğu gibi sosyal konularda çok bir seçenek sahibi değiliz. Ya saldırıyoruz, ya da dost oluyoruz. Komşu kabileler ve vahşi hayvanlar yiyeceklerimizi çalabilirler tetikte olmak lazım. Sosyal etkileşimde önceki aşamaya göre daha farklı bir eğilim bulunuyor, dost olmak için seçeceğiniz dört enstrümandan birisi ile resital vermek gerekiyor. Saldırmak için ise önceden hangi silahı kullanacağınızı seçmek. Öldürüp kökünü kuruttuğunuz her kabile size totem kafası olarak geri dönüyor ve totem havuzundaki yerini alıyor. Eğer havuzda beş adet kabile totemi olursa bir sonraki aşama olan Uygarlık Aşaması’na geçizliyoruz. Bu aşamada orta ve üstü deneyimli strateji ve RTS oyuncuları için çok zorlayıcı bir şey bulunmuyor. Yaratığınızın giysilerini ve silahlarını, görünümlerini değiştirmek dışında fiziksel bir düzenleme yapılamıyor, dilerseniz çeşitli kolye vs gibi zıynetler ile süsleyip saldırı ve/veya dost edinme şansını deneyebilirsiniz ancak kendi binalarınıza daha var.



Gelelim oyunun dördüncü aşamasına, Uygarlık Aşaması. Bu aşama, önceki Kabile aşamasının biraz daha yükseltilmiş sürümü, ancak bu sefer çok daha büyük bit emel uğruna, dünyayı ele geçirmek uğruna mücadele ediyoruz ve bunu yapmak için de dünya üzerindeki şehirleri kaba kuvvet, kültürel erozyon ve rüşvet uygulayarak ele geçiriyoruz. Tıpkı Civilization’da olduğu gibi tek bir şehir ve tek bir kara ünitesi ise oyunun bu aşamasına başlıyoruz. Gelir elde etmek için baharat ticaretini kullanıyoruz, ele geçirilen baharat noktaları ile daha fazla birim ve bina alacak ve şehirleri geliştirip yükseltecek savunma ve diğer bina türlerini karşılayacak maddi gücü elde ediyoruz. Ev yaparsanız nüfus artar, artan nüfus daha büyük bir ordu demek ancak daha fazla gıda lazım demek. Fabrikalar da para kazanmanızı sağlayacak ama mutsuzluğa yol açıyorlar bir noktadan sonra, eğlence merkezleri ise halkın mutluluğunu yükseltiyor. Civilization oynamış olan herkes için bu aşama çocuk oyuncağı olarak geçecektir. Ele geçirdiğiniz şehirleri özel olarak askeri, dini veya ekonomik üniteler üretecek şekilde ayarlayabilirsiniz. Ancak oyun derinleşip genişlese de yapılacak çok fazla şey yok, kendi tasarladığınız bina, araç ve askerleri kullanmak dışında aman aman artısı olan bir aşama değil. Yapay zeka ara sıra size saldıracak ve güçleri ile sizi sınayacak ama ağır bir hasar verecek kadar toplu ve konsantre bir kuvvet uygulamaktan kaçınacak, tüm gerçek zamanlı strateji kurtları buraları gözleri kapalı bile geçecektir.



Ve nihayetinde geldik Uzay Aşaması’na. Oyunun beşinci ve son aşaması, yaşamın son öngörülen halkası tek hücreden alıp ellerimizle besleyip büyüttüğümüz yaratığımız kabileler uygarlıklar derken artık galaktik bir imparatorluğun liderliğine soyunuyor. Uzay Aşaması, oyunun en geniş, en detaylı ve en uzun kısmı. Hatta öyle ki, önceki aşamalar sanki uzunlamasına bir tutorial gibi geliyor. Oynanış açısından olduğu kadar çeşitlilik açısından de en genişi. Uzay Aşaması, ne kadar tuhaf gelse de kulağa, tam anlamıyla bir tek kişilik çok oyunculu devasa online oyunu andırıyor. Galaksi içerisinde oradan oraya gezip dolaşabilir, sayısız yıldız ve gezegeni ziyaret edebilir, her biri farklı bir aşamada olan gezegenlerde koloniler kurup imparatorluğunuzu geliştirebilirsiniz. Bazı gezegenlerde yaşam veya yerleşim yok ancak çoğunda bulmak mümkün, dikkati elden bırakmamak lazım, keza bazı gezegenler sizin dört aşama öncesindeki halinizde olurken bazıları size diş bileyebilecek aşamada olabilir. Oksijen ve bitki örtüsü bulunmayan gezegenler üzerinde atmosfer kurup yaşama uygun hale getirecek şekilde terraform işlemi gerçekleştirebilirsiniz. Canınız sıkıldığında birkaç tanesini sinek gibi ezebilirsiniz. Maalesef, ne yazık ki Palpatine cübbesi veya Vader maskesi yok oyunda, en azından şimdilik. Komşu imparatorluklardan çeşitli görevler alıp peşinde koşturabilirsiniz. Uzayda savaşlara katılıp, sizden daha ilkel olan türleri sona erdirebilirsiniz. Münasip gördüğünüz yerlerdeki yaratıkları alıp farklı gezegenlere yerleştirebilirsiniz, bu noktada gelişmiş uzaylı bir uygarlık ile Tanrı arasında bir role bürünüyorsunuz ve kontrolü elinize alınca ne kadar eğlenceli olabileceğini tadıyorsunuz. Uzay Aşaması, Spore’un gerçekten de en derin kısmı, diğerlerinin hepsinin toplamından da daha uzun sürüyor.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-17-2015, 09:48 AM   #3
Senior Member
 
Üyelik tarihi: Apr 2015
Mesajlar: 11.064
Standart

Oyunun tek oyunculu hikayesi ilk başta milyonlarca yıllık bir evrimi özetliyor ancak bir kere tamamen bitirdikten sonra galaksi üzerindeki herhangi bir gezegen üzerinde herhangi bir aşamadan başlayabilirsiniz yeni bir oyuna. Oyuna doğrudan uzay çağından başlamak mümkün, ancak böyle yapınca da kendi canlı türünüzü geliştirmenin hazzını pek alamıyor insan. Verdiğiniz kararlar doğrultusunda şekillenen bir tür yaratmanın hazzı gerçekten şahane bir şey. Türünüz için biçtiğiniz davranış tarzı nasıl olursa olsun, ister barışçıl ister gözünü kan bürümüş savaş delisi, oyun size uygun, işinize yarayacak özellikler ile ödüllendiriyor türünüzü. Oyunu baştan sona oynamak gerçekten de size tarih içerisinde ilerliyormuş hissi veriyor. Çağları aşıp gelişme ve bilgi ile gücün doruklarına çıkma hissi. İki adet orantısız koca göz, ve bir adet kuyruktan oluşan tıfıl organizma bir de bakmışsınız koca adam olmuş, galaksiye hükmediyor, e tabi insan “Allah mürüvvetini de göstersin” demeden kendini alamıyor bu durumda.



Oynanabilirlik açısından Spore, onca içeriğine ve detayına rağmen neredeyse sadece tamamen fare ile oynanabiliyor, klavyeyi de kullanabiliyorsunuz elbette ama isimlendirme kısmı dışında pek eliniz gitmeyecektir. Kullanım ve kontroller son derece kolay ve alışması çok az zaman alıyor. Editörlerin hepsinde sadece fare yeterli. Maxis’in son dönemde çıkarttığı tüm oyunlar gibi Spore da parlak ve canlı bir oyun son derece, oyunun renkleri, oyun öğelerinin etkileşim efektleri, ses ve hareketler, animasyonlar her şey içinize anlamsız bir ışık ve sevgi doğmasına yol açıyor. İlhan İrem olup ipeksi kadife sesiniz ile şarkı söyleyesiniz geliyor ormanlarda, ne kadar uğraştıysam da korkunç ve karizmatik gözüken bir katil yaratamadım, her denememde sonuç şirin bir yaratık oldu, diğer türlerin soyunu tüketen o değil sanki, yatağın üstünde duran peluşlardan neredeyse farksız. Gerçekçilik açısından çok parlak değil, ancak üzerinde Maxis yazan bir oyunu ve kapağında binbir türlü şirin yaratığın olduğu bir oyunu kimse Raptor, Alien veya Predator’lar yaratma hayali ile almamalı zaten.



Teknik açıdan oyun güzel grafiklerine rağmen ortalama sistemlerde bile akıcı bir biçimde ilerliyor. Spore oynamak için über bir sisteme kesinlikle ihtiyacınız yok. Grafikleri kıstığınızda bile göze batmıyor düşük ayarlar. Maxis’in bir önemli özelliği de son teknolojiye göre değil, ortalama ev kullanıcısına göre oyunlar yapmasıdır zaten. Başarısı da buradan geliyor çoğunlukla. Aslında PC oyun dünyasının en büyük ironilerinden birisidir bu da. Bir çok adı-lazım-değil-firma ve stüdyo son teknolojiyi nasıl da cılkını çıkartana kadar kullandıkları ve süper grafikleri ile övünürken, piyasada en çok satışa ve en vefalı oyuncu kitlesine her zaman için kaliteyi oynanabilirlikten önceye koymayan oyunlar ulaşır. Spore genel olarak oldukça stabil, baştan sona kadar tek bir hata vermedi, yükleme hızları ise 2GB DDR2 800Mhz Kingston HyperX Dual hafızada son derece hızlıydı. Oyunda şu ana kadar rapor edilen genel bir bug bulunmuyor, en azından tek oyunculu halinde ama Spore en çok online oynarken zevk alınacak bir oyun, yine de şimdilik gayet temiz.



Tek sorun sanırım EA’in takıntı haline getirdiği DRM kısıtlamaları, dijital telif yönetimi sebebiyle oyunu sadece beş defa yükleyebiliyorsunuz, sonrasında telefon açıp ekstra hak talep etmeniz gerekiyor. Bu yanını görmezden gelecek olursak oyun içinde sizi güldürecek ya da en azından tebessüm etmenize sebep olacak bol miktarda Maxis haşarılığı bulunuyor. Tanrı ve evren hakkında derin bir Sims tarzı sohbette bulunan iki kabile üyesi (konuşma baloncukları ve sembolleri, tanrı olarak Will Wright’ın kafası) görmek veya Yaratık Aşaması’nda bir UFO’nun gelip panik içinde kaçışan yaratıkları ışınlayarak gemiye toplayıp gitmesi aklıma gelenler. Oyunun ses ve müzikleri özgün ve tam Maxis usulü, yaratığınızın çıkarttığı her bir ses ve gırlama, hırlama gayet doğal ve özgün duruyor, karakterler arasındaki diyaloglar ise Simlish dilinin farklı bir türevinden. Müzik genelde minimal tutulmuş ancak savaş ve saldırı durumlarında tamtamlar ve davullar kanınızı yeteri kadar harekete geçirmeyi başarıyor. Normale döndüğünde ise arkaplandaki canlıların ve doğanın sesleri ile yaratığınızın çimenler üzerinde attığı adımların sesleri bastırılmıyor. Oyunun ses ve müziklerinin ardındaki isim zaten bundan daha kötüsünü yapamazdı, ünlü müzisyen Brian Eno bu işin sorumlusu. Unutmadan, ileri safhalarda oyunun müzikleri ile de oynayıp kendinize göre yaratabiliyorsunuz, ve bunları da paylaşabiliyorsunuz.



Oyunun basitliği aslında bir yandan yüksek teknolojisinin ürünü. Her yaştan her insan, deneyimli olsun olmasın, daha ilk oturumda kendi canlılarını yaratabilirler, üç boyutlu modelleri yapmak gerçekten çok kolay ve bittiği andan itibaren yaşayan, hareket eden hatta uçan canlıları elde etmek mümkün, ve onca özelliğe sahip bir canlının hard disk üzerinde kapladığı yer? 30KB’dan az! Online oynamayı tercih ederseniz oyunu her açtığınızda otomatik olarak Spore evrenine bağlanıyor internetten ve Spore’a diğer oyuncuların eklediği yeni yaratık ve içeriği anında indirip oyuna ekliyor, bu işlem fark edilmeyecek derecede hızlı gerçekleşiyor. En ufak yaratımınız bile anında online olarak dünyaya ekleniyor ve paylaşılmaya başlanıyor. Oyunun dünyası ne kadar büyük olsa da üç milyondan fazla eklenen içeriği birden gösterecek kadar geniş değil, haliyle karşınıza çıkacak kullanıcılar tarafından yaratılmış içerikler olasılık ve şansa bağlı olarak değişiyor. Spore bu noktada işinizi kolaylaştıracak bir sistem geliştirmiş. Dilediğiniz kullanıcıyı abone listesine ekleyebiliyorsunuz, böylece oyun açıldığında öncelikli olarak onların yaratımları yükleniyor ve karşınıza çıkma şansları oldukça yükseliyor. Dilerseniz de önceden oluşturulmuş etiketleri seçip abone olabiliyorsunuz. Sporecasts adındaki bu sistem ile “Star Wars Araçları”, “Gerçek Dünya Varlıkları”, “Heroes Yaratıkları” gibi aynı başlık altında toplanmış benzer içeriklere öncelik tanıyabiliyorsunuz. Kullanıcıların istediklerini yaratmakta özgür oldukları bir ortamı kontrol etmek oldukça zor tabii, genel sansür ve otokrat denetlemeler yerine Spore size neyi görmek isteyip istemediğinizi seçme fırsatı sunuyor. Edepsiz, çirkin veya bir ırk veya millete hakaret unsuru taşıdığını düşündüğünüz yaratıkları yanlarında duran koca “X” tuşuna tıklayarak kendi evreninizden uzaklaştırabiliyorsunuz, Maxis yaptığı değerlendirmede bu yaratımı kabul edilemez bulursa siliyor. Maxis oyunun içinde yer alan Creature Creature’ı oyun çıkmadan ücretsiz olarak sunduğu için oyun yeni çıktığı andan itibaren milyonlarca yaratılmış içeriğe sahipti, bu da Maxis açısından çok başarılı bir strateji doğrusu.



Kapanışa gelecek olursak, Maxis oyun dünyasına bir klasik daha katmış görünüyor şu anda. Hiç denenmemiş o kadar çok şey var ki Spore’da, kendi başına bir türe sahip diyebilirim, hatta ileride çıkacak yeni oyunlardan “Spore benzeri” şeklinde bahsedebiliriz. Eh, ne de olsa ne Sims’in ne de SimCity’nin benzerleri halen daha yok. Spore hem azılı oyunculara zevkli dakikalar yaratma hem de yeni insanları oyunlara çekme kabiliyetine sahip, azılı oyuncuları da online oyunlara çekme kabiliyeti taşımıyor değil. Kabul etmek gerekir, online olduğunu iddia eden oyunlarda genellikle tek yapılan yapay zeka yerine uzaktan tanımadığınız bir insan ile kapışmaktan öteye gitmez. Bir şeyler paylaşmanın duygusu anlatılmaz yaşanır. Oyun içindeki bir sürü farklı oyun türlerini ve barındırdığı farklı oynanışları bir yana koyarsak, aynı zamanda bilimin ve biyolojinin bir PC oyununa bu denli karıştırıldığını pek görmedik şimdiye kadar. Spore bir anlamda devasa çok oyunculu bir oyun aslında, henüz yeni çıktığı için belki fazla geniş bir içeriğe sahip değil ama zamanla kullanıcı ve oyuncuların eklemeleri ve paylaşımları ile tartılamaz genişlikte olacak. Yani umarım olacaktır. Yazık olur yoksa. Kimsenin karşı çıkamayacağı nokta, Spore’un gerçekten eşi benzeri olmayan bir oyun olduğu ve oynayan herkese unutulmaz anılar katacağıdır. Ancak tüm kalbim ile mükemmel bir oyun diyemem, çünkü usta oyuncular için çok fazla zorluk teşkil etmiyor, bir yerden sonra sıkılıp bırakacaklardır ama ilk açtıkları andan itibaren sonunu getirene kadar herkesi en az bir kere oynatacağından şüphem neredeyse hiç yok. Evreni ve yaşamı, yıldızları ve canlılar alemini itina ile toplayıp bir kutuya sıkıştıran bir oyun olarak Spore, tarihe geçmiş bir oyundur.
meltem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Kapalı
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:15 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Canlı bahis siteleri istanbul escort eryaman escort bursa escort bursa escort bursa escort

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35